Sigortalısını Yasal Süresinde Kurum’a Bildirmeyen İşverenin Sorumluluğu |
01 Şubat 2011 | |
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasında da, Sosyal Sigortalar Yasası’nda olduğu gibi bir iş sözleşmesine tabi olarak sigortalı işçi çalıştıran işverenin, sigortalısını, öngörülen süre içerisinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kurum’a bildirilmesi zorunlu tutulmuştur (5510 sayılı SSGSSK md.8). I- GİRİŞ Bu yükümlülüğünü yasal süresinde yerine getirmeyen işverenlere cezai ve hukuki yaptırım uygulanmasını ön görmüştür. Buyruk nitelikteki söz konusu düzenlemenin temel amacı, Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmeden kacak olarak sigortalı işçi çalıştırılmasını önlemektir. Yasa’da, bir iş sözleşmesine tabi olarak işçi çalıştıran işverenin, işçisini, öngörülen süre içinde Kurum’a bildirmemesi halinde hakkında uygulanacak ceza idari para cezasıdır. Bu cezanın uygulanması için bir iş sözleşmesine tabi olarak çalıştırılan işçinin, çalıştığı işyerine göre Kurum’a bildirilmesi gereken süre içinde, örneği Kurum’ca hazırlanmış işe giriş bildirgesi ile bildirilmemesi yeterlidir. Ancak işveren hakkında hukuki yaptırımın uygulanması ise bazı koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Yazımızda, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası ile yapılan değişikliklerde dikkate alınarak, Yargıtay’ın yerleşmiş kararları doğrultusunda bu koşulların üstünde durulacaktır. II- KURUM’UN RÜCU HAKKININ KOŞULLARI Yasa’da, genel kural olarak işverenin, sigortalı işçisini işe başlattığı tarihten önce, örneği Kurum’ca hazırlanan sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kurum’a bildirmesi öngörülmüştür. Ancak, bazı iş kollarının özellikleri dikkate alınarak sigortalıların Kurum’a bildirim süreleri farklı şekilde belirlenmiştir. Buna göre işverenlerin; Ö İnşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde çalıştıracağı sigortalıları işe başladıkları gün, Ö Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alarak çalıştırılan sigortalılar ile Kurum’a ilk defa işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde, ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalıştırılmaya başlatılan sigortalılar, işe başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolacağı tarihe kadar, Ö Kamu idarelerince istihdam edilen İşsizlik Sigortası Yasasına göre işsizlik sigortasına tabi olmayan sözleşmeli personel ile kamu idarelerince yurt dışı görevde çalıştırılmak üzere işe alınanlar ise çalışmaya başladıkları tarihten itibaren bir ay içerisinde, Kurum’a bildirilmeleri zorunludur. İşverenler, işe başlattıkları sigortalı işçilerini yukarıda belirtilen yasal süre içinde Kurum’a bildirmemeleri halinde, Bildirgenin sonradan verildiği, Sigortalı çalıştırıldığının Kurum’ca saptandığı, Tarihten önce meydana gelen iş kazası meslek hastalığı hastalık ve analık nedeniyle yaptığı her türlü giderlerden Kurum’a karşı sorumlu tutulmuştur. Görülüyor ki işverenin Kurum’a karşı sorumluluğunun doğması iki koşula bağlanmıştır. Bunlardan birisi sigortalının yasal süresinde Kurum’a bildirilmemiş olması, diğeri ise zararlandırıcı sigorta olayının sigortalı çalıştırıldığının Kurum tarafından öğrenilmeden önce meydana gelmiş olmasıdır. Sigortalının Kurum’a bildirilmesi için yasada öngörülen süre içinde meydana gelen zararlandırıcı sigorta olayı için Kurum’un rücu hakkı doğmamaktadır[1]. Yargıtay, sigortalısını iki ayrı işyerinde çalıştıran ve işyerinden birinden Kurum’a bildirmesine rağmen diğer işyerinden bildirmeyen işverenin, sigortalısının Kurum’a bildirilmediği işyerinde uğrayacağı iş kazası nedeniyle Kurum’a karşı sorumlu olacağı görüşündedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu verdiği bir kararında ise, Kurum’a verilen dönem bordrolarının (prim hizmet belgelerinin) sigortalı işe giriş bildirgesinin yerine geçemeyeceği yönündedir[2]. Ancak Yargıtay 10.Hukuk Dairesi, işe giriş bildirgesi dışında, dönem bordrosu (prim hizmet belgesi) Kurum’a verilen ve primleri ödenen sigortalının, işe giriş bildirgesinin yasal süresinde Kurum’a bildirmemesi nedeniyle, işverenin sorumlu tutulamayacağı görüşündedir[3]. Hiç kuşkusuz prim hizmet belgesinin Kurum’a verilmiş olması işverenin sigortalı işe giriş bildirgesini Kurum’a verme yükümlülüğünü kaldırmamaktadır. Ancak Kurum sigortalının çalıştığını öğrendiğinden Kurum’un rücu hakkı doğmayacağı görüşü baskındır. III- YASAL SÜRESİNDE BİLDİRİLMEYEN SİGORTALI İÇİN KURUM’UN RÜCU HAKKININ KUSURSUZ SORUMLULUK ESASINA DAYANMAKTADIR Sigortalının yasal süresinde Kurum’a bildirilmemesi nedenine bağlı olarak doğan Kurum’un rücu hakkı, kusursuz sorumluluk esasına dayanmaktadır Yasada, sigortalı çalıştırılmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kurum’a bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurum’ca saptandığı tarihten önce meydana gelen iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sigortalının veya hak sahiplerinin gelir ve ödeneklerinin Kurum’ca ödenmesi, Kurum tarafından yapılan ve ilerde yapılması gerekli olan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanır ise bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin tutarı, işverenin kasıtlı veya sigortalının sağlını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı davranışının olup olmadığına bakılmaksızın, işverene ayrıca ödettirilmesi öngörülmüştür. Görülüyor ki sigortalının yasal süresinde Kurum’a bildirilmemesi nedenine bağlı olarak doğan Kurum’un rücu hakkı kusursuz sorumluluk esasına dayanmaktadır. Başka bir söyleyişle Kurum’un rücu hakkının doğması için, zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesinde işverenin kastının ya da sigortalının sağlığını koruma iş güvenliği mevzuatına aykırı hareketinin olması koşulu aranmamaktadır. Ancak Yargıtay, rücu tutarının hesaplanmasında işverenin kusurunun dikkate alınması, iş kazasında sigortalının yüzde 100 kusurlu olduğu hallerde ise hakkaniyet (BK. md. 43, 44) indiriminin yapılması görüşündedir[4]. Sigortalının yasal süresinde Kurum’a bildirilmemesinden doğan Kurum’un rücu hakkının halefiyet ilkesine dayanıp dayanmadığı da tartışma konusu oluşturmuştur. Öğretide yazarların çoğu Kurum’un rücu hakkının, sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri tazminat miktarıyla sınırlı bulunmadığı görüşündedir[5]. Yargıtay, kusursuz sorumluluğu öngören, sigortalının yasal süresinde Kurum’a bildirilmemesi sebebine dayalı olarak açılan rücu davalarında halefiyet ilkesinin söz konusu olmamasına rağmen, kıyas yolu ile tavan sınırının uygulanmasının hak ve resafet kurallarına uygun olacağına hükmetmiştir[6]. Yasada süresinde bildirilmeyen sigortalının geçirdiği iş kazası veya tutulduğu meslek hastalığı nedeniyle kendisine veya ölümü halinde hak sahiplerine bağlanacak gelirin ilk peşin sermaye tutarının işverene ödettirilmesi öngörüldüğünden, yasalar, kararnameler nedeniyle bağlanan gelirlere uygulanacak artışları Kurum’un işverenden isteme hakkı bulunmamaktadır. Celal TOZAN* Yaklaşım
(*) TÜRK-İŞ Sosyal Güvenlik Danışmanı [1] Yrg. 10. HD.’nin, 13.05.2003 tarih ve E.2003/3527, K.2003/4201 sayılı, 31.10.2003 tarih ve .2003/6930, K.2003/7632 sayılı Kararları. [2] YHGK 28.cu 1999 tarih ve 10-239/251 sayılı Kararı. [3] Yrg. 10. HD.’nin, 04.05.2001 tarih ve 8625/3492 sayılı Kararı. [4] Yrg. 10. HD.’nin, 29.09.2003 tarih ve E.2003/5754, K.2003/6311 sayılı Kararı. [5] Ali GÜZEL - Ali Rıza OKUR - Nurşen CANİKLİOĞLU, Sosyal Güvenlik Hukuku, s. 386 [6] YHGK’nın, 15.03.1995 tarih ve 10-800/166 sayılı, 06.12.1995 tarih ve 10-856/1073 sayılı Kararları.
|