Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Tam gün konusunda bilinmesi gerekenler PDF Yazdır e-Posta
06 Şubat 2011
Image

Öğretim üyelerinin 'kısmi statüde' çalışmalarını sona erdiren yasa maddesinin yürürlüğe girmesiyle birlikte, konuya ilişkin haberlere sıkça rastlamaya başladık. Basında yer alan bilgilerden, konunun sadece sağlık alanında görev alan öğretim üyeleriyle sınırlı olduğu izlenimi ortaya çıkıyor. Oysa konu bütün öğretim üyeleriyle ilgili.

Öğretim üyelerinin sadece 'devamlı statüde' çalışmalarını öngören 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 36. maddesinin ocak ayı sonunda yürürlüğe girmesiyle birlikte, kısmi statüde çalışanlar 'otomatik olarak' devamlı statüye geçtiler. Bu düzenlemede, öğretim üyelerinin dışarıda iş yapmalarının mümkün olup olamayacağı hususunda halen bir kafa karışıklığı söz konusu.

İPTAL EDİLEN CÜMLE
Ocak ayı sonunda yürürlüğe giren 36. maddenin iptal öncesi şeklinde yer alan;

'Öğretim elemanları, bu kanun ile diğer kanunlarda belirlenen görevler ve telif hakları hariç olmak üzere, yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde ücretli veya ücretsiz, resmi veya özel başka herhangi bir iş göremezler, ek görev alamazlar, serbest meslek icra edemezler' cümlesi madde yürürlüğe girmeden önce (04.12.2010 tarihinde) Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. İptal kararı sonrası yeni bir yasal düzenleme de yapılmadı.

Dolayısıyla, kısmi statünün kalkmasına rağmen, öğretim elemanlarına mesai saatleri dışında her türlü faaliyeti yapma imkanı ortaya çıkmış oldu. Öğretim elemanları yasal görevlerini yerine getirdikleri sürece, dışarıda yasal olarak iş yapabilecekler.

ASİSTANLARA DA YOL AÇILDI
Yürürlükten kalkan kısmi statünün bazı 'öğretim üyelerine' (profesör ve doçent) özgü olması, dışarıda çalışmanın da sadece bu öğretim üyeleriyle sınırlı olduğu şeklinde bir algı ortaya çıkartıyor. Ancak, konu sadece öğretim üyeleriyle sınırlı değil. 2547 sayılı Kanun'un 'Çalışma esasları' başlıklı 36. maddesinde 'öğretim elemanları' ifadesi kullanılıyor.

Öğretim elemanları sözcüğü, öğretim üyesi olan profesör, doçent ve yardımcı doçentlerle birlikte öğretim görevlisi, okutman ve 'öğretim yardımcısı' kategorisinde yer alan; araştırma görevlisi (asistan), uzman, çevirici ve eğitim-öğretim planlamacılarını da kapsıyor. Yani, bu durumdakilerin tamamının mesai saatleri dışında dışarıda çalışmalarına herhangi bir yasal engel bulunmuyor.

SAĞLIK ALANINDA ÇALIŞANLAR
Sağlık alanında görevli olan öğretim elemanları, 2547 sayılı Kanun dışında ayrıca 1219 sayılı Tababet ve Şubatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun hükümlerine tabi olarak çalışıyorlar. Bu Kanun'un 12. maddesinde 5947 sayılı Kanun'la yapılan bir değişiklikle sağlık alanında çalışanlara yönelik bir kısıtlama getirildi. Söz konusu hükmün iptal öncesi hali şu şekildeydi:

'Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, aşağıdaki bentlerden yalnızca birindeki sağlık kurum ve kuruluşlarında mesleklerini icra edebilir:

a) Kamu kurum ve kuruluşları.
b) Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan vakıf üniversiteleri.
c) Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan vakıf üniversiteleri, serbest meslek icrası.' Bu hükümde yer alan ve kısıtlama içeren 'bentlerden yalnızca birindeki' ibaresi de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Dolayısıyla, sağlık alanında çalışan öğretim elemanları açısından da mesai saatleri dışında çalışmaya engel bir durum söz konusu olmadığı düşüncesindeyiz.

Ortak gayrimenkulden elde edilen kira geliri
HENÜZ tapusunu alamadığımız kooperatiften girdiğimiz bir dairemiz var. Daire resmi olarak benim adıma kayıtlı fakat gayri resmi olarak ben ve iki kardeşim ortak aldık. Daire şu an kirada kira, kontratı benim adıma fakat biz gelen kirayı üç kardeş paylaşıyoruz. Bu durumda bize ne yapmamızı öneriyorsunuz? Mesela yeni kontrat yapıp ev sahibi hanesine üç kardeşin adını mı yazalım ve bankada üç kişilik ortak hesap açıp kiracıya kirayı ortak hesaba mı yatırmasını söyleyelim? Bu durumda vergi vermemiz sona erer mi ya da sizin başka öneriniz var mı? Yaşar Toguç

Kooperatif üyeliğinin sizin adınıza olması nedeniyle, kiraya verilen dairenin sahibi de siz oluyorsunuz.

Dolayısıyla elde edilen kira geliri size ait. Kira kontratının üç kardeş adına yapılması sorunu çözmez.

Kardeşlerinizin daire sahibi olabilmesi, dolayısıyla kira gelirinin üç kardeşe ait olabilmesi için, dairenin resmi olarak da üçünüze ait olması gerekir. Gerçek durum her ne kadar üç kişiye ait olan daireden elde edilen ve üç kişiye ait olan kira geliri olsa da, resmi belgeler üzerinde daire sahibi sizsiniz. Aksi halde herkes beyan sınırının altında kalmak için kira geliri elde edilen daireye eşinin, kardeşinin, ana veya babasının ortak olduğunu söyleyip, kirayı da ortak hesaba yatırttırıp, beyanname vermez. Çözüm olarak düşündüğünüz tezi Maliye'ye izah edemezsiniz.

Çalışanın onayı olmadan fazla mesai yaptırılamaz

ÇALIŞANIN fazla mesai yapmasını isteyebilmek için yıl bazında ayrı olmak üzere, yılbaşında onayının alınması gerekir. İşçi fazla mesai için onay vermesine rağmen haklı bir sebebe dayanmaksızın fazla mesai yapmayıp işin aksamasına neden olursa iş sözleşmesi geçerli nedene dayanarak feshedilebilir. İşçinin onayının alınmadığı durumlarda ise fesih geçerli nedene dayanmaz.

Metin Taş/Sezgin Özcan

http://www.aksam.com.tr/tam-gun-konusunda-bilinmesi-gerekenl...