Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kefaletin yeni düzeni PDF Yazdır e-Posta
01 Mart 2011
Image

Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.

Kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir.

Ancak, gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabilir.

Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz.

11.02.2011 tarihinde TBMM’ ce kabul edilen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile düzenlenen kefalet sözleşmesi, getirdiği değişiklikler ve yenilikler yönünden önemli bulunmaktadır.

Bunlardan bazıları aşağıda belirtilmiştir.

Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.

Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır.

Evli olan eşlerden birinin kefil olabilmesi hususunda da, ayrı bir düzenleme getirilmiştir.

Buna göre, kefalet sözleşmesinde kefil olacak eş için, diğer eşin rızası gerekmektedir.
Ancak, kefalet sözleşmesinde eşin rızasının, sözleşmesinin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.

Kanunda, gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumunun, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulması veya mali durumunun kefalet sırasında kefilin iyi niyetle varsaydığından çok daha kötü olduğunun ortaya çıkması halinde, kefilin alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden dönebileceği belirtilmiştir.

Bu durumda, kefil, kefaletten dönmesi sonucunda, alacaklının kefalete güvenmesi sebebiyle uğradığı zararı gidermekle yükümlü olacaktır.

Bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak on yılı geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.
Kefalet, on yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile, uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak on yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir.

Dr. Mevci Ergün

http://www.ekohaber.com.tr/Dr_Mevci_Ergun_Kefaletin_yeni_duzeni-ekohaber-5-haberid-12330.html