Yaşanan finansal krizlerle birlikte, paranın maliyetinin yükselmesi, ekonomilerde pek çok finansal tekniğin gelişmesini de zorunlu hale getirmiştir. Söz konusu finansal teknikler, ekonomi dünyasının gerek yüksek enflasyon, gerekse yükselen faizlerden korunma tedbirlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
I- GİRİŞ Ancak bu tekniklerin hemen hepsi para temeline dayandığından, çoğu zaman paranın maliyetinin düşürülmesinde yetersiz kalmaktadırlar. Bu nedenle paranın maliyetini minimum düzeye indirmek, hatta ortadan kaldırmak için tek yol, ulusal ve uluslararası ticarette en önemli maliyet unsuru olan parayı kullanmamaktır. Zaten paranın icadından önce de insanlık, ihtiyacı olan ürünleri elde edebilmek için, ihtiyaç fazlası ürünlerini kullanmakta, mal ve hizmetler birbirleriyle takas edilmek suretiyle ihtiyaç sahipleri arasında el değiştirmekteydi. İşte bu noktadan hareketle 1929 büyük ekonomik krizinin yol açtığı ekonomik çöküntüden kurtulmanın bir yolu olarak takas, yeniden dünya ekonomisinin gündemine girmiştir. Günümüzde en başarılı örneklerinin ABD’de uygulandığı barter sistemi, pek çok Avrupa ülkesinde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de ise sistem 1990’lı yılların başlarında kullanılmaya başlanmıştır. Barter sistemi ülkemizde hala yeteri kadar tanınmamakla birlikte kullanım oranı giderek artmaktadır. Barter sisteminin Türkiye’de kullanımını artırmak için gerekli düzenlemelerin yapılması öncelikli KOBİ’ler olmak üzere, Türkiye ekonomisine önemli katkı sağlayacaktır. II- BARTER’IN TANIMI Barter kelimesi İngilizce kökenli olup, mal veya hizmetin takası (trampa edilmesi) anlamına gelmektedir. Bilindiği üzere takas, ticaret yapmanın bilinen en eski yoludur ve insanlığın ortaya çıktığı tarihlerden günümüze kadar ulaşan tek ticaret ve finansman metodudur. Mal ve hizmet değiş tokuşu, paranın kullanılmaya başlanmasından önce insanların ihtiyacı olan, ancak kendi üretemediği veya tedarik edemediği malları elde edebilmelerinin tek yolu olmuştur([1]). Hızla küreselleşen dünyamızın ulusal ve uluslararası ticaret hacminde meydana gelen genişlemeyi, mevcut pazarlama ve finansman teknikleriyle sürdürebilme çabası, zaman zaman işletmeleri zor duruma düşürebilmektedir. Çünkü, gelinen bu noktada işletmelerin rekabet üstünlüğü sağlayabilmeleri ya da mevcut rekabet gücünü koruyabilmeleri, ulusal ve uluslararası pazarlardaki etkinliklerine bağlıdır. Diğer taraftan hem ülkelerarası anlaşmalar ve/veya anlaşmazlıklar, hem de ülke içerisinde ortaya çıkan ekonomik krizler, işletmeleri yeni arayışlara yöneltmektedir. Bütün bu sebeplerden dolayı barter da factoring, forfaiting, franchasing gibi alternatif teknikleri gibi giderek ön plana çıkmaktadır([2]). Barter, para vermeden alış veriş imkanı sağlamasından dolayı işletmeler için bir finansman tekniğidir. İşletmelerde finansman yükünün hafifletilmesi, işletmenin sattığı mal ya da hizmetin girdi maliyetinin düşürülmesi anlamındadır. Barter finansman tekniği, diğer finansman tekniklerinden farklı olarak girdi maliyetini en aza indiren bir tekniktir. Çünkü barter sistemiyle finansman, mal veya hizmet alımında para ve paranın yükü olan faiz değil, mal ya da hizmete karşılık mal ya da hizmetle ödemektedir. Sistem yoluyla karşı karşıya gelen alıcı ya da satıcı, talepte bulundukları mal ya da hizmetin temini için faiz yüküne katlanmazlar. Aynı mal ya da hizmeti kredi kullanmak yoluyla satın almak istediklerinde ise, kredilendirdikleri tutar kadar faiz yüküne katlanırlar. Oysa barter sisteminde faiz yoktur([3]). Barter, bir işletmenin satın aldığı mal ve hizmetlerin bedelini para ile değil, kendi ürettiği mal veya hizmetlerle ödemesini sağlayan bir sistemdir. Bu sistemde para, bir değer saklama ve değişim aracı değil, sadece bir muhasebe birimi olarak işlev görmektedir. Barter sistemi, bir taraftan pazarlama ve satış tekniği olarak kullanılırken, diğer taraftan da bir finansman tekniği işlevi görmektedir. Barter uygulamasında takastan farklı olarak birden çok firma ve çok sayıda mal veya hizmet bulunmaktadır. Barter sisteminde işlemler takastan farklı olarak bire bir değil, barter sistemi içerisinde gerçekleştirilmektedir. Barter şirketi ve üye firmalar sistemin taraflarını oluşturmaktadır. III- BARTER İŞLEMİNİN HUKUKSAL BOYUTU Ülkemizde barter sistemi ile ilgili olarak özel bir hukuki düzenleme yapılmamıştır. Bu nedenle barter sistemi kapsamında yapılan işlemler Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde yürütülmektedir. A- TÜRK TİCARET KANUNU AÇISINDAN Barter şirketleri alıcı ve satıcı firmaları karşı karşıya getirmekte ve bunların mal ve hizmet alışverişine aracılık etmektedir. Yaptığı bu işlem içinde üyelerinden hem yıllık üyelik bedeli hem de yapılan işlemler üzerinden komisyon almaktadırlar. Dolayısıyla barter şirketinin yaptığı iş, Türk Ticaret Kanunu kapsamında ticaret işleri telalığıdır. Tellallık bir aracılık faaliyetidir. Amacı, belirli bir akdi yapmak isteyen kişilerin birbirlerini bulmalarını ve sözleşme yapmaları için uygun ortamın oluşturulmasını sağlamaktır. Tellallık, ticari iş niteliğindeki sözleşmelere yapılabileceği gibi, diğer her türlü sözleşmenin yapılmasında da tellallık söz konusu olabilir. TTK’nın 12. maddesine göre tellallar tacir sıfatına sahiptirler. Tellal, taraflardan birinin temsilcisi sıfatıyla sözleşme yapamaz. Sözleşmeyi taraflar yapar, tellal sadece onları bir araya getirir([4]). Barter sisteminde alacak ve borç tutarları cari hesap sözleşmesine göre tutulmaktadır. Cari hesap sözleşmesi TTK’ nın 87. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; iki kimsenin para, mal, hizmet ve diğer hususlardan dolayı birbirlerindeki alacaklarını ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem zimmet ve matlup şekline çevirerek hesabın kesilmesinden çıkacak bakiyeyi isteyebileceklerine dair bulunan sözleşmeye “cari hesap sözleşmesi” denir. Cari hesap sözleşmesi, birbiriyle sürekli bir ilişki içinde olan kişiler arasında düzenlenir. Tarafların zaman zaman alacaklı, zaman zaman da borçlu duruma gelebildikleri hesaba, “borçlu cari hesabı” denir. Tarafların birinin sürekli olarak alacaklı, diğer tarafın da sürekli olarak borçlu olduğu cari hesaplara ise “alacaklı cari hesabı” denir([5]). Bu çerçevede barter sözleşmeleri borçlu cari hesabı niteliğindeki sözleşmelerdir. Ayrıca cari hesap sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması gerekmektedir. Barter şirketlerinin kuruluş ve örgütlenmeleri ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir düzenleme yapılmamıştır. Bu nedenle barter şirketlerinin herhangi bir şirket statüsü ile kurulup örgütlenmeleri mümkündür. Ancak uygulamada barter şirketlerinin çoğunlukla anonim şirket şeklinde kuruldukları görülmektedir. B- BORÇLAR KANUNU AÇISINDAN Barter sisteminin temeli taraflar arasında imzalanan sözleşmeye dayanır. Sözleşmeler Borçlar Kanunu’nun 1. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre sözleşme, iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun surette rızalarını beyan etmeleri suretiyle tamamlanmaktadır. Rızanın beyanı sarih olabileceği gibi zımnide olmaktadır. Barter sözleşmesi, Türk hukuk sisteminde açıkça tanımlanmış bir sözleşme tipi değildir. Kendi bünyesi içerisinde, cari hesap sözleşmesini, kefalet sözleşmesini, alacağın temliki sözleşmesini, trampayı ve borcu sona erdiren sebeplerden biri olan takası bünyesinde bulundurmaktadır. Borçlar Kanunu’nun 11/19-1 maddeleri akit serbestisini getirmektedir. Bu serbesti, tarafların istedikleri bir akdi tercih etmelerinin yanında, Borçlar Kanunu’nda düzenlenmemiş bir akdi de tercih edebilmelerine imkan vermektedir. Dolayısıyla barter sözleşmesi akit serbestisi prensiplerine dayanan bir atipik sözleşmedir([6]). Takas, Borçlar Kanunu hükümlerine göre borcu sona erdiren nedenlerden biridir. Takas bir borcun karşı bir alacaktan vazgeçilerek sona erdirilmesidir. Takas, BK’nın 118 ve 124. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre takas, iki kişi arasındaki aynı cinsten karşılıklı borçların, bunlardan birinin tek taraflı beyanıyla sona erdirilmesidir. Taraflardan birinin takas beyanıyla her iki borç, borçlardan az olanın tutarında sona erer. Takas beyanının kendisine bağlanan hukuki sonuçları doğurabilmesi için kural olarak diğer tarafın onayına ve bir ön takas anlaşmasına ihtiyaç yoktur. Takas bildiriminde bulunan borçlu, hem kendi borcundan kurtulmuş, hem de diğer taraftan olan alacağını elde etmiş olur. Bu suretle alacağı elde edememe riskini de ortadan kaldırır([7]). Bu çerçevede barter sözleşmeleri, takas sözleşmesi niteliğinde bir sözleşme olarak nitelendirilebilir. Barter şirketlerinin yaptığı işlemler alacağın temliki kapsamında da değerlendirilebilir. Alacağın temliki Borçlar Kanunu’nun 162. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre anlaşma veya hukuki ilişkinin içeriği engel olmadıkça, alacaklı borçlunun rızasını almadan alacağını başkasına temlik edebilmektedir. Alacağın temliki ile alacaklı, bir borç ilişkisinden doğan bir veya birden çok alacağını üçüncü bir kişiye devretmekte, üçüncü kişide bu suretle alacaklı sıfatını kazanmakta ve alacaklının yerine geçmektedir. Alacağın temlikine borçlu katılmaz; bu nedenle temlike borçlunun muvafakat etmesi gerekmediği gibi, böyle bir devirden haberdar olması da gerekmez([8]). Bu çerçevede barter uygulaması kapsamında düzenlenecek sözleşmeler alacağın temlikine olanak sağlamaktadır. Ayrıca Borçlar Kanunu’nun 163. maddesi uyarınca temlikin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılması gerekmekte olup, barter sözleşmeleri de yazılı şekilde düzenlenmektedir. IV- BARTER İŞLEMİNİN VERGİSEL BOYUTU A- GELİR VERGİSİ KANUNU Ticari kazancın tarifi Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde yapılmıştır. Buna göre; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır. Barter sistemi kurarak üyelerinin barter işlemleri yapmalarını sağlayan barter şirketlerinin gerçekleştirmiş olduğu bu faaliyetler GVK’nın 37. maddesi uyarınca ticari faaliyetin kapsamına girmektedir. Dolayısıyla barter şirketlerinin elde etmiş oldukları sisteme giriş aidatı, yıllık aidat ve işlem komisyonları GVK’nın 37. ve takip eden maddeleri uyarınca, barter şirketlerinin ticari kazançlarını oluşturmaktadır. Diğer yandan, sisteme üye olan mükellefler açısından yapılan tüm faaliyetler ticari kazanç hükmünde olduğundan genel hükümlere göre vergilendirilecektir. Sistemdeki taraflardan satıcı mal satışı dolayısıyla elde ettiği gelirden, barter şirketi ise aldığı komisyon ve aidatlardan elde ettiği gelirlerden dolayı mükellefiyetleri bulunmaktadır([9]). GVK’nın 37. maddesine göre, barter şirketlerinin elde etmiş oldukları üyelik aidatları ve işlem komisyonları söz konusu şirketlerin kazançlarını oluşturmaktadır([10]). Gelir vergisi mükelleflerinin safi kazancın tespit edilmesi için yapabilecekleri indirimler GVK’nın 40. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin birinci bendine göre ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler indirim konusu yapılabilecektir. Bu çerçevede barter sistemine üye olan firmaların sistemden yararlanmak için ödedikleri giriş aidatları ve yıllık aidatlar ile ödedikleri işlem komisyonları GVK’nın 40. maddesi uyarınca ticari kazancın tespitinde gider olarak kaydedilebilecektir. Barter sisteminde tahsil edilemeyen alacaklar için barter şirketinin VUK’un 323. maddesi uyarınca şüpheli alacak karşılığı ayırması mümkün değildir. Çünkü, bu alacaklar barter şirketinin değil sistemden alacaklı olan üyelere ait alacaklardır. Dolayısıyla bu alacaklar barter şirketinin ticari kazancının tespitinde daha önce gelir yazılmamıştır. Barter şirketi alacaklı olan bu üyeler adına alacakların tahsilini sağlamaktadır. Ancak bu alacaklar herhangi bir üyeye ait bir alacak da değildir. Sistemden alacaklı olan tüm üyelere ait alacaklardır. Sistemden alacaklı olan üyelerin alacakları da barter şirketinin garantisi altındadır. Ayrıca sistem üyelerinden herhangi birinin borcunu ödememesi halinde diğer üyeler arasında mal ve hizmet alım satımı yoluyla her üye alacağını tahsil etmektedir([11]). Barter sistemi, barter şirketinin sorumluluğu ve denetimindedir. Üyelik sözleşmesi gereğince sistemden olan alacaklar barter firmasının garantisindedir. Bu nedenle sisteme borçlu olan bir üyenin borcunu ödememesi, sistemden alacaklıları etkilememektedir. Borcunu ödemeyen üyenin borcu, barter şirketi tarafından sistemden alacaklıların tüm alacaklarını mal ve hizmet satın almak suretiyle tahsil etmeleri nedeniyle dolaylı olarak ödenmektedir([12]). Barter sistemine borçlu bir üyenin borcunu ödememesi halinde barter şirketi, üyelik sözleşmesi gereğince sistemden alacaklı üyelerin alacaklarını mal ve hizmet satın almak suretiyle tahsil etmelerine imkan tanıması dolayısıyla bu borcu ödemiş olmaktadır. Burada sözleşmeye dayanan bir tazminat söz konusudur. Ödenen bu tazminat işle ilgilidir. Bu nedenle barter sisteminde herhangi bir üyeden tahsil edilemeyen alacaklar barter şirketi tarafından üstlenilmektedir. Barter şirketleri üstlendikleri bu alacakları, GVK’nın 40/3 maddesi uyarınca gider yazabilirler. Ancak bunun için sisteme borçlu üye hakkında gerekli takibatların yapılması, dava ve icra yoluna gidilmesi ve buna rağmen bu alacağın tahsil edilememesi gerekmektedir([13]). B- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1. maddesine göre sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ve iş ortaklıklarının kazançları kurumlar vergisine tabidir. Uygulamada barter şirketlerinin çoğunlukla sermaye şirketi olarak kuruldukları görülmektedir. Bu kapsamdaki barter şirketleri kurumlar vergisi mükellefi olacaklardır. Barter şirketlerine KVK’nın 4. maddesi uyarınca hiçbir muafiyet ve KVK’nın 5. maddesi uyarınca hiçbir istisna tanınmamıştır. KVK’nın 1. maddesinin 2. bendine göre kurum kazancı, gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluşmaktadır. Yine KVK’nın 6. maddesine göre de safi kazancın tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanacaktır. Bu çerçevede, barter şirketlerinin elde ettiği kazançlar ticari kazanç niteliğinde değerlendirilmek suretiyle kurumlar vergisine tabi olmakta ve kurum kazancı olarak vergilendirilmektedir. C- VERGİ USUL KANUNU Vergi Usul Kanunu’nda barter sistemi ile ilgili özel düzenlemeler bulunmamaktadır. Barter sisteminin unsurları olan barter şirketinin ve üye firmaların Vergi Usul Kanunu’ndaki kayıt düzenine uymaları gerekmektedir. VUK’un kayıt düzeni ile ilgili hükümler şunlardır: · Defterlerin mürekkeple yazılması veya bilgisayarlarla tutulması. (VUK md. 216) · Yevmiye defterine yapılan yanlış kayıtların, muhasebe kurallarına göre, diğer defterlere yapılan rakam ve yazı yanlışlıklarının yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek üst veya yan tarafına veyahut ilgili bulunduğu hesaba doğrusunun yazılması suretiyle yapılması. (VUK md. 217) · Defterde kayıtlar arasında usulen yazılmaya mahsus olan satırlar çizilerek iptal edilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, sayfalar ciltten koparılamaz. Tasdikli oynar yapraklarda bu yaprakların sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz. (VUK md. 218) · Kayıtların el ile defter tutulması halinde en fazla on gün içinde, kayıtlarını devamlı bir şekilde muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan belgelere dayanarak yürüten işletmelerde, bu belgelerin defterlere 45 gün içinde kaydedilmesi gerekir. Günlük kasa, günlük perakende satış ve hasılat defterine kayıtların günü gününe işlenmesi gerekir. (VUK md. 219) · Defterlerin son kayıt tarihinden itibaren 10 yıl geçinceye kadar saklanması gerekir. (TTK md. 68) · Barter sisteminde faaliyet gösteren firmalar tarafından yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defterinin tutulması gerekmektedir. (VUK md. 182) Ayrıca, barter sisteminde faaliyet gösteren firmaların TTK’ da yer alan ticari defterleri de tutmaları gerekecektir. TTK’ ya göre tutulması zorunlu defterler; yevmiye defteri, defter-i kebir, envanter defteri, karar defteri, pay defteri, genel kurul karar defteri ve yönetim kurulu karar defteridir. Bunun dışında, barter sisteminde yer alan mal ve hizmetlerin değeri VUK’un değerleme hükümleri çerçevesinde belirlenir. Bu bedel VUK’un 267. maddesinde belirtilen emsal bedelinden düşük olamayacaktır. Barter şirketlerinin de üyelerinden aldıkları komisyon, aidat vb tüm ödemeler VUK’ da belirtilen belgeleri düzenlemeleri gerekmektedir([14]). D- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU Katma değer vergisinin konusu Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyetleri çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir. Bu çerçevede, barter sistemine üye firmaların gerçekleştirdikleri mal teslimi ve hizmet ifaları dolayısıyla ticari kazanç elde etmektedirler ve bu mal teslimleri ve hizmet ifaları katma değer vergisine tabi olmaktadır. Zira, KDVK’ nın teslimi açıklayan 2. maddesine göre, trampa iki ayrı teslim hükmündedir. Ayrıca KDVK’ nın hizmeti açıklayan 4. maddesine göre ise, bir hizmetin karşılığının bir mal teslimi veya diğer bir hizmet olması halinde bunların her birinin ayrı bir işlem olup, hizmet veya teslim hükümlerine göre ayrı ayrı vergilendirileceği hüküm altına alınmıştır([15]). Barter sisteminde üyeler, barter şirketine malın mülkiyetini devretmemektedirler. Üyeler barter şirketinin karşılıklı olarak mal veya hizmetin el değiştirilmesi için oluşturduğu organizasyondan faydalanmak suretiyle, mal veya hizmetlerinin pazarlanması imkanına kavuşmaktadırlar. Barter ticaretinin gerçekleşmesi üzerine, işlemin alıcı ve satıcı tarafları istedikleri mal veya hizmeti elde etmekte, barter firması ise komisyona hak kazanmaktadır([16]). Bu çerçevede üye firmaların birbirlerine yaptıkları mal ve hizmet teslimleri katma değer vergisi kapsamına girmektedir. Ayrıca üye firmalar ödedikleri katma değer vergisi tutarlarını genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapabilmektedirler. Bunun dışında barter şirketi tarafından üye firmalardan tahsil edilen sisteme giriş aidatları, yıllık aidatlar ve işlem komisyonlarına katma değer vergisine tabi olmaktadır. Yine üye firmalar tarafından bu işlemler için ödenen vergilerde genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılabilmektedir. E- DAMGA VERGİSİ KANUNU Damga vergisinin konusu Damga Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda yer alan kağıtlar damga vergisine tabidir. Yine aynı maddede kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçer bir işaret koymak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği belirtilmiştir. Barter sisteminin uygulanmasında sözleşme gibi genel belgeler kullanılmasının yanında, arz listesi, talep listesi, arz bildirim formu, talep bildirim formu, barter çeki gibi barter sistemine özgü belgelerde kullanılmaktadır. Bu belgeleri damga vergisine tabi olup, olmayacakları önem taşımaktadır. Bir barter sözleşmesinde vekalet, kefalet, alacak temliki ve cari hesap hükümleri bulunmakta ve bu hükümler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma özelliğe sahiptirler. Öyle ki ancak üyenin barter işlemi ile mal satması veya satın alması halinde sözleşmenin sair hükümleri (barter komisyonu, üyenin alacağını sistemden mal olarak almaması halinde, alacağın barter sistemine temlik edilmesi) ve müteselsil kefalet şerhi işlerlik ve anlam kazanmaktadır([17]). Dolayısıyla birbirine bağlı bir asıldan doğma birden fazla akdin aynı kağıtta toplandığı barter sözleşmeleri, DVK’nın 6/2 maddesi hükmü uyarınca en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden (azami barter hacmi üzerinden) damga vergisine tabi tutulacaktır([18]). Buna göre barter sözleşmeleri, DVK’ya ekli (1) sayılı tablonun, “I. Akitlerle ilgili kağıtlar” bölümünün “mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknameler” isimli A/1 bendi uyarınca binde 8,25 oranında damga vergisine tabi olacaktır. Uygulamada zaman zaman barter sözleşmelerine düşülen müteselsil kefalet şerhine ilaveten ya da barter sözleşmesinden bütünüyle bağımsız olarak ayrı bir kağıt ile kefalet sözleşmesi düzenlendiği görülmektedir. Barter sözleşmesinden ayrı olarak düzenlenen bu tür kefalet sözleşmeleri DVK’ya ekli (1) sayılı tablonun I/A.3 bendi uyarınca binde 8,25 oranında damga vergisine tabidir([19]). Mahiyeti tayin edilmek istenen kağıt üzerinde başka bir kağıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kağıdın hükümlerine nazaran iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınacaktır([20]). Bu çerçevede barter sisteminde kullanılan barter sözleşmeleri damga vergisine tabi olacak, buna karşılık arz listesi, talep listesi, arz bildirim formu, talep bildirim formu, barter çeki gibi barter sistemine özgü belgeler DVK’da belirtilmediği için damga vergisine tabi olmayacaklardır. F- ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNU Özel tüketim vergisinin konusu, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, ÖTVK’ya ekli (I) sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından teslimi, (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanların ilk iktisabı, (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olmayanlar ile (III) ve (IV) sayılı listelerdeki malların ithalatı veya imal ya da inşa edenler tarafından teslimi, (I), (III) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olmayanların özel tüketim vergisi uygulanmadan önce müzayede yoluyla satışı bir defaya mahsus olmak üzere özel tüketim vergisine tâbidir. Kanun’a ekli listelerde yer alan mallar Türk Gümrük Tarife Cetvelinde tanımlanan eşyalardır. Özel tüketim vergisinin mükellefi, ÖTVK’ya ekli (I), (III) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olmayanları imal, inşa veya ithal edenler ile bu malların müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler ve (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanlar için; motorlu araç ticareti yapanlar, kullanmak üzere ithal edenler veya müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenlerdir. Özel tüketim vergisinin sorumlusu, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni ve iş merkezlerinin bulunmaması halleri ile gerekli görülen diğer hallerde, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla Maliye Bakanlığı’nın verginin ödenmesinden sorumlu tuttuğu vergiye tâbi işlemlere taraf olanlardır. Özel tüketim vergisinde vergiyi doğuran olay ÖTVK’nın 3. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre vergiyi doğuran olay; a) Mal teslimi veya ilk iktisap hallerinde malın teslimi veya ilk iktisabı, b) Malın tesliminden önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi, c) Kısım kısım mal teslim edilmesi mutat olan veya bu hususlarda mutabık kalınan hallerde, her bir kısmın teslimi, d) Komisyoncular vasıtasıyla veya konsinyasyon suretiyle yapılan satışlarda malların alıcıya teslimi, e) İthalatta, 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre gümrük yükümlülüğünün doğması, ithalat vergilerine tâbi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescilidir. Özel tüketim vergisinde istisnalar, ÖTVK’nın 5, 6 ve 7. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’da ihracat istisnası, diplomatik istisna ve diğer istisnalar olmak üzere üç çeşit istisna düzenlenmiştir. Bu çerçevede barter sistemi aracılığıyla yapılan teslimlerin Özel Tüketim Vergisi açısından hiçbir özelliği bulunmamaktadır. Eğer barter sisteminde teslime konu mal ÖTV’nin konusuna giriyor ise vergiye tabi olacaktır. V- SONUÇ Türkiye’de barter organizasyonları 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren faaliyet göstermeye başlamıştır. Şu anda Türkiye’de halen faaliyet gösteren 60 civarında barter şirketi bulunmaktadır([21]). Türkiye’de barter sistemi son yıllarda gelişmeye başlayan ve özellikle nakit sıkıntısı çeken, KOBİ’lerin üye oldukları bir ticaret yöntemidir. Türkiye’de inşaat, gayrimenkul, medya, gıda, sigorta, tekstil gibi pek çok mal ve hizmet sektöründe barter kuruluşları hizmet vermektedir. Bu makalemizde gelişen bu sektörün hukuksal ve vergisel boyutu incelenmiştir. M. Vefa TOROSLU* E-Yaklaşım / Aralık 2010 / Sayı: 216 (*) Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ([1]) C. Murat ARSLAN-Fercan AYKUTLU, Barter Uygulaması, TÜRMOB Yayınları, Ankara, 1999, s. 1 ([2]) Zeynep HATUNUĞLU-Mesut BİLGİNER, “Vergi ve Muhasebe Uygulamaları Açısından Barter”,Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: XII, Sayı: 12, 2003, s. 69 ([3]) Durmuş ACAR-Ömer TEKŞEN, “Barter Sisteminin Muhasebe Uygulamaları Açısından İncelenmesi”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 3, 2007, s. 2 ([4]) İ. Yılmaz ASLAN-Mevci ERGÜN, Ticaret Hukuku, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, 2009, s. 89 ([5]) ASLAN-ERGÜN, age, s. 37 ([6]) Azem ÖZKAN, “Barter İşlemleri ve Muhasebe Uygulamaları”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 18, 2002, s. 72 ([7]) Safa REİSOĞLU, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınları, İstanbul, 2006, s. 364 ([8]) Fikret EREN, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınları, İstanbul, 2006, s. 1176 ([9]) Özgür BİYAN, “Barter İşlemlerinin Türk Vergi Hukuku Karşısındaki Durumu”, Vergi Sorunları, Sayı: 253, Ekim 2009, s. 151 ([10]) İhsan AKAR-Belma TÜRKCAN, “Barter Nedir? Barter İşlemlerinin Vergilendirilmesi ve Muhasebeleştirilmesi”, Vergici ve Muhasebeciyle Diyalog, Sayı: 207, Temmuz 2005, s. 172 ([11]) Halit DEMİRAL, “Barter Şirketlerinde Tahsil Edilemeyen Alacakların Gider Yazılması” Vergi Dünyası, Sayı: 228, Ağustos 2000, (Çevrimiçi) http://www.vergidunyasi.com.tr, 07.02.2007 ([12]) BİYAN, age, s. 154 ([13]) DEMİRAL, age ([14]) BİYAN, age, s. 154 ([15]) Müge TAN, “Barter Sistemi ve Sistemin Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu”, (Çevrimiçi) http://web.kobiline.com/docs/AATax/article/barter_sist.doc, 19.06.2010 ([16]) BİYAN, age, s. 151 ([17]) BİYAN, age, s. 152 ([18]) Mehmet ERKAN, “Yeni Bir Finansman Aracı Olarak Barter’in Vergi Hukuku Karşısındaki Durumu”, Vergi Dünyası, Sayı: 225, Mayıs 2000, s. 99 ([19]) BİYAN, age, s. 153 ([20]) DVK. md. 4 ([21]) (Çevrimiçi) http://www.ekotrent.com/haber/20100204/Sirketler-krizde-Bart... 16.06.2010 |