Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
MTV Uygulamasına Bakış: Aracın Satış ve Devrinden Sonraki Vergi ve Trafik Para Cezalarından Eski Sahibinin Sorumlu Tutulması PDF Yazdır e-Posta
18 Ocak 2011

Image

Vergi teorisinde servet vergileri grubunda sayılırken, günümüzde çevre ile ilişkilendirilen motorlu taşıtlar vergisi (MTV), Vergi Sistemimizde 1963 yılından bu yana, yakın zamanda kapsamı daralmakla birlikte, ayrı bir vergi olarak yer almaktadır.

I- GİRİŞ

Mevzuatımıza göre motorlu taşıtlar vergisi yükümlülüğü motorlu taşıtların kişiler adına kayıt ve tescili ile başlar. Uygulamada vergi yükümlülüğü, il merkezlerinde birden fazla vergi dairesi olsa da bu vergi dairelerinden sadece biri tarafından izlenir. Bu vergi daireleri, aynı zamanda, kayıtlı bulunan motorlu kara taşıt araçları için yurdun herhangi bir yerinde kesilen, ancak o anda ödenmeyen trafik para cezalarını da takip etmekle görevlidir.

Ülkemizde kayıt ve tescilli motorlu kara taşıt araçlarının satış ve devirleri noterlerce yapılmak zorundadır. Şüphesiz bu satış ve devirlerin, araçların sicil ve vergi kayıtlarına da işlenmesi gerekir. Ancak, üç farklı birimin görev ve sorumluluğuna giren bu konuda zaman zamana aksaklıklar ortaya çıkabilmekte; noterlerde yapılan satış ve devirlere rağmen araçların ilgili idarelerde yeni alıcıları adına kayıtlarının yapılmadığı durumlar olabilmektedir. Bu durumlarda satış ve devir sonrası dönemlere ait motorlu taşıtlar vergileri ve trafik para cezaları, vergi daireleri tarafından aracın eski sahibinden aranılmaktadır.

Bu yazıda, hem aracın eski sahibi hem de vergi dairesini zor durumda bırakan bu konuda ilgililerin sorumluluklarına ve yeni düzenlemelere değinilecek; amme alacaklarına ilişkin kapsamlı yeniden yapılandırmanın gündeme geldiği bu dönemde bu konudaki hatalı takiplerin önlenmesi ve gerçek borçluların tespit edilerek takibinin önemine dikkat çekilecektir.

II- MOTORLU TAŞITLARLA İLGİLİ YÜKÜMLÜLÜKLER

A- İLGİLİ SİCİLE TESCİL YÜKÜMLÜLÜĞÜ

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun(1) 19. maddesine göre araç sahipleri, araçlarını yönetmelikte belirtilen esaslara göre yetkili kuruluşa tescil ettirmek ve tescil belgesi almak zorundadırlar.

Sivil Hava Vasıtaları Tescil Yönetmeliği’nin(2) birinci maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti hava sahasında faaliyette bulunan bilumum sivil hava vasıtalarının bir Devlet sivil hava vasıtaları sicilinde tescil edilmiş olması şarttır. 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun(3) 50. maddesine göre de “Türk sivil hava araçlarının tescili için Ulaştırma Bakanlığı’nca bir sicil tutulur. Bu sicile “Uçak sicili” adı verilir.” Kanun’un 56 ve 57. maddelerine göre, sicile kaydedilen sivil hava araçlarına tescil belgesi verilir; sicil kayıtlarında değişiklik olduğu takdirde, ilgilinin, en geç onbeş gün içinde başvurarak, yeni durumu sicile ve kayıt belgesine işletmesi zorunludur.

Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin(4) 2. maddesinde “l) Gemilerin ve gemi adamlarının sicillerini tutmak” Denizcilik Müsteşarlığı’nın görevleri arasında sayılmıştır. Bu kapsamda, deniz taşıt araçlarının tescili ile ilgili olarak Türk Uluslararası Gemi Sicili, Milli Gemi Sicili ile Bağlama Kütüğünden söz etmek mümkündür. Bağlama kütüğü, 06.05.2009 tarih ve 5897 sayılı Kanunla(5) Denizcilik Müsteşarlığı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen “Ek Madde 12” ile oluşturulmuştur. 30 Haziran 2009 tarihinden itibaren Türk Uluslararası Gemi Siciline tescilli olanlar ve Milli Gemi Siciline tescili zorunlu olanlar dışındaki ticari veya özel kullanıma mahsus gemi, deniz ve iç su araçlarının bağlama kütüğüne kayıt zorunluluğu getirilmiştir.

B- MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ YÜKÜMLÜLÜĞÜ

1- Motorlu Taşıtlar Vergisine Tabi Taşıtlar

197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun(6) birinci maddesine göre “Bu Kanun’un 5 ve 6. maddelerinde yazılı tarifelerde yer alan;

a) Karayolları Trafik Kanunu’na göre trafik şube veya bürolarına kayıt ve tescil edilmiş bulunan motorlu kara taşıtları,

b) Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne kayıt ve tescil edilmiş olan uçak ve helikopterler,

c) ....

motorlu taşıtlar vergisine tabidir.”

Kanun’un 5. maddesinde (I) sayılı, 6. maddesinde ise (II), (III) ve (IV) sayılı tarifelere yer verilmiştir. (I) Sayılı tarifede, otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerleri ile motosikletler; (II) sayılı tarifede, (I) sayılı tarifede yazılı taşıtlar dışında kalan motorlu kara taşıtları; (IV) sayılı tarifede, uçak ve helikopterler bulunmaktadır.

2- Yat, Kotra ve Her Türlü Motorlu Özel Teknelerin MTV Kapsamından Çıkarılması ve Ruhsat Harcına Tabi Tutulması

MTV Kanunu’nun 1. maddesi (c) bendinde yer alan “Liman ve belediye siciline kayıt ve tescil edilmiş olan motorlu deniz taşıtları” ibaresi ve 6. maddesindeki yat, kotra ve her türlü motorlu özel teknelerin yer aldığı (III) sayılı tarife ile Kanun’un değişik maddelerinde yer alan “liman veya belediye”, (III) veya (III) sayılı tarife ile ilgili ibareler 5897 sayılı Kanunla ilgili madde metinlerinden çıkarılmıştır.

Bu şekilde, yat, kotra ve her türlü motorlu özel tekneler 30 Haziran 2009 tarihinden itibaren Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu kapsamından çıkarılmıştır. Aynı Kanunla bu taşıt araçları için liman başkanlıkları (olmayan yerlerde belediyelerde) oluşturulan bağlama kütüğüne kayıt zorunluluğu getirilmiş ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (8) sayılı tarifeye yapılan ekleme ile bağlama kütüğü ruhsatnameleri ve bunların vizeleri harca tabi tutulmuştur.

Yapılan bu değişiklikle motorlu taşıtlar vergisinin kapsamı daraltılmıştır. Hatta bu değişiklikle verginin sistematiğinin bozulduğu da söylenebilir. Günümüzde bu vergi, birçok ülkede motorlu taşıtların çevreye etkileri dikkate alınarak uygulanmaktadır. Değişiklik gerekçesi olarak ülkemizde denizler ve iç suların daha iyi kullanımı ve amatör denizciliğin geliştirilmesi gösterilmiştir. Bu şekilde, verginin ekonomiye yön verme amacının diğer ilkelerin önüne geçtiğini görmekteyiz. Yine gerekçeye göre harç uygulaması vergi kaybının önlenmesi için getirilmiştir. Vergi kaybını telafi edecek tutarda harç alınması ise değişiklik amacına aykırı olacaktır.

III- MOTORLU TAŞITLARIN SATIŞ VE DEVRİNDEN SONRA YAŞANAN SORUNLAR

A- MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN BAŞLAMASI VE SONA ERMESİ

Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun 7. maddesine göre motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti, “motorlu taşıtların trafik, ... sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline kayıt ve tescili ile” başlayacak; 8. maddesine göre de bu kayıtların silinmesi ile sona erecektir.

Kanun’un 9. maddesine göre MTV, her yıl Ocak ayının başında yıllık olarak tahakkuk ettirilir, tahakkuk ettirildiği günde mükellefe tebliğ edilmiş sayılır ve takvim yılının 6’şar aylık dönemleri esas alınarak her yıl Ocak ve Temmuz aylarında iki eşit taksitte ödenir.

Bu dönemselliğine paralel olarak vergi mükellefiyetinin başlaması ve sona ermesi, kayıt ve tescilin yapıldığı veya silindiği tarihin içinde bulunduğu dönem esas alınarak belirlenmiştir. Vergi mükellefiyeti, takvim yılının ilk altı ayı içinde yeni kayıt ve tescil edilen taşıtlarda kayıt ve tescilin yapıldığı takvim yılı başından; takvim yılının son altı ayı içinde yeni kayıt ve tescil edilen taşıtlarda ise son altı aylık dönemin başından itibaren başlayacaktır. Mükellefiyetin sona ermesi de sicil kayıtlarının silindiği tarihi takip eden altı aylık dönemin başından itibaren hüküm ifade eder. Sicil kaydının takvim yılının ilk altı ayı içinde silinmesi halinde ikinci altı aylık dönemin başından, ikinci altı aylık dönem içinde silinmesi halinde takip eden takvim yılı başından itibaren mükellefiyet sona erecektir.

Bu düzenlemelere göre, mükellefiyetin başlaması ve sona ermesinde MTV kıst dönem dikkate alınmadan uygulanmaktadır. Bu uygulama ile henüz mükellefiyetin olmadığı veya mükellefiyetin sona erdiği/satış ve devir halinde mükellefiyetin başkasına geçtiği kıst dönemlerde vergi alınmaktadır. Adil olmayan bu uygulama nedeniyle düzenlemenin hukuka uygunluğu tartışılabilir.

B- KAYIT VE TESCİLLİ ARAÇLARIN SATIŞ VE DEVRİ: SORUNLAR

Karayolları Trafik Kanunu’nun 20. maddesine göre, tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan satış ve devirler geçersizdir.

Tescil edilmiş motorlu kara taşıt araçların satış ve devirlerin tescil kuruluşları tarafından yapılması yönünde birkaç girişim olsa da uygulama şansı olmamıştır. Bu konuda en son 04.06.2008 tarih ve 5766 sayılı Kanun’un 18. maddesi (a) bendiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20. maddesinin (d) bendinde yapılan değişiklikle, tescil edilmiş motorlu kara taşıtlarının her türlü satış ve devirlerinin trafik tescil şube veya büroları tarafından yerine getirileceği hüküm altına alınmış, ancak anılan maddenin yürürlük tarihi, muhtelif kanunlarla ertelenmiş ve daha sonra 24.12.2009 tarih ve 5942 sayılı Kanun ile söz konusu hüküm hiç uygulanamadan değiştirilerek, tescil edilen taşıtların her çeşit satış ve devirlerinin noterler tarafından yapılacağı hükmü geri getirilmiştir.

MTV Kanunu’nun 7. maddesine göre, kayıt ve tescilli olup da devir ve temlik sebebiyle alıcı adına kayıt ve tescil yapılan taşıtlarda vergi mükellefiyeti, değişikliğin yapıldığı tarihi izleyen altı aylık dönemden (değişiklik, takvim yılının ilk altı ayında yapılmış ise takip eden son altı aylık dönemin başından; son altı ayında yapılmış ise takip eden takvim yılı başından) itibaren başlayacaktır.

Bu düzenleme uyarınca mükellefiyetin sona ermesinde satış ve devir tarihinin içinde bulunduğu 6 aylık döneme ait vergi aracın eski sahibine aittir. MTV Kanunu’nun 13. maddesine göre de motorlu taşıtların her türlü satış veya devir işlemlerini yapanlar (motorlu kara taşıtlarında noterler) satış ve devir işlemlerini yapmadan önce bu taşıtlara ait o güne kadar ödenmemiş motorlu taşıtlar vergileri ile gecikme zamları, gecikme faizleri ve vergi cezalarının ödendiğini gösterir belgeyi istemeye mecburdurlar. Benzer yükümlülük bu taşıtlarla ilgili fenni muayene komisyonlarına da getirilmiştir. Genelde bu hükümlere uyulmaktadır.

Bu durumda, satış ve devir halinde MTV uygulamasında bir sorun olmaması beklenir. Ancak, uygulamada satılan ve devrolunan aracın trafik tescilinin ve vergi dairesi kaydının alıcı adına değiştirilmemesinden kaynaklanan sorunlar yaşanmaktadır.

Vergi daireleri, MTV Kanunu’nun “mükellefiyetin taşıtın trafik siciline kayıt ve tescili ile başlayacağı” hükmü gereği, vergi mükellefiyeti değişikliği için ilgili trafik şubesince kayıt ve tescil işleminin alıcı adına değiştirildiğinin bildirilmesini beklemişlerdir. Tescil değişikliğinin yapılması ve vergi dairesine bildirimi geciktiği sürece de vergi daireleri aracın satış ve devrinden sonraki vergilendirme dönemlerinde doğan MTV borcu ve araç plakasına kesilen trafik para cezalarını aracın eski sahibinden takip etmişlerdir. Bu sorun, satış ve devir ile bir başka yere nakil giden taşıtlarda (tescil kaydı ve vergi mükellefiyet kayıtlarının farklı yerlerde olması nedeniyle) de daha farklı boyutlarda da yaşanmıştır.

Bu aksaklıkların giderilmesi amacıyla Karayolları Trafik Kanunu’nun 20. maddesinde sık sık değişiklikler yapılmıştır. Buna rağmen bugün hala belirtilen yanlış uygulamalar/hatalı takiplere rastlanmaktadır. Kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması çalışmalarının gündemde olduğu bu dönemde söz konusu yanlış uygulamalar/yapılan hatalı takiplerin tespit edilerek gerçek borçluların takibe alınmasında fayda vardır. Bu amaçla, aşağıda, bu konuda Karayolları Trafik Kanunu’nda yapılan temel düzenlemelere dikkat çekilerek konu ile ilgililer ve sorumluluklarına değinilmiştir.

C- SORUMLULAR VE SORUMLULUKLARI

1- 4262 Sayılı Kanunla(7) Yapılan Değişiklik Öncesi

Bu dönemde temel sorumluluk noterler, alıcılar ve trafik tescil kuruluşlarındadır.

a- Noterlerin Bildirim Yükümlülüğü

Noterler, yaptıkları satış ve devir işlemlerini sadece ilgili tescil kuruluşuna bildirmek zorundadır. Bildirim için yedi günlük süre öngörülmüştür. Bu bildirimin amacı, eski malikin tescil kaydının silinmesi ve aracın alıcı adına tescilinin yapılmasını sağlamaktır.

b- Alıcıların Sorumluluğu

Yapılan satış ve devir işlemi üzerine noterlerce, yeni malik adına, bir ay süreyle geçerli, tescile ilişkin geçici belge düzenlenir. Alıcılar, gerekli bilgi ve belgeleri sağlayarak ilgili tescil kuruluşundan bir ay içinde adlarına tescil belgesi alma zorunluluğundadır. Bu zorunluluğa uymayanlar için para cezası öngörülmüştür. Bu müeyyideye rağmen, ne yazık ki bazı alıcılar trafik tescil şube veya bürolarına giderek tescil kaydını adlarına yaptırmayı ihmal etmektedirler.

c- Trafik Tescil Kuruluşlarının Sorumluluğu

Trafik tescil büroları kendilerine yapılan bildirim üzerine sicil kayıtlarda gerekli değişikliği yapmak durumundadır.

Bu dönemde Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili maddesi ile vergi dairelerine bir yükümlülük getirilmemiştir. Vergi daireleri, yukarıda belirtildiği üzere, MTV Kanunu’nun mükellefiyetin başlaması ve sona ermesine ilişkin hükümleri uyarınca, ilgili trafik şubesinin o taşıta ait kayıt ve tescil değişikliği bildirilmedikçe vergi mükellefiyeti değişikliği için herhangi bir işlem yapmayacaktır. Ne var ki Karayolları Trafik Kanunu’nda yapılan tescil değişikliğinin vergi dairelerine bildirimine yönelik bir hüküm bulunmamaktadır. MTV Kanunu’nun 13. maddesi (a) bendinde trafik sicil memurlarına kayıt ve tescilin yapıldığı ve değişikliğin tespit olunduğu tarihten itibaren bir ay içinde ilgili vergi dairesine bildirme mecburiyeti bulunmaktadır. Ancak, ilgili kuruluşu doğrudan ilgilendiren bir Kanun’da olmayan bu hükmün ihmali mümkündür.

2- 21.05.1997 Tarih ve 4262 Sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler

a- Noterlerin Bildirim Yükümlülüğü

Bu konuda yapılan değişiklik, Karayolları Trafik Kanunu’nun 20. maddesinde, noterlerin yaptıkları satış ve devir işlemlerini tescil kuruluşu ile birlikte vergi dairelerine de bildirme yükümlülüğü getirilmesi olmuş ve bildirim süresi 15 güne çıkarılmıştır.

Ayrıca, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan 13 Seri No.lu MTV Genel Tebliği(8) ile satın alınan aracın tescilli olduğu il dışındaki başka bir ilin trafik şube veya bürosuna kayıt ve tescil ettirilmek istenilmesi halinde, noterlere satış senedinin birer örneğini o illerin taşıt vergileri ile görevli vergi daireleri ile trafik şube veya bürolarına göndermeleri yükümlülüğü getirilmiştir.

b- Alıcıların Sorumluluğu

Bu dönemde tescilli araçları satın veya devir alanların, ilgili tescil kuruluşundan bir ay içinde adlarına tescil belgesi alma sorumluluğu devam etmektedir.

Trafik tescil kuruluşlarının sorumlulukları aynen devam etmektedir.

c- Vergi Dairelerine Getirilen Sorumluluk

Bu Kanunla yapılan en önemli değişiklik, satış işlemlerinin vergi dairelerine bildirimi ile birlikte, mükellefiyet değişikliği konusunda vergi dairelerinin aktif kılınması olmuştur.

Bu konuda, belirtilen maddeye, noterler tarafından satış işlemlerinin vergi dairelerine bildirilmesi üzerine, MTV mükellefiyet kayıtlarının satış sözleşmesinin düzenlediği tarih itibariyle değiştirilebilmesi; önceki malikin vergi mükellefiyetine son verilerek yeni malik adına vergi mükellefiyeti tesis edilmesine yönelik hüküm eklenmiştir.

3- 24.12.2009 Tarih ve 5942 sayılı Kanunla(9) Yapılan Değişiklikler

a- Noterlerin Bildirim Yükümlülüğü

Yapılan değişiklikle, daha önce 15 güne çıkarılan bildirim yükümlülüğü üç iş gününe indirilmiştir. Noterler, yaptıkları satış ve devir işlemlerini, siciline işlenmek üzere üç işgünü içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşları ile vergi dairelerine bildireceklerdir.

b- Alıcıların Sorumluluğu

Trafik Kanunu’nun 20. maddesi (e) bendindeki alıcılara yönelik sorumluluk kaldırılmıştır. Bundan böyle tescilli araçları satın alanlara bu konuda bir sorumluluk getirilmemiş; bu konuda sorumluluk tamamen ilgili trafik tescil şubeleri ve vergi dairelerine bırakılmıştır.

c- Trafik Tescil Kuruluşlarının Sorumluluğu

Trafik tescil kuruluşlarının sorumlulukları devam etmektedir. Satış ve devir işlemlerinin bildiriminden itibaren bir aylık süre içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşu veya Emniyet Genel Müdürlüğü’nün uygun gördüğü kamu kurum veya kuruluşları tarafından yeni malik adına tescil belgesi düzenlenerek elden veya posta aracılığıyla teslim edilecektir.

d- Elektronik Bildirim Uygulaması Konusunda Yetki

Maddede yapılan değişiklikle bildirmeleri elektronik ortamda yaptırmaya ve bu konuda yükümlülük getirmeye, elektronik bildirmelere ilişkin usul ve esasları belirlemeye Gelir İdaresi Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yetki tanınmıştır.

D- YANLIŞ TAKİPLERİN ÖNLENMESİ KONUSUNDA YAPILABİLECEKLER

Görüldüğü üzere, tescilli araçların satış ve devri üzerine araçların tescil kayıtları ve MTV mükellefiyet kayıtlarında değişiklik yapılması, noterlerin bildirimi ile başlayıp, süreç içerisinde değişiklikler yapılmakla birlikte, birden fazla birimin sorumluluğunda olmuştur. Bu durum, uyum sorunu ile birlikte konunun ihmal ve aksamalara da açık olmasına yol açmaktadır. Nitekim yapılan düzenlemelere rağmen, tescilli araçların satış ve devrinden sonraki MTV borcu ve trafik para cezaları ile ilgili olarak aracın eski malikleri cebri takibatla karşı karşıya kalabilmektedir.

Özellikle kamu alacaklarını yeniden yapılandırmanın gündeme geldiği bu günlerde bu konuda yapılacak çalışmalar önem arz etmektedir. Elbette, öncelikle, bu konuda sorumluluğu bulunan ilgili idarelerin yerine getirilmeyen veya eksik yerine getirilen işlemleri olup olmadığını kontrol etmeleri varsa bu eksiklikleri tamamlamaları gerekir.

Araçların tescil kayıtlarının tutulduğu trafik tescil kuruluşları ile vergi mükellefiyet kayıtlarının tutulduğu vergi dairelerinin kayıtlarını karşılaştırmaları ve tespit edilecek uyumsuzlukları gidermeleri bu konuda faydalı bir çalışma olacaktır.

Diğer taraftan, tescilli araçlarını noter satış sözleşmesi ile satanların http://www.gib.gov.tr adresinde “İnternet Vergi Dairesi”nden yapacakları “motorlu taşıt sorgulaması” ile satıştan sonra aracın vergi dairesi kaydının yeni alıcı adına değiştirilip değiştirilmediğini kontrol etmeleri ve mükellefiyet değişikliği yapılmamış olması halinde ilgilileri sorumluluklarını yerine getirmeleri konusunda uyarmaları da mümkündür. Diğer taraftan, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin(10) 37. maddesinde yapılan değişiklikle(11) 01.05.2010 tarihinden önce noterler tarafından satış veya devri yapılan araçların bir ay içerisinde alıcıları adına tescili için başvurulmaması halinde, önceki malikinin noter satış sözleşmesi ile birlikte müracaatı üzerine, bu araçların alıcıları adına re’sen kayıt ve tescil edileceği düzenlenmiştir.

IV- SONUÇ

Ülkemizde tescilli araçların satış ve devirleri noterlerce yapılmak zorundadır. Noterlerin ilgili trafik tescil kuruluşuna yapacakları satış ve devir bildirimi üzerine araçların alıcı adına kayıt ve tescilinin yapılması gerekir. Önceleri vergi dairelerine herhangi bir bildirim yapılmaz iken 25.05.1997 tarihinden itibaren noterlere satış ve devir işlemlerini ilgili vergi dairelerine de bildirim yükümlülüğü getirilmiştir. Bir başka düzenleme ile de noterlerin satış ve devir bildirimi üzerine vergi dairelerine noter satış sözleşmesinin düzenlendiği tarih itibariyle eski malikin mükellefiyetine son vererek mükellefiyet kaydını alıcı adına değiştirme yükümlülüğü getirilmiştir.

Yapılan bu düzenlemelere rağmen birden fazla birimin sorumluluğunda bulunan tescilli araçların satışı ve devri sonrasında tescil ve mükellefiyet değişikliği konusunda aksaklıklar sona ermemiştir.

Birikmiş kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasının gündemde olduğu bu dönemde, bu konuda yükümlü ve sorumlu bulunanların varsa eksikliklerini tamamlamaları, vergi daireleri ve trafik tescil kuruluşlarının araç kayıtlarını karşılaştırarak uyumsuzlukları gidermeleri önem araz etmektedir. Hatta yakın geçmişte araçlarını satanlar da GİB internet vergi dairesinden yapacakları “araç sorgulaması” ile bu konuda ilgililere yardımcı olabilecektir.

Diğer taraftan, bu sorunlar yanı sıra, motorlu deniz araçlarının MTV kapsamından çıkarılması, kıst dönem vergi hesaplamasının olmaması gibi hususlar da dikkate alınarak MTV uygulamasının bütünüyle gözden geçirilmesi de anlamlı olacaktır.

Nadir ÖZTÜRK*
Yaklaşım

* Maliye Başmüfettişi

(·) Bu makaledeki görüşler yazarına ait olup çalıştığı Kurum’u bağlamaz, yazarın çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz.

(1) 18.10.1983 tarih ve 18195 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(2) 02.06.1967 tarih ve 12611 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(3) 19.10.1983 tarih ve 18196 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(4) 19.08.1993 tarih ve 21673 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(5) 16.05.2009 tarih ve 27230 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(6) 23.02.1963 tarih ve 11342 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(7) 25.05.1997 tarih ve 22999 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(8) 26.07.1997 tarih ve 23061 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(9) 31.12.2009 tarih ve 27449 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(10) 18.07.1997 tarih ve 23053 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(11) Değişiklik Yönetmeliği 01.05.2010 tarih ve 27568 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.