Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Anonim Şirketlerde Sermaye İçeriği PDF Yazdır e-Posta
16 Aralık 2010

Image

Kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi maksat ve mevzuda faaliyet gösterme amacıyla kurulan anonim şirketlerin, bu amaçlara yönelik faaliyetlerini gerçekleştirmeleri için belli bir sermayeye ihtiyaç duyacakları açıktır.

I- GİRİŞ

Sermaye konusu, ortaklar için amaçlarını gerçekleştirmek, üçüncü şahıslar açısından ise alacaklarının ve taahhütlerinin teminatı olması yönlerinden önem arz etmektedir. Makalemizde anonim şirketlerde sermayenin özellikleri ile Türk Ticaret Kanunu’nun çerçevesinde nelerin sermaye olarak konulabileceği hususları incelenmiş, makalenin son bölümünde ise henüz yasalaşmamakla birlikte şu anda görüşülme safhasında bulunan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nda bu hususta getirilen düzenlemelere yer verilmiştir.

II- SERMAYE

Anonim şirketlere ortak olacak kişilerin, şirketin amacını gerçekleştirmesinde temel unsurlardan biri olan sermayeye iştirak etmeleri zorunludur. Ortak tarafından getirilecek iştirak hissesine, “Katılma Payı” veya “Aport” denilmektedir. Türk Hukuk Sistemi’nde söz konusu iştirak hisselerinin toplamı da şirketin sermayesini teşkil eder. Diğer taraftan, anonim şirket ortaklarının şirket sermayesine hangi oranlarda katılmaları gerektiği hususunda bir düzenleme mevcut değildir. Sadece her ortağın en az bir pay değerini taahhüt etmesi yeterli olmaktadır. Uygulamada, asgari sayı olan beş ortağın dördünün bir pay değerinde taahhütte bulundukları, kalan bir ortağın ise kalan kısmı taahhüt ettiği durumlarla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu durum, her ne kadar yasal düzenlemelere uygun olsa da, herhangi bir ticaret şirketi yerine anonim şirket şeklinde örgütlenmenin gerekliliğine (küçük tasarruf sahiplerinin ticari hayata katılımlarını sağlamak) tezat bir durum oluşturmaktadır.

III- SERMAYENİN ÖZELLİKLERİ

Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlerin kuruluşunu düzenleyen 269. maddesinde sermayenin iki temel özelliğinden bahsedilmiştir.

A- SERMAYENİN BELİRLİ OLMASI

Anonim şirketlerin sermayesi kuruluş aşamasında belirlenir ve esas mukavelede belirtilir, ancak belirtilecek sermaye miktarı asgari 50.000,00 TL olmak zorundadır[1]. Ancak, usulüne uygun olarak anonim şirket sermayeleri, 50.000,00 TL’nin altına düşmemek koşuluyla, azaltılabilir veya arttırılabilir. Ortaklar tarafından sermaye olarak bir ayın konulması durumunda, aynı değerinin rakam ile ifade edilmesi şarttır. Kanun koyucu, söz konusu düzenleme ile öncelikli olarak üçüncü kişilerin haklarının korunması ve ticari hayatta güven ilkesinin yerleşmesini amaçlamaktadır.

B- SERMAYENİN PAYLARA BÖLÜNMÜŞ OLMASI

Anonim şirket sermayesinin özelliklerinden birisi de paylara bölünmüş olmasıdır. Örneğin şirket sermayesi 50.000,00 TL ise ve 5000 paya bölünmüş ise her bir payın değeri 10,00 TL olacaktır. Bu durum, anonim şirketleri diğer şirketlerden ayıran bir durumdur. Sınırlı sorumlu bir şirket olan limitet şirketlerde sermaye paylara bölünmüş değildir[2]. Bu farklılığın sebebi de kanımızca, anonim şirketlerin ihdas edilmesindeki temel amaç, küçük tasarrufların ekonomi içerisinde aktif olarak var olmasının sağlanmasıdır.

IV- SERMAYENİN İÇERİĞİ

Pay sahipleri, taahhüt ettikleri payların karşılığında, anonim şirkete, mülkiyet hakkına konu olabilen ve devri mümkün iktisadi değerleri (para, iktisadi değer taşıyan haklar, menkul veya gayrimenkul mallar) sermaye olarak koyabilirler[3].

Hukuk sisteminde mal kavramı para ile takdir olunan, devir ve ferağ edilebilen kıymetleri ifade etmektedir. Mal kavramını da varoluş biçimlerine göre maddi mallar-maddi olmayan mallar ayrımına tabi tutabiliriz. Maddi mal kavramından gözle görülen, elle tutulan ve fiziki varlığı olan mallar anlaşılmaktadır. Bu da kendi içerisinde taşınabilirlik durumuna göre menkul (taşınabilir) ve gayrimenkul (taşınamaz) mallar olarak ikiye ayrılır.

Ticaret şirketlerine sermaye olarak nelerin konulabileceğine ilişkin düzenleme, TTK’nın 139. maddesinde yapılmış olup; para, alacak, kıymetli evrak, menkul şeyler, imtiyaz ve ihtira beratları, alâmetifarika ruhsatnamesi gibi sınaî haklar, her nevi gayrimenkul, menkul ve gayrimenkullerin faydalanma ve kullanma hakları, şahsi emek, ticari itibar, ticari işletmeler, telif hakları, maden ruhsatnamelerinin ticaret şirketlerinde sermaye olarak konulabileceği belirtilmiştir.

A- PARA

Anonim şirketlerde para olarak ödenmesi taahhüt edilen payın Türkiye Cumhuriyeti’nin para birimi ile ifade edilmesi, Borçlar Kanunu’nun 83. maddesinin amir hükmüdür[4].

B- ALACAKLAR

Anonim şirketlerde alacakların sermaye olarak konulmasında, alacağın senetli ya da senetsiz olmasında herhangi bir ayrıma gidilmemiştir. Alacak senetli ya da senetsiz, tahsil edilip şirketin sermaye hesabına girmedikçe, ortağın sermaye taahhüdünden doğan sorumluluğunun devam edeceği, Türk Ticaret Kanunu’nun 142. maddesinin 1. fıkrasının amir hükmü gereğidir.

C- KIYMETLİ EVRAK

Türk Ticaret Kanunu’nun 557. maddesine göre kıymetli evrak; kendilerinde bulunan haklar, senetten ayrı olarak ileri sürülemeyen ve başkalarına devredilemeyen senetlerdir.

Para gibi tedavül ve tahsil kabiliyeti bulunan kambiyo senetleri (poliçe, çek, bono), emtia senetleri (kanişmento, makbuz senedi, varant, taşıma senedi, deniz ödünç senedi), hisse senetleri, tahviller, irad senetleri anonim şirketlere sermaye olarak konulabilir[5]. Ancak bunlarda alacaklar gibi tahsil edilmediği müddetçe, ortağın sermaye taahhüdünden doğan sorumluluğu devam eder.

D- MENKUL ŞEYLER

Yukarıdaki sınıflandırmamızda da belirtildiği üzere, gayrimenkuller dışında kalan, bir kıymet ifade eden, taşınabilen, devri ve ferağı mümkün bütün mallar anonim şirkete sermaye olarak konulabilirler. Buradaki kıstas sermaye olarak konulan malın para cinsinden ifade edilebilmesidir.

E- GAYRİMENKULLER

Gayrimenkuller normal şartlarda bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan mallardır. Tarla, arsa, bina, orman, maden ocakları, kaynak, göl, akarsu gibi şeyler gayrimenkul sınıfında değerlendirilir. Gayrimenkulün şirkete verilmesi demek, mülkiyetinin şirkete devredilmesi demektir. Söz konusu malların değerlerinin tespit edilmesi ve şirket sermaye hesabına kaydedilmesi için değerlendirilmeleri gerekecektir. Sermaye olarak konulan varlıkların değer tespitleri bilirkişiler tarafından yapılacaktır.

F- FAYDALANMA VE KULLANMA HAKLARI

Malların mülkiyeti değil de kullanma hakları sermaye olarak şirkete getirilmişse, menkul malın mülkiyeti şirkete geçmez ve ortakta kalır, şirket sadece kullanma hakkını haiz olur.

Faydalanma ve kullanma haklarını kısaca, sınaî mülkiyet hakları (ihtira beratı, patentler), markalar (fabrika ve ticaret markaları, alâmetifarikalar), sınaî resim ve modeller, teknik bilgi, mevri işaretleri, menşe unvanları, ustalık hakları; Edebi mülkiyet hakları (telif hakları, ayni nitelikteki ihtira beratları); Ayni haklar (irtifak, intifa, yapım hakkı, kaynak hakkı, inşaat hakkı) şeklinde özetleyebiliriz[6].

G- ŞAHSİ EMEK

TTK’ nın 139. maddesi şahsi emeğin ticaret şirketlerine sermaye olarak konulabileceğini hükme bağlamıştır. Ancak, doktrinde bunun aksini savunan yazar sayısı azımsanmayacak düzeydedir.

Bir anonim şirket, tüzel kişiliği kazandığı andan itibaren sermaye olarak getirilmiş ayınlar üzerinde malik sıfatıyla doğrudan doğruya tasarruf edebilme hakkını haiz olur. Söz konusu tasarruf hakkı, mülkiyet hakkına konu olabilen ve devri mümkün iktisadi değerler üzerinde kullanılabilir. Emeğin mülkiyet hakkına konu olabilme ve bir mal olarak başkasına devredilebilme olanağı bulunmadığından, ticaret şirketlerine sermaye olarak konması fiilen mümkün değildir[7].

DOMANİÇ’ te; emeğin haczinin ve paraya çevrilmesinin mümkün olmaması ya da emeğin şahsın becerisine bağlı olduğundan, sakatlık, ölüm, hastalık gibi durumlarda mirasçıları tarafından sermayenin yerine getirilmesinin mümkün olmaması, değer biçilmesinin çeşitli zorluklar barındırması gibi sebeplerle, emeğin sermaye şirketlerinde sermaye olarak kabul edilmemesinin yerinde olacağını belirtmektedir[8].

Emeğin ticaret şirketlerinde sermaye olarak konulması hususunda her ne kadar Türk Ticaret Kanunu’nun 139. maddesinde açık hüküm var ise de, kanımızca, yukarıda sayılan sebeplerle düzenlemenin fiilen uygulanması mümkün görülmemektedir.

H- TİCARİ İTİBAR

Bir kişinin ticari yaşamda çeşitli kuruluşlar nezdinde, kişiliği, ürünleri, ticari tutum ve davranışı gibi nedenlerle sahip olduğu güvenilirliğine ticari itibar denilmekte olup, anonim şirketlerde sermaye olarak konulabileceğine ilişkin düzenleme 139. maddede yapılmıştır. Ancak, doktrinde ticari itibarin çeşitli sebeplerle şirkete fayda sağlayabileceğini, ancak anonim şirketlere sermaye olarak konulmasının mümkün olamayacağını savunanlarda vardır. Kanımızca, değer biçilmesinde çeşitli sorunların karşılaşılması ve biçilen değerin sübjektif kriterlere dayanacak olması sebebiyle ticari itibarın anonim şirketlerde sermaye olarak konulması yerinde bir uygulama olmayacaktır.

I- TİCARİ İŞLETME

Türk Ticaret Kanunu’nun 139. maddesinde, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulabileceği açıkça belirtilen ticari işletmeyi borç ve alacakları ile beraber devralan anonim şirket, bunu alacaklılara ihbar veya gazetelerle ilan ettiği tarihten itibaren onlara karşı borçlardan sorumlu olur ve iki yıl süre ile devreden kimse de (işletmeyi sermaye payı olarak getiren) müteselsilen sorumlu kalır.

V- TÜRK TİCARET KANUNU TASARISIYLA GETİRİLEN DÜZENLEME

Henüz yasalaşmamakla birlikte kamuoyuyla paylaşılmış olan ve önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenen Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nda sermayenin içeriğinin nelerden oluşabileceğine ilişkin düzenleme 127. maddede yapılmıştır. Söz konusu maddede yer alan hükme göre; Kanun’da aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketlerine sermaye olarak;

- Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar,

- Fikri mülkiye hakları,

- Taşınırlar ve her çeşit taşınmazlar,

- Taşınırlar ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları,

- Kişisel emek,

- Ticari İtibar,

- Ticari işletmeler,

- Haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adalar ve işaretler gibi değerler,

- Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar,

- Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer

konulabilir. Düzenleme eski düzenlemeye paralel olmakla birlikte günümüz teknolojisine uygun eklemelerde yeni düzenlemede yer almıştır.

VI- SONUÇ

Anonim şirketlerinde hem amacın gerçekleştirilmesi, hem de üçüncü şahısların haklarının korunması açısından önem arz eden sermaye unsuru Türk Ticaret Kanunu’nda açıkça düzenlenmiştir. Ancak, düzenlemede yer alan unsurlardan kişisel emeğin ve ticari itibarın anonim şirkette sermaye olarak konulup konulamayacağı hususunda doktrinde tartışmalarda mevcuttur. Kanımızca, hem şahsi emeğin, hem de ticari itibarın sermaye olarak konulması uygulamada çeşitli sıkıntıları da beraberinde getirecektir. Aynı tartışma ticari işletmeler açısından da mevcuttur. Sermaye unsurunun bir kıymet ifade etmesi (para ile), devrinin ferağının mümkün olması gerekmektedir.

Kerim TOKLU*
Yaklaşım

* Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişi

[1] 22.12.2001 tarih ve 2001/3500 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk Ticaret Kanunu’nun 272. maddesinde yer alan 5.000,00 YTL, 50.000,00 YTL’ye çıkarılmış ve metne işlenmiştir.
[2] Nuri Orhan ÇEVİK, Anonim Şirketler, 2. Baskı, Seçkin Kitabevi, Ankara 1979, s. 143
[3] ÇEVİK, age, s. 148
[4] Madde 83 - Mevzuu para olan borç memleket parasıyla ödenir.
[5] ÇEVİK, age, s. 149
[6] ÇEVİK, age, s. 150-152
[7] ÇEVİK, age, s. 153
[8] Hayri DOMANİÇ, Anonim Şirketler ve Uygulaması TTK Şerhi-II, Temel Yayınları, İstanbul 1988, s. 202-203