13 Aralık 2010 |
Bugünlerde hangi işi yaparsanız yapın genelde yıl sonu yoğunluğundan bahsediliyor.
Geçmiş on bir ayın yorgunluğu mu yoksa yıl sonuna kadar yapılması gereken işlerin yetişip yetişmeyeceğinin telaşı mı bilinmez. Ancak iş dünyası açısından yıl sonunun önemi dönem içi hesaplarının 31.12. tarihi itibarıyla kapanacak olması. İşletmeler her ne kadar yıl içerinde geçici vergi beyan dönemleri itibarıyla beyanda bulunsalar da adı üstünde geçici. Geçici olmayan dönem sonu yani yıl sonu işlemleri. Bizde yıl sonu yaklaşırken 2010 yılı dönem kazançlarında vergi avantajı olabilecek birkaç hususu hatırlatmak istedik. Demirbaş ve sabit kıymet alımını şimdi yapın İşletmenize almayı düşündüğünüz ve üzerinden amortisman ayırabileceğiniz demirbaş ve sabit kıymetleri yıl sonuna kadar almanızda fayda var. Yıl sonuna kadar yapacağınız bu tür alımlar sonuncunda aktife aldığınız demirbaş ve sabit kıymetler üzerinden yıllık amortisman ayırmak suretiyle verginizi azaltabilirsiniz. Hatta hızlandırılmış amortisman yöntemini uygularsanız daha da avantajlı durum ortaya çıkacaktır. Ancak bu söylediklerim binek otomobiller için biraz farklı uygulanıyor. Binek otomobillerde hangi ayda alındı ise o aydan itibaren kıst aylık amortisman ayırabilirsiniz. Diğer taraftan demirbaş ve sabit kıymet alımlarına ilişkin kullanılan kredi faizlerinin ilk aktife alındığı yıl için gider yazılmayıp maliyet hesaplarına alınması gerekir. Aktife alındığı yılın sonuna kadar alıma ilişkin kredi faizlerinin maliyetine eklenme zorunluluğu takip eden yıldan itibaren ihtiyari hale geliyor. Yani bu yıl içerinde kredi ile alacağınız sabit kıymet veya demirbaş alımına ilişkin olarak ödeyeceğiniz faizlerin önümüzdeki yıldan itibaren tamamını gider hesaplarına atarak verginizi daha az ödeyebilirsiniz. Sıfır binek otomobilin KDV ve ÖTV avantajı Her ne kadar binek otomobillerin amortismanı yıllık olarak ayrılmazken başka bir husustan dolayı avantajı olduğunu da hatırlatalım. Biliyorsunuz yeni binek otomobil alırken %84'lere ulaşan özel tüketim vergisi ile %18 oranında Katma Değer Vergisi ödüyorsunuz. Binek otomobiller için ödenen KDV oto kiralama ve işletme işi yapan firmalar dışında KDV beyanında indirim konusu yapılması mümkün değil. Ancak yeni otomobil için ödemiş olduğunuz KDV ve ÖTV'yi 2010 yılı kazancından indirim konusu yapabilirsiniz. Eğer böyle bir düşünceniz varsa bu alımı 2010 yılı geçmeden yapmanızda fayda var. Hatta bu işlemi hiç para ödemeden vadeli olarak yapmanızda sonucu değiştirmiyor. Neredeyse lüks binek otomobillerde ödediğiniz tutarın yarıdan fazlası ÖTV ve KDV olduğunu düşünürseniz doğrudan gider yazacağınız miktarın önemi daha da artıyor. Tahsil edemediğiniz alacaklarınız için dava açın Ticari ve zirai kazancın elde edilmesine yönelik alacakların dava ve icra safhasında bulunması halinde bu tutarlara ilişkin karşılık ayırarak giderleştirmeniz mümkün. İleride bu tutarların tahsil edilmesi halinde ise gelir kaydı yapılması gerekir. Tahsil zamanı gelmesine rağmen halen tahsil edilememiş olan alacakların yıl sonuna kadar dava ve icra konusu edilmesi halinde bu tutarlar yıllık kazancınızdan indirim konusu yapılarak daha az vergi ödemeniz mümkün. Alacak senetlerinize reeskont İşletmelerin vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklarından yılsonu ile vadeleri arasındaki sürelere göre hesaplanacak iskonto tutarlarını giderleştirmeleri mümkün. Örneğin 2010 yılı içerinde bir mal satışı dolayısıyla müşteriden almış olduğunuz Eylül 2011 vadeli bir alacak senedini senette faiz oranı yazması halinde bu faiz oranı ile yazmıyor ise Merkez Bankası'nın resmi iskonto oranında 31.12.2010 tarihi itibarıyla oluşacak değer bulunur. İki değer arasındaki vade farkı olarak nitelendirilebilecek tutar giderleştirilmek suretiyle 2010 yıl kazancı olarak vergilenmez. Ancak alacak senetleri için reeskont uygulaması yapan işletmelerin bu işlemleri borç senetleri içinde yapması zorunlu. Borç senetleri üzerinden hesaplanacak reeskont tutarları dönem kazancını alacak senetlerinin tersine artırmakta yani gelir yazılmakta. Dolayısıyla bu yöntemin avantajlı olabilmesi için alacak senetleri üzerinden hesaplanacak tutarların daha yüksek olması gerekir. Sabit kıymet yenileme fonu İşletmelerin amortismana tabi iktisadi kıymetlerini satılması halinde oluşacak kar o yılın kazancı olarak vergiye tabi tutulur. Bu tutar bazen enflasyondan dolayı çok yüksek tutarlarda kazancın çıkmasına neden olabilir. Ancak satılan iktisadi kıymetin yenilenmesine ilişkin bir durum varsa bu kazancı o yılda vergiye tabi tutmayabilirsiniz. Bunun için yapılması gereken satışı yapılan iktisadi kıymetin yenilenmesine ilişkin karar verilmesi ve bu hususun ispatlanması. Bu hususlar yerine getirildikten sonra iktisadi kıymetin satışından ortaya çıkan kazanç üç yıl süre ile vergilenmiyor. Üç yıl içerisinde iktisadi kıymetin yenilenmemesi halinde ise üçüncü yılın kazancı olarak vergiye tabi tutuluyor. Üç yıl içerinde iktisadi kıymetin yenilenmesi halinde yeni kıymet üzerinden hesaplanan amortisman tutarları bu tutardan mahsup ediliyor. Sonuç Vergi kanunlarında mükelleflerin kullanabileceği birçok vergisel avantajlar bulunmakta. Bu avantajlar kanunların öngördüğü şekilde kullanıldığı takdirde firmalar üzerinde aşırı bir vergi yükü oluşmamakta. Vergi kanunları eksiklikleri olmakla beraber hem enflasyondan dolayı ortaya çıkan fiktif kazançların vergilenmemesi hem de ticari hayatın getirdiği bir çok zorluklara çözüm bulmuş durumda. Firmaların risk alarak vergi ödememe tercihi yerine vergi kanunlarında yer alan avantajları kullanarak daha az vergi ödemesi için vergi kanunlarımızda birçok hususlar yer almakta. Biz kullanılabilecek vergisel avantajlardan bir kaçını hatırlatmak istedik. İsmail Kökbulut http://www.bugun.com.tr/kose-yazisi/132655-donem-sonu-yaklas... |