Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
İflasın Eşiğindeki Şirketlere Çıkış Yolu PDF Yazdır e-Posta
11 Ocak 2011

Image

ABD’ de başlayarak dünyaya yayılan ve 2008 yılının üçüncü çeyreğinde ülkemize ithal edilen ekonomik kriz küçük büyük birçok şirketi mali yönden çıkmaza sokmuştur.

I- GİRİŞ

Ülkemizde yaşanan ekonomik krizle birlikte meydana gelebilecek iflasların engellenmesine yönelik olarak Türk Ticaret Kanunu ile İcra ve İflas Kanunu’nda iflasın ertelemesiyle ilgili düzenlemeler bulunmaktadır.

İflasın ertelenmesi, borca batık olan bir sermaye şirketinin mahkeme tarafından onaylanmış iyileştirme projesiyle iflastan kurtulmasına fırsat tanınması şeklinde özetlenebilir.  

Bu çalışmamızda, iflasın eşiğine gelmiş sermaye şirketlerinin yeniden toparlanmasını sağlayacak bir düzenleme olan iflasın ertelemesi konusunu açıklayacağız.

II- “İFLASIN ERTELENMESİ” MÜESSESESİNİN TANIMI

İflasın ertelenmesinin tanımı; “Borca batık durumu gerçekleşen sermaye şirketlerinin mahkemeye sunulan inandırıcı iyileştirme projesi çerçevesinde mahkeme tarafından atanacak bir kayyım nezaretinde ve belli bir süre içerisinde mali durumlarının düzeltilerek iflastan kurtulmaları için öngörülen hukuki bir müessesedir.”([1]) şeklinde yapılabilir.

Borca batık olan sermaye şirketleri ve kooperatifler iflasın ertelenmesi müessesesinden yararlanabilecek, buna karşın şahıs işletmeleri bu müesseseden yararlanamayacaktır.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu bir kararda iflas ertelemesinin temel amacı şöyle özetlenmiştir;  “erteleme süresince şirketlerin aktiflerinin korunması, çalıştırılması ve bu şekilde pasiflerinin (borçlarının) azaltılmasıdır. İflas erteleme müessesesi, şirketin iflasının ertelenmesi suretiyle durumunun daha da ağırlaşmasının önlenmesini ve böylece alacaklıların haklarının korunmasına öncelik tanımaktadır.”([2])

Mahkeme tarafından iflas ertelenmesi kararı verilmesi halinde şirkete kayyım atanması zorunluluğu getirilmiştir. Bir kayyımın tayin edilmesi, bu müesseseyi konkordatoya ve bir ölçüde uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırmaya yaklaştırmaktadır. Buna karşın iflas erteleme müessesesinin konkordatodan başlıca farklılığı; iflas erteleme imkânından sadece sermaye şirketleri ile kooperatiflerin yararlanması ve borca batık bir şirketin alacaklıların katılımına bağlı olmaksızın kurtarılmasına imkân veren daha esnek bir kurum olmasıdır.

III- “İFLASIN ERTELENMESİ” MÜESSESESİNİN KANUNİ DAYANAKLARI

İflas erteleme müessesesi, İcra ve İflas Kanunu’nda da düzenlenmekle birlikte kaynağını Türk Ticaret Kanunu’ndan almaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 324. maddesi ve İcra İflas Kanunu’nun 179, 179/a ve 179/b maddeleri ile iflas erteleme müessesesi düzenlenmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nda yer alan kurallara ilişkin olarak, 4949 sayılı Kanun([3]) ve 5092 sayılı Kanunlar([4]) ile iflas erteleme müessesesine yönelik belirsizlikler önemli ölçüde giderilmiştir.

Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 324. maddesi; “Son yıllık bilançodan esas sermayenin yarısının karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, idare meclisi derhal toplanarak durumu umumi heyete bildirir.

Şirketin aciz halinde bulunduğu şüphesini uyandıran emareler mevcutsa idare meclisi aktiflerin satış fiyatları esas olmak üzere bir ara bilançosu tanzim eder. Esas sermayenin üçte ikisi karşılıksız kaldığı takdirde, umumi heyet bu sermayenin tamamlanmasına veya kalan üçte bir sermaye ile iktifaya karar vermediği takdirde şirket feshedilmiş sayılır. Şirketin aktifleri şirket alacaklarının alacaklarını karşılamaya yetmediği takdirde idare meclisi bu durumu derhal mahkemeye bildirmeye mecburdur. Mahkeme bu takdirde şirketin iflasına hükmeder.

Şu kadar ki; şirket durumunun ıslahı mümkün görülüyorsa idare meclisi veya bir alacaklının talebi üzerine mahkeme iflas kararını tehir edebilir. Bu halde mahkeme, döküm tanzimi veya bir yeddi emin tayini gibi şirket mallarının muhafazası için lüzumlu tedbirleri alır.” hükümlerini içermektedir.

Asıl kaynağını Türk Ticaret Kanunu’ndan alan iflasın ertelenmesi müessesenin işleyişi ise önemli ölçüde 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili maddeleri ile düzenlenmiştir.

İflasın ertelenmesi, İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 179, 179/a ve 179/b maddelerinde aşağıda şekilde düzenlenmiştir;

“Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflâsı

Madde 79- Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin borçlarının aktifinden fazla olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Şu kadar ki, idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflâsın ertelenmesini isteyebilir.

Mahkeme projeyi ciddî ve inandırıcı bulursa, iflâsın ertelenmesine karar verir. İyileştirme projesinin ciddî ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin de mahkemeye sunulması zorunludur.

Mahkeme, gerekli görürse idare ve temsille vazifelendirilmiş kimseleri ve alacaklıları dinleyebilir. İflâsın ertelenmesi talepleri öncelikle ve ivedilikle sonuçlandırılır.”

Erteleme tedbirleri

Madde 179/a- İflâsın ertelenmesine karar veren mahkeme, şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri iyileştirme projesini de göz önünde tutarak alır.

Mahkeme erteleme kararı ile birlikte kayyım atanmasına karar verir. Mahkeme, yönetim organının yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyıma verebileceği gibi yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına  bağlı kılmakla da yetinebilir.

İflâsın ertelenmesi kararında kayyımın görev ve yetkileri ayrıntılı olarak  gösterilir.

Mahkeme erteleme kararının hüküm fıkrasını 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar.”

Erteleme kararının etkileri

Madde 179/b- Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanun’a göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.

 

Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticarî  işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.

206. maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.

Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir; ancak uzatma süreleri toplamı dört yılı geçemez. Kayyım, mahkemenin belirleyeceği sürelerde iflâsı ertelenenin faaliyetleri ve işletmenin durumu konusunda düzenli olarak mahkemeye rapor verir.

İflâsın ertelenmesi talebinin reddi ya da erteleme süresi sonunda iyileşmenin mümkün olmadığının tespiti üzerine mahkeme, şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verir. Erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme kayyımın verdiği raporlardan şirketin veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verebilir.”

İflasın ertelenmesi müessesesi, TTK’ nın 324. maddesi ve İİK’ nın 179, 179/a ve 179/b maddelerinde yapılan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, ilgili şirketin başvurusuyla mahkemenin vereceği karar üzerine uygulamaya geçirilir.

İflasın ertelemesi, mali yönden zor durumda bulunan şirketin iyileştirilmesine yönelik çizilen bir yol haritasıdır.  

IV- İFLASIN ERTELENMESİ SÜRECİNİN AŞAMALARI

İflasın ertelenmesinin en başta gelen amacı şirket aktifinin muhafaza edilmesidir([5]). Bu nedenle hâkim, “şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri alma”  yetkisiyle donatılmıştır

İflasın ertelenmesi şirketin malvarlığının muhafazasını sağlarken;

§ İyileştirme,

§ Metin Kutusu: İyileştirme mümkün olmadığı takdirde

Konkordato,

§  Borçların uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılması,

§   İflas

çözümlerinden birine ulaşmalıdır.

Uygulamada iflas erteleme müessesesi, şirket muhasebecisinin “borca batıklık hesaplamasını (bilançosunu)” yönetim kuruluna vermesi ile başlayan ve nihayetinde iyileşme veya iflas ile sona eren, içerisinde birçok teknik ayrıntıyı içeren bir süreçtir([6]).

İflasın ertelenmesi müessesesinin uygulamaya geçirilebilmesi için;

1- Şirketin mali durumunun zayıflaması,

2- Borca batık halinin gerçekleşmesi (şirketin mevcudu ve alacaklarının, borçlarını karşılamaya yetmemesi hali),

3- Mahkemeye ciddi bir iyileştirme projesinin sunulması,

şartlarının gerçekleşmesi ve şirket tarafından iflasın ertelenmesi talebi ile görevli mahkemeye başvurulması gereklidir.

İflasın ertelenmesi için görevli mahkeme, Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesidir. Şirketin ana sözleşmesinde yazılı olan yer ile organlarının bulunduğu yer farklı ise, organların bulunduğu yer idare merkezi olarak kabul edilmektedir([7])

Şirket vekilinin mahkemeye sunacağı başvuru dilekçesinin hazırlanması, iflas erteleme davasının en önemli aşamasını oluşturur. Başvuru dilekçesinde; şirket hakkında genel bilgiler, mali bilgiler, öngörülen iyileştirme projeleri, talebin hukuki niteliği ve sebepleri, talep edilen erteleme tedbirleri, ihtiyati tedbir talebi, deliller ile sonuç ve talepler hakkında bilgilere yer verilir.

İflasın ertelenmesi müessesesinin uygulamaya geçirilmesi için gerekli şartlarından biri olan borca batık olması durumunun, bir ara bilanço ile belgelenmesi gerekmektedir. Borca batıklık bilançosunda malvarlığı değerlerinin, satış değerleri esas alınarak gösterilmesi gerekmektedir. Konuyla ilgili olarak Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin borca batıklık bilançosuna ilişkin, “Borçlu şirket iflasın ertelenmesi talebinde bulunduğuna göre öncelikle borca batıklık halinin mevcut olup olmadığı saptanmalıdır. Bu durumda düzenlenecek borca batıklık bilançosunun anonim şirketlerin gerçek mal varlığı değerini yansıtması gerekir. Borca batıklık halinin tespiti için tüm aktiflerin paraya çevirme değerleri yani piyasadaki satış sırasında gerçekleşebilecek fiyattan bilançoya geçirilmelidir. Aktif bu şekilde saptandıktan sonra borca batıklık durumu saptanmalı, şirket borca batık değilse talep reddedilmelidir…” kararı bulunmaktadır. Borca batıklık bilançosunun şirketin tüm aktiflerini içeren bir yapıda olması gerekir([8]).

Şirketin borca batık olması şartına karşın, iyileştirmeye uygun bir borç yapısına sahip olması gereklidir. Bu konuda Yargıtay, aktif/pasif oranı %20–25 seviyelerine inmedikçe iflasın ertelenmesini kabul etmektedir. Aksi durumda, şirket iyileştirilmesi mümkün olmayacak derecede borca batmış olarak kabul edilecektir ki mahkeme bu durumda şirketin iflasına karar verir. “Borca batık olduğu bilirkişi incelemesi sonucu saptanan ve ıslahının mümkün olmadığı anlaşılan şirketin iflasının ertelenmesi istenemeyeceğinden, iflas koşulları gerçekleşen şirketin iflasına karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.”([9])

Borca batıklık olma durumuna karşın mahkemeye ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi sunulması gerekmektedir. Mahkeme tarafından bu iyileştirme projesi çerçevesinde borçların belirli bir süre içerisinde ödenebileceğine dair kanaatin hâsıl olması, bu yönde bir karar verilmesi ve bu süre için mahkeme tarafından bir kayyım atanması gerekmektedir. Mahkeme, sunulan iyileştirme projesinin uygulanabilirliğini bilirkişi vasıtasıyla araştırır.

Mahkeme iyileştirme projesini ciddi ve uygulanabilir bulmaması halinde veya sair gerekli koşulların oluşmaması halinde iflasın ertelenmesi talebinin reddine ve şirketin iflasına karar verecektir. Bu nedenle mahkemeye başvurmadan önce şirketin durumunun çok iyi irdelenmesi, borca batık olma halinin araştırılması ve bilanço ile belgelenmesi, bunların yanında sunulacak olan iyileştirme projesinin ciddi, inanılır ve uygulanabilir verilerden oluşmasına dikkat edilmesi gerekir.

Uygulamada sıklıkla karşılaşılan iyileştirme projeleri;([10])

§  Üretimin ve sürümün rasyonalize edilmesi ve yeni ve daha düşük maliyetli üretim ve pazarlama tekniklerinin geliştirilmesi,

§ İşletmenin boyutlarının küçültülmesi (zarar eden şubelerin kapatılması gibi),

§ İşletmenin boyutlarının karlı ve verimli alanlarla sınırlandırılması,

§ Yönetimin ve yöneticiler arasındaki görev bölüşümünün yeniden yapılandırılması ,

§ Pay sahiplerinin ortaklığa yeni kaynak temin etme vaatleri, kefaletler ve banka garantileri,

§ Sermaye artırımına gidilmesi,

§ Alacaklılarla borç erteleme ve faiz indirimi gibi konularda anlaşma sağlanması,

§ Şirketin önemli gelir sağlayacak işlerinin veya davalarının sonuca ulaşılacağına dair belgeler sunulması,

şeklinde sıralanabilir.

Mahkeme tarafından iflasın ertelenmesi kararı azami 1 yıl için verilmektedir. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir; ancak uzatma sürelerinin toplamı dört yılı geçemez. (İ.İ.K. Md: 179/b)

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, iflasın ertelenmesi kararının verilmesi halinde, mahkemeye kayyım atama zorunluluğu getirmiştir. Bu noktada mahkeme, yönetim organının yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyıma verme ya da yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına bağlı kılma konusunda takdir hakkına sahiptir. Diğer bir ifade ile mahkeme kayyım atamak zorunda, ancak görev ve yetkilerini belirlemede serbesttir. Bu nedenle iflâsın ertelenmesi kararında kayyımın görev ve yetkileri ayrıntılı olarak gösterilir. Kayyımın atanması, şirketin iyi yönetilmesi açısından zorunludur. Bu şekilde haiz olunan imtiyazları kötüye kullanabilecek yöneticilerin engellenmesi amaçlanmıştır.([11])

Mahkeme, iflasın ertelenmesi kararını verdikten sonra, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 166. maddesinin ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar.

V- İFLAS ERTELEME KARARININ ŞİRKET BORÇLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

İflas erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine, 6183 sayılı kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur. İflas erteleme kararının şirkete sağlamış olduğu en büyük imtiyaz, tüm bu takiplerin durmasıdır. Başka bir deyişle, şirkete durumunu düzeltmek için dokunulmazlık kalkanı verilmiş olur. Buna karşın, bir takip muamelesi ile duran zamanaşımı ve hak düşüren süreler işlemeyecektir.

“Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticarî  işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.”(İİK md.179/b)

İflas erteleme kararının etkili olmayacağı takiplerde bulunmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 206. maddesinin birinci sırasında yer alan; işçi alacakları, kıdem tazminatları ve nafaka alacakları için haciz yoluyla takip yapılabilir. Başka bir ifadeyle; bu alacaklar için şirketin ödeme yapma yükümlülüğü devam etmektedir ve şirketin bu yükümlülüğe uymaması durumunda iflas ertelemesine rağmen haciz uygulanabilecektir.

İflas ertelemesi kararı ile takibi duran 6183 sayılı Kanun’a bağlı amme alacaklarına ilişkin olarak, 1. Sıra No.lu Tahsilat Genel Tebliği’nin([12]) “İflas Yoluyla Takip ve Konkordato”  başlıklı 4. Bölümünün 3. maddesinde;

“2004 sayılı Kanunun 4949 sayılı Kanunla değişik 179 ve devamı maddelerinde iflas ertelemesine ilişkin hükümler düzenlenmiştir.

Bu düzenlemelere göre, 2004 sayılı Kanunda öngörülen şartlar çerçevesinde, amme borçlusunun iflasının ertelenmesine karar verilmesi halinde, alacaklı tahsil dairelerince erteleme kararı devam ettiği sürece takip yapılamayacaktır. Ancak iflas ertelemesi, iflasın açılması hükmünde olmadığından, amme alacaklarına gecikme zammı uygulanmasına devam edilecektir.” hükümleri bulunmaktadır.

 İdarenin iflas ertelemesi ile ilgili verdiği özelgelerden bazıları aşağıdaki gibidir:

“İlgide kayıtlı yazınızda; Daireniz mükelleflerinden …A.Ş.’nin 12.08.2008 tarihi itibariyle 276.661,45 YTL vadesi geçmiş vergi borcunun bulunduğu, anılan şirket hakkında İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin ……….. tarih ve 2007/…. sayılı kararı ile 1 yıl süre ile iflasın ertelenmesine karar verildiği,

Tedbir kararının devam edip etmediği hususunun anılan Mahkemeden sorulması üzerine alınan ……….. tarihli cevabi yazıda; Mahkemece verilen iflasın ertelenmesi kararının Yargıtay …… Hukuk Dairesince onandığı, dosyanın karar düzeltme aşamasında olduğu ve ihtiyati tedbir kararının devam ettiği hususlarının belirtildiğinden bahisle tedbir kararının devamı müddetince anılan şirket hakkında cebri takibat yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır. 

……

Mezkur Kanun maddesi hükmüne istinaden, hakkında verilen iflasın ertelenmesi kararı Yargıtay ….. Hukuk Dairesince onanan amme borçlusu hakkında erteleme kararının devamı müddetince cebri takibat yapılması mümkün bulunmamaktadır.”([13])

“İlgi kayıtlı yazınızda; dairenizin  vergi numaralı mükellefi  Tic. Ltd. Şti.nin, vergi borçlarından dolayı başlatılan cebri takibat işlemlerinin İzmir …Ticaret Mahkemesinin ………. Esas No.lu Kararma istinaden durdurulup durdurulamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün bildirilmesi istenilmektedir.

Yazınız eki iflasın ertelenmesi davasına ilişkin olarak İzmir Ticaret Mahkemesince verilen 20.11.2006 tarih ve ……… Esas no.lu kararında; " davacının esasa ilişkin isteği hakkında karar verilinceye kadar İ.İ.K.nun 179/a ve 179/b maddeleri de dikkate alınarak İHTİYATİ TEDBİR YOLU ile

1- Borçlu davacı şirket aleyhine 6183 sayılı yasaya göre yapılan takipler de dahil olmak üzere mevcut ve ileride yapılacak tüm takiplerin durdurulmasına,

2-Davacı aleyhine başlatılan ve durdurulmasına karar verilen icra takipleri sırasında, davacıya ait işyerlerinden haczedilerek muhafaza altına alınan tesis, makine ve cihazlar üzerindeki hacizler ve muhafaza tedbirleri baki kalmak kaydı ile bu hacizli malların yeddi eminlerinin değiştirilerek hukuki ve cezai sorumlulukları hatırlatılmak suretiyle davacı şirketin en büyük pay sahibi sıfatıyla ortağı ve temsilcisi ………..'a yeddi emin sıfatı ile teslimine." karar verildiği görülmüştür.

……..

Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 138. maddesi uyarınca, adı geçen şirket hakkında iflasın ertelenmesi davasına ilişkin olarak İzmir  Ticaret Mahkemesince verilen 20.11.2006 tarih ve ……… Esas numaralı kararına dairenizce uyulması zorunlu olup, karar gereği geciktirilmeksizin yerine getirilmelidir. Dolayısıyla, söz konusu karar uyarınca vergi borçlarına istinaden ödevli şirket tarafından gösterilen teminatların paraya çevrilmesi bu aşamada mümkün bulunmamakta olup, cebri takibat işlemlerinin durdurulması ve dairenizce haczedilerek yeddi emine teslim edilen malların bulunması halinde kararın 2. maddesi hükmüne göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, anılan Ticaret Mahkemesinden, Mahkemelerince verilen 20.11.2006 tarih ve Esas No.lu kararın temini ile, esasa ilişkin karar verildiğinde dairenizin de bilgilendirilmesinin istenilmesi ve konunun dairenizce takip edilerek daha sonra verilecek kararlar çerçevesinde cebri takibat işlemlerine devam edilmelidir.”([14])

“-……………… Ticaret Mahkemesinin …….. tarih ve …….. Esas, …….. numaralı Kararı ile adı geçen şirketin iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine karar verildiği,

- Şirket Avukatı …………….'ın dairenize başvurarak, haczedilen ve otoparka çektirilen araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasını ve bunların iade edilmesini talep   ettiği, belirtilerek hacizlerin kaldırılıp kaldırılmayacağı ve araçların iade edilip edilmeyeceği hususunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

………..

Bu itibarla; evvelce başlamış takiplerin durması, takibin bulunduğu aşamada kalması anlamında olduğundan, söz konusu araçlar üzerindeki hacizler kaldırılamayacağı gibi, amme alacağının takip ve tahsili amacıyla yapılan haciz işleminin, rehin işleminden farklı olması nedeniyle araçların iade edilmesi de mümkün görülmemektedir.”([15])

İdarenin verdiği özelgelerden anlaşılacağı üzere, iflas ertelemesi kararı verilmiş olan şirket aleyhine 6183 sayılı AATUHK alacaklarıyla ilgili takip yapılamayacak ve daha önce başlamış takipler de duracaktır.

İflas erteleme kararından önce haczedilmiş malların iade edilip edilmeyeceği konusu ise tartışmalıdır. Zira, İcra ve İflas Kanunu’nun 179/b. maddesinde alınacak tedbirler arasında hacizlerin kaldırılacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. İdare tarafından verilen bir kısım özelgelerde, “mahkemece “iflasın ertelenmesi” kararı verilmesi durumunda idare tarafından yapılan haciz işleminin iptal edilmeyeceği ve haczedilmiş malların iade edilmeyeceği” belirtilmiştir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu “İflasın ertelenmesine karar verilmesi halinde uygulanacak tedbirler İİK’nun 179/b. maddesinin 1.fıkrasında düzenlenmiştir. Hükme göre 6183 sayılı yasa uyarınca yapılacak takipler dahil başlamış takipler duracak ve yeni takipler yapılmayacaktır. Takiplerin duracağı düzenlenmiş iken hacizlerin kaldırılacağına ilişkin bir tedbire kanunda yer verilmediği gibi mevcut düzenlemeden böyle bir sonuç da çıkmamaktadır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden hacizli malların borçlu şirkete teslimine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”([16]) şeklindeki kararı da bu görüşü destekler niteliktedir.

Kanaatimizce, bu karar Yargıtay’ın iflas ertelemesi ile ilgili; “iflas erteleme süresince şirketlerin aktiflerinin korunması, çalıştırılması ve bu şekilde pasiflerinin (borçlarının) azaltılması” tanımına ters düşmektedir. Zira hacizli malların iadesinin engellenmesi durumunda, söz konusu aktifler çalıştırılamayacak ve bu da borçların itfasının gecikmesine hatta borçların ödenememesine yol açacaktır.

Sayın Prof. Dr. Ramazan ARSLAN’ ın ; “Yargıtay’ın alacaklıların maddi hukuktan doğan takas, mahsup gibi hakları tedbir kararı ile kısıtlanamaz yönündeki kararlarına, uygulamada karşılaşılan bazı kötü niyetli davranışlar dikkate alındığında, ilke olarak, katılmamak mümkün değildir. Ancak, İİK’ nun 179/a maddesinin birinci fıkrası hükmünün hâkime verdiği geniş yetkiyi kısıtladığı da söylenebilir. Gerçekten, alınacak tedbir kararlarıyla borçlu şirketin projeye uygun faaliyeti sınırlandırılacak ve hatta önlenecek olursa, iflasın ertelenmesinden beklenen sonuç nasıl elde edilebilecektir? Örneğin, iflasın ertelenmesi talep eden şirket bir mal üretiyorsa ve bu malın hammaddesi üzerine erteleme kararından önce haciz konulmuşsa ve tedbir kararı ile bu haciz kaldırılamayacaksa, bu şirket iflasın ertelenmesi kararından nasıl yararlanacaktır? Bu ve benzeri durumlarda hâkimin kanunun verdiği yetkiyi kullanarak “gerekli her türlü tedbiri” alabilmesi mümkün olmalıdır.”([17]) açıklaması da bu görüşümüzü destekler niteliktedir.

İflas erteleme süresi sonucunda şirketin mali durumunun düzelmesi halinde erteleme kararı amacına ulaşmış demektir. Bu durumda kayyım tarafından verilen rapor çerçevesinde mahkeme erteleme kararını kaldırır. Diğer taraftan, iflas erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme kayyımın verdiği raporlardan şirketin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa erteleme kararını kaldırarak şirketin iflâsına karar verebilir.

VI- DEĞERLENDİRME

Asıl kaynağını Türk Ticaret Kanunu’ndan alan iflasın ertelenmesi müessesesinin işleyişi ise önemli ölçüde 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili maddeleri ile düzenlenmiştir.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu bir kararda iflas ertelemesinin temel amacı şöyle özetlenmiştir;  erteleme süresince şirketlerin aktiflerinin korunması, çalıştırılması ve bu şekilde pasiflerinin (borçlarının) azaltılmasıdır. İflas erteleme kurumu, şirketin iflasının ertelenmesi suretiyle durumunun daha da ağırlaşmasının önlenmesi ve böylece alacaklıların korunmasına öncelik tanımaktadır.

İflasın ertelenmesi şirketin malvarlığının muhafazasını sağlarken;

§     İyileştirme,

§     Metin Kutusu: İyileştirme mümkün olmadığı takdirde

Konkordato,

§     Borçların uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılması,

§     İflas

çözümlerinden birine ulaşmalıdır.

İflasın ertelenmesi müessesesinin çalıştırılabilmesi için;

1- Şirketin mali durumunun zayıflaması,

2- Borca batık halinin gerçekleşmesi (şirketin mevcudu ve alacaklarının borçlarını karşılamaya yetmemesi hali),

3- Mahkemeye ciddi bir iyileştirme projesinin sunulması,

4- Mahkeme tarafından bu iyileştirme projesi çerçevesinde borçların belirli bir süre içerisinde ödenebileceğine dair kanaatin hâsıl olması ve bu yönde bir karar verilmesi ve bu süre için mahkeme tarafından bir kayyım atanması gerekmektedir.

İflasın ertelemesi başvurusu Asliye Ticaret Mahkemelerine yapılır. İflasın ertelenmesi talebinin mahkeme tarafından onaylanabilmesi için borca batıklık durumunun düzeltilebileceğine ilişkin ciddi, uygulanabilir ve gerçekçi bir iyileştirme projesinin sunulması gerekir. Mahkeme, bilirkişi marifetiyle sunulan projenin uygulanabilirliği araştırır. İflasın ertelenmesi kararının verilmesi halinde mahkemenin kayyım atama zorunluluğu vardır. Kayyımın görev ve yetkilerini belirleme konusunda ise mahkeme serbesttir.

 

Mahkeme tarafından iflasın ertelenmesi kararı azami 1 yıl için verilmektedir. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir; ancak uzatma sürelerinin toplamı dört yılı geçemez.

İflas erteleme kararı üzerine, borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanun’a göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur. Ancak makalemizde belirttiğimiz üzere, haczedilmiş malların şirkete iade edilip edilmeyeceği konusu tartışmalıdır. İflas ertelemesinin devamı süresince, zamanaşımı ve hak düşüren süreler işlemeyecektir. İflas erteleme kararının şirkete sağlamış olduğu en büyük imtiyaz, tüm bu takiplerin durmasıdır.  Başka bir deyişle, şirkete durumunu düzeltmek için dokunulmazlık kalkanı verilmiş olur.

İflas erteleme sürecine başvuran şirketlerin muhasebe ve finans yönetimine daha fazla önem vermesi, kendisini iflas sürecine getiren unsurları düzeltme arayışı içerisinde olması gerekmektedir. Ülkemizdeki şirket yapılarının güçlü hale getirilebilmesi için; iyi bir mali yapı ve sürdürülebilirlik, istikrarlı bir büyüme performansı, risklerin minimuma indirilmesi, rekabet gücünün arttırılması, karın maksimizasyonu, vergi planlaması ve benzeri konularda danışmanlık alınması gerekmektedir. Bu nedenlerle, şirketler profesyonel meslek mensuplarından  (Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler) danışmanlık alanında daha çok yararlanmanın yollarını aramalıdırlar.

Emre POYRAZ*

H. Hakan KIVANÇ**

Yaklaşım 

(*)  SMMM

(**)SMMM, Öğretim Görevlisi

([1]) Rüknettin KUMKALE, 07.08.2007, “İflasın Ertelenmesi”, www.alomaliye.com/2007/ruknettin_kumkale_iflasin_ertelenmesi.htm , Erişim:07.01.2009

([2]) Şaban UZAY, “Muhasebe Bakış Açısı ile İflas Erteleme Süreci”, iibf.erciyes.edu.tr/akademik/suzay/SUZAY_IES.pdf,Erişim:02.01.2009

([3]) 30.07.2003 tarih ve 25184 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır

([4])  21.02.2004 tarih ve 25830 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır

([5])  Selçuk ÖZTEK, “İflasın Ertelenmesi”, Bankacılar Dergisi, 2005, Sayı 53, s. 30

([6])  UZAY,  agm.

([7])  Barış TORAMAN, İcra ve İflas Kanunu’na Göre Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerde İflasın Ertelenmesi Talebi, Yetkin Yayınları, 2007. s.105

([8])  Levent GENÇYÜREK, İflasın Ertelenmesinde İyileştirme Projesi, Yaklaşım Dergisi, Ekim 2008, Sayı:190, s. 346–353

([9]) Yrg. 19. HD.’nin, 25.5.2000 tarih ve E: 2000/2197, K: 2000/3957 sayılı Kararı (Yargıtay Kararları Dergisi Ekim 2000, Sayı/Cilt: 26/10, s. 1581)

([10]) GENÇYÜREK, agm.

([11]) Gevriye ATLIAKIN, Yargıtay Kararları Işığında İflasın Ertelenmesi, Yaklaşım Dergisi, Kasım 2006, Sayı: 167

([12])  30.06.2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır

([13])  İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 26.08.2008 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.20.01/288-3581 sayılı özelgesi.

([14])  İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 07.03.2007 tarih ve 1186 sayılı özelgesi.

([15])   Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 26.12.2005 tarih ve B.4.06.18.03/6183-062-1725/ B.07.1.Gİ sayılı özelgesi.

([16])  Yrg. 19. HD.’nin, 07.04.2005 tarih ve E: 2005/2033, K: 2005/3760 sayılı Kararı.

([17])  Ramazan ARSLAN, Bankacılar Dergisi, Sayı 67, 2008, s. 122.