Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Kararlarının İptali ve Yeni Ticaret Kanunu’nda Yer Alan Düzenleme PDF Yazdır e-Posta
26 Aralık 2010

Image

Anonim şirketlerin yönetim kurullarına ilişkin hükümler 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Dördüncü fasıl başlığı altında yer alan idare meclisi başlıklı ikinci kısmında düzenlenmiştir.

I- GİRİŞ

Bu kısımda, anonim şirket yönetim kurullarının kuruluşu, yönetim ve temsil hususları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yönetim kurulu kararlarının iptal edilmesi müessesesi ile ilgili hukuk sistemimizde yer alan düzenlemelere ilişkin değerlendirmeler ele alınacaktır.

II-  HUKUKİ DEĞERLENDİRME

A- GENEL HÜKÜMLER ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME

Yönetim kurulu kararları nihayetinde bir hukuki işlem niteliğindedir. Zira; yönetim kurulunca alınan kararların uygulanması neticesinde hukuk anlamında sonuçlar doğacağı muhakkaktır. Bu nedenle, bir hukuki işlem olarak yönetim kurulunca alınan kararların içerik yönünden sıhhati ve geçerliliği genel hükümlere tabidir.

Borçlar Kanunu’nun 19. maddesinde, bir akdin konusunun, kanunun kat’i surette emrettiği hukuk kurallarına veya kanuna, ahlâka, kamu düzenine, şahsi hükümleri ilgilendiren haklara aykırı olamayacağı;

Yine aynı Kanun’un 20. maddesinde, uygulanması mümkün olmayan, haksız veya ahlaka aykırı akitlerin batıl olduğu;

Hüküm altına alınmıştır. Bu bakımdan, yönetim kurulu kararları öz yönünden Borçlar Kanunu ile belirlenen bu ilkelere aykırı olamayacaktır. Netice itibariyle; uygulanması mümkün olmayan, ahlaka, kamu düzenine veya Kanun’un emredici hükümlerine aykırı olan yönetim kurulu kararları batıldır.  Ancak şunu belirtmek lazım ki;

yönetim kurulu toplantısında birden çok karar almış olabilir. Bu durumda; bu nitelikte olan yönetim kurulu kararı batıl olmakla birlikte, aynı kararda yer alan diğer hususlar geçerliliğini yitirmemektedir.

B- TÜRK TİCARET KANUNU’NDA BELİRLENEN ŞEKİL ESASLARI ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME

Yönetim kurulu kararları bir diğer bakış açısıyla şekle tabi kararlardır. Nitekim Türk Ticaret Kanunu’nun 330. maddesinde, toplantının yapılabilmesi için üyelerin en az yarıdan bir fazlasının hazır bulunması, kararların alınabilmesi için ise toplantıya katılan üyelerin ekseriyetiyle mümkün olduğu, kararların muteberliğinin yazılıp imza edilmesine bağlı olduğu belirtilmiştir.

Bu durumda yeterli karar ve toplantı sayısına ulaşmayan kararlar ile yazılıp imza altına alınmayan kararlar, bu açıdan değerlendirildiğinde hukuken doğmamıştır; diğer bir ifade ile yok hükmündedir.

C- ŞEKİL VE ÖZ AÇISINDAN HUKUKİ DURUM

Yargıtay bir Kararı’nda, “Ortada bir yönetim kurulu kararı yoksa veya yok sayılması ile eş anlamlı olarak batıl ise yönetim kurulunun verdiği kararların yok veya batıl olduğunun tespiti için dava açılabilir” hükmünü tesis etmiştir. Bu durumda, gerek öz açısından butlanla malul gerekse şekil açısından sakat olan ve yok hükmünde olan yönetim kurulu kararları aleyhine, ilgili, tespit davası açarak yokluğun veya butlanın hüküm altına alınmasını mahkemeden isteyebilir. Burada irdelenmesi gereken hususun kimlerin tespit davası açabileceği olduğudur. Bazı yazarlar bu hakkın sadece pay sahiplerine ait olduğunu düşünseler de şahsi fikrim, tespit davası açabilmek için hukuk alanında sonuç doğuran karardan etkilenen olmanın yeterli olacağı yönündedir.

D- TÜRK TİCARET KANUNU’NDA YÖNETİM KURULU KARARLARININ İPTALİNE İLİŞKİN DÜZENLEME

Hukukumuzun genel hükümlerinden kaynaklanan butlan ve yokluk sebebiyle yönetim kurulu kararlarının iptal yolundan başka, Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim kurulunun kararlarının iptaline ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Kanun’da genel kurul kararlarının iptaline ilişkin hükümlere yer verilmesine karşın yönetim kurulunun kararlarının iptal edilmesi hususu düzenlenmemiştir. Şöyle ki; anılan Kanun’un 381. maddesinde, “Kanun ve şirket anasözleşmesi hükümlerine ve objektif iyi niyet esaslarına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, genel kurul toplantısının tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye müracaatla iptal davası açabileceği” düzenlenmiştir. Bir çok yazar bu konunun yürürlükteki Yasa’nın bir eksikliği olduğu konusunda hemfikirdir. Ticaret Kanunu çalışmalarının yapıldığı bu günlerde, Tasarı’da bu konu 391. maddede düzenlenmiştir.

Bu maddede aynen; yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;

a- Eşit işlem ilkesine aykırı olan,

b- Anonim Şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,

c- Pay sahiplerinin özellikle vazgeçilemez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan veya güçleştiren,

d- Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin Kararlar batıldır.” hükmü tasarıda yasalaşmayı beklemektedir.

Görüldüğü üzere, hali hazırda kaynağını genel hükümlerden alan tespit davası açılması hakkı yeni yasada Ticaret Kanunu içerisinde düzenlenmiştir. Yeni Yasa, özel durumlarda tespit davası açılması hususu ile birlikte; “yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir” demekle yönetim kurulu kararlarının özel durumlar dışında da iptali için mahkemeye başvurulması yolunu mümkün kılmıştır. Kanun tasarısı, bu alanda eskiden beri süregelen bir eksikliği giderecektir; bu bakımdan biran evvel yasalaşmasını umuyoruz.

Bununla birlikte, yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu’nda genel kurul kararlarına ilişkin düzenleme yapmasına karşın, yönetim kurullarının kararları aleyhine yargıya başvurulması hususunu düzenlememesinin, yönetim kurulu kararlarının şirketin en yetkili karar organı olan genel kurulca denetlenmesi yolunun her zaman açık bulunduğu düşüncesinden kaynaklandığı kanaatindeyiz. Diğer bir anlatımla, yönetim kurulu kararlarının itiraz mercii olarak genel kurul gösterilmiştir. Yargı makamlarının görüşleri de bu yöndedir. Nitekim Yargıtay kararlarında, anonim şirketlerde kural olarak yönetim kurulu kararlarına karşı doğrudan mahkemede iptal davası açılması mümkün olmadığı, ancak genel kurula itiraz edilmek suretiyle, yönetim kurulu kararlarının irdelenmesinin mümkün olduğu görüşüne yer vermiştir.

Bu durum itibariyle, yönetim kurulu aleyhine genel kurula itiraz edilir ve yapılan itiraz genel kurulca reddedilir ise –Kanun’un 381. maddesinde belirtilen koşullar varsa- genel kurul kararının iptaline ilişkin olarak mahkemeye dava açılabilir. Bu durumda dahi yönetim kurulu kararlarının yargı önünde çözümlenmemekte, yalnızca yönetim kurulu kararına itiraz hakkında genel kurul kararı aleyhine yargılama mümkün olmaktadır.

Diğer yandan, şahsi kanaatimce, yönetim kurulunca alınan ve iptal edilebilir nitelikte olan bir kararın genel kurulda çözümlenmesi bazı hallerde olanak dışı görülmektedir.  Örneğin şirket hisselerinin %51’ini elinde bulunduran bir pay sahibi yönetim kurulu üyesi olarak genel kurulda da oy kullanmaktadır. Bu durumda, genel kurul toplantısında yönetim kurulu kararı aleyhine bir karar alınması çok mümkün görülmemektedir. Bu durumda, yargı tarafından yapılan dolgunun yeterli olmadığı düşüncesindeyiz.

Nihayet yine yargı kararları ile bu konu bir kez daha doldurulmaya çalışılmıştır. Yargıtay bir kararında, pay sahiplerinin kişisel haklarını ihlal eden durumlarda yönetim kurulu kararları aleyhine iptal davası açılabileceği belirtilmiştir. Bu anlamda, sınırlı konu ile de olsa yönetim kurulu kararlarının iptal edilebilirliği tesis edilmiştir.

III- SONUÇ

Yönetim kurulu kararlarının iptali müessesesi yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmemiştir.

Kanun’un düzenlemediği bu konu genel itibariyle yargı kararları ile doldurulmaya çalışılmıştır. Bu günlerde mecliste bulunan Türk Ticaret Kanunu tasarısı bu hususu düzenlemiş ve yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespiti hakkında mahkemeye başvurulabileceği hükmüne yer vermiştir. Bu tasarı metninin en kısa zamanda ve aynen yasalaşmasını umuyoruz.

Bunun yanında mevcut haliyle doktrin ve yargı kararlarında yönetim kurulu kararlarının iptalini mümkün kalan durumları özetlersek;

1- Yönetim kurulu kararları bir hukuki işlem olması nedeniyle, içerikleri bakımından sıhhati Borçlar Kanunu’nda belirtilen ilkelere tabidir. Bu anlamda kamu düzenine ahlaka, kanunun emredici hükümlerine aykırı kararlar batıldır. Yine, şekil açısından, Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen esaslara aykırı olarak alınan kararlar ise yok hükmündedir (Toplantı ve karar nisabı gibi). Gerek öz açısından butlanla malul, gerekse şekil açısından yok hükmünde olan yönetim kurulu kararları aleyhine, ilgili, tespit davası açarak yokluğun veya butlanın hüküm altına alınmasını mahkemeden isteyebilir.

2- Bununla birlikte, anonim şirketlerde kural olarak yönetim kurulu kararlarına karşı doğrudan mahkemede iptal davası açılması mümkün değildir. Yönetim kurulu kararları aleyhine ancak genel kurula itiraz edilebilir. İtiraz neticesinde, genel kurulda alınacak karar aleyhine mahkemeye başvurulabilir. 

3- Yargı içtihatları çerçevesinde, doğrudan mahkemeye başvurulabilecek bir husus da pay sahiplerinin kişisel haklarını ihlal eden durumlarda yönetim kurulu kararları aleyhine iptal davası açılabilmesidir.

Gökhan TİBİLLİ*

Yaklaşım Dergisi

*  Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişi

 

Reha POROY - Ünal TEKİNALP - Ersin ÇAMOĞLU, Ortaklıklar ve Kooperatifler Hukuku, 7. Baskı,

Beta Yayınları, İstanbul, 1997, s.289

POROY - TEKİNALP - ÇAMOĞLU, age, s.289

POROY - TEKİNALP - ÇAMOĞLU, age, s.289

Yrg. 11. HD.’nin, 26.01.1989 tarih ve E. 88/3414, K.89/260 sayılı Kararı; Erdoğan MOROĞLU,      

Notlu İçtihatlı TTK ve İlgili Mevzuat, Beta Yayınları, İstanbul 2001, s.256

POROY - TEKİNALP - ÇAMOĞLU, age, s.289

POROY - TEKİNALP - ÇAMOĞLU, age, s.289           

http://www.tbmm.gov.tr

Orhan Nuri ÇEVİK, Uygulamada Şirketler Hukuku, 2. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 1994, s. 290

Yrg. 11. Hukuk Dairesi’nin, 10.11.1994 tarih ve E.94/4596, K.94/8382 ve sayılı Ticaret

Dairesi’nin, 28.04.1961 tarih ve E.138, K. 1409 sayılı Kararları; MOROĞLU, age, s.257, 308

POROY - TEKİNALP - ÇAMOĞLU, age, s.289

Yrg. 11. HD.’nin, 26.01.1989 tarih ve E. 88/3414, K. 89/260 sayılı Kararı; MOROĞLU, age, s. 257, 308