Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Hacizde zor kullanma PDF Yazdır e-Posta
01 Şubat 2011

Image

Haciz, borcun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklının talebine bağlı olarak alacağın zorla tahsil edilmesinde kullanılan bir yol. Son zamanlarda haczedilen mallarda meydana gelen artış, olayın ticarete tahvil edilmesi sonucunu da ortaya çıkarmış durumda.

Haczedilen ve satışa sunulacak mallara ilişkin bilgilerin yer aldığı web sitelerindeki ciddi artış da bu durumu ortaya koyması bakımından üzerinde durulabilecek nitelikte.

Her ne kadar beklenen bir durum olsa da haciz uygulamaları bazen dramatik, bazen de istenmeyen olaylara sebep olabiliyor... Bunların dışında, yaşanması muhtemel 'zor kullanma' olayı var.

Kanunlarımız bazı durumlarda, hakkında haciz uygulanacak kişilerin mallarına ve şahıslarına karşı zor kullanılacağına ilişkin hükümler içeriyor. Konu, kamu alacakları için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da (AATUHK); özel alacaklar için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda düzenlenmiş.

ZOR KULLANILABİLECEK DURUMLAR
Zor kullanmaya hangi durumlarda başvurulabileceğinin sınırları kanunlarımızda belirgin bir biçimde çizilmemiş. Kanunlardaki düzenlemeden anlaşılan, borçlunun haczedilebilir nitelikteki mallarını gizlemesi halinde bu yola başvurulabileceği yönünde. Başka bir deyişle, borçlu haciz yapılmasını engellerse veya haczi zora sokarsa zor kullanılabiliyor.

Borçlunun şahsına karşı zor kullanılması AATUHK 80/3'te hükme bağlanmış: 'Borçlunun üzerinde haczi kabil kıymetli mallar bulunduğu ve kendisi bunları rızasiyle teslim etmediği veya üzerinde sakladığı takdirde şahsına karşı da zor kullanılır.'

Bu hükmün benzerine, İİK' nun 80/4. maddesinde yer verilmiş: 'Haczi yapan memur, borçlunun üzerinde para, kıymetli evrak, altın veya gümüş veya diğer kıymetli şeyleri sakladığını anlar ve borçlu bunları vermekten kaçınırsa, borçlunun şahsına karşı kuvvet istimal edilebilir.'

AKLA GELEN SORULAR
Yukarıda yer alan hükümler akla bazı soruları getiriyor. Borçlunun üzerinde haczi kabil mallar bulunduğu nasıl anlaşılacak? Bu konuda objektif ölçü nedir? Şahsa karşı zor kullanılmasında, 'ölçü' nedir? Örneğin, haciz memuru borçluyu dövecek midir? Buradaki ölçü, borçlunun üzerini arama ile sınırlı olabilir. Zor kullanma, kolluk kuvvetlerine ait olan bir yetki. Bunun madde metnine açıkça yazılması daha doğru olmaz mı? Kanunda kolluk kuvvetlerinin 'yardım zorunluluğu' olduğu belirtiliyor. İşlemi yapan memur yardım talep etmezse ya da yardım talebine kolluk kuvvetlerinden olumlu cevap gelmezse kendisi zora başvurabilir mi? Kanunda bu hususlar açıkta bırakılmış.

Tamamen sübjektif bir durumu ifade eden 'şüphe' üzerine şahsa karşı zor kullanılabilmesi hukukla hangi ölçüde bağdaşmaktadır? Konunun başka bir boyutu ise, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 24. maddesi hükmü ile ilgili. Maddenin ilk fıkrasına göre; 'Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.' Bu hüküm haciz memurunun keyfi davranması ve ölçüyü aşmasına olanak sağlayabilir mi?

Ayrıca, zor kullanan memurun ölçüyü kaçırması halinde borçlu karşılık verirse, borçlunun durumu TCK' nın 25. maddesi kapsamında 'meşru savunma' olarak değerlendirilebilir mi? Görüldüğü gibi, haciz uygulamasında zor kullanma konusunda oldukça fazla belirsizlik bulunuyor.

Zor kullanma konusunda hukuka uygun olan uygulama, kolluk kuvvetlerine başvurulmasıdır. Kullanılacak gücün ölçüsü ise üzerini aramaya yetecek şekilde el ve ayaklarının tutulmasıdır.

Görüldüğü gibi hacizde zor kullanma konusu, takip hukukunun her iki dalında da birbirine benzer şekilde 'soyut' hükümler içeriyor. Hukuk devleti ilkesinin gereği olarak, bu hükümlerin uygulamada sorun yaratmayacak biçimde 'somutlaştırılması' gerekiyor.

Haczedilebilecek malvarlığında sınır
Ödeme emrine rağmen borcun süresinde ödenmemesi üzerine alacaklı tahsil dairesi, gerek mal bildiriminde bulunan borçlunun bildirdiği malları ve gerekse kendi belirlediği malları haczeder. Haciz işleminde amaç kamu alacağının tahsil edilmesini sağlamaktır. Dolayısıyla haczedilebilecek mal ve hakların 'kamu alacağını karşılayacak miktarda' olması yeterli olup, borçlunun tüm malvarlığının haczine gerek yoktur. Kendisine haciz uygulanan borçlu, kamu borcunu ödemezse, haczedilen mallar paraya çevrilir. Elde edilen paradan kamu alacağı tahsil edildikten sonra haciz masrafları düşülür; kalan tutar kendisine geri verilir.

Metin Taş/Sezgin Özcan

http://www.aksam.com.tr/hacizde-zor-kullanma-948y.html