Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Devletin Anonim Şirketler Aleyhine Fesih Davası Açabileceği Haller PDF Yazdır e-Posta
19 Şubat 2011

Image

Anonim şirketlerle ilgili olarak mevzuatta ve doktrinde bir takım ilkeler kabul edilmiş olup, bu ilkelerden biri de “Devletin ilgilenme ilkesi” dir.

I- GİRİŞ

Bu ilkenin temel amacı; şirket tüzel kişiliğinin, pay sahiplerinin, alacaklıların, çalışanların ve şirketle ilişkisi bulunan diğer kurum ve kişilerin menfaatlerini korumak, kamuoyunun şirketlere olan güvenini artırmak ve iktisadi açıdan kamu düzenini sağlamaktır. Söz konusu ilke kapsamında Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) bir takım düzenlemelere yer verilmiştir. Bunlar; tebliğle belirlenecek anonim şirketlerin kuruluş ve ana sözleşme değişikliği işlemlerinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın iznine tabi olması, şirket hesap ve işlemlerinin anılan Bakanlık müfettişlerince denetlenmesi, genel kurul toplantılarına Bakanlık komiserinin katılmasının zorunlu olması, belli hallerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca şirket aleyhine fesih davası açılması, konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında Devletin temsilci bulundurabilmesi şeklinde sıralanabilir.

Devletin anonim şirketlerle ilgilenmesi ilkesi kapsamında TTK’da düzenlenen hususlardan biri olan Devletin (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın) anonim şirketler hakkında fesih davası açabileceği haller ile bahsi geçen davanın kapsam ve unsurları bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.

II- SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI TARAFINDAN ANONİM ŞİRKETLER HAKKINDA FESİH DAVASI AÇILABİLECEK HALLER

A- KANUN’A, ANA SÖZLEŞMEYE VEYA KAMU DÜZENİNE AYKIRI İŞLEM VE FAALİYETLERDE BULUNULMASI

Anonim şirketlerin işlemleri, bilançonun açıklık ve doğruluk esasları çerçevesinde yapılacak incelemeyi de kapsayacak şekilde, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerince denetlenir (TTK md. 274/I). Söz konusu denetimin sonuçları bakımından, aynı maddenin ikinci fıkrasında müeyyide de öngörülmüştür. Buna göre “kanuna”, “ana sözleşme hükümlerine” veya “kamu düzenine aykırı işlemler ve faaliyetlerde” bulunduğu anlaşılan şirketler aleyhine, özel kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca fesih davası açılabilir. Bir başka ifadeyle, belirtilen aykırılıkların tespiti halinde anonim şirketlerin hayatına Devlet tarafından son verilebilir.

TTK’nın bahse konu 274. maddesi 1995 yılında 559 sayılı KHK(1) ile değiştirilmiş olup, anılan değişiklikle bir taraftan maddede geçen “Bakanlık” gibi belirsiz bir ibare yerine “Sanayi ve Ticaret Bakanlığı” denilmek suretiyle bu fesih davasını açma yetkisi açıkça ve sadece adı geçen Bakanlığa verilmiş, diğer taraftan da dava açabilme alanı genişletilmiştir. Değişiklik öncesinde sadece “şirket maksat ve mevzuuna aykırılık” veya “amme kanunları gereğince şirketin feshini gerektiren hal ve muameleleri tahakkuk ederse” anonim şirket aleyhine fesih davası açılabilmekte, “amme kanunları”(2) deyimi ise tartışmalara sebep olmaktaydı(3). Yapılan değişiklik ile doktrinde tartışılan ve uygulamada karşılaşılan sorunlar kısmen giderilmiştir.

TTK md. 274/II’de her ne kadar “ana sözleşme” ve “kanuna” aykırılık şeklinde genel ibareler kullanılmışsa da, ana sözleşme hükümlerine aykırılık kavramından özellikle ana sözleşmede fesih sebebi olarak sayılan ve şirketin faaliyet konusuna aykırılık oluşturan halleri anlamak gerekir. Aynı maddede sayılan “kamu düzenine aykırı işlem ve faaliyetlerin” hemen hemen tamamının aynı zamanda bir kanuna aykırılık oluşturduğu ve bu halin ayrı bir fesih sebebi olarak sayıldığı göz önüne alındığında, md. 274/II’de geçen “kanun” tabirinin “TTK”, “kanuna aykırılık” ifadesinin de “TTK’nın emredici hükümlerine aykırılık” şeklinde anlaşılması(4) uygun olacaktır. Bu çerçevede Sanayi ve Ticaret Bakanlığı her ana sözleşmeye ve kanuna aykırılık durumunda fesih davası açma yoluna gitmeyecek, belirtilen unsurların gerçekleşip gerçekleşmediğini detaylı olarak tetkik edecektir. Öte yandan, kanun koyucu anılan Bakanlığa belli hallerde fesih davası açma yetkisi vermekle beraber, anonim şirketlerin işlemleri (genel kurul kararları, bedeli tamamen ödenmeyen paylar için çıkarılan hisse senetleri gibi) hakkında iptal davası açma yetkisi tanımamıştır. Yargıtay’ın(5) da görüşü bu yöndedir.

Kamu düzenine aykırılıkla ilgili olarak da, anonim şirket kisvesi altında tefecilik, kaçakçılık(6), dolandırıcılık veya yasal olmayan vs. bir takım işlerin(7) yapılması ve bu işlerde şirket tüzel kişiliğinin aracı olarak kullanılması durumlarında kamu düzenini ve kamu yararını korumak amacıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından fesih davası açılabilir. Burada belirtilmesi gereken bir husus, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanabilmesine imkan sağlanmış olmasıdır. Bu halde, kamu düzenine aykırı işlem ve faaliyetlerde bulunulması ve bu faaliyetlerin aynı zamanda bir suçun unsurlarını oluşturması halinde ilgili şirket hakkında TTK’ya göre fesih davası açılması yanında, TCK’da öngörülen güvenlik tedbirleri de uygulanabilecektir.

Diğer taraftan, doktrinde TTK’nın 274/II. maddesinde fesih davası açma sebepleri arasında sayılan ana sözleşmeye ve kanuna aykırılık hallerinin belirsiz olduğu ve çok geniş yetki alanı oluşturduğu, bu durumun da hukuk güvenliği açısından sakıncalı olduğu ileri sürülmüştür. Ancak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na anonim şirketler ile ilgili olarak tanınan fesih davası açma yetkisi, sınırsız olmadığı gibi bu yetkinin keyfi kullanılması da söz konusu değildir. Bakanlık uygulamasında her ana sözleşme ve kanuna aykırılık durumunda fesih davası açılması yoluna gidilmemektedir. Fesih davası açma yöntemine ancak en son çare olarak ve istisnai hallerde başvurulmakta, aykırılığın devamlılık arz etmesi de göz önünde tutularak bu yetki büyük bir özenle kullanılmaktadır. Nitekim 559 sayılı KHK’nın yürürlüğe girdiği 1995’ten beri Bakanlıkça söz konusu yetkinin kullanılma sayısı da bu durumu teyit etmektedir. Ayrıca bu dava Bakanlığın ilgili birimleri tarafından resen değil, ancak Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın onayı üzerine açılabilmektedir.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın fesih davası açma yetkisinin süresine ilişkin TTK’da bir hüküm bulunmamakla birlikte, doktrinde(8) bu sürenin Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi çerçevesinde on yıl olduğu kabul edilmektedir. Davada husumet şirket tüzel kişiliğine yöneltilir (hasım gösterilir) ve şirketi davada yönetim kurulu temsil eder. Davanın açılma yeri ise şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesidir. Mahkeme, Bakanlığın bir talebi olmaksızın resen veya pay sahiplerinin ya da alacaklıların başvurusu üzerine fesih kararı alamaz.

Mahkeme fesih sebeplerinin mevcut olmadığı sonucuna varması halinde davayı reddeder. Eğer mahkeme, TTK md. 274/II’de yer alan fesih sebeplerinin gerçekleştiği sonucuna ulaşırsa davalı anonim şirketin feshine karar verir. Diğer bir anlatımla, davalı anonim şirket mahkemenin vereceği kararla sona erer ve tasfiyeye girer(9).

B- GERÇEK PAY SAHİBİ SAYISININ BEŞTEN AŞAĞIYA DÜŞMESİ, LÜZUMLU ORGANLARDAN BİRİNİN MEVCUT OLMAMASI YA DA GENEL KURULUN TOPLANAMAMASI HALİ

TTK’nın 274/II. maddesi dışında 435/I. maddesinde de belli hallerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na anonim şirketlerin feshini talep etme yetkisi verilmiştir. Buna göre anonim şirketlerde gerçek pay sahiplerinin sayısının beşten aşağıya düşmesi veya şirketin kanunen lüzumlu organlarından birinin mevcut olmaması ya da genel kurulun toplanamaması hallerinde pay sahipleri ve şirket alacaklıları yanında anılan Bakanlığa da fesih kararı alınması için mahkemeye başvurma hakkı tanınmıştır. Mahkeme şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi (ifrağ) için uygun bir süre tayin edecek (uygulamada bu süre genellikle altı aydır) ve buna rağmen durum düzeltilmezse şirketin feshine karar verecektir.

Söz konusu maddede geçen “gerçek (hakiki) pay sahiplerinin sayısının beşten aşağıya düşmesi” ibaresi, hem muvazaalı ve/veya inançlı pay sahiplerini (saman adamları),  hem de sayısı beşten aşağıya düşen gerçek ya da tüzel kişi pay sahiplerini ifade etmektedir.

Şirketin kanunen zorunlu organlarından birinin mevcut olmaması nedeniyle fesih davası açılabilmesi için, organlardan birinin geçici bir süre mevcut olmaması yeterlidir. Organ yokluğuna, yönetim kurulu üyelerinin veya denetçilerin vefatı, ehliyetlerini kaybetmeleri, görev sürelerinin dolması, azledilmeleri, istifa etmeleri veya başka bir sebeple görevlerinden ayrılmalarına rağmen genel kurulca yenilerinin seçilememesi, pay sahiplerinin organlarda görev almak istememesi, açılan üyeliklere atama yapılamaması ya da kasıtlı olarak atama yapılmayarak organın oluşmasına engel olunması veya nisap yokluğu nedeni ile organın devamlı bir tarzda çalışmaması, seçilenlerin çeşitli sebeplerle görevini yerine getirme olanağına sahip olmaması gibi hususlar örnek verilebilir(10). Genel kurulun uzun süreden beri ve devamlı bir şekilde toplanamaması durumunda da şirketin feshi talep edilebilir.

III- TTK TASARISINDA KONUNUN DÜZENLENİŞİ

TTK’nın 274/II. maddesindeki düzenlemeye benzer şekilde, TTK Tasarısının 210/III. maddesinde, kamu düzenine veya işletme konusuna aykırı işlemlerde veya bu yönde hazırlıklarda ya da muvazaalı iş ve faaliyetlerde bulunduğu belirlenen ticaret şirketleri hakkında, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca bu tür işlem, hazırlık veya faaliyetlerin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde fesih davası açılabileceği hükme bağlanmıştır. Tasarıda fesih davası açılmasını gerektiren haller somutlaştırılmış ve davanın belli bir süre içinde açılması kuralı getirilmiştir.

Öte yandan, Tasarının 530. maddesinde, uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinin, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirleyeceği, bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkemenin şirketin feshine karar vereceği belirtilmiştir. Maddenin gerekçesinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın fesih davası açma hakkı ile ilgili bir değişikliğe gidilmediği, mehazda(11) bulunmayan bu hükmün anonim şirketlere devletin müdahalesi gibi görülebileceği, ancak bugüne kadar Bakanlığın bu yetkisini istisnaen ve büyük bir özenle kullandığının belirlendiği, Bakanlık yetkisinin korunmasında yarar görüldüğü vurgulanmıştır.

IV- SONUÇ

Türk Ticaret Kanunu’nda Devletin (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın) iki halde anonim şirketler hakkında fesih davası açabileceğine ilişkin düzenlenme yapılmıştır.

1- TTK’nın 274/II. maddesine göre Kanun’a (TTK’nın emredici hükümlerine), ana sözleşme hükümlerine veya kamu düzenine aykırı işlem ve faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan şirketler aleyhine, özel kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca fesih davası açılabilir. Ancak uygulamada Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bu yetkisini sınırsız ve keyfi bir şekilde kullanmamakta, sözkonusu yetkinin gereğini en son çare olarak ve istisnai hallerde, aykırılığın devamlılık arz edip etmediğini de göz önüne alarak, büyük bir özenle yerine getirmektedir. Ayrıca bu dava ancak Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın onayı üzerine açılabilmektedir. Dava şirket tüzel kişiliği aleyhine asliye ticaret mahkemesinde (olmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesinde) açılır ve şirketi davada yönetim kurulu temsil eder. Mahkeme, TTK’da yer alan fesih sebeplerinin sabit olduğu sonucuna ulaşırsa davalı anonim şirketin feshine karar verir.

2- TTK’nın 435/I. maddesinde ise anonim şirketlerde gerçek pay sahiplerinin sayısının beşten aşağıya düşmesi veya şirketin kanunen lüzumlu organlarından birinin mevcut olmaması ya da genel kurulun toplanamaması hallerinde pay sahipleri ve şirket alacaklıları yanında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na da fesih kararı alınması için mahkemeye başvurma hakkı tanınmıştır. Mahkeme şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için uygun bir süre tayin eder, buna rağmen durum düzeltilmezse şirketin feshine karar verilir.

6762 sayılı TTK’daki Devlete (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na) tanınan fesih davası açma yetkisi, TTK Tasarısında da korunmakta, ayrıca Tasarıda fesih davası açılmasını gerektirir haller somutlaştırılmakta ve davanın belli bir süre içinde açılması kuralı getirilmektedir.

 

Mustafa YAVUZ*

Yaklaşım

*    Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişi

(1)         559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 24.06.1995 tarih ve 22326 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(2)         Amme kanunlarına aykırılık ibaresi doktrinde ve Yargıtay uygulamasında genel olarak “kanunlarda kamu yararı açısından üçüncü kişilerin haklarını koruyan emredici hükümlere ve bunların müeyyidelerine aykırı davranışlar” şeklinde tanımlanmaktadır.

(3)         Ünal TEKİNALP-Ersin ÇAMOĞLU-Reha POROY, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, 9. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul 2003, s.815

(4)         Murat ALIŞKAN, Türk Ticaret Kanunu’na Göre Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın Anonim Şirketleri Denetlemesi ve İlgili Fesih Davaları, Legal Yayıncılık, İstanbul 2007, s.197-198

(5)         Yrg. 11. HD.’nin, 20.03.1987 tarih ve E.1986/7665, K.1987/1621 sayılı; 16.01.1984 tarih ve E.1983/5870, K.1984/27 sayılı Kararları.

(6)         Hasan PULAŞLI, Şirketler Hukuku, 5. Baskı, Karahan Kitabevi, Adana 2007, s.416

(7)         Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 16.04.1976 tarih ve E.1974/11, K.554/1250 sayılı Kararı’nda, “Anayasa Mahkemesi’nce kapatılan siyasi bir partinin programını uygulama amacıyla kurulan anonim şirketin amaç ve konusu yasaya aykırı olduğundan Bakanlıkça feshinin istenebileceğine” hükmetmiştir.

(8)         TEKİNALP – ÇAMOĞLU – POROY, age, s. 816

(9)         ALIŞKAN, age, s. 212

(10)       Mustafa YAVUZ, “Anonim Şirketlerin Organ Boşluğu Nedeniyle Feshi”, Yaklaşım, Ocak 2009, Sayı: 193, s.233

(11)       “Mehaz” kelimesi, meri TTK’nın kaynağını teşkil eden ilgili yabancı ülke kanunlarını ifade eder.