Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yusuf İleri - Sermaye transferini cazip kılan vergi istisnası (13.12.07) PDF Yazdır e-Posta
13 Aralık 2007

Kurumlar vergisinin en önemli sorunlarından birisi; bir kurumun diğer kuruma iştirak etmesi halinde iştirak eden kurumun kazanç payını hem iştirak edilen kurumda, hem de iştirak eden kurumda vergilendirilmesidir. Zira bu husus, çifte vergilendirme problemini ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenledir ki hemen her ülkenin vergi kanunlarında; şu veya bu şekilde kabul edilmiş bir iştirak kazancı istisnası vardır. Bu istisna, gerek vergilemede adalet ilkesine aykırı olan, gerekse girişimcilerin iktisadi kararlarında olumsuz bazı sapmalara neden olabilecek olan kurumlar vergisinde mükerrerliği önlemek amacıyla konmuştur. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunumuz'un 5'inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan iştirak kazançları istisnası, mükerrer vergilemeyi önlemek amacıyla KVK'larında daim ve kaim olarak yer alan teknik nitelikli bir istisnadır. Kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunan kurumlardan elde edilen iştirak kazançlarının çifte vergilendirme karşısındaki durumu özellik arz etmektedir.

Kanuni ve iş merkezi Türkiye dışında bulunan bir kurumdan başka bir ifade ile dar mükellef bir kurumdan, kar payı alan kurumlar, iştirak kazançları istisnasından faydalanamazlar. Zira dar mükellef kurumlar sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilen kurumlardır. Bu durumda kanuni ve iş merkezi Türkiye dışında olan kurumdan elde edilen kar payının, daha evvel ülkemizde kurumlar vergisine tabi tutulmaması nedeniyle, tam mükellef kurumlardan elde edilen kazançlar için öngürülen istisnadan faydalanamaması verginin hükümranlıkla ilgili yanını ortaya koyan ve aynı zamanda vergi tekniğine uygun bir durumdur.

KVK'nın 5'inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde kurumların, gerek dar mükellef kurumlardan ve gerekse Türkiye'de işyeri ve daimi temsilci bulundurmayan anonim ve limitet şirketlerden elde ettikleri iştirak kazançları, belli koşullar altında kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. İstisnaya ilişkin bentte, istisnadan yararlanmada aranan koşullardan biri, iştirak olunan şirketin ödenmiş sermayesinin yüzde 10'una sahip olmak olarak belirlenmiştir. Dikkat edilir ise asgari bir iştirak oranı konmak suretiyle istisnadan yararlanmak için daha fazla bir sermayenin yurt dışına çıkarılması teşvik edilmiştir.

İstisnadan yararlanmak için aranan diğer bir koşul ise, iştirak kazancı elde eden kurumun, bu kazancı elde ettiği tarihten geriye doğru kesintisiz bir yıl süreyle iştirak payını elde tutmuş olmasıdır. Burada sözü geçen "bir yıllık süre", bir takvim yılını değil, geriye doğru 365 günlük süreyi ifade etmektedir. Üstelik bu bir yıllık süre içerisinde, yüzde 10 iştirak oranına sahip olmak koşulu da kesintisiz olarak muhafaza edilecektir. Diğer bir ifade ile, geriye doğru yüzde 10 oranında iştirak koşulu, geriye doğru 365 gün boyunca her bir gün için ayrı ayrı aranacaktır. Belli ki sermaye ihracını teşvik etmekle yetinmiyoruz. Aynı zamanda bu sermayenin gittiği ülkede bir istikrarsızlık ürünü olmasını da istemiyoruz. Kim bilir belki de sıcak paranın ani çıkışlarından büyük sıkıntılar yaşamış bir ülke olarak empati yapıyoruz.

Koşullardan biri ise yabancı ülkedeki vergi oranıdır. Yasada kar payının ilgili ülkede en az % 15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması gerektiği belirtilmiştir. (Finansman şirketleri için ise; en az Türkiye'de uygulanan kurumlar vergisi oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması aranmıştır.)Bu koşulun vergi cennetleri piskozundan etkilenerek konduğu düşünülmektedir. Ama biz yabancı ülkedeki vergilendirmede pay almıyoruz. Yani iştirak kazancının sağlandığı ülkede vergilendirmenin yüksek olması halinde hazinemiz herhangi bir pay almamaktadır. Dolayısıyla bu kazançlar, Türkiye'de istisna tutulduktan sonra hangi ülkede ve ne oranda vergilendirildiğinin ne önemi vardır?

İştirak kazancının elde edildiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye'ye transfer edilmesi de aranan bir koşuldur. Türkiye 32 sayılı karar ile sermaye hareketlerini serbestleştirmiştir. Yani gelen paranın tekrar ülke dışına çıkmasının önünde bir engel yoktur.

Belirtmek gerekir ki KVK'nın 33'üncü maddesine göre yabancı ülkelerde elde edilerek Türkiye'de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançlardan mahallinde ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergiler, Türkiye'de bu kazançlar üzerinden tarh olunan kurumlar vergisinden indirilir. KVK'nın 33'üncü maddesinin 3'üncü bendinde yurt dışı iştirak iştiraklerden elde edilen kar payları üzerinden ödenen gelir ve kurumlar vergilerinin mahsubuna ilişkin özel düzenleme de bulunmaktadır. Maddeye göre, ilgili hesap döneminde tamamen veya kısmen indirilemeyen vergiler için, bu dönemi izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar indirim imkanı tanınmıştır. Dikkat edilirse mahsup sisteminde, yabancı ülkelerde ödenen vergilere mahsup imkanı 3 yıl süreyle en geniş anlamda sağlanarak vergi mükerrerliği önlendiği halde; yine de mahsup sistemi yanı sıra istisna hükmüne yer verilmiştir. Konunun uluslararası vergilendirmeyi ilgilendiren boyutları da var. Ancak uluslararası vergi antlaşmaları bu yazıda ortaya konulan ana yönelimi değiştirmemektedir. Özetle KVK'nın 5'inci maddesinin 1'inci bendinin (b) bendindeki istisna ile Türkiye vergileme hakkını sınırlamaktadır. Öte yandan vergisel istisnayı elde etmek Türkiye'de sermaye transferini sağlayacak koşullarla mümkün olabilmektedir.

Hazine Müsteşarlığı kayıtlarına (www.hazine.gov.tr.) göre, Türkiye'den 1980- Ekim/2005 aralığında 7.791.083.984,- dolarlık yatırımcı sermaye çıkmış ve bunlar 87 ülkeye dağılmıştır. Ekonomisine yabancı sermaye çekmekte büyük zorluklarla karşılaşan Türkiye sermaye ihraç eden bir ülke haline gelmiştir. Küresel ekonomi koşulları içerisinde bu gibi düzenleme ve uygulamaların; normal ve kaçınılmaz olduğu ileri sürülebilir. Ama yine de garip bir durumla karşı karşıya olduğumuzu yadsıyamayız.

 

http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=337656&dept_id=80