Bir unvana sahip, esas sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş ve borçlarından dolayı yalnız mal varlığı ile sorumlu bulunan anonim şirketlerin ortaklık yapılarında çeşitli nedenlerle değişiklikler olabilmekte ve şirketteki ortaklık payları devredilebilmektedir.
I- GİRİŞ Bu makalemizde, anonim şirketlerdeki ortaklık paylarının elden çıkarılmasının Gelir Vergisi Kanunu yönünden ne tür vergisel sonuçlar doğuracağını irdelemeye çalışacağız. II- ANONİM ŞİRKETLERDE HİSSE DEVRİ Sahip olunan payı temsil etmek üzere çıkartılmış bir hisse senedine sahip bulunulmaması durumunda, sahip olunan pay senede bağlanmamış demektir. Bu durumda sahip olunan pay, payını devir eden ile devir alan arasında yapılacak bir devir sözleşmesi ile devir edilebilir. Eğer anonim şirketin ortaklık payları senede bağlanmışsa söz konusu senetler kıymetli evrak hükmündedir. Bu durumda senedin teslimi ile ortaklık hakkının devri mümkündür. Hisse senetleri nama ya da hamiline düzenlenebilir. Nama yazılı ihraç edilen hisse senetleri alacağın temliki ya da ciro ve senet üzerindeki zilyetliğin devri ile nakledilir. Pay sahipleri pay oranlarıyla birlikte şirket pay defterine yazılır. Dolayısıyla nama yazılı hisse senetleri sahipleri bu senetleri devrettiklerinde bunu şirkete bildirmekle yükümlüdürler. Devir şirkete karşı ancak pay defterine kayıtla hüküm ifade eder. Hamiline düzenlenmiş senetler kimin mülkiyet alanında ise zilyetliği ona ait olan senetlerdir. Çünkü bunların üzerinde ortağın adı yazılmaz. Bunun sonucu olarak da hamiline yazılı hisse senetleri zilyetliğin nakli, yani senedin teslimi ile devrolunur. Bu sebeple hamiline düzenlenmiş hisse senetlerinin devri oldukça kolay ve pratiktir. III- ANONİM ŞİRKETLERDE HİSSE DEVRİNİN, GELİR VERGİSİ YÖNÜNDEN SONUÇLARI Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesi hükmü uyarınca, ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar değer artış kazancı mahiyetindedir(1). Madde hükmüne göre, ivazsız elde olunan hisse senetlerinin elden çıkarılması ile bir bedel karşılığı edinilen hisse senetlerinin iktisap tarihinden itibaren iki yıl geçmesinin ardından sağlanan kazançlar gelir vergisinin konusuna girmemektedir. Maliye Bakanlığı’nın 232 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde, hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde, şirketlerin yeniden değerleme fonlarını, gayrimenkul satış kazançlarını veya geçmiş yıl kârlarını yahut benzeri iç kaynaklarını sermayeye eklemeleri dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, daha önceden sahip olunan ve bedelsiz hisse senedinin elde edilmesine kaynaklık eden hisse senetlerinin iktisap tarihi esas alınacağı ve sürenin buna göre hesaplanacağı belirtilmiştir. Anonim şirketlerin dış kaynaklı sermaye artırımlarından edinilen bedelli hisse senetlerinin iktisap tarihini tespit açısından ise bu senetlerin rüçhan haklarına bağlı olarak elde edilip edilmediğine göre bir ayrım gündeme gelecektir. Adı geçen Genel Tebliğ açıklamasında, hisse senedi sahipleri tarafından rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle itibari değerleri ödenerek sahip olunan hisse senetleri yönünden iktisap tarihi olarak, sahip olunan ve rüçhan hakkını sağlayan eski hisse senetlerinin iktisap tarihi esas alınacağı, buna karşılık ortakların rüçhan hakları sınırlanmak suretiyle yapılan sermaye artırımlarında, bir başka deyişle rüçhan haklarına dayanılmayarak edinilen hisse senetlerinde ise ortaklarca yeni bir alım işleminin gerçekleştiği kabul edilerek, bu satılan yeni hisselerin iktisap tarihine itibar edileceği belirtilmiştir. Belirli bir şirketin hisse senetlerinden değişik tarihlerde alımlar yapıldıktan sonra, alınan hisse senetlerinin bir kısmının elden çıkarılması halinde, mükellefler elden çıkarılan hisse senetlerinin hangi işlemle veya hangi tarihte alınan hisse senetleri ilgili olduğunu bizzat kendilerinin belirleyebilmesi söz konusu olacaktır. Değer artış kazancının tespitinde, satış bedelinden elden çıkarılan hisse senetlerinin maliyet bedelinin düşülmesi gerekmektedir. Vergi Usul Kanunu’nun 262. maddesi hükmüne göre; maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi dolayısıyla yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamıdır. Şirketlerin iç kaynaklarından sermaye yedeklerini sermayelerine eklemeleri yoluyla artırımında bulundukları hallerde, bu işlem sonrasında, gerek önceden sahip olunan gerekse sermaye artırımı dolayısıyla alınan hisse senetlerinin maliyet bedeli, daha önce sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedelinin, sermaye artırımı sonrasında sahip olunan toplam hisse senedi sayısına bölünmesi suretiyle tespit edilecektir. Şirketlerin kâr yedeklerini kullanmak suretiyle sermaye artırımında bulundukları hallerde ise bu işlem dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedeli, daha önce sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedeliyle yeni alınan hisse senetlerinin itibari değerleri toplamının sermaye artırımı sonrasında sahip olunan toplam hisse senedi sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanacaktır(2). SPK uyarınca halka açık şirketler dışında, anonim şirketlerin ortaklık payını temsilen hisse senedi bastırmaları zorunlu değildir. Ortaklık paylarını temsilen hisse senedi bastırmamış şirketlerde iki durum söz konusu olabilir. Bunlardan birincisi; şirket “ilmühaber” adı verilen geçici hisse senedi çıkarmış olabilir. İkincisi ise şirketin hisseleri ne ilmühabere ne de hisse senedine bağlanmış olabilir. Yani paylar, senede bağlanmamış, çıplak halde olabilir. Gelir Vergisi Kanunu’nun hisse devir kazançlarını kapsamına alan ve iktisaptan itibaren iki yıl geçtikten sonra satış kazancını verginin konusu dışına çıkaran mükerrer 80. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için devre konu olan unsurun menkul kıymet olması şarttır. Bu noktada özellikle hisse senedi bastırmamış ve fakat “ilmühaber” bastırmış anonim şirketlerde söz konusu ilmühaberlerin devredilmesi durumunda, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesindeki düzenleme açısından iki yıllık süre şartına uyulmuşsa bu işlem sonucunda oluşan kazanç vergiye tabi olmayacaktır (Vergi Usul Kanunu 232 Seri No.lu Genel Tebliği). Bir başka anlatımla iki yıl veya daha fazla süreyle ilmühabere sahip olan bir kişinin, bu ilmühaberlerin devrinden sağladığı kazançlar, gelir vergisinin konusuna girmez. Anonim şirketler ortaklık paylarını temsil eden hisse senedi ya da ilmühaber bastırmamış olabilirler. Diğer bir ifadeyle ortaklık haklarını temsil eden herhangi bir kıymetli evrak mevcut olmayabilir. Bu nitelikteki ortaklık haklarının devrinde ise Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinin 1. bendinin değil, 4. bendinin dikkate alınması gerekir. Nitekim Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinin 4. bendi hükmü uyarınca, “Ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar” değer artış kazancı mahiyetindedir. Dikkat edilirse GVK’nın mükerrer 80. maddesinin 4. bendinin aynı maddenin 1. bendinden farkı, menkul kıymet devrinde geçerli olan iki yıllık sürenin burada söz konusu olmamasıdır. Yani, anonim şirketlerin hisse senedi veya ilmühabere bağlanmamış paylarının devrinde, kazancın vergiye tabi olması açısından, iktisap tarihi ile devir arasında geçen sürenin bir önemi bulunmamaktadır. Satış kazancının vergiye tabi olduğu hallerde, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 81. maddesine göre, satış kazancının tespitinde, maliyet bedelinin elden çıkarma işleminin yapıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsü’nce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırıp revize edilerek dikkate alınması gerekmektedir. Bu suretle, enflasyona tekabül ettiği kabul edilen kazanç kısmı vergi dışına çıkmakta, reel kazancın vergilendirilmesi sağlanmaktadır. Ancak bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının yüzde 10 veya daha fazla olması gerekmektedir. 2011 yılında elde edilen değer artış kazançlarının vergilendirilmesinde kazancın 8.000 TL’si vergiden istisnadır. İlker Şadi İŞLEYEN Yaklaşım * İller Bankası Müfettişi (1) İMKB’de işlem gören hisse senetlerinin elden çıkarılması durumunda, GVK’nın geçici 67. maddesine göre vergileme yapılacaktır. (2) , |