Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Uzlaşmanın Kesinliği PDF Yazdır e-Posta
22 Ocak 2011

Image

Türk Vergi Sistemine uzlaşma müessesesi, ilk kez 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4. Kitabının 3. kısmına 19.02.1963 tarih ve 205 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle eklenen “3. Bölüm” ile getirilmiştir. Uzlaşma müessesesinin bu türü verginin tarh edilmesinden (veya cezanın kesilmesinden) sonra, fakat tahakkukunda önce işlemektedir. Yani, tarhiyat sonrası yapılan uzlaşmadır.

I- GİRİŞ

Müessesenin bir diğer türü de, tarhiyat öncesi yapılan uzlaşmadır. “Tarhiyat Öncesi Uzlaşma” müessesesi, Vergi Usul Kanunu’nun yukarıda sözünü ettiğimiz bölümüne 01.01.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3239 sayılı Kanunla eklenen ek 11. madde ile getirilmiş; ancak, işlerlik kazandırılması ise daha sonra “Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliği”(1) ile olmuştur. Bugün uzlaşma müessesesi; Vergi Usul Kanunu’nun yukarıda sözü edilen bölümünde yer alan yasal hükümler (4369, 4444 ve 5736 sayılı Kanunlar ile değişik) ve Maliye Bakanlığı’nca yürürlüğe konulan “Uzlaşma Yönetmeliği” ile “Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmelikleri” ile yürütülmektedir(2).

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Ek 1. maddesinde tarhiyat sonrası uzlaşma(3) kurumu düzenlenmiş olup, söz konusu maddeye göre, mükellef tarafından, ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının (359. maddede yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilen vergi ve kesilen ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilen ceza hariç) tahakkuk edecek miktarları konusunda vergi ziyaına sebebiyet verilmesinin kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten ya da 213 sayılı Yasa’nın 369. maddede yazılı yanılmadan kaynaklandığının veya yine aynı Kanun’un 116, 117 ve 118. maddelerinde yazılı vergi hataları ile bunun dışında her türlü maddi hata bulunduğunun veya yargı kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının olduğunun ileri sürülmesi durumunda, idare mükellefler ile uzlaşabilecektir. Uzlaşma konusu verginin matrah farkları itibariyle bölünebildiği durumlarda uzlaşma sadece toplam matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi kısmı için de yapılabilecektir. Uzlaşma talebi vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılacak, uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamayacaktır. Tarhiyat sonrası uzlaşmaya ilişkin ayrıntılı düzenlemeler (uzlaşma komisyonlarının teşkili, uzlaşmaya müracaat etmeye yetkili olanlar, uzlaşmanın şekli, uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim ve harçların kapsamı, uzlaşma komisyonlarının yetkileri ve uzlaşmanın yapılmasına ilişkin) Maliye Bakanlığı’nca çıkarılan, ve yürürlüğe giren “Uzlaşma Yönetmeliği”(4)nde yer almaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ek 11. maddesinde ise tarhiyat öncesi uzlaşma müessesesi düzenlenmiş olup; söz konusu madde hükmüne göre, Maliye Bakanlığı, vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergilerle kesilecek cezalarda (359. maddede yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilecek vergi ve kesilecek ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilecek ceza hariç) tarhiyat öncesi uzlaşma yapılmasına izin verebilecektir. Tarhiyat öncesi uzlaşmanın temin edilememiş veya uzlaşma müzakeresinde uzlaşmaya varılamamış olması halinde mükellefler veya cezanın muhatabı olanlar verginin tarhından ve cezanın kesilmesinden sonra uzlaşma talep edemeyeceklerdir. Usulsüzlük cezaları, tarhiyat sonra uzlaşmadan farklı olarak tarhiyat öncesi uzlaşma konusu yapılabilecektir. Tarhiyat öncesi uzlaşma kurumu ile ilgili kapsamlı açıklamalara Maliye Bakanlığı’nca çıkarılan, “Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliği”(5)nde yer verilmiştir.

II- UZLAŞMANIN KESİNLİĞİNİN MÜKELLEFÇE DAVA AÇILMASI VE AYNI DÖNEMİN İDARECE TEKRAR İNCELEME KONUSU YAPILMASI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

A- UZLAŞMA KONUSU EDİLEN HUSUSUN MÜKELLEF TARAFINDAN DAVA KONUSU YAPILMASI

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ek 6. maddesinde; uzlaşma komisyonlarının tutacakları uzlaşma tutanaklarının(6) kesin olduğu, gereğinin vergi dairelerince derhal yerine getirileceği, mükellef veya adına ceza kesilenlerin; üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açamayacağı ve hiçbir mercie şikayette bulunmayacağı hüküm altına alınmış; tarhiyat öncesi uzlaşmaya ilişkin düzenlemelerin yer aldığı mezkur Yasa’nın ek 11. maddesinde de benzer ifadelere yer verilerek; tarhiyattan önce uzlaşmaya varılması halinde tutanakla tespit edilen bu husus hakkında dava açılamayacağı ve hiçbir mercie şikayette bulunulamayacağı yinelenmiştir.

Uzlaşma müessesesinin getiriliş amacı 205 sayılı Kanun’un (uzlaşma kurumunu Vergi Usul Kanunu’na dahil eden Yasa) gerekçesinde; vergi ihtilaflarının süratle halli ve böylece tereddütlerin bir an evvel giderilerek huzura kavuşmalarının temini, amme alacağının vaktinde Hazine’ye intikali ve nihayet itiraz ve temyiz mercilerinin işlerinin hafifletilmesi olarak özetlenmiştir. Bu anlamda üzerinde uzlaşılan hususların Yargıya taşınmasının yine yasa tarafından engellenmesi uzlaşma müessesesinin getiriliş amacına son derece uygundur. Zira; uzlaşma kurumunun getirilişindeki temel amaç, vergi ihtilaflarının yargı önüne götürülmesine mümkün olduğunca engel olmaktır.

Nitekim Yüksek Yargı tarafından verilen değişik tarihli kararlarda, üzerinde uzlaşılan husus hakkında mükellefler tarafından dava açılmasının mümkün olmadığı çok net bir şekilde ifade edilmiştir:

“… vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergilerle kesilecek cezalarda uzlaşmaya varılması halinde tespit edilen bu husus hakkında dava açılamaz.”(7)

“… uzlaşmaya varılması halinde tutanakla tespit edilen husus hakkında dava açılamaz.”(8)

“… tarhiyattan önce uzlaşmaya varılması durumunda tutanakla tespit edilen bu husus hakkında dava açılamayacağı ve hiçbir mercie şikayette bulunulamayacağı kurala bağlandığından, sigorta acentelerinin banka ve sigorta muameleleri vergisinin mükellefi olamayacağından bahisle uzlaşma tutanağını iptalini isteyen davacının isteminin reddinde hukuka aykırılık yoktur.”(9)

“… diğer taraftan 1993 yılındaki bir kısım hasılatının yapılan inceleme sonucu kayıt ve beyan dışı bırakıldığının tespit edilmesi ve buna göre yapılan tarhiyatın tarafların üzerinde uzlaşmaları suretiyle kesinleşmesi üzerine bu defa yükümlü şirket tarafından uzlaşma ile kesinleşmiş vergi ve cezalardan; teşvik belgesi kapsamındaki yatırım indirimine göre belirlenecek miktarın düzeltme ve şikayet yoluyla bunlardan mahsubunun gerektiğini ileri sürerek bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, yatırım indirimi ihtilafından tamamen ayrı ve ondan farklı bir vergi inceleme raporuna dayanılarak yapılan re’sen tarhiyat üzerinde tarhiyat öncesi uzlaşmaya gidilip, tarhiyat öncesi uzlaşma tutanağı düzenlenerek uzlaşmaya varıldığından, anılan ek 6 ve 7. maddeler karşısında davacı şirketin anılan re’sen tarhiyatla ilgili olarak dava açma ve şikayette bulunma hakkı olmadığından mahkemece, başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”(10)

“… 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na 205 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle eklenen 3. bölümün “uzlaşma komisyonu muamelelerinin kesinliği” başlığını taşıyan Ek 6. maddesinde, uzlaşma komisyonlarının tutacakları uzlaşma tutanaklarının kesin olduğu ve gereğinin vergi dairesince derhal yerine getirileceği mükellef veya adına ceza kesilenlerin, üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açmayacakları ve hiçbir merci’e şikayette bulunamayacakları...”(11)

B- UZLAŞMANIN KESİNLİĞİNİN İDARENİN İNCELEME YAPMA YETKİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Uzlaşmanın kesinliği kavramı, yalnızca mükellef için değil, uyuşmazlığın diğer tarafı olan idare için de geçerlidir. Uzlaşma konusu edilen hususla ilgili olarak idarenin tekrar inceleme yapabilmesi uzlaşma ile getirilen amaca terstir. Nitekim aşağıda özetine yer verilen Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı’nda da bu hususa yer verilmiş, uzlaşmanın kesinliğinin mükellef kadar idare içinde geçerli olduğu yolunda hüküm kurulmuştur:

“… Kanun’un amacı göz önünde tutulduğunda, takdir komisyonlarınca takdir olunan bir matrah üzerinden tahakkuk ettirilen vergi ve buna ilişkin olarak kesilen ceza üzerinden yapılan uzlaşmanın söz konusu matrahla ilgili anlaşmazlığı tümüyle kesin olarak ortadan kaldıracağı kabul edilmelidir.”(12)

Bu noktada üzerinde önemle durulması gereken husus, uzlaşmanın kesinliği kavramının üzerinde uzlaşmaya varılan döneme ilişkin tüm işlem ve eylemler için bir koruma ya da dokunulmazlık getirmediğidir. Yalnızca üzerinde uzlaşmaya varılan hususla ilgili olarak tekrar inceleme yapılamayacak olup, aynı döneme ilişkin olsa bile başka bir maddi olay ve hukuki nedene ilişkin tekrar inceleme yapılabileceği her türlü izahtan varestedir.

Nitekim Yargı’nın görüşü de bu doğrultuda oluşmuş olup bu konuyla ilgili aksi bir değerlendirme ya da beklenti mükellefleri zor durumda bırakabilecektir.

Son dönemde verilmiş olan ve üzerinden uzlaşılmış dönemler için farklı maddi hukuki olaylar nedeniyle idarenin yeni bir inceleme yapabileceğine ilişkin Yüksek Yargı Kararlarının özetlerine aşağıda yer verilmiştir.

“… Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirket hakkında 11.05.1998 tarih ve 998/2 sayılı tam inceleme fişine dayanılarak 1997/Ocak-Aralık dönemi için belirlenen matrah farkına göre salınan cezalı vergiler üzerinden 24.07.1998 tarih ve 98/39 sayılı Tutanakla uzlaşma sağlandığı, Vergi Mahkemesi’nce; üzerinde uzlaşma sağlanan dönemler için tekrar inceleme yoluna gidilip cezalı vergilendirme yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın kabul edildiği, vergi dairesi müdürlüğü tarafından verilen temyiz dilekçesinde; 30.07.1998 tarih ve 1998/170-3 sayılı Vergi İnceleme Raporu ile önerilen cezalı verginin belgesiz mal satışına ilişkin olduğu ve bu raporla önerilen cezalı vergi için uzlaşıldığı, ancak dava konusu cezalı vergiye dayanak olan 08.05.2000 tarih ve 2000/653 sayılı Vergi İnceleme Raporunun ise sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı fatura kullanılması nedeniyle indirimlerin reddi gerektiği yolunda düzenlenen vergi inceleme raporu ile önerilen cezalı vergiye ait olduğu, dolayısıyla önceki tarihli cezalı vergi için yükümlünün uzlaşmış olmasının yeni bir inceleme ve cezalı vergilendirmeye engel olmayacağı ileri sürülerek, anılan mahkemenin tarhiyatın kaldırılması yolundaki ısrar kararının temyizen incelenerek bozulmasının istendiği anlaşılmaktadır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Ek 11. maddesinin ikinci fıkrası ile tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılması halinde tutanakla tespit edilen bu husus hakkında dava açılamayacağı ve hiç bir mercie şikayette bulunulamayacağı hükme bağlanmış olmakla birlikte, bu hüküm ile kastedilen amaç, uzlaşılan dönemler için farklı maddi hukuki olaylar nedeniyle yeni bir inceleme yapmak suretiyle vergilendirme yapılamayacağı hususu olmayıp, üzerinde uzlaşılan vergi ve cezalar için mükelleflerin dava açamayacakları, aynı zamanda üzerinde uzlaşma sağlanan aynı maddi hukuki olay nedeni ile idarenin mükerrer vergilendirme yoluna gidemeyeceği hususudur. Dava konusu olayda ise böyle bir durum mevcut olmayıp, farklı maddi hukuki olaylardan dolayı farklı tarihlerde yapılan vergi incelemeleri sonucu önerilen cezalı vergiler söz konusudur. Bu nedenle, yükümlünün önceki tarihli vergi inceleme raporu ile önerilen cezalı vergilerde uzlaşmış olması, aynı dönemler için farklı maddi hukuki olaylar nedeniyle yeni bir inceleme yapılamayacağı anlamına gelmeyecektir. Bu itibarla, vergi mahkemesince işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, kararda yazılı gerekçe ile tarhiyatın kaldırılması yolundaki kararında ısrar edilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.”(13)

“... uzlaşma müessesesi, 205 sayılı Yasa’nın 22. maddesiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na eklenen ek maddelerle düzenlenmiştir. Yasa’nın gerekçesinde, uzlaşmadan amacın, vergi uyuşmazlıklarının süratle halli ve böylece mükelleflerin tereddütlerinin biran önce giderilmesi suretiyle onların huzura kavuşmalarının sağlanması, mükellefle idare arasında vergi yönünden ortaya çıkan ihtilafların yine kendi aralarında görüşülerek çözüme bağlanması olduğu belirtilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na 205 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle eklenen Üçüncü Bölümün “Uzlaşma Komisyonu Muamelelerinin Kesinliği” başlıklı Ek 6. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, uzlaşma komisyonlarının Ek 5. maddeye göre tutacakları uzlaşma tutanaklarının kesin olduğu, gereğinin vergi dairesince derhal yerine getirileceği, mükellef veya adına ceza kesilenin, üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açamayacağı ve hiç bir mercie şikayette bulunamayacağı öngörülmüştür. Uzlaşma sonucu taraflar arasında düzenlenen uzlaşma tutanağı her iki taraf için de uzlaşma tutanağında tespit edilen hususlar ile sınırlı olarak bağlayıcı bir sözleşme niteliğindedir. Uzlaşma, uzlaşmaya konu matrahla ilgili anlaşmazlığı tümüyle ortadan kaldıracağı için yukarıda açıklanan maddede de öngörüldüğü üzere uzlaşmada taraf olan idare, söz konusu matrahın miktarı konusunda uyuşmazlık yaratamayacaktır. Ancak bu hususun, aynı dönem için olsa dahi, uzlaşmaya varılan verginin maddi ve hukuki dayanaklarından farklı bir nedenin ortaya çıkması halinde idarenin inceleme yetkisini ortadan kaldırdığı düşünülemez. İdare, her zaman, vergi kanunları ile kendisine tanınan inceleme yetkisini kullanabilme ve vergilendirilmemiş bir işlem veya gelirin tespiti durumunda yeni bir tarhiyat yapma olanağına sahip bulunmaktadır.”(14)

“… davacı şirket; 10.06.1999 tarih ve 1117/51-5 sayılı inceleme raporuyla, 1997 takvim yılı için adına kaydi envanterden bulunan fark üzerinden önerilen tarhiyat için uzlaşma istemiş ve tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılmıştır. Davacı şirket adına, 18.10.2002 tarihinde düzenlenen bir başka vergi inceleme raporuyla, aynı vergilendirme döneminde, … Turizm Demir Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş’ye belgesiz demir satması nedeniyle matrah farkı tespit edilmiştir. Vergi mahkemesince, 1997 vergilendirme dönemi için düzenlenen vergi inceleme raporuyla önerilen tarhiyatta tarhiyat öncesi uzlaşmaya varıldığından bu kez yine aynı dönem için re’sen tarhiyat yapılamayacağı gerekçesiyle, bulunan fark matrahtan çıkarılmıştır. Aynı döneme ilişkin olmakla birlikte, daha önce uzlaşılan vergi ve ceza ile farklı maddi ve hukuki nedenlere dayanan fark üzerinden yapılan tarhiyatı konu edinen bu davanın esası incelenerek karar verilmesi gerekirken, aynı dönem için yeniden inceleme ve vergilendirme yapılamayacağı gerekçesiyle tarhiyatın bu kısmının kaldırılmasında Yasa’ya uygunluk görülmemiştir.”(15)

“... olayda, davacı Şirketin 1995 yılı hesaplarının 1996 yılında incelenmesi sonucu tarh edilen ve uzlaşma konusu yapılan katma değer vergisinin nedeni, davacının bir kısım satışları için belge düzenlememek suretiyle hasılatını gizlediği ve bu yolla katma değer vergisi matrahını azalttığı yolundaki tespitler olmasına karşın, aynı yılın Eylül dönemi için re’sen yapılan ve bu davaya konu olan tarhiyat, davacı Şirketin, sahte fatura kullanmak suretiyle, haksız yere katma değer vergisi indiriminden yararlandığına dair tespitlere dayalı bulunmaktadır. Dolayısıyla, daha önce üzerinde uzlaşmaya varılan vergi matrahının değiştirilmesi sonucunu yaratmayan dava konusu tarhiyatla, uzlaşılan ilk tarhiyatın nedenlerinde ayniyet mevcut değildir. Bu itibarla, aynı döneme ilişkin olmakla birlikte, uzlaşılan vergi ve ceza ile farklı nedenlere dayanan tarh ve ceza kesme işlemini konu edinen bu davada, işin esasının incelenmesi gerekirken, davaya konu işlemin, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçe ile iptali yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.”(16)

III- SONUÇ

Uygulamadaki adıyla tarhiyat sonrası uzlaşma müessesesi 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ek 1. maddesinde, tarhiyat öncesi uzlaşma müessesesi ise söz konusu Yasa’nın ek 11. maddesinde düzenlenmiş olup, her iki kurum için de esas olan uzlaşmanın kesinliğidir. Bu anlamda, üzerinde uzlaşılan husus ile ilgili olarak mükellefin dava açması ya da şikayet bulunması, idarenin ise tekrar inceleme yapması mümkün değildir. Ancak, altı çizilmesi gereken nokta şudur ki; uzlaşmanın kesinliği ile kastedilen amaç, uzlaşılan dönemler için farklı maddi hukuki olaylar nedeniyle yeni bir inceleme yapmak suretiyle vergilendirme yapılamayacağı hususu değildir. Üzerinde uzlaşılan vergi ve cezalar için mükelleflerin dava açamayacakları, aynı zamanda üzerinde uzlaşma sağlanan aynı maddi hukuki olay nedeni ile de idarenin mükerrer vergilendirme yoluna gidemeyeceği net olmakla birlikte; aynı dönem için olsa dahi, uzlaşmaya varılan verginin maddi ve hukuki dayanaklarından farklı bir nedenin ortaya çıkması halinde idarenin inceleme yetkisi mevcut olup; idare, her zaman, vergi kanunları ile kendisine tanınan inceleme yetkisini kullanabilme ve vergilendirilmemiş bir işlem veya gelirin tespiti durumunda yeni bir tarhiyat yapma olanağına sahip bulunmaktadır.

Ender İNELLİ*

Yaklaşım

*   Hesap Uzmanı

(1) 16.02.1987 tarih ve 19374 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(2) Turgut CANDAN, Vergilendirme Yöntemleri ve Uzlaşma, Maliye ve Hukuk Yayınları, Ankara 2006, s. 261

(3) Bu uzlaşma müessesesinin yasal adı “Tarhiyat Sonrası Uzlaşma” değildir. Tarhiyat sonrası uzlaşma olarak adlandırılmasındaki neden, Türk Vergi Sistemine 3239 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle “Tarhiyat Öncesi Uzlaşma” adı ile bir diğer uzlaşma kurumunun getirilmiş olmasıdır.

(4) 03.02.1999 tarih ve 23600 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(5) 03.02.1999 tarih ve 23600 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(6) Sırasıyla; uygulamadaki adıyla tarhiyat sonrası uzlaşma komisyonu ve tarhiyat sonrası uzlaşma tutanağı kastedilmektedir.

(7) Dn. 9. D.’nin, 06.10.2009 tarih ve K. 2009/3429 sayılı Kararı.

(8) Dn. 7. D.’nin, 24.06.2009 tarih ve K. 2009/3265 sayılı Kararı.

(9) Dn. 3. D.’nin, 16.03.2009 tarih ve K. 2009/776 sayılı Kararı.

(10)Dn. 4. D.’nin, 28.02.2001 tarih ve K. 2001/666 sayılı Kararı.

(11)Dn. 9. D.’nin, 30.11.1993 tarih ve K. 1993/4359 sayılı Kararı.

(12)2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun “İçtihatları Birleştirme Kurulunun Görevleri” başlıklı 39. maddesinde, “İçtihatları Birleştirme Kurulu, dava dairelerinin veya idari ve vergi dava daireleri genel kurullarının kendi kararları veya ayrı ayrı verdikleri kararlar arasında aykırılık veya uyuşmazlık görüldüğü veyahut birleştirilmiş içtihatların değiştirilmesi gerekli görüldüğü takdirde, Danıştay Başkanının havalesi üzerine, Başsavcının düşüncesi alındıktan sonra işi inceler ve lüzumlu görürse içtihadın birleştirilmesi veya değiştirilmesi hakkında karar verir.” hükmüne yer verilmiş olup, aynı Kanunun “İçtihatların Birleştirilmesini İstemeye Yetkili Olanlar” başlıklı 40. maddesinin 2. fıkrasında da, aykırı kararlarla ilgili kişilerin içtihatların birleştirilmesi için Danıştay Başkanlığı’na başvurabilecekleri belirtilmiştir. Takdir komisyonlarınca takdir olunan bir matrah üzerinden tahakkuk ettirilen vergi ve buna ilişkin kesilen ceza için yapılan uzlaşmanın akabinde aynı maddi olayla ilgili olarak tekrar bir takdirin yapılıp yapılamayacağına yönelik, Danıştay’ın değişik dairelerince farklı doğrultuda kararlar verilmesi üzerine 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 39. maddesi uyarınca içtihatların birleştirilmesi gereği ortaya çıkmış ve Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulunca Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nca yukarıda özetine yer verilen 02.07.1985 tarih ve  K.1985/4 sayılı Karar alınmıştır.

(13)Dn. VDDK’nın, 28.09.2007 tarih ve K. 2007/275 sayılı Kararı.

(14)Dn. VDDK’nın, 13.06.2003 tarih ve K. 2003/333 sayılı Kararı.

(15)Dn. 3. D.’nin, 20.10.2005 tarih ve K. 2005/2230 sayılı Kararı.

(16)Dn. 7. D.’nin, 02.04.2002 tarih ve K. 2002/1380 sayılı Kararı.