Yeme içme giderlerinin belgelendirilmesi |
19 Aralık 2010 | |
Pazarlama ve satış elemanlarının fazla olduğu ticaret şirketleri başta olmak üzere bütün işletmelerin temsil ağırlama veya seyahat giderleri olarak adlandırılan masrafları bulunmaktadır. Bu masrafların başında hiç kuşkusuz yeme içme giderleri geliyor. Gerek temsil ağırlama gerekse seyahatler nedeniyle yapılan yeme içme giderleri tek tek bakıldığında genellikle küçük rakamlar olarak karşımıza çıkmakla birlikte, yıllık olarak bazı firmalarda yekun tutabiliyor. Fatura, satılan mal veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere malı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen bir ticari belgedir. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile basit usulde vergilendirilen esnaf, ticaret (basit usul dahil) ve serbest meslek erbabına veya vergiden muaf esnafa sattıkları mal veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak zorundalar. Sermaye şirketleri de 1’inci sınıf tüccar sayıldığından, onlar da fatura düzenleme ve alma zorunluluğu kapsamına giriyorlar. Fatura istemek ve almak zorunda olanlar dışındakiler (nihai tüketiciler) açısından, bazı hallerde fatura yerine perakende satış fişi veya yazar kasa fişi alınması da mümkün. Bu kişiler tarafından fatura zorunluluğu, satın aldıkları malın veya yaptırdıkları işin bedelinin 680 TL’yi (2010 yılı için) aşması halinde söz konusu. Bunun yanında mal veya hizmet bedeli bu tutarı aşmasa da istenmesi halinde satıcının fatura vermesi gerekiyor. Buna göre, nihai tüketiciler tarafından fatura istenilmesi halinde 680 liralık hadde bakılmaksızın fatura verilmesi, satış bedelinin 680 liranın altında olması ve müşteri tarafından fatura istenilmemesi halinde ise perakende satış fişi veya ödeme kaydedici cihaz fişi (yazar kasa fişi) verilmesi gerekiyor. Ancak 1990 yılında yayınlanan 204 sıra nolu VUK tebliğinde ise işyerlerinde kullanılmak amacıyla satın alınan bazı mal ve hizmetler dolayısıyla alınan perakende satış vesikalarının gider belgesi olarak kabul edilebileceği belirtilmiştir. Tebliğde mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak işyerlerinde kullanmak ve tüketmek amacıyla satın aldıkları ve bedeli fatura düzenleme sınırının altında kalan kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi mal ve hizmetler için düzenlenen perakende satış veya yazar kasa fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilebileceği belirtiliyor. İşletmenin tüketimi dışında satışa konu olacak mal ve hizmetlerin alımlarında ise bedeli ne olursa olsun fatura düzenlenmesi, defterlere faturalara dayanılarak kayıt yapılması gerekmektedir. Bazı mükellefler tarafından özelikle seyahat sıırasında yapılan ve yasal sınırın altında kalan yeme içme masraflarının, yazar kasar fişine dayanılarak gider kaydedilip kaydedilemeyeceği konusunda tereddüte düşülmüş ve Gelir İdaresi Başkanlı'ğından yazılı görüş(özelge) talebinde bulunulmuştur. Gelir idaresi Başkanlı'ğından konuya ilişkin olarak verilen 23 Kasım 2009 tarihli özelgede 204 ve 206 seri numaralı VUK tebliğlerine atıfta bulunularak, bu düzenlemenin mükelleflerin sadece işyerlerinde kullanmak ve tüketmek amacıyla satın aldıkları mal ve hizmetleri kapsadıgı belirtiliyor.Bu nedenle söz konusu harcamaların kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için fatura alınmasının zorunlu oldugu belirtiliyor. Gerek şirketler gerekse de diğer ticari işletmeler adına yaılan faaliyetler o işletmede çalışan personel tarafından yerine getirilmektedir.İşletmenin satışlarının arttırılması amacıyla özelikle satış ve pazarlama departmanlarında çalışan personelin seyahat etmesi ile sık sık karşılaşılıyor.Bu seyahatlerde de personel tarafından yeme ve işçe masrafları yapılması doğaldır. Buna göre 204 nolu tebliğde yer alan ve mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak işyerlerinde kullanılmak ve tüketmek amacıyla satın aldıkları ve bedeli fatura düzenleme sınırının altında kalan kırtasiye,büro ve temizlik malzemeleri gibi mal ve hizmetlerden, işletmelerin ticaretini yaptıkları mal ve hizmetler dışında işletme içinde veya dışında tüketim amacıyla alınan tüm mal ve hizmetlerin anlaşılması gerektiği kanaatindeyiz.Çünkü personel tarafından işletme dışında iş seyahati sırasındaki yeme,içme masrafları da işin geregi olarak yapılması gereken masraflardır ve bu masrafların sadece fatura yerine perakende satış vesikalarına istinaden gider yazılamayacağını söylemek özün önceliği ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Vergi İdaresi'nin küçük bedeller için fatura alınmasındaki zorlukları da dikkate alarak bu konudaki anlayışını değiştirmesi ve mükelleflerin sadece ticaretini yaptıkları mal ve hizmetlerin fatura ile belgelendirmelerine yönelik yeni bir düzenleme yapmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Aslında İdarenin bu vesileyle tüm belge düzenini gözden geçirmesi,neredeyse bir belge fetişizmine dönüşen katı ve şekilci tutumunu yumuşatması doğru olacaktır.Pek çok ülke daha liberal bir anlayış içinde belge düzenini oluşturmuştur. Belgeden çok işlemin özünü asıl mahiyetini dikkate almıştır.Türkiye'nin bu katı şekilci yaklaşımının beklendiği gibi sahte belge sorununun çözümüne ve genel olarak vergi kayıp ve kaçağının önlenmesine ciddi bir katkısı da olmamıştır. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yukarıda değinilen özelgesindeki görüş sadece ilgili masrafların gider olarak değerlendirip değerlendirilemeyeceği açısından değil aynı zamanda bu belgelerde yer alan KDV'lerin indirimi açısından da önemli.Vergi İdaresi'nin görüşü çerçevesinde şirket personelleri tarafından seyahatlerde yapılan yeme ve içme gibi masraflar için fatura yerine bu harcamaların perakende satış vesikalarıyla belgelendirilmesi durumunda,bu belgelerde yer alan KDV'lerinde indirilmemesi,harcama bedelleri gibi KDV’ler ininde kanunen kabul edilmeyen gider olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılabilecektir. Sonuç olarak,yapıldığı tartışmasız olan,işin mahiyeti ve büyüklüğü ile uyumlu bulunan,ticari icaplara uygun işletme gider ve harcamaların sırf perakende satış fişi ile belgelendirilmiş olması nedeniyle gider yazılamaması; KDV'sinin indirilememesi anlaşılır bir durum değildir.Kanun ve tebliğleri olabildiğince dar bir anlayışla yorumlamak suretiyle ortaya çıkarılan bu haksızlığın Vergi İdaresi tarafından mutlaka giderilmesi gerekmektedir. A.Feridun GÜNGÖR Ekonomist Dergisi |