Mali yıl kapandı ve şirketler şimdi geçen yıla ait faaliyetlerini değerlendiriyorlar ve ortaya çıkan sonuçları bir mali tablo olarak oluşturuyorlar.
Netice ya kâr ya da zarar olarak ortaya çıkacak. Bu sonuca göre, yapılacak anonim şirketlerde yapılacak genel kurullarda (limitet şirketlerde ortaklar kurulunda), kâr -varsa- dağıtımına karar verilecek. Tabii ki kâr, kısmen veya tamamen dağıtılmayarak yedek akçelere alınabilir veya kısmen veya tamamen sermayeye de eklenebilir. Ancak şirketlerin kâr dağıtımı yapabilmeleri için, geçmiş yılın mutlaka kârlı olması gerekmiyor. Geçmiş yılı zararla kapatmış bir şirkette, yedek akçelerinden kâr dağıtabilir. Şirketler kâr payı dağıtırken bu kar payının intikal edeceği ortağın hukuki kişilik ve statüsünü de dikkate almak durumundadırlar. Kâr payı eğer gerçek kişi pay sahibine, gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara yahut gelir vergisinden muaf olanlara ödeniyorsa % 15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekiyor. Bu vergi kesintisinin kâr payının, Türkiye’de daimi temsilcisi veya iş yeri aracılığıyla elde edenler dışındaki dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere ödenmesi halinde de aynı oranda yapılması gerekiyor. Ancak bu ikinci halde, bir başka deyişle dar mükelleflere yapılan ödemelerde vergi kesintisi oranının belirlenmesinde, ayrıca çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının çizdiği sınırların da dikkate alınması gerekiyor. Neticede kâr payını elde edecek gerçek kişiler için bu gelir, menkul sermaye iradını oluşturmaktadır. Özellikle kapalı şirketlerde olmak üzere şirketlerin kâr payı dağıtım kararlarında, vergi kesintisinin yükü kadar ortakların ödeyeceği verginin getireceği yük de dikkate alınmakta ve dağıtım miktarı ona göre belirlenmektedir. Bu nedenle bizde bu yazımızda, yine beyanı gereken gelirlerle ilgili bir konuyu, tam mükellef gerçek kişilerin sermaye şirketlerinden, bir başka deyişle anonim ve limitet şirketlerden elde ettikleri kar paylarının vergilendirilmesini ve bu konudaki istisnayı, irdeleyeceğim. Vergilendirme ve istisna uygulamasında en önemli konu, şirketçe dağıtılan kârın hangi yıla ait kazançlardan olduğu noktasında düğümlenmektedir. Gelir Vergisi Kanununun 22/2. maddesine göre, tam mükellef kurumlardan elde edilen ve 75/2. maddesinin 1 - 3. bentlerinde yer alan kâr paylarının yarısı gelir vergisinden istisna edilmiştir. Bu düzenlemelere göre yarısı vergiden istisna olan kâr payları anonim şirketlerde, hisse senedi veya ilmuhaber sahiplerine, menkul kıymete bağlanmamış çıplak pay sahiplerine, kurucu senetlerine veya intifa senetlerine, yönetim kurulu başkan ve üyelerine ödenen kâr paylarıdır. Limitet şirketlerde istisnadan yararlanacak kâr payları ise ortaklara ödenen kâr payları ile organ sıfatını haiz müdürlere ödenen kâr paylarıdır. Söz konusu istisnaya tâbi kâr payları, -kural olarak ve yukarıda aktardığımız şekilde- Gelir Vergisi Kanununun 94/1-6. Maddesine göre dağıtımda gelir vergisi stopajına tabidir. Bu nedenle istisnadan yararlanabilecek bu kâr payları, stopaja tabi tutulmuş şekilde elde edilecek kâr payları olacaktır. Stopaja tabi tutularak elde edilen gelirlerin beyannameye aktarılmasında kural, bu gelirlerin brüt olarak nazara alınmasıdır. Net gelir üzerinden vergilendirme yapılmaz. Bu nedenle, kâr payı elde edenlerin, istisna olan yarı tutarı hesaplamadan önce elde ettikleri kâr paylarını brütleştirmeleri, sonra yarısını alarak istisna ve vergiye tabi tutarı hesaplamaları gerekmektedir. Bu konuda elde edilen net kâr payının 0,85’e bölünmesi suretiyle brüt kâr payına ulaşılabilir. Söz konusu kâr paylarının vergiye tabi olan yarısının, Gelir Vergisi Kanununun 86. maddesinde yazılı beyan sınırını aşması halinde, bu vergiye tabi olan kısmın tamamının yıllık beyanname ile beyan olunması gerekmektedir. Bu sınır 2010 yılında elde edilmiş ve 2011 Mart’ında beyan edilecek gelirler için 22.000 Lira, 2011 yılında elde edilecek ve 2012 Mart’ında beyan edilecek gelirler için 23.000 TL’dir. Beyan edilen kâr payları üzerinden hesaplanan yıllık vergiden ise, stopajın yarısı değil, tamamı mahsup edilecektir. Kâr payının yıllık beyanname konusu olup olmayacağı, ancak bu hesaplama ile mümkündür. Zira beyan sınırının hesabında istisna kısım, nazara alınmaz. Yukarıdaki açıklamalarımız, kurumların 2003 ve izleyen yıllara ait kârlarını dağıtmaları durumunda geçerlidir. Çünkü Gelir Vergisi Kanununun 22. maddesinde yer alan istisna düzenlemesi, dağıtılan kârın; - 2002 veya önceki yıllarda elde edilen istisna kazançlardan olmaması - Kanunun geçici 61. maddesinde kapsamında stopaja tabi yatırım indirimi istisnasından kaynaklanmaması şartlarıyla uygulanmaktadır. Dağıtılan kârın, 2002 ve öncesi istisna kazançlardan olması veya Kanunun geçici 61. maddesinde kapsamında stopaja tabi yatırım indirimi istisnasından kaynaklanması durumunda aktardığımız istisna uygulanmamaktadır. Zira bu kaynaklardan sağlanan kazancın dağıtımı dolayısıyla elde edilen kâr paylarının beyan kuralları, Gelir Vergisi Kanununun geçici 62. maddesinde farklı olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, söz konusu kaynaklardan dağıtılan ve elde edilen kâr paylarının net tutarının 1/9 fazlasının yarısı vergiden istisna edilecektir. Dolayısıyla elde edilen kâr payının 22.000 liralık beyan sınırını geçip geçmediği, bu şekilde belirlenebilecektir. Sınırın aşılması dolayısıyla yıllık beyannamede bu kapsamda bir kâr payı gelirinin yer alması halinde, bu gelire tekabül eden yıllık vergiden, beyan olunan kar payı tutarının beşte biri indirilecek, kalan vergi ödenecektir. Kurumların 1998 ve öncesine ait kârlarını dağıtmaları halinde ise, tam mükellef gerçek kişilerce elde edilen kâr payları yıllık beyannameye dahil edilmeyecektir. Bu kısma tekâbül eden kar payının tamamı, gelir vergisinin konusu dışındadır. Kurumların 1998 sonrasına, ancak 2003 öncesine ait istisna dışı kazançlarından yapacakları kar dağıtımlarında uygulama ise, 2003 sonrası dönemlerle ilgili açıklamalarımız doğrultusunda olacaktır. Bu belirlemelerin kâr payı elde edenlerce yapılması olanağı, özellikle halka açık anonim şirket ortakları için pek kolay değildir. Kâr dağıtımı yapan şirketlerin, her şeyden önce dağıttıkları kâr paylarının kaynaklarını belirlemeleri ve kâr dağıtımı kararının alındığı genel kurul kararında belirtmeleri ve açıklamaları zorunludur. Bu açıklamalarımıza göre, bir anonim veya limitet şirketin 2010 yılı kârını dağıtması durumunda, net 214.880 TL kâr payı alan gerçek kişiler vergi ödemeyeceklerdir. Elde edilecek net kâr payının 39.100 TL altında olanlar, hiç beyanname verilmeyecek, elde edilen net kâr payının 39.100 TL ile 214.880 TL arasında olması halinde ise beyanname verilecek, ancak vergi kesintisinin mahsubu dolayısıyla vergi çıkmayacaktır. Hatta bu durumda kesilen vergi tutarı beyanname üzerinden hesaplanan vergiden fazla olacağı için, mükellefe iade yapılması dahi söz konusu olacaktır. Pay sahiplerine vergi kesintisinin dışında ek vergi yükü çıkartmak istemeyen şirketlerin dağıtılacak kâr miktarını, en büyük pay sahibinin hissesine brüt 252.800 TL.’den fazla düşmeyecek şekilde belirlemeleri gerekmektedir. Bumin Doğrusöz http://www.bumindogrusoz.com/artikel.php?artikel_id=413 |