Adi Şirketlerin Yapısı ve İşleyişi |
22 Aralık 2010 | |
Kolektif şirket, adi şirket ve komandit şirket şahıs şirketlerinden sayılmaktadır. I- GİRİŞ Limited şirketler de şahıs şirketlerine benzer yapı gösterse de ortakların şirket borçlarından dolayı sınırlı sorumlu tutulması sebebiyle sermaye unsurunun daha ön planda olduğu kabul edilmektedir. Bu sebeple de limited şirketler sermaye şirketleri arasında sayılmaktadır. Şahıs şirketlerinde; ortakların kimlikleri önem taşır, şirket sözleşmesi oybirliği sağlanmadıkça değiştirilemez, ortaklar arasında değişiklik için oybirliğine ihtiyaç vardır, ortaklardan birinin kısıtlanması, iflası veya ölümü şahıs şirketlerini sona erdirir, ortakların sermaye koyma ile kâr ve zarara katılma borçları eşittir, ortaklar açısından rekabet yasağı hükümleri geçerlidir ve aktif katılımın önemli ölçüde rol oynadığı şahıs şirketlerinde gerek yönetim, gerek denetim ve gerekse temsil yetkileri açısından aynı ölçüde değer taşımaktadır. Borçlar Kanunu’nun 520-541. maddelerinde adi şirket ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Yazımızda şahıs şirketlerinden olan adi ortaklıkların yapısına ve işleyişine yer verilmiştir. II- ADİ ŞİRKETLERİN YAPISI Türk Ticaret Kanunu’nda tanzim edilen şirketlerin özelliklerini göstermeyen ve özel kanunlarıyla kurulan şirketlerin dışında kalan şirketler adi şirkettir. Borçlar Kanunu’na tabi olan adi şirketlerin tüzel kişilikleri bulunmamaktadır. Bu nedenle kendilerine ait mal varlıkları olamayacağı gibi hukuki eylem ve işlemlerde de bulunamazlar. Her türlü işlemleri ortakları tarafından yerine getirilir. Bazı hallerde şirket ilişkisi sadece iç bakımdan vardır. Ortaklar, aralarında birleşmiş olmalarına rağmen bu durumu üçüncü kişilere duyurmak istemezler. Bunun sonucunda şirket üçüncü kişilerce bilinmez. Bu tip adi şirketler iç şirket, gizli şirket ya da hususi şirket olarak adlandırılır. Adi şirket sözleşmesi herhangi bir şekle bağlı değildir. Hatta yazılı olmasına gerek bulunmamaktadır. A- ADİ ŞİRKETİN TANIMI Borçlar Kanunu’nun 520. maddesine göre, iki veya daha fazla kimsenin müşterek bir amaca ulaşmak için emeklerini ve mallarını birleştirmeyi kabul ettikleri bir sözleşmedir. Bu kapsamda, adi şirketler, bir ticari girişimi işletmek üzere, kanuna ve ahlâka aykırı olmamak ve iktisadi amaç ve kâr elde etmek üzere her türlü konuda kurulabilir. B- ADİ ŞİRKETİN KURULUŞU VE SERMAYE YAPISI Yukarıda da bahsedildiği üzere, adi şirketlerin kurulması hiçbir kayda ve formaliteye tabi değildir. Yazılı veya sözlü bir mutabakat ile kurulabilirler. Adi ortaklıkta, ortaklardan her biri ticaret unvanını sicile tecil ettirerek kullanabilir. Ortaklar, şirkete getirecekleri sermaye payı ve türünü serbestçe belirleyebilirler. Ortakların sermaye miktarı şirket sözleşmesinde gösterilmemişse, eşit olarak katıldıkları varsayılır. Borçlar Kanunu’nun 521. maddesine göre, müşterek gayenin gerçekleşmesine elverişli olmak üzere kanuna, ahlâk ve adaba aykırı bulunmayan her şey adi şirketlere sermaye olarak konulabilir. Bu kapsamda; para, alacak, kıymetli evrak ve menkul şeyler, imtiyaz, ihtira beratları ve alameti farika ruhsatları gibi sınai haklar, her çeşit taşınmazlar, menkul ve gayrimenkul malların faydalanma hakları, şahsi emek, ticari itibar, ticari işletme, telif hakları ve maden ruhsatları gibi iktisadi değeri olan haklar sermaye olarak konulabilir. Ortakların sermaye olarak koydukları maddi mal niteliğindeki sermaye payları hakkında iştirak halinde mülkiyet hükümleri uygulanır. Ortaklar sözleşme ile müşterek mülkiyet şeklini kabul edebilirler. C- KÂR VE ZARARIN PAYLAŞIMI Borçlar Kanunu’nun 523. maddesinde ise kâr ve zararın paylaşımına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Ortaklık sözleşmesinde her hangi bir şekil kararlaştırılmamış ise kâr ve zarar yasada belirtilen şekilde paylaştırılacaktır. Borçlar Kanunu’nda, kâr ve zararın paylaşılmasına dair bazı esaslar belirlenmiştir. Buna göre; - Kâr ve zarar, bir yıllık hesap dönemi sonunda yapılacak bilanço ile belirlenir. Bu sürenin uzatılmasına ilişkin sözleşmede yer alan hüküm batıldır. - Ortaklar bütün kârı aralarında bölüşmek zorundadırlar. - Aksine hüküm bulunmadığı takdirde, kâr ve zarardan hisse, sermaye katılım payı değişik de olsa, eşit olarak bölüşülür. Ortaklar sözleşme ile farklı esaslar belirleyebilirler. - Ortaklardan biri şirkete sermaye olarak emeğini koymuşsa, bu ortağın zarara iştirak etmeyeceği şeklinde sözleşmeye hüküm konulabilir. Bunun dışında ortakların bazılarının kâra veya zarara iştirak etmeyecekleri şeklinde sözleşmeye konulan hükümler batıldır. - Sözleşmede sadece kârın veya zararın bölüşümüne ilişkin hüküm mevcutsa, bu hüküm diğerini de kapsar. D- ŞİRKETİN YÖNETİMİ Borçlar Kanunu’nun 530. maddesi uyarınca; kural olarak adi şirketin yönetimi, bütün ortaklara aittir. Ancak, bu durum güçlükler yaratabileceğinden, yönetim yetkisinin ortaklardan veya hariçten bir veya birkaç kişiye devri kararlaştırılabilir. Şirketin idaresi; eğer şirket sözleşmesinde aksine bir hüküm yoksa veya ortaklar sonradan aralarında anlaşmamışsa, şirketin olağan işlerinde her ortağın münferiden idare yetkisi vardır. Olağanüstü işlerde ise, şirket sözleşmesinde aksine bir hüküm yoksa oybirliği ile alınır. Şirketin temsili; temsil yetkisinin kimde olduğu şirket sözleşmesinde belirtilmemişse ya da ortaklar kurulu halinde verilen bir kararla temsilci tayin edilmemişse, ortakların her biri, idare hakkını haiz ise şirketi temsil eder. 1- Şirket Kararları Şirket sözleşmesinin değiştirilmesi veya yönetici ortağın belirlenmesi şirketi büyük ölçüde etkileyen işlemlerdir. Bu konularda alınacak kararlar önemli kararlardır. Şirket kararlarının bütün ortakların oybirliği ile verileceği öngörülmüştür. Her ortağın sermaye payına bakılmaksızın bir oy hakkı vardır. Oy hakkının sermaye payına göre hesaplanacağı şeklindeki sözleşmeye konulan hüküm geçersizdir. 2- Yönetim Kararları Yönetim yetkisi normal işlemleri kapsamaktadır. İşlemlerin niteliği, şirket varlığı yönünden etkileri dikkate alınarak belirlenir. Günlük, olağan işlerin yürütülmesi şirket varlığını fazla etkilemez. Bu işlemler için alınacak kararlarda yönetici ortağın tek başına karar vermesi yeterlidir. Borçlar Kanunu, yönetici olan ve olmayan ortaklar arasındaki ilişkiyi vekâlet olarak kabul etmiştir. Yönetici ortak bir vekilin yetkisi içinde kalan ve olağan nitelikte işleri tek başına yapabilir. 3- Yöneticilerin Hakları Borçlar Kanunu’nun 525. maddesine göre, yönetici ortağın en doğal hakkı şirketi yönetmek olduğu ve 528. maddesine göre ise yöneticiler ortaklar arasından seçilmişse, sözleşmede hüküm bulunması veya ortaklar arasında alınmışmış bir kararın varlığı durumunda, yönetim faaliyetleri için ücret talep edebilirler. Ortaklar, şirket işlerinin gerçekleştirilmesi sırasında yapmış oldukları masrafları diğer ortaklardan talep edebilirler. Şayet yöneticiler ortaklar arasından seçilmiş ise diğer ortakların sahip olduğu bütün haklardan da yararlanabilirler. Bunlara örnek olarak kararlara katılma hakkı ve kâr payı talep etme hakkı gibi durumlar gösterilebilir. 4- Yöneticilerin Yükümlülükleri Yöneticilerin yükümlülüklerine ilişkin olarak da Borçlar Kanunu’nda bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bunlara aşağıda yer verilmiştir: - Yöneticilerin şirket işlerini görürken özen ve ihtimam borcu vardır (BK. md. 528/I). - Yöneticilerin ücret haklarının bir karşılığı olarak ise vekil gibi sorumlu olmaları düzenlenmiştir (BK. md. 321, 390, 528/II). - Şirket adına ve hesabına yapmış olduğu masrafları diğer ortaklardan talep yetkisinin karşılığında ise, yöneticiler; şirkete verdikleri zararları tazminle yükümlüdür (BK. md. 528/I) - Ortaklara, yılda en az bir defa hesap vermek ve kâr paylarını ödemekle yükümlüdür (BK. md. 530). - Şirket işlerinin incelenmesine izin verme yükümlülüğü vardır ve bu yükümlülük sözleşme ile dahi ortadan kaldırılamaz (BK. md.531). E- ŞİRKETİN DENETİMİ Adi şirketlerde her ortağın şirketi denetleme yetkisi vardır (BK. md. 531). Bu kapsamda her ortağın; şirket işleri hakkında bilgi almaya, şirket defter ve evraklarını incelemeye, şirketin mali durumu hakkında özet çıkartmaya mutlak hakkı vardır. Şirket sözleşmesi ile bu hak sınırlandırılamaz ve kaldırılamaz. Aksine yer alan hükümler batıldır. F- ORTAKLARIN BİRBİRLERİNE KARŞI YÜKÜMLÜLÜKLERİ 1- Rekabet Yasağı Ortaklardan hiçbiri, kendi hesabına, şirketin gayesine aykırı veya zararlı işlemler yapamaz (BK. md. 526). Rekabet yasağına uyulmaması durumunda; - Rekabet yasağına uyulmamasından dolayı uğradıkları zarar ve ziyanın karşılanması veya - İşin adi şirket adına yapılmış sayılmasını veya elde edilen maddi menfaatin adi, şirkete verilmesini isteyebilir. - Bunlardan başka rekabet yasağına uyulmaması hali haklı sebep (BK. md. 535/7) oluşturuyor ise, bu aynı zamanda diğer ortaklara, mahkemede şirketin feshini isteme yetkisi de verir. 2- Özen Gösterme Yükümlülüğü Ortaklardan her biri, kendi işlerinde mutad olarak gösterdiği dikkat ve özeni, şirket işlerinde de göstermekle yükümlüdür. 3- Masraf ve Borçlardan Doğan Sorumluluk Ortaklardan birinin, şirket işleri için yaptığı masraflar ve borçlardan dolayı, diğer ortaklar bu masrafı yapan ortağa karşı sorumludurlar. Şirkete avans veren ortak, verdiği günden itibaren faiz isteyebilir. Ancak, şahsi emeği için tazminat isteyemez. G- ŞİRKET ORTAKLIĞINDA DEĞİŞİKLİK Ortakların oybirliği ile kararı olmaksızın şirkete yeni ortak alınamaz veya ortaklardan biri payının tamamını ya da bir kısmını üçüncü bir şahsa devredemez. Oybirliği ile karar alınmaksızın, herhangi bir ortak, hissesini üçüncü bir şahsa satarsa, bu işlem onunla satın alan arasında kalır; şirkete karşı hüküm ifade etmez. Şirket sözleşmesinde hüküm konulmamışsa, şirketten ayrılmak isteyen ortak, ancak şirketin feshini istemek zorundadır. Bir ortağın şirketten çıkarılması için de, aynı şekilde şirketin feshini istemek gerekir. H- ADİ ŞİRKETİN DIŞ İLİŞKİLERİ Adi şirket tüzel kişiliğe sahip olmadığından, üçüncü kişilerle ilişkilerinde bağımsız bir varlığı bulunmamaktadır. Adi şirket, kendi adına hak ve borç iltizam edemez, davacı veya davalı olamaz. Şirket adına hareket eden ortağın, diğer ortakları, alacaklı veya borçlu haline getirebilmesi, ancak temsil hükümlerine göre mümkündür. Ortakların şirket işlerinden dolayı sorumluluğu birinci derecededir ve müteselsildir. Başka bir deyimle, alacaklılar doğrudan doğruya ortaklara başvurabilirler ve istedikleri ortağa başvurup alacaklarının tümünü talep edebilirler. İ- ADİ ŞİRKETLERİN DAĞILMASI Adi şirketler, Yasa’da belirtilen hallerde, ortakların iradesi, mahkeme kararı ile sona ererler. Dağılma sebepleri ise aşağıda sayılmıştır: - Gayenin elde edilmesi, - Gayenin elde edilmesinin imkansız hale gelmesi, - Ortaklardan birinin ölümü (ancak şirket sözleşmesinde, ortaklardan birinin ölümü halinde ortaklık mirasçısı ile devam edecektir hükmü varsa, bu şart geçerli olacağından şirket devam eder), - Ortaklardan birinin cebri icraya uğraması, bu şekilde payının satışa çıkartılması, - Ortağın iflas etmesi, - Ortağın ehliyetini yitirmesi, - Ortakların oybirliği ile şirketin tasfiyesine karar almaları, - Sözleşmede bir süre öngörülmüşse bu sürenin sonunda, - Ortaklardan birinin talep etmesi, - Haklı sebeplerin mevcut olması halinde mahkemece feshe karar verilebilir. İnfisah sebeplerinden birinin meydana gelmesiyle şirket derhal sona ermez; tasfiye işlemleri bitinceye kadar devam eder. Artık müşterek gaye tasfiyenin tamamlanmasına dönüşür. Yöneticilerin yetkileri de sadece tasfiye işlemleri yapabilecek şekilde kısıtlanır. Tasfiye, şirket mevcutlarının nakde çevrilmesi ve borçlar ödendikten sonra kalan kısmın ortaklar arasında paylaşılmasıdır. Tasfiye neticesinde, şirketin bütün hesapları kesin ve son olarak kapatılır. J- TASFİYE İŞLEMLERİ Tasfiye işlemlerine ilişkin olarak aşağıda yer verilmiştir: - Tasfiyeye bir memur tayin edilerek, şirketin defter ve hesapları yönetici tarafından tasfiye memuruna verilir. - Tasfiyenin başlangıç tarihi tespit edilerek, o tarih itibarıyla işlemler kesilir. - Tasfiye tarihi itibariyle bilanço düzenlenir. - Şirketin taahhütlerine devam edilerek yerine getirilir. - Aktif mevcutlar nakde çevrilir ve bedeli tasfiye kâr zarar hesabına atılır. - Şirketin alacakları tahsil edilerek tasfiye kâr zarar hesabına atılır. - Şirketin borçları ödenerek tasfiye kâr zarar hesabında gösterilir. - Tasfiye kâr zarar hesabının bakiyesi tasfiyeden doğan kâr veya zararı gösterir. Buna göre paylaştırma öncesi bilanço düzenlenir. - Öncelikle her ortağın koyduğu sermaye payı iade edilr. Birşey kalırsa ortaklar arasında bölüşülür. - Zarar varsa ortaklardan talep edilir. K- ZAMANAŞIMI Borçlar Kanunu’nun 126. maddesinin dördüncü bendine göre; “Ticari şirket olsun olmasın, bir şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan bütün davalar ile bir şirketin müdürleri, temsilcileri, murakıplarıyla şirket veya ortaklar arasındaki davalar…” beş yıllık zamanaşımına tabidirler. Bu durum şirketin daha çok iç ilişkisini ilgilendirmektedir. Üçüncü kişilerle olan ilişkilerde genel hükümler (BK. md. 125 ve 126) uygulanacaktır. Başka bir ifadeyle, uyuşmazlık konusunun hukuki niteliği dikkate alınmalı ve kanunlarda öngörülen zamanaşımına tabi tutulmalıdır. III- SONUÇ Adi şirket diğer şirket türlerinin temelini oluşturmaktadır. Kuruluş amacı kazanç paylaşmaya dayanmaktadır. Adi şirkette en önemli unsur güvendir. Adi şirket karşılıklı güvene sahip olan gerçek kişilerin bir yazılı sözleşme dahi olmadan sözlü anlaşmayla kurabilecekleri bir ortaklıktır. Adi şirketin yönetimi, bütün ortaklara aittir. Ancak, bu durum güçlükler yaratabileceğinden, yönetim yetkisinin ortaklardan veya hariçten bir veya birkaç kişiye devri de mümkündür. Adi şirkete ait mal varlığı olamayacağı gibi hukuki eylem ve işlemlerde de bulunamaz ve her türlü işlemleri ortakları tarafından yerine getirilir. Küçük çaplı işler için kuruluşunun ve idaresinin diğer şirket türlerine nazaran daha kolay olmasından dolayı avantajlı gibi görülebilir. Ancak büyük çaplı işler için tüzel kişiliği olan bir sermaye şirketi birçok avantajlar getirebilir. Niyazi ÖZKAYA(*) Yaklaşım Dergisi * Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı, Grup Müdürü |