Ticari Defterlerin Delil olma durumu ve TTK Tasarısı’ nda Bu konuda Getirilen Yenilikler |
22 Aralık 2010 | |
Mevcut Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) ticari defterlerin delil olma durumu “Ticari Defterlerin İspat Kuvveti” başlığı altında 82-86. maddeler arasında düzenlenmiştir. I- GİRİŞ Söz konusu maddelerde sırasıyla; kat’i delil, yemin, sahibinin aleyhinde delil olma, sahibinin lehinde delil olma ve diğer tarafın aleyhinde delil olma durumlarının hangi şartlar altında gerçekleşeceği hükme bağlanmıştır. Makalemizde bu durumları kısaca inceledikten sonra Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nda ticari defterlerin delil olması hususuna nasıl yer verildiğini açıklamaya çalışacağız. II- MEVCUT TTK’DA TİCARİ DEFTERLERİN DELİL OLMA ŞARTLARI A- KATİ DELİL Mevcut TTK’ nın 82. maddesinde aynen; “Ticari işlerden dolayı tacir sıfatını haiz olan kimseler arasında çıkan ihtilaflarda ticari defterler aşağıdaki maddelerde gösterilen şartlar dairesinde delil olarak kabul olunur. Tasdike tabi olmayan defterler ancak 69. madde gereğince tasdike tabi olup da tasdik edilmiş olan ilgili defterlerle birlikte delil olarak kabul olunur. Bir tacirin tuttuğu bütün defterlerin birbirini teyit etmesi şarttır; aksi takdirde defterler delil olmaktan çıkar.” hükmü mevcuttur. Belirtilen maddeye göre ticari defterlerin delil olarak kullanılabilmesi için ilk olarak ihtilafın ticari işlerden dolayı ve tacir sıfatını haiz olan kişiler arsında çıkmış olması gerekmektedir. Taraflardan sadece birisinin tacir olması durumunda bu defterler tacir olan tarafça lehe delil olarak kullanılamamaktadır. Örneğin taraflardan biri tacir, diğeri esnaf ise tacir olan taraf ticari defterlerini delil olarak kullanamayacaktır. Konuyla ilgili olarak Yargıtay; “ … Davalı tacir olmadığından davacının (dayandığı) kendi ticari defterleri lehine delil olarak kabul edilemez…”(1) şeklinde ve yine “… olayda davalının tacir olmadığı İstanbul Ticaret Odası’nın … yazısından anlaşılmıştır. Bu durumda davacı kendi defterlerine delil olarak istinat edemez….”(2) şeklinde kararlar vermiştir. Bununla birlikte tacir olmayan bir kimse iddiasının ispat etmek için her zaman tacir olan hasmının defterlerine dayanabilecektir(3). Tacirin tasdike tabi olmayan defterleri ancak 69. maddenin 1. fıkrası yollamasıyla 66. madde de belirtilen ve tasdike tabi olan defterler ile birlikte geçerli olacaktır. Öte yandan tacirin delil olarak sunduğu tüm defterlerin birbiri ile uyumlu olması gerekmektedir. Örneğin yevmiye defterinde mevcut görünen bir borcun karar defterinde ödenmiş olarak görünmesi durumunda bu defterlerin birbiri ile uyumlu olduğu söylenemeyecektir. B- SAHİBİNİN ALEYHİNDE DELİL OLMA TTK’ nın 84. maddesinde aynen; “Kanun’a uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. Şu kadar ki; Kanun’a uygun olan defterlerde sahibi lehine olan kayıtlar dahi aleyhindeki kayıtlar gibi muteber olup bunlar birbirlerinden ayrılamaz.” hükmü mevcuttur. Bu maddeye göre bir tacirin defterleri Kanun’a uygun suretle tutulup tutulmadığına bakılmaksızın kendisi aleyhine delil olabilecektir. Bir dava sırasında kanıtını tacirin ticari defterine dayandıran kişinin tacir olmasına gerek yoktur. Tacir olmayan bir kişi de tacirin ticari defterlerine dayanarak davasını ispat yoluna gidebilir. Öte yandan, taraflardan biri tacir olan hasmının ticari defterlerinin münderecatını kabul edeceğini mahkeme huzurunda beyan etmiş iken, hasmı ticari defterlerini ibrazdan imtina ederse, mahkeme, defterlerin ibrazını istemiş olan tarafa iddiasının sıhhati hakkında bir yemin verir (TTK md. 83/2). Defterlerin ibrazını isteyen taraf söz konusu yemini verdiği takdirde iddiasını ispat etmiş sayılacağından davasını kazanacaktır. Ancak Yargıtay bu hükmün uygulanabilmesi için hasmının defterlerine dayanan tarafın başkaca bir delil sunmaması gerektiği yönünde karar vermiştir. Anılan Karar’da; “…Anılan bu hükme göre hasmın ticari defterlerine dayanan tarafın davasını ispat yolunda başkaca delil ikame etmeyip salt hasmının defterine dayanmış ve münderecatını kabul edeceğini mahkeme huzurunda beyan etmiş ve buna karşılık ticari defter ibrazından kaçınılmış olması gerekmektedir ki, bu durumda hasmının ticari defterlerine dayanan tarafa iddiasının doğruluğu hakkında bir yemin verilerek eda edilmesi halinde iddianın sabit olduğu kabul edilebilsin. Somut olayda ise davacı vekilinin 08.10.1996 tarihli oturumdaki beyanından davalı tarafın ticari defterlerine TTK’ nın 83. maddesine uygun surette dayanılmadığı anlaşılmakta olduğu gibi, 23.05.1996 tarihli delil listesine göre de davacının, salt davalı lehtar Şti.’ nin defterlerine dayanmayıp başkaca delillerini de bildirmiş olduğu görülmektedir. Bu durumda uyuşmazlığın yukarıda anılan yasa hükmüne çözümlenmesi mümkün bulunmadığı halde mahkemece lehtar davalı yönünden ticari defterlerini ibrazdan kaçındığından bahisle … hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” denilmektedir(4). C- SAHİBİNİN LEHİNDE DELİL OLMA TTK’ nın 85. maddesinde ticari defterlerin sahipleri lehine delil olması ile ilgili olarak “Kanun’a uygun bir surette tutulan ve birbirini teyit eden ticari defterlerin münderecatı sahibi lehine delil ittihaz olunur; şu kadar ki hasım tarafın keza kanuna uygun surette tutulmuş olan ve birbirlerini teyid eden defterleri buna aykırı olur veya bu hususta hiçbir kaydı havi bulunmazsa yahut iddianın dayandığı kaydın aksi, vesika veya diğer muteber delillerle ispat edilirse sözü geçen kaydın ispat kuvveti kalmaz.” hükmü mevcuttur. Söz konusu maddeyi TTK’ nın 82 ve 83. maddeleri ile birlikte değerlendirdiğimizde ticari defterlerin sahipleri için delil olması için gereken şartlar şunlardır: 1- Dava konusu uyuşmazlığın tacir sıfatını haiz olan kimseler arasında çıkmış olması gerekir. 2- Dava konusu uyuşmazlığın her iki taraf bakımından da “ticari iş” sayılan muamele, fiil veya işten kaynaklanması gerekir. 3- Ticari defterlerin birbirini teyit etmesi şarttır. 4- Defterlerin kanuna uygun suretle tutulmuş olması gerekmektedir. 5- Defterler lehe delil olarak kabul edildiği takdirde, sahibine tamamlayıcı yemin yaptırılmalıdır (TTK md. 83/1)(5). Öte yandan, bütün bu şartlar oluşmuş olsa bile karşı tarafın kanuna uygun suretle tutulan defterlerindeki kayıtlar tacirin kayıtlarına aykırı olursa ya da iddianın dayandığı kayıtların aksi, karşı tarafça, belge veya muteber kanıtlar ile ispat edilirse, tacirin kanıt olarak ileri sürdüğü defterlerdeki kayıtların ispat kuvveti kalmaz. Görüleceği üzere, ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için bu defterlerin öncelikle Kanun’a uygun suretle tutulması gerekmekle birlikte, Kanun’da defter tutma mükellefiyetinin sınırları belirtilmemiştir. Ancak öğretide; defter tasdik işlemlerinin kanuni süreleri içerisinde yaptırmamak, defteri Türkçe ve Türk parasına göre tutmamak, yevmiye defterine haklı sebep olmaksızın kayıtları on gün içerisinde işlememek, envanter ve bilançoları tam ve doğru olarak düzenlememek gibi haller defter tutma mükellefiyetini kanuna uygun bir surette yerine getirmemek olarak sayılmaktadır(6). Burada önemli bir konuyu hatırlatmakta fayda vardır. Uygulamada tacirler tarafından defterlerin açılış tasdikleri yapılmasına rağmen kapanış tasdiklerinin yapılmasının ihmal edildiği görülmektedir. Ancak, yevmiye defterini TTK’ nın 70. maddesinin 3. fıkrasına göre her yıl en geç Ocak ayı sonuna kadar, envanter defterini ise Mart ayının sonuna kadar notere ibraz etmeyip son kaydının altına “görülmüştür” yazdırmayan tacirin defterleri kanuna uygun olarak tutulmuş sayılamayacağı için söz konusu defterlerin sahipleri lehine delil olarak kullanılması da mümkün olamayacaktır. Konuyla ilgili olarak Yargıtay da vermiş olduğu kararlarda, ticari defterlerin sahibinin lehine delil olabilmesi için yasaya uygun olarak tutulmalarının şart olduğunu, yevmiye defterinin yasaya uygun tutulmuş sayılabilmesi için ise, TTK’ nın 70. maddesinin son fıkrasına göre yılsonu tasdikinin bulunması gerektiğini belirtmiştir(7). D- DİĞER TARAFIN ALEYHİNDE DELİL OLMA TTK’ nın 86. maddesine göre, taraflardan birinin defterleri Kanun’a uygun olup da diğerininki olmaz veya hiç defteri bulunmaz yahut ibraz etmek istemezse; defterleri muntazam olan tacirin birbirini teyit eden defterlerindeki kayıtlar, diğeri aleyhinde delil olur. Bununla birlikte, hasım taraf, aleyhinde delil olarak gösterilen kaydın aksini muteber delillerle ispat edebilir. Burada kanun koyucu, defterlerini kanuna uygun surette tutan taciri, defterlerini Kanun’a uygun surette tutmayan tacire göre üstün tutmuş ve bu tacirin defterlerini ispat hukuku açısında geçerli görmüştür. III- TTK TASARISI’NDA TİCARİ DEFTERLERİN DELİL OLMA DURUMU Ticari defterlerin delil olma hususu Tasarı’nın 83-85. maddelerinde düzenlenmiştir. Tasarı’nın 83. maddesinde ticari uyuşmazlıklarda mahkemenin, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticarî defterlerinin ibrazına, re’sen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebileceği, 84. maddesinde de eğer bir hukuki uyuşmazlıkta ticari defterler ibraz edilmişse, defterlerin uyuşmazlıkla ilgili kısımlarının tarafların katılımı ile inceleneceği, gerekli görülürse, defterlerin ilgili yapraklarından suret alınacağı, 85. maddede ise, malvarlığı hukukuna ilişkin olan, özellikle de mirasa, mal ortaklığına ve şirket tasfiyesine ilişkin uyuşmazlıklarda, mahkemenin, ticarî defterlerin teslimine ve bütün içeriklerinin incelenmesine karar verebileceği hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte söz konusu maddelerde defterlerin kesin delil olacağı yönünde bir hüküm getirilmemiştir. Ticari defterlerin kesin delil olması müessesinin kaldırılması Tasarı gerekçesinde “Artık hiçbir ülkenin kanununda yer almayan ve ispat hukukunun ilkeleriyle de pek bağdaşmayan ticarî defterlerle ispat usulüne son verilmiştir. Ticarî defterler, doğal olarak, mahkemenin takdirine bağlı delil olma niteliklerini korumaktadır.” şeklinde açıklanmıştır. Buna göre ticari defterler TTK Tasarısı’nın kanunlaşmasından sonra artık tek başlarına kesin delil olarak kullanılamayacak, diğer deliller ile birlikte takdiri delil olarak kullanılacaktır. Oysa ki, mevcut TTK’ da yukarıda açıkladığımız lehe delil olma şartlarının tamamını taşıyan ticari defterler tek başlarına kesin delil olabiliyor, bu defterlerin ayrıca fatura makbuz vs. belgeler ile kanıtlanması gerekmiyordu. Bu anlamda TTK Tasarısı ile ticari defterlerin delil olması hususu köklü şekilde değiştirilmektedir. IV- SONUÇ Mevcut Ticaret Kanunu’nun en karmaşık konularından biri de ticari defterlerin delil olması durumudur. Hangi durumlarda defterlerin sahibi lehine, hangi durumlarda aleyhine kanıt olacağı hususunun tespitini yapmak oldukça zor bir durumdur. Ayrıca sırf ticari defterlerin kapanış tasdikinin yaptırılmasının unutulması sebebiyle birçok tacir defterlerini lehe delil olarak kullanamamakta, bu durum ise hak kayıplarına yol açmaktadır. TTK Tasarısı defterlerin delil olma durumunu kökten değiştirerek ispat hukukunun genel prensiplerine uygun bir yasal düzenlemeyi getirmektedir. Kanaatimizce Tasarı’nın yasalaşması durumunda bu konudaki karışıklıklar azalarak kişilerin hak kaybına uğraması önlenebilecektir. Ersin ÖZDEMİR(*) Yaklaşım Dergisi * Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişi (1) Yrg. 13. HD.’nin, 12.03.1987 tarih ve E.87/1304, K.87/1451 sayılı Kararı. (2) Yrg. TD.’nin, 28.01.1971 tarih ve E.70/3995, K.71/558 sayılı Kararı. (3) Yrg. 11. HD.’nin, 17.11.1977 tarih ve E.77/4782, K.77/5146 sayılı Kararı. (4) Yrg. 19. HD.’nin, 13.03.1998 tarih ve E.98/914, K.98/1852 sayılı Kararı. (5) İsmail DOĞANAY, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Ankara, Sevinç Matbaası, s.326-330 (6) DOĞANAY, age, s.290 (7) Yrg. 11. HD.’nin, 17.06.1991 tarih ve E.90/2463, K.91/4110 sayılı Kararı; Benzer yönde bir Karar için Bkz. Yrg. TD.’nin, 25.05.1971 tarih ve E.71/424, K.71/423 sayılı Kararı.
|