Yaklaşık 54 yıldır yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunu; günün koşullarına göre yeniden yazılmak suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşmeleri tamamlanarak 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere Cumhurbaşkanımızın onayına hazır hale gelmiş bulunmaktadır. 1 Ocak 1957 tarihinde yürürlüğe giren ve Prof. Dr. Hırsh tarafından hazırlanmış bulunan Türk Ticaret Kanunu; hazırlandığı ve kabul edildiği dönemin öğretileri ile kuram ve yaklaşımlarını başarılı bir şekilde yansıtan, günümüze kadar sorunlara çağdaş, güvenilir ve işleyebilir çözümler getiren bir düzenleme olarak kabul edilmiştir. Ancak; 20’nci yüzyılın son çeyreğinden itibaren dünya üzerinde yaşanan ekonomik değişim ve iş ilişkileri giderek ekonomik yaşamı daha sorunlu hale getirmiş ve bu gelişme konuya yönelik uyuşmazlıkların çözümünü zorlaştırmıştır. Bilindiği üzere; kanunlar yürürlüğe girdikleri zamanın sosyal ve ekonomik gereksinimlerine göre düzenlemeleri içermektedir. Bu bağlamda bir kanun ne kadar mükemmel hazırlanırsa hazırlansın, daima değişen, gelişen ve yeni hükümlere gereksinim gösteren bir özellik göstermektedir. Bu nedenle yürürlüğe girdiği tarihten bu yana geçen 54 yıllık süre içerisinde değişen ve gelişen ihtiyaçlar karşısında Türk Ticaret Kanunu’nda zaman zaman yapılan değişiklikler son yıllarda yetersiz kalmaya başlamıştır. Dolayısıyla özellikle Avrupa Birliği müktesebatı ile uyumlu yeni bir Türk Ticaret Kanunu’nun hazırlanması ve yürürlüğe konulması ülkemiz açısından kaçınılmaz hale gelmiştir. Türkiye’de 2000’li yılların başından itibaren yapılan çalışmalar, 2005 yılı başında konuya gönül vermiş geniş bir çalışma kadrosunun hazırladığı tasarı haline dönüşmüş; sonuçta 2011 yılının Ocak ayı ortalarında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayından geçmiştir. Altı ayrı kitaptan oluşan, yeni Türk Ticaret Kanunu özellikle ticari yaşamda “şeffaflık, iyi ve hesabı verilebilir” bir yönetim ve etkili bir iç ve dış denetime yönelik hükümleri içermektedir. Gerçekte kurumsal yönetim (corporate governance) olarak ifade edilen oluşumda yönetim; şeffaflık, adillik, hesap verilebilirlik ve sorumluluk ilkeleri üzerine oturtulmuştur. Dünyada yaşanan son ekonomik krizlerin getirmiş olduğu tedirginlikten kaynaklanan olumsuzlukların giderilebilmesi ve ticari ilişkilerin güvenilir hale getirilebilmesi için öncelikle hukuki yapının yenilenmesini sağlayacak olan Türk Ticaret Kanunu’nun 64’üncü maddesi gereği olarak, söz konusu kanunun yürürlüğe girmesi ile beraber “Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle malvarlığı durumunu, Türkiye Muhasebe Standartları’na açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.” Diğer yandan aynı yasanın 69’uncu maddesi uyarınca yıl sonu finansal tabloların; * Türkiye Muhasebe Standartları’na uygun düzenlenmesi, * Açık ve anlaşılır olması, * Düzenli bir işletme faaliyetinin akışının gerekli kıldığı sürede çıkartılması gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun ikinci kitabında şirket birleşme, bölünme, tür değiştirme işlemleri yeniden düzenlenmiş olup, geçerli birleşmeler söz konusu yasanın 137’nci maddesinde belirlenmiş bulunmaktadır. Ayrıca; * Birleşme sözleşmesinin içeriği, * Birleşme raporu, * Birleşme sözleşmesinin ve birleşme raporunun denetlenmesi, * İnceleme hakkı ve malvarlığındaki değişiklikler, inceleme hakkı, * Malvarlığındaki değişikliklerle ilgili bilgiler, * Birleşme kararı, * Ticaret siciline tescil, * Birleşmenin hukuki sonuçları ve ilan, * Sermaye şirketlerinin kolaylaştırılmış şekilde birleşmesi konuları ayrı ayrı maddeler halinde düzenlenmek suretiyle bundan böyle yaşanan küresel ekonomik sorunlar karşısında kurumsal bütünleşmeye güven sağlamıştır. Özellikle Anonim Şirket hesaplarının denetlenmesine ve şirketlerin mali güçlerinin korunmasına yönelik olarak getirilen yeni düzenlemeler hem şirket ortaklarının haklarını güven altına almayı hem de yeni yatırımcıları korumayı hedeflemektedir. Bu bağlamda da özellikle finansal tabloların, yani hesapların denetlenmesine yönelik sistem yeniden oluşturulmuştur. Kıymetli evrak hukukunda ortaya çıkan sorunların azaltılmasına ve ticari güvencenin teminat altına alınmasına yönelik hükümlere yer verilmek suretiyle ekonominin kayıt altına alınması hedeflenmiş bulunmaktadır. Taşıma işlerinin Türk Ticaret Kanunu içerisinde ayrı bir kitap olarak düzenlenmesi, ticaret hukuku açısından ülkemizde bir yeniliktir. Veysi Seviğ http://www.ito.org.tr/wps/portal/gazete-detay?WCM_GLOBAL_CON... |