Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kâr Paylarında Beyanname Verebilmenin Önemi (Daha Çok Kâr Payı, Daha Az Vergi!) PDF Yazdır e-Posta
10 Şubat 2011

Image

Anayasamızın 73. maddesi hükmü uyarınca, herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır.

I- GİRİŞ

Vergide genellik ilkesi uyarınca, herhangi bir ayırım yapılmaksızın malî gücü olan herkesin vergi yüküne katılması ve vergi ödemesi gerekir. Mali güce göre vergilendirme, verginin yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasını ifade eder.

Mali güce göre vergilendirme ilkesi, aynı zamanda vergide eşitlik sağlanmasının uygulama aracı olup, malî gücü fazla olanın malî gücü az olana göre daha fazla vergi ödemesini gerektirir. Vergide eşitlik ilkesi ise malî gücü aynı olanlardan aynı, farklı olanlardan ise farklı oranda vergi alınması esasına dayanır.

Genel itibariyle vergilendirmenin yasal çerçevesini oluşturan kurallar bu şekilde belirlenmiş olsa da bazen vergi kanunlarında yer alan birtakım düzenlemelerin bu evrensel kriterleri ihlal ettiğini görmekteyiz. Çalışmamızda bu nitelikteki düzenlemelerden birini teşkil eden “kâr paylarının vergilendirilmesi” hususunu irdelemeyi ve özellikle kâr paylarında beyanname verebilmenin önemini örnekler yardımıyla ortaya koyabilmeyi amaçlıyoruz.

II- KÂR PAYLARININ VERGİLENDİRİLMESİNİN YASAL DAYANAĞI

Her nev’i hisse senedi için ödenen kâr payları menkul sermaye niteliğindedir (GVK md. 75/1). Gerçek kişiler tarafından elde edilen temettü gelirleri GVK’nın 94. maddesi hükmü uyarınca % 15 vergi kesintisine tabidir. Gerçek kişilerin ellerinde bulundurdukları hisse senetleri karşılığında almış oldukları temettü vergi kesintisi yapılmış net tutarı ifade eder.

Hisse senetlerinde esas vergilendirme stopaj yoluyla gerçekleştirilse de bu her zaman nihai vergileme mahiyeti taşımamaktadır. Şöyle ki;

GVK’nın 22/2. maddesi hükmü uyarınca, gerçek kişiler tarafından tam mükellefiyete tabi kurumlardan elde edilen kâr paylarının yarısı gelir vergisinden istisnadır. Ancak istisnanın kârı dağıtan kurum bünyesinde yapılacak stopaj açısından geçerliliği yoktur. Yani stopajın matrahı dağıtılan kârın tamamıdır.

Stopaj dağıtılan kâr payının tamamı üzerinden yapılmakta, elde edilen kârın yarısı gelir vergisinden istisna olmaktadır. Fakat eğer elde edilen kârın istisna dışında kalan yarısı beyan sınırını aşar ve dolayısıyla beyanname verilirse, beyan edilen gelirden ödenen stopajın tamamı mahsup edilmektedir.

Daha açık ifade etmek gerekirse, kârın yarısı beyan edilirken stopajın tamamı mahsup edilmektedir. Bu durumda ortaya şöyle bir sonuç çıkmaktadır. Eğer elde edilen kâr payı nedeniyle beyanname verilirse daha düşük vergi ödenmektedir. Yani daha fazla kâr payı elde eden mükellefler kendilerinden daha az kâr payı elde edenlerden az vergi ödemektedirler. Bu durumda mali güce göre vergilendirme ilkesi ile taban tabana zıt bir durum ortaya çıkmaktadır.

III- DAHA ÇOK KÂR, DAHA AZ VERGİ (ÖRNEKLER)

Konuyu örnekler yardımıyla açıklayalım;

Örnek-1: Ahmet Bey ve Serpil Hanım (XYZ) A.Ş’ nin hissedarları olup; Ahmet Bey’in elinde 44.000 adet, Serpil Hanım’ın elinde ise 43.999 adet şirket hissesi bulunmaktadır. (XYZ) A.Ş. Mart ayında gerçekleştirdiği genel kurulda 2010 hesap dönemi kârında hisse başına brüt 1 TL nakit kâr payı dağıtma kararı almıştır.

Bu durumda başkaca beyana tabi gelirleri olmadığını varsaydığımız Ahmet Bey ve Serpil Hanım’ın elde edecekleri kâr payları açısından ne kadar gelir vergisi ödeyeceklerini karşılaştırmalı olarak hesaplayalım.

 

Ahmet Bey

Serpil Hanım

Brüt Kâr Payı

(1 * Hisse Sayısı)

44.000 TL

43.999 TL

Yapılacak Stopaj

(Brüt Kâr * 15 %)

6.600 TL

6.599,85 TL

Net Kâr Payı

(Brüt Kâr Payı * 0,85)

37.400 TL

37.399,15 TL

Beyanname

VERECEK

VERMEYECEK

Ödenmesi Gereken Vergi

3.960 TL

6.599,85 TL

İade Alır mı?

EVET

HAYIR

İade Tutarı

2.640 TL

0

Ödenen Toplam Vergi

3.960 TL

6.599,85 TL

Efektif Vergi Oranı

(Ödenen Vergi/Brüt Kâr)

% 9

% 15

Ahmet Bey’in elde etmiş olduğu kâr payının yarısı vergiden istisnadır. İstisna dışında kalan tutar 2010 yılında elde edilen gelirler için geçerli olan 22.000 TL’lik beyanname verme sınırını geçtiği için Ahmet Bey elde ettiği brüt kâr payının yarısını beyan edecek, hesapladığı vergiden kâr dağıtımı aşamasında şirket tarafından yapılan stopajın tamamını mahsup edecektir.

Tablodan da açıkça görülebileceği üzere Ahmet Bey’in fazladan sahip olduğu 1 adet (XYZ) A.Ş. hisse senedi Ahmet Bey’e tam 2.640 TL daha az vergi ödeme imkanı sağlamıştır. Yani Ahmet Bey elde ettiği kâr payını beyan edebildiği için Serpil Hanım’dan daha fazla kâr payı elde etmesine rağmen daha az vergi ödemiştir. Üstelik sadece oran olarak değil, mutlak olarak da daha az vergi ödemiştir.

Sonuç olarak daha çok kâr payı elde eden tarafın daha az vergi ödemesi gibi çarpık bir durum ortaya çıkmaktadır ki; bize göre bu durum ne mali güce göre vergi ödeme ilkesi ile ne de vergilemede eşitlik ve adalet ilkesi ile bağdaşmaktadır. Kâr paylarının vergilendirilmesine ilişkin düzenlemenin de böyle bir durumu arzulamadığı, esas amacın temettü gelirleri üzerindeki vergi yükünün azaltılması olduğu düşüncesindeyiz.

Ancak sorun tamamen yarısı istisna olan bir kazancın beyan edilmesi durumunda hesaplanan vergiden, kazancın tamamı üzerinden yapılan stopajın mahsubuna imkan tanınmasından kaynaklanmaktadır. Yapılması gereken kazancın yarısının istisna olmaktan çıkarılmasıdır. Eğer kâr payları üzerindeki vergi yükü düşük tutulmak isteniyorsa bu amaca stopaj oranı % 15 yerine örneğin % 7,5 tutularak ulaşmak mümkündür.

Yukarıdaki örnekte Ahmet Bey ile Serpil Hanım’ın sahip olduğu hisse sayıları dolayısıyla elde ettikleri kâr payı geliri neredeyse eşittir. Hemen hemen aynı geliri elde eden mükelleflerden biri % 9, diğeri % 15 vergi ödemek durumunda kalmakta; bu farklılık sadece oran bazında kalmamakta ödenmesi gereken vergiye de aynı şekilde yansımaktadır.

Örnek-2: Rakamları değiştirip örneğin Ahmet Bey’in 48.000 adet, Serpil Hanım’ın ise 32.000 adet (XYZ) A.Ş. hissesine sahip olduğunu ve şirketin dağıttığı kârın aynı olduğunu kabul edelim. Bu yeni durumun rakamsal sonuçları aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi olacaktır.

 

 

Ahmet Bey

Serpil Hanım

Brüt Kâr Payı

(1 * Hisse Sayısı)

48.000 TL

32.000 TL

Yapılacak Stopaj

(Brüt Kâr * 15 %)

7.200 TL

4.800 TL

Net Kâr Payı

(Brüt Kâr Payı * 0,85)

40.800 TL

27.200 TL

Beyanname

VERECEK

VERMEYECEK

Ödenmesi Gereken Vergi

4.500 TL

4.800 TL

İade Alır mı?

EVET

HAYIR

İade Tutarı

2.700 TL

0

Ödenen Toplam Vergi

4.500 TL

4.800 TL

Efektif Vergi Oranı

(Ödenen Vergi/Brüt Kâr)

% 9,375

% 15

 Görüleceği üzere Ahmet Bey Serpil Hanım’dan % 50 daha fazla kâr payı elde etmekte ve buna rağmen halen 300 TL (=4.800 – 4.500) daha az vergi ödemektedir.

Ahmet Bey’in 2010 yılında elde ettiği brüt kâr payı 44.000 TL ile 239.200 TL arasında olduğu sürece Ahmet Bey iade almaya devam edecektir.

Efektif vergi oranı açısından bakıldığında, 239.200 TL’ye ulaşana kadar Ahmet Bey açısından efektif vergi oranı kademeli biçimde artarak % 15’e yaklaşacaktır. Elde edilen brüt kâr payı 239.200 TL sınırına geldiğinde Ahmet Bey ile elde ettiği kâr payı nedeniyle beyanname veremeyen Serpil Hanım’ın (ya da benzeri mükelleflerin) efektif vergi oranı eşitlenerek % 15 olacaktır.  Daha açık ifadeyle elde ettiği kâr payı nedeniyle beyanname verebilen mükellefler beyanname vermeyen mükelleflere göre brüt kâr payları 239.200 TL sınırına ulaşana kadar daha düşük bir orandan vergi ödeyeceklerdir. Artan oranlı vergileme söz konusu sınır aşıldığında çalışmaya başlayacaktır.

IV- SONUÇ OLARAK

Şüphesiz kâr paylarının vergilendirmesi ile ilgili düzenlemelerin amacı daha az kâr elde eden mükelleflerden daha fazla vergi almak değildir. Ayrıca hisse senetleri ve benzeri sermaye piyasası araçlarının vergilemesi ile ilgili düzenlemeler son derece hassas düzenlemeler olup, doğrudan ekonomik dengeleri etkileyebilecek niteliktedirler. Kâr paylarının yarısının vergileme dışında tutulmasındaki amaç hisse senedi temettüleri üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesidir. Bu da son derece anlaşılabilir bir amaçtır.

Ancak istisna olduğu için beyannameye dahil edilmeyen kâr payı üzerinden yapılan stopajın beyanname üzerinde hesaplanan vergiden mahsubuna mahsubuna imkan tanınması vergileme tekniği açısından sıkıntılı olduğu kanaatindeyiz. Bu savımızı gayrimenkul sermaye iratlarının vergilendirilmesindeki benzer bir durumu örnek göstererek desteklemek gerekirse; konut kiralarında gerçek gider usulünü seçen vergi mükellefleri konut kirasının vergiden istisna tutulan kısmına isabet eden gerçek giderlerini beyannamede üzerinde mahsup edememektedirler. Yani istisna tutulan kazanç için yapılan gider beyanname üzerinde dikkate alınamamaktadır. Benzer mantığın kâr paylarında da geçerli olması beklenen bir durumdur. Yani vergiden istisna tutulan kâr payı için tevkifat yoluyla ödenen verginin hesaplanan vergiden mahsup edilememesi gerekir düşüncesindeyiz.

Ayrıca hisse senedi temettü gelirleri üzerindeki vergi yükü düşük tutulmak isteniyorsa, bu amaca kâr paylarının yarısı istisna tutulmak yerine stopaj oranı düşürülerek ulaşmak daha basit, anlaşılır ve adil bir yöntem olur kanısındayız.

 

Volkan YÜKSEL*

Yaklaşım 

 *  Baş Hesap Uzmanı