Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Havayolu Yolcu Taşımacılığında Vergileme ve Sorunlar PDF Yazdır e-Posta
08 Şubat 2011

Image

Herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücü ölçüsünde vergi ödemesi, anayasal bir görevdir. Bu görev ifa edilirken, konulan kuralların mükellefler arasında adaleti ve eşitliği sağlayıcı nitelik arzetmesi, aynı durumda olanların aynı, farklı durumda olanların ise farklı bir vergileme rejimine tabi tutulmaları gerekir.

I- GİRİŞ

Nitelik itibariyle doğrudan vergileme yoluyla alınan vergilerin, literatürde vergi adaletini sağlama kaygıları daha yüksektir. Zira, kişi ve kurumların gelirlerinin tam olarak kavranması, ailevi ve şahsi durumların dikkate alınması ve diğer ayırt edici unsurlarla mükellefin gerçek mali gücüne ulaşılması hedeflenmektedir.

Diğer taraftan, dolaylı vergilemede ise vergilendirilecek gelirle ilgili veya vergilendirme konusuyla mükelleflerin özel durumları dikkate alınmaz, sadece vergilemeye konu mal ve hizmetin tüketilmesi suretiyle farklı durumda olanların aynı vergiye muhatap kılınmaları gerçekleşir. Böylelikle, dolaylı vergilerin mali güce göre vergileme ana ilkesi tam olarak sağlanamaz.

Bu açıdan bakıldığında, KDV, ÖTV, Damga Vergisi gibi birtakım vergilerin dolaylı vergiler olarak vergilemede adalet ve mali güce göre vergilemeyi sağlayamadıkları ortadadır.

Dolaylı ve doğrudan vergiler konusunda bu kısa tanımlamadan sonra hayatımızın her alanında etkisi olan dolaylı vergilemeye bir örnek de, havayolu taşımacılığında rastlanmaktadır. Bu yazımızda, özellikle havayolu yolcu taşımacılığında bireysel tüketicilerin vergilemeden nasıl etkilendikleri ve çözüm önerileri sıralanacaktır.

II- UÇAK SEYAHATLERİNDE VERGİLEME

Uçak seyahatlerinde özellikle son dönemlerde gerek yolcu kapasitesinde ve gerekse güzergâh hinterlandında önemli değişim ve gelişmeler yaşanmaktadır.

2009 yılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Faaliyet Raporu verilerine göre, 2002 yılında sivil havacılıkta serbestleşme yönünde atılan adımlar ve özel sektörün tarifeli sefer düzenlemeye başlaması ile birlikte Türk Sivil Havacılığı çok hızlı bir büyüme eğilimine girmiş ve dünyada ortalama % 5 olarak gerçekleşen sektörel büyüme hızı, Türkiye’de  %53 gibi rekor bir gelişme göstermiştir.

Aynı dönemde iç hatlarda 419.422, dış hatlarda 369.047 ve transit uçuşlarda 277.584 olmak üzere toplam 1.066.053 uçak trafiği gerçekleşmiştir. Taşınan yolcu sayısına bakıldığında iç hatlarda 41.227.000, dış hatlarda 44.281.000 olmak üzere toplamda 85.508.000’e ulaşılmıştır.

Bütün bu rakamlara bakıldığında; sektörün 2,2 milyar Dolar civarında olan cirosunun bugün itibariyle 10 milyar Doları aşması, bu gelişmenin ne denli önemli bir aşamaya geldiğinin en güzel göstergesidir.

Havacılık sektöründe yaşanan gelişmelerin rakamsal göstergeleri bu boyutta iken, özellikle bilet fiyatlarına bakıldığında oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya çıktığı görülmektedir.

Normal koşullar altında, mal veya hizmetin çekirdek fiyatına veya oluşan katma değere göre artması gereken dolaylı vergilerin, bilet fiyatı ne olursa olsun her düzey fiyat seviyesinde aynı seyrettiği görülmektedir.

İnternet üzerinden yapılan biletleme fiyatları itibariyle konu incelendiğinde, havayolu şirketleri bazında vergilemede de farklılıklar olduğu ve bazı durumda verginin çekirdek fiyatın üzerine çıktığı görülebilmektedir. Diğer bir nokta, fiyat ne olursa olsun alınan verginin değişmemesi ve bunun da bilet fiyatlarının esnekliğini önemli ölçülerde etkilemesidir.


Fiyat (TL)

Vergi (TL)

Vergi/Fiyat oranı

HAVAYOLU ŞİRKETİ 1

 

(%)

53,00

31,00

58,5

23,00

31,00

134,8

83,00

31,00

37,3

158,00

31,00

19,6

HAVAYOLU ŞİRKETİ 2

 

 

28,00 

26,00

92,9

38,00

26,00

68,4


Biletleme usullerinde ortaya çıkan diğer bir sonuç, yeterince vergi kalemlerinin net olarak ortaya konmaması ve hangi kalemin vergi, hangi kalemin ise bir gider veya sigorta karşılığından doğduğunun tespit edilememesidir. Fiyatlara göre esnekliği “0” olarak beliren vergi kaleminin, tüketiciler açısından da önemli sonuçları görülmektedir.

Tüketicilerin öncelikle, düşük fiyat seviyelerini baz alarak bu fiyatı aşan ölçüde bir “vergi”ye muhatap kılınmaları, vergiden kaynaklanan nedenlere bağlı tüketim esnekliğini sınırlandıracaktır. 23 TL fiyatlı bir uçuş planı ile vergi dahil bu rakamın 54 TL’ye çıkması arasında tartışmasız bir kararsızlık olacağı ve tüketimin gözden geçirileceğine kuşku yoktur.

Kullanılan vergilemenin maktu bir vergileme olmadığı hesaba katıldığında nispi vergilemede bu derece sabit bir vergi miktarının hangi gerekçelerle şekillendiği de gerçekten açıklanmaya muhtaçtır.

Vergili uçuş biletlerinde yaşanan diğer bir tüketim boyutu ise tüketicilerin hangi vergi kalemini ödediklerini net olarak görememeleridir. Bazı hesaplamalara göre vergi kalemi içinde sigorta bedeli, havalimanı vergisi, akaryakıt harcı gibi değişik vergi kalemlerinin bileşkesinden söz edilse bile bunların toplanarak tek vergi kalemi altında konsolide edilmesi, başlı başına eksik bir bilgilendirme, dolayısı ile gereksiz bilgi kirliliğine de yol açabilmektedir.

III- YAPILMASI GEREKENLER

Uçak yolculuklarında vergi ile beraber ortaya çıkan farklı uygulama ve fiyatlandırma politikalarının daha şeffaf ve anlaşılabilir bir tarzda dizayn edilmesinin hiç şüphesiz olumlu sonuçları olabilecektir.

Her geçen gün artan yolcu trafiği göz önüne alındığınca, daha konforlu, ekonomik ve hayatı kolaylaştıran ulaşım olanaklarının mümkün olduğunda vergi ve diğer yüklerden arındırılarak hızlandırılması, bir medeniyet dönüşüm projesi olarak algılanmalıdır.

Bu kapsamda yapılabilecek en önemli adımlardan biri, fiyatın da bazen üzerinde seyreden ve düşük gelirli kesimlerin tüketim kararlarını etkileyen fiyata göre değişmez “vergi” yapısının bir şekilde dönüştürülmesi ve fiyata duyarlı bir hale getirilmesi gerekir. Kısaca düşük fiyata düşük vergi anlayışı hakim kılınmalıdır.

İkinci olarak atılacak adımlardan biri, vergilemenin belgelerde daha net ve anlaşılabilir olarak uygulanmasının temin edilmesidir. Tüketicinin ödediği vergi her ne ise onu bilmesi kadar doğal bir şey olamaz. Vergi adı altında toplulaştırılan birtakım ödeme unsurlarının, vergi ile tekleştirilmesi sakıncalıdır. Tamamının en azından vergi olmadığı bilindiğine göre vergi olmayan kalemlerin vergi diye addedilmesi, başta Anayasal hükümler olmak üzere vergi kanunlarına alenen aykırılık teşkil edebilecektir.

IV- SONUÇ

Özellikle son yıllarda giderek artan bir ölçüde, ulaşım hizmetlerinin çeşitliliği ve kalitesinde gözle görülür iyileşmeler yaşanmaktadır.

Bu iyileşmeden en büyük pay ise havayolu taşımacılığına aittir. Kişilerin hayat kalitesini yükselten ve emek-zaman tasarrufu sağlayan uçak yolculuklarının maliyetlerinin aşağıya çekilmesi, hiç şüphesiz bu kalitenin artırılmasına ve korunmasına hizmet edecektir.

Ödenen çekirdek fiyat dışında vergi kalemlerine bakıldığında, akaryakıt harcı, KDV ve havalimanı giriş bedeli gibi değişik adlar altında alınan, ancak vergi kalemi altında toplulaştırılan tutarların aşağı çekilmesi, sonuç itibariyle tüketiciye yansıtılacak miktarlarda da düşüşe neden olacak ve her kesimin bu hizmetten yararlanması mümkün hale gelebilecektir.

Daha öncesinde yapılması gereken, toplu vergi kalemi altında gösterilen tutarların açık ve net olarak biletlemede ayrı ayrı gösterilmesidir. Sonrasında ise özellikle akaryakıt harcı ve havalimanına giriş bedellerinin düşürülmesi noktasında gerek havayolu şirketlerinin ve gerekse yer ve işletme hizmetlerini veren şirketlerce ortak bir kararla aşağıya çekilmesi alternatifleri denenmelidir. Bu süreçte, devletin vergi dışındaki diğer kalemlerin aşağıya çekilmesinde göstereceği olumlu yaklaşım, havayolu taşımacılığında yurtiçi ve yurtdışı yolcu kapasitesinin derinlik kazanmasına yardım edebilecektir.

 

Mustafa ÇOLAK*

Yaklaşım

* Maliye Bakanlığı, Daire Başkanı