Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Sigortalı ve Hak Sahiplerine yapılacak Gelir, Aylık ve Ödenekler için konulacak Haczin Kapsamı ve Sınırları PDF Yazdır e-Posta
18 Aralık 2010
Image
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda kısa vadeli ve uzun vadeli sigorta kollarının uygulanması bakımından; hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar, bu Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar bu Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, kamu idarelerinde çalışanlar ise bu Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olarak kabul edilmişlerdir.

I- GENEL AÇIKLAMALAR

Belirtildiği üzere 5510 sayılı Kanun’da çalışanlar, çalışma biçim ve şartlarına göre bu Kanunda (a),(b) ve (c) bentleri adı altında sigortalılık statülerine tabi tutulmuşlardır. 5510 sayılı Kanun’da sigortalılık, Kanun uygulama alanına giren bireyler için mecburidir. 5510 sayılı Kanun’da sigortalı; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi olarak tanımlanmıştır. 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerinde sayılan sigortalılar için prim ödeme yükümlülüğü bunları çalıştıran işveren ve kamu idareleri, (b) bendinde sayılan sigortalılar için ise primlerin kendileri tarafından ödenmesi durumu söz konusudur. 5510 sayılı Kanun’da alınan bu primler, sigortalı, işveren ve devlet katkısından oluşur.

5510 sayılı Kanun’da ilgililerden alınan bu primler karşılığı Kanunda öngörülen durumların ortaya çıkması halinde sigortalı ve/veya hak sahiplerine bazı sosyal güvenlik yardımlarının yapılması öngörülmüştür. Bu sosyal güvenlik yardımları arasında en önemli yeri gelir, aylık ve ödeneklere ilişkin parasal yardımlar tutar. Sigortalı ve/veya hak sahiplerine yapılacak olan gelir, aylık ve ödenekler için sigortalı ve/veya hak sahiplerinin taahhüt edip de vadesinde ödeyemediği hangi borçlarından dolayı haciz uygulaması başlatılıp başlatılamayacağı hususunun bilinmesinde taraflar arasında ortaya çıkabilecek çekişmelerin önüne geçilebilmesi bakımında büyük yarar bulunmaktadır.

II- KURUM’CA SAĞLANACAK GELİR, AYLIK VE ÖDENEKLER

Ödenek, iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortasından sağlanan bir sosyal güvenlik yardımıdır. Bu sigorta kollarından ödenek adı altında yapılan ödemeler; sigortalıya geçici iş göremezlik süresince verilen geçici iş göremezlik ödeneği, gelir bağlanmış kız çocuğuna evlenmesi halinde verilen evlenme ödeneği, sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması halinde sigortalı erkeğe her çocuk için yaşaması şartıyla verilen emzirme ödeneği gibi yardımları kapsamaktadır.

5510 sayılı Kanun’da ifade edildiği ismi ile “geçici iş göremezlik ödeneği” çalışma istek ve yeteneğinden geçici bir süre ile yoksun kalan kişiye uğradığı gelir kayıplarını telafi etmek amacıyla sağlanan parasal bir yardımdır. Geçici iş göremezlik ödeneğinden sadece sigortalının kendisi yararlanabilir. Yani sigortalının hak sahibi olan eş, çocuk, ana ve babaları bu yardımdan yararlanamazlar. İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle geçici iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verilir. Burada sigortalı için belli bir süre prim ödeme şartı öngörülmemiştir. Hastalığı sebebiyle geçici iş göremezliğe uğrayan sigortalıya, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verilir. Sigortalı kadının analığı halinde ise doğumdan önce ve sonraki sekizer haftalık sürede çalışamadığı her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verilir. Çoğul gebelik durumunda ise doğumdan önceki sekiz haftalık süreye iki haftalık süre ilave edilerek geçici iş göremezlik ödeneği verilir. Ancak sigortalı kadının bu ödenekten yararlanabilmesi için doğumdan önceki bir yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şarttır. Sigortalının bu sigorta kollarından yapılacak olan geçici iş göremezlik ödeneğinden yararlanabilmesi için Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu almış olması gerekir.

Sürekli iş göremezlik geliri, iş kazası veya meslek hastalığı sigortasından, sigortalıya yapılan tahsise bağlı bir ödeme çeşididir. Yani bu gelirin sigortalıya ömür boyunca ödenmesi esastır. Sigortalının sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanabilmesi için iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürleri nedeniyle meslekte kazanma gücünü % 10 ve daha üzeri bir oranda kaybetmiş olması gerekir. İş kazası veya meslek hastalığına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalı ile iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölen sigortalının hak sahibi olan eş, çocuk, ana ve babalarına gelir bağlanır. İster sürekli iş göremezlik geliri bağlanmamış iken isterse sürekli iş göremezlik geliri bağlandıktan sonra ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanabilmesi için Kanun’da belli bir sigortalılık süresi veya prim ödeme gün şartı öngörülmemiştir.

5510 sayılı Kanun’da aylık; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile vazife malûllüğü halinde yapılan sürekli ödemeyi ifade eder. Malullük ve yaşlılık sigortasından sigortalının kendisine, ölüm sigortasından ise sigortalının hak sahibi olan eş, çocuk, ana ve babasına aylık bağlanması durumu söz konusudur. Sigortalı veya hak sahiplerine bu aylıkların bağlanabilmesi için 5510 sayılı Kanun’da öngörülen şartların gerçekleşmiş olması gerekir.

III- GELİR, AYLIK VE ÖDENEKLER İÇİN UYGULANACAK HACİZ İŞLEMİNİN KAPSAMI VE SINIRLARI

Haciz, cebri icra organı tarafından kullanılan, icra takibine konu olan alacağın tahsil edilmesini sağlamak amacıyla alacağı karşılayacak miktar ve değerde borçluya ait olan mal ve haklara icra memuru tarafından hukuken el konulması işlemidir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda haciz yapılamayacak mallar ve hakların neler olduğu sayılarak belirtilmiştir. Buna göre; Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar, borçlunun zatı ve mesleki için lüzumlu elbise ve eşyasıyla borçlu ve ailesine lüzumu olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası, vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası, borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer teferruatı ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alet ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları, borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları, borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsul için lazım olan tohumluğu, borçlu bağ, bahçe veya meyve veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alet ve edevat, geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisi ve ailesinin maişetleri için zaruri olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları, borçlar Kanunu'nun 510 uncu maddesi mucibince haczolunmamak üzere tesis edilmiş olan kaydı hayatla iratlar, memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri, Askeri malullerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve 1485 numaralı kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri, bir muavenet sandığı veya cemiyeti tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar, vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar, borçlunun haline münasip evi (Ancak evin kıymeti fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.) haciz edilemeyecek mallar ve haklar arasında yer almaktadır.

Bununla birlikte İcra ve İflas Kanunu’nun 83. maddesinde; maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenid olmayan nafakalar, tekaüd maaşları, sigortalar veya tekaüd sandıkları tarafından tahsis edilen iradlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabileceği hükmü konularak kısmen haczi caiz olan şeylerin neler olacağı belirtilmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nda gerek haczi caiz olmayan ile kısmen caiz olan mallar ve haklara ilişkin düzenleme ile alacaklının alacağını tahsil etmesi ile borçlu ve ailesinin geçimi arasında bir dengenin kurulması gözetilmiştir.

Kurum tarafından sigortalı ve/veya hak sahiplerine bağlanacak olan gelir veya malullük, yaşlılık, ölüm aylıkları ile sigortalılara iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık durumlarda ödenecek olan geçici iş göremezlik ödeneklerinin ilgililerin borçlarından dolayı haczedilip edilemeyeceği ile ilgili olarak 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesinde özel bir düzenlemeye gidilmiştir. 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesinde; “Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez” hükmü öngörülmüştür. Yani Kurumca bağlanacak olan gelir, aylık ile ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği sigortalı veya hak sahiplerinin sadece nafaka borçları ile 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar için haciz edilebilir.

Türk Medeni Kanununa göre herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın malî gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir. Nafaka çeşitlerini tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakası olarak dört grupta toplayabiliriz.

Bunlardan tedbir nafakası eşler boşanmadan önce eş ve reşit olmayan çocuklar yararına hükmedilecek bir nafakadır. Yoksulluk nafakası boşanma kararından sonra boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan tarafın, kusuru daha ağır olmamak şartıyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak talep edebileceği nafaka türüdür. İştirak nafakası çocukların geleceğinin korunması, eğitimi-terbiyesi, iaşesi için, boşanma kararından sonra velayeti kendisine verilmemiş olan eşin (karı-koca) çocukları için vermesi gerekli olan bir nafaka çeşididir. Yardım nafakasında ise çocuklar, torunlar, anne-baba, erkek ve kız kardeş, büyükanne-büyükbaba, sıra takip edilerek nafaka talep edilir.

5510 sayılı Kanun’a göre sigortalı ve/veya hak sahiplerine yapılacak gelir, aylık ve ödeneklerin bunların borçlarından dolayı haczedilemeyeceği kuralına getirilen bir diğer istisna 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar için konulmuştur. Söz konusu Kanun’un 88. maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar; 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamında sigortalı sayılanlar için bunların prime esas kazançları üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigorta ve genel sağlık sigortası primleri ile bunların vadesinde ödenmemeleri durumunda tahsil edileceği süreye kadar olan gecikme zammı ve gecikme faizlerine yöneliktir.

Sigortalı ve/veya hak sahiplerine yapılan gelir, aylık ve ödenekler nafaka ve 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar dışında Kanunen haciz edilmesi mümkün olmamakla birlikte alacaklının talebi üzerine icra memurunun icra işlemlerine başlaması halinde bu işlemin iptali için borçlunun itirazda bulunması gerekir. Çünkü Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen bir kararda icra müdürüne alacaklının haciz isteminin yerine getirilmesi konusunda takdir yetkisinin tanınmadığını, başka alanlarda tanınmış olan takdir yetkisinin yorum yoluyla kapsamının genişletilemeyeceği, haczedilmezlik iddiasının ancak borçlunun şikayet yoluyla tetkik merciine başvurması yoluyla yerine getirmesi gerektiği, şikayetin herhangi bir süreye bağlı olmaksızın geçmişe etkili olarak geçerli olacağı yönünde görüşü ortaya konmuştur.

5510 sayılı Kanun’da belirtilen borçlardan dolayı haciz işlemine konu gelir, aylık ve ödeneklerin tamamı haciz edilemez. İcra ve İflas Kanunun 83. maddesi gereğince icra müdürü tarafından borçlu ve ailesinin geçinebilmesi için lüzumlu olarak takdir edilen miktar indirildikten kalan kısım üzerinden haciz yapılabilir.

IV- SONUÇ OLARAK

Bir kimsenin vadesinde ödenmeyen alacağını tahsil etmek amacıyla borçluya ait olan mal ve haklara icra yoluyla el konulması yoluyla yapılan haciz işlemleri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde yürütülmektedir. Ayrıca 5510 sayılı Kanun’da Kurumun sigortalı ve/veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince sağlayacağı hak ve menfaatlerden olan gelir, aylık ve ödeneklere bu kişilerin hangi borçlarından dolayı haciz konulup konulmayacağı hususunda özel bir düzenleme mevcuttur. 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesinde yapılan bu özel düzenlemeye göre Kurum tarafından sağlanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilememesi genel kuralı getirilmiştir. Ancak bu kurala nafaka borçları ile Kurumun 88. maddesine göre takip ve tahsil edilmesi gerekli sigorta ve genel sağlık sigortası primleri gibi alacaklarından dolayı bir istisna getirilmiştir.

Süleyman TUNÇAY*
Yaklaşım
_____________________________________________

(*) Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi