Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Motorlu Taşıtlar Vergi Tarifesi Nasıl Olmalı? PDF Yazdır e-Posta
20 Ocak 2011

Image

Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV)’nde yeni bir düzenlemeye gidileceği konusunda Ulusal basında bazı haberler çıkmıştır. Hatırlanacağı üzere konuya ilişkin olarak en son 5035 sayılı Kanunla 2004 yılı başından geçerli olmak üzere önemli değişiklikler yapılmıştı.

I- GİRİŞ

Otomobil sınıfına ilişkin motorlu taşıtlar vergisi, otomobilin ağırlığı ve yaşına bağlı olarak belirlenmiş vergileme dilimleri uyarınca alınmaktayken 5035 sayılı Kanunla yapılan değişiklikte, tarife dilimlerinin belirlenmesi motor hacmi ve yaşa bağlanmıştır. Bu değişiklikte, otomobil ağırlığı yerine otomobilin gücü konusunda bir değer ifade eden motor silindir hacmi dikkate alınmak suretiyle bu konuda bir anlayış değişikliğine gidilmiştir. Kanun’un I no.lu tarifesinde yapılan bu değişiklik dışında, diğer tarifelerde herhangi önemli bir değişikliğe gidilmemiştir.

Eski uygulamaya nazaran daha modern bir vergileme anlayışını ifade eden, 5035 sayılı Kanunla yapılan düzenleme daha o günlerde eleştiri almış, eleştiriler özellikle tarife basamaklarının eşitsizliği ve verginin taşıt bedellerine duyarsızlığı konusunda yoğunlaşmıştır.

Şayet MTV konusunda bir değişiklik yapılacaksa o dönemde yapılan bu eleştirilerin İdarece bir gözden geçirilmesi uygulamaya gönüllü mükellef uyumunu artıracaktır. Konuya ilişkin olarak en yaygın mükellef kitlesine hitap eden motorlu kara taşıtları vergisi (I no.lu tarife) konusunda, gelişmelere katkıda bulunmak amacıyla oluşturduğumuz vergileme önerisi yazının izleyen bölümlerinde açıklanmıştır.

II- MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİNİN KONUSU

Halen yürürlükte olan motorlu taşıtlar vergisi 18.02.1963 tarih ve 197 sayılı Kanunla düzenlenmiştir.  MTV’ nin konusunu, Kanun’un 5 ve 6. maddelerinde yer alan;

· Karayolları Trafik Kanunu’na göre trafik şube veya bürolarına kayıt ve tescil edilmiş bulunan motorlu kara taşıtları,

· Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne kayıt ve tescil edilmiş olan uçak ve helikopterler oluşturmaktadır.

MTV her yıl itibariyle, motorlu taşıtın cinsi, kapasitesi, yaşı ve sınıfına göre belirlenmiş tarifelere göre maktu olarak alınır. Vergi yılın Ocak ve Temmuz aylarında iki eşit taksit halinde tahsil edilir. Verginin mükellefi, trafik siciline veya sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek veya tüzel kişidir.

Motorlu taşıtlar vergisine ilişkin tanımlar Kanun’un 2. maddesinde ayrıntılı olarak yapılmıştır. Motorlu taşıtlar vergisi, Kanun’un 5 ve 6. maddelerinde yer alan üç adet vergileme tarifeleri uyarınca alınır.

MTV bazı yönleriyle servet vergisi, bazı yönleriyle de harcama vergisi niteliği taşır. Verginin en yaygın mükellef kitlesini motorlu kara taşıtları sahipleri oluşturur. Bu kapsamda alınan vergiler tabana oldukça yayılmış durumdadır. Motorlu kara taşıtları edinimi günümüzde en sıradan tüketim ihtiyaçlarından biri olmuştur. Ülkemizde hali hazırda kişi başına düşen Motorlu kara taşıtları oranı gelişmiş ülkelerdeki kadar olmasa da hatırı sayılır derecede yüksektir.

III- MOTORLU TAŞITLAR VER-GİSİNİN NİTELİĞİ

En basit tanımıyla vergi, kamu harcamalarının finanse edilmesi için kamu gücüyle mükelleften karşılıksız olarak alınan parasal kıymetlerdir. Beyan esasının uygulandığı gönüllü mükellefiyet sisteminde, vergiye uyumun sağlanması için vergide karşılık ilkesi konusu gündeme getirilmiştir. Bu husus verginin karşılıksız alınmakla birlikte özünde kamu hizmetlerinden yararlanmanın bir karşılığı olduğu görüşünü açıklar. Bu anlayış bazı vergi türlerinde anlamlı bir açıklama olarak algılanmakla birlikte servet vergileri gibi bazı vergi türlerinde kayda değer bir anlam ifade etmez. Ancak yine de demokratik rejimlerde vergiye gönüllü uyumun sağlanması ve beyan esasına dayanan vergileme uygulamalarında başarının temini için vergide karşılık prensibinin mükellefe izahı önemli bir unsur olarak algılanmalıdır.

Diğer taraftan vergileme uygulamalarında verginin sosyal adalet ve gelir dağılımı üzerinde yapacağı etkinin gözden uzak tutulmaması gerekir. Özellikle MTV’de bir de vergi uygulamasının çevre koruma yönü bulunmaktadır. Vergileme ile salt kamu kaynağı temininin amaçlanması modern mali yönetim ilkeleri ile çelişecektir.

MTV’ nin ne tür bir vergi olduğu hususu çok net değildir. Mevcut tarife ve uygulama dikkate alındığında motorlu taşıtlar vergisinde karşılık prensibinin çok fonksiyonel olmadığı görülecektir. Mevcut tarifenin silindir hacmine göre dilimlenmiş olması ve dilimler arası vergi farkının yüksek olması da bunu ifade etmektedir. Diğer taraftan yine aynı mükellef grubundan motorlu taşıt kullanımına bağlı olarak alınan ATV, ÖTV, KDV gibi dolaylı vergiler bulunmaktadır. Vergide karşılık ilkesinin uygulaması anılan bu dolaylı vergiler için daha anlamlı olacaktır.

Mevcut uygulamasıyla MTV’ nin servet vergisi olma özelliği biraz daha ağır basmaktadır. Kanun hükmüyle veya Maliye İdaresi’nce bu yönde yapılmış net bir belirleme olmamakla birlikte motorlu taşıtlar vergisinin servet vergisi niteliğinin daha ağır bastığını düşündüren başlıca veriler;

· Verginin konusunun servet unsuru niteliğinde bir kıymet olması,

· Vergi tutarının, dolaylı olarak kıymetin değeriyle orantılı şekilde değişkenlik göstermesi,

· Verginin hesaplanması ve ödenmesinin herhangi bir işlem veya elde edilen bir gelire bağlanmamış olması,

· Motorlu taşıtlar vergisi dilimlerinin motor silindir hacmine göre belirlenmesi ve tarifenin silindir hacmine bağlı olarak artması,

· Her vergi diliminin belli yaş grupları için vergi tutarının taşıt yaşına ters yönde farklılaşması,

· Verginin beyan usulüyle alınmamasıdır.

Diğer taraftan motorlu taşıtların ilk edinimde KDV ve ÖTV ödenmesi, akaryakıt alımında benzer dolaylı vergi ödeniyor olması nedeniyle, aynı kıymete ilişkin olarak aynı saikle bir kez de motorlu taşıtlar vergisi adı altında dolaylı vergi alınması anlamlı olmayacaktır.

IV- OTOMOBİL SINIFI MTV TARİFESİ NASIL OLMALI?

Öncelikle kamu otoritesinin MTV’ nin bir tür servet vergisi olduğunu deklare etmesi gerekmektedir. Servetin vergilenmesi bir suç olamayacağı gibi bu yöndeki vergilemenin bir servet düşmanlığı olarak algılanması da basit bir anlayış olarak algılanacaktır. Harcamayı vergilemek kadar serveti de vergilemek kamu otoritesinin yetkisindedir. Kaldı ki sosyal eşitlik ve toplumsal gelir dağılımı adaleti açısından servet unsurlarını vergilemek bir kamu görevi olabilecektir.

MTV’nin hangi saikle alındığının beyanı ile vergileme rejimini oluşturmak ve bunu kamuoyuna izah etmek daha kolay olacaktır. Kamuoyunun konuya katkısı da bu çerçevede kolaylaşacaktır. MTV’nin bir tür servet vergisi olduğu anlayışıyla vergilemenin nasıl yapılması gerektiğini açıklayalım.

A- ÖNCELİKLE SERVETİN DEĞERİ OBJEKTİF OLARAK BELİRLENMELİDİR 

Motor silindir hacmi, taşıtın ağırlığı, motor gücü tek başına servetin değerini tam olarak ifade edemez. Bu durum mevcut sistemde dolaylı olarak kabul edilmiştir. Kanun’un 5. maddesinde verilen yetkiye dayanarak 2004/8327 sayılı BKK ile “197 sayılı MTVK’nın 5. maddesindeki (I) sayılı tarifede yer alan otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzeri taşıtlar için, yıllar itibarıyla uygulanacak olan motorlu taşıtlar vergisi tutarları, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından her yılın Ocak ayında ilan edilen kasko sigortası değerlerinin % 5’ini aşması halinde, aynı yaş grubunda bulunan taşıtlara ait vergi tutarları, bir alt kademedeki taşıtlara isabet eden vergi tutarı olarak uygulanır.” düzenlemesi yapılmıştır.

BKK ile yapılan bu düzenleme MTV’nin, taşıtın servet değerine endeksli bir vergi olduğu kadar Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından belirlenen kasko sigorta değerlerinin kamu otoritesince kabul edilen taşıtlara ilişkin objektif bir değer olduğu anlamını taşımaktadır.

Biz halen yürürlükte olan ve MTV indirimi olarak hayatiyet kazanan bu BKK ile yapılan kabulün yaygınlaştırılması gereğine inanmaktayız. Bu uygulamaya geçiş kamu otoritesi için bir anlayış değişikliğine gidildiği anlamına gelmeyeceği gibi mevcut uygulamayı (düzeltme işlemleri gerektirmeyeceğinden) kolaylaştıracaktır.

MTV, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından belirlenen taşıt kasko sigorta değerleri esas alınarak hesaplanmalıdır. Değer olarak anılan tutarın esas alınması birden çok tarafın vergilemeye katılımı sağlayacağından uygulamaya geçişi ve vergilemeye uyumu kolaylaştıracaktır.

B- VERGİLEME ORANSAL OLMALIDIR

MTV maktu had yerine oransal olarak alınmalıdır. Değer üzerinden bir vergileme yapılacağından vergileme oransal olmalıdır. MTV’nin bir servet vergisi olduğundan hareketle vergi oranları esnek olarak belirlenmelidir. Oran tespitinde servet vergisinin sosyal adalet yönü de dikkate alınarak, gerekli hallerde oran farklılaşması yapılmalıdır. Mevcut motor silindir hacmi esas alınan vergileme dilimleri yerine araç kasko değerlerine göre bir dilimleme yapılmalı, her dilime uygulanacak vergi oranı farklılaştırılmalıdır.

Vergileme açısından gerekli görülmesi hallerinde belirli bir değerin altında kalan araçlar için vergi oranı %0 olarak uygulanabilecektir. Diğer taraftan değeri belli bir tutarı aşan lüks araçlara uygulanacak vergi oranı yüksek tutulmak suretiyle verginin hem teşvik fonksiyonu hem de sosyal adalet fonksiyonu işletilmiş olacaktır.

Bu uygulamada anılan Birlik tarafından değeri rutin olarak tespit edilmeyen araçların vergiye esas değerinin tespiti önem arz edecektir. Bu taşıt araçlarına ilişkin değer tespiti, kamu idaresince tespit edilecek bir komisyon tarafından aracın cinsi, özelliği, teknik donanımı göz önünde bulundurularak belirlenebilecektir.

Konuya ilişkin olarak, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından belirlenecek değerlerin farklı gayelerle ileride subjektifleşebileceği endişesi gündeme gelebilir. Biz böyle bir şeyin olacağına ihtimal vermemekteyiz ancak, böyle bir durumun varlığı halinde bunun çözümü kolaylıkla üretilebilecek niteliktedir.

Esasen önerdiğimiz bu uygulamada eski uygulamanın araç değerine paralel vergi alma prensibi korunmakta ancak, araçlar arası vergi eşitliği, değer baremi daha spesifik ve objektif olacağından çok daha iyi sağlanmış olmaktadır. Uygulama için Birlik tarafından belirlenen birim kasko değerleri yazılı ve elektronik olarak süresinde (örneğin yılın ilk ayının 15’ine kadar) Gelir İdaresine bildirilecek, İdarece de uygulanmak üzere elektronik olarak ilgili Vergi Dairelerine dağıtılacaktır.

Uygulamaya yaygın olması nedeniyle öncelikle mevcut (I) sayılı tarife kapsamındaki araçlarda geçilebileceği gibi, bütün araçlarda da geçilebilecektir. Gerekli görülmesi hallerinde büyük hava taşıtlarının vergilemeye esas alınacak değerlerinin belirlenmesiyle ilgili olarak uluslar arası değerleme kuruluşlarınca yayımlanan değerlerinin de göz önünde bulundurulması gerekli kılınabilir.

Sema KÜÇÜK*

Yaklaşım

* Baş Hesap Uzmanı