Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
KDV İnceleme Muafiyeti PDF Yazdır e-Posta
07 Mart 2011
Image
Muafiyet, sözlükte ayrı tutulma, kendisine uygulanmama, yükümlülük dışında tutma, bağışıklık(1) anlamına gelmektedir.

I- GİRİŞ

Peki, inceleme muafiyeti diye bir kavram olur mu?

Yanıt: Evet.

Vergi incelemesinden bağışık (ayrık) tutulma durumuna “inceleme muafiyeti” denir.

TBMM’de görüşülen Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile mükelleflere bazı koşullar altında vergi incelemesinden ayrık tutulma imkanı getirilmektedir.

Kanun’un kazan-kazan (win-win) stratejisi üzerine kurgulandığı anlaşılmaktadır. Devlet, mükelleflerden diğer her türlü vergiden bağımsız olarak belli oranlarda yeni bir beyanda bulunup vergi ödemesi sonucunda belli bir miktar vergi geliri sağlamayı hedeflerken; buna karşın mükelleflere, yapacakları beyanlara ilişkin vergiler ve vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak vergi incelemesi muafiyeti tanıyarak mükelleflerin de kazanmasını (bir avantaj sağlamasını) öngörmektedir. Daha açık bir ifadeyle, gönüllü olarak yeni bir vergi ödeyen mükellefi, vergi incelemesinden muaf tutmaktadır. Başlığa uygun ifadeyle, belli koşulların varlığı halinde mükellefe inceleme muafiyeti sağlamaktadır. Bir tür inceleme dokunulmazlığı da sayılabilecek bu düzenleme, gelir vergisi, kurumlar vergisi, gelir stopaj vergisi ve katma değer vergisini kapsama alanına almaktadır. İzleyen bölümde katma değer vergisine ilişkin olarak getirilen inceleme muafiyetinin kapsamı ve koşulları irdelenecektir.

II- BEYAN EDİLMESİ GEREKEN MİNİMUM TUTARLAR

Kanun’un 7. maddesinde; katma değer vergisi mükelleflerinin 2006, 2007, 2008 ve 2009 yılları için maddede belirtildiği şekilde vergi artırımında bulunmayı kabul etmeleri halinde, artırımda bulundukları dönemler için haklarında vergi incelemesi ve tarhiyatı yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.

Katma değer vergisinde vergi artırımına ilişkin düzenlemeler aşağıda açıklanmaktadır.

A- VERGİ ARTIRIMINDA BULUNULAN YILA AİT VERGİLENDİRME DÖNEMLERİNİN TAMAMINDA KATMA DEĞER VERGİSİ BEYANNAMESİNİ VERMİŞ OLANLAR

Katma değer vergisi mükelleflerinin, her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri beyannamelerindeki hesaplanan katma değer vergisinin yıllık toplamı üzerinden 2006 yılı için % 3, 2007 yılı için % 2,5, 2008 yılı için % 2 ve 2009 yılı için % 1,5 oranına göre belirlenecek katma değer vergisini, vergi artırımı olarak bu Kanun’un yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar beyan etmeleri halinde, bu mükellefler nezdinde söz konusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyatı yapılmayacaktır.

İhtirazi kayıtla verilen beyannamelerde hesaplanan katma değer vergisi tutarları yıllık toplama dahil edilecektir. Düzeltme beyannamesi gibi bir döneme ilişkin birden fazla beyanı bulunan mükelleflerin, aynı döneme ilişkin beyannamelerinde yer alan hesaplanan katma değer vergisi tutarlarının düzeltilmiş olan en sonuncu beyannamede kayıtlı tutarı dikkate almaları gerekir.

Kanun, Şubat 2011 içinde bir tarihte yayınlandığı takdirde, 30 Nisan 2011 tarihine kadar, katma değer vergisi mükelleflerinin katma değer vergisi beyanlarında kayıtlı hesaplanan katma vergisi tutarlarına ilaveten aşağıda gösterilen oranlarda yeni bir hesaplanan vergi beyan etmeleri halinde, bu yeni beyanlarda yer alan vergiler kendileri adına tahakkuk ettirilecek ve bu beyanların ilişkin olduğu vergilendirme dönemleri katma değer vergisi yönünden incelemeye tabi tutulmayacaktır.

Artırımda bulunulan yıl içindeki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılıp kesinleşen katma değer vergisi tarhiyatları ile ilgili “hesaplanan katma değer vergisi” tutarları yıllık toplama dahil edilecektir.

Yukarıda yer alan yıllar için mükellefler incelenme endişelerini, yeni bir vergi beyan edip vergi borcu altına girmek suretiyle yok edeceklerdir. Diğer bir ifadeyle, mükellefler inceleme muafiyetini, devletin bu Yasa ile öngördüğü vergiyi yüklenmek suretiyle elde edeceklerdir.

Örnek: Yedikardeşler İplik Ticaret Ltd. Şti. 2008 yılına ilişkin katma değer vergisi beyannameleri ile toplam 600.000 TL hesaplanan katma değer vergisi beyan etmiş, bu beyan 2009 yılında incelenmiş, inceleme sonucunda şirketin belgesiz satışlar yapmak suretiyle 200.000 TL katma değer vergisini beyan dışı bıraktığı tespit edilmiş olup, inceleme sonucunda tarh edilen vergiler ve kesilen cezalar 11.12.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durum, şirketin 2008 yılına ilişkin olarak, katma değer vergisi inceleme muafiyetinden yararlanmak için, beyan etmesi gereken katma değer vergisinin 800.000 TL olduğunu göstermektedir. Bu durumda, Yedikardeşler İplik Ticaret Ltd. Şti. 2008 yılına ilişkin olarak katma değer vergisi yönünden inceleme muafiyeti elde etmek istediği takdirde (800.000 x 0,02=) 16.000 TL veya üzerinde bir hesaplanan vergi beyanında bulunması gerekir.

Öte yandan, sözü edilen yıllara ilişkin;

· Vergi matrahlarının takdiri için takdir komisyonlarına sevk edilmiş bulunan mükellefler,

· Haklarında vergi incelemesine başlanılmış olan mükelleflerin

vergi artırımı hükümlerinden yararlanarak inceleme muafiyeti elde etmelerine yasal bir engel bulunmamaktadır.

2 No.lu Katma Değer Vergisi Beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla beyan edilen vergiler (Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 9. maddesi ve ilgili tebliğler uyarınca kısmi vergi kesintisi getirilen temizlik hizmetleri, özel güvenlik hizmetleri, bakır, et gibi teslimler dahil), yıllık toplama dahil edilmeyecektir. Diğer bir ifadeyle, sorumlu sıfatıyla verilen 2 no.lu Katma Değer Vergisi Beyannameleri Kanun kapsamına girmemektedir.

Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi ve geçici 17. maddelerine göre tecil-terkin uygulaması kapsamında teslimleri bulunan mükelleflerde, tecil edilen vergiler, ilgili dönem beyannamesinde yer alan hesaplanan katma değer vergisinden düşülecek ve yıllık toplama dahil edilmeyecektir.

Örnek: Semazenler Tekstil Ticaret Ltd. Şti’nin 2009 yılı KDV bilgileri aşağıdaki gibidir.

Ocak-Aralık 2009 Dönemi Hesaplanan KDV Tutarı (391 no.lu hesap): 15.000.000 TL

Ocak-Aralık 2009 Dönemi Hesaplanan İlave Edilecek KDV Tutarı: 100.000 TL

Ocak-Aralık 2009 Dönemi Tecil Edilen Vergiler Toplamı: 8.100.000 TL

Yukarıdaki veriler ışığında Semazenler Tekstil Ticaret Ltd.Şti;

15.000.000 + 100.000 – 8.100.000 = 7.000.000 TL

7.000.000 x 0,015 = 105.000 TL

Mükelleflerin, artırıma esas alınan ilgili yılların vergilendirme dönemlerinin tamamı için artırımda bulunmaları gerekmektedir. Yılın belli dönemleri için (Ocak-Temmuz gibi) artırımda bulunup, diğer dönemlerine (Ağustos-Aralık gibi) ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamak yapılan artırım beyanının getirdiği inceleme ve tarhiyat dokunulmazlığını ortadan kaldırır. Bununla birlikte, mükellefler beyanda bulunma konusunda yıl bazında seçimlik hakka sahiptirler. Örneğin, 2009 yılının tamamı için katma değer vergisi artırımında bulunup, 2008, 2007 ve 2006 yılları için Kanun’dan yararlanmamak mümkündür ve bu durum 2009 yılına ilişkin artırım beyanına herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.

Mükellefler tarafından verilen katma değer vergisi beyannamelerinde, vergiye tabi işlemleri bulunmaması nedeniyle hiç hesaplanan katma değer vergisi beyan edilmemesi durumunda 2.2.2. bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde işlem yapılacaktır.

Diğer taraftan, verilen beyanname için damga vergisi tahakkuk ettirilmeyecektir.

B- FAALİYETTE BULUNDUKLARI HALDE, İLGİLİ TAKVİM YILI İÇİNDE KATMA DEĞER VERGİSİ BEYANNAMELERİNİN TAMAMINI VERMEYEN MÜKELLEFLER

1- Bir Takvim Yılı İçinde En Az 3 Döneme Ait Beyanname Verenler

Verilmiş olan beyannamelerde yer alan hesaplanan katma değer vergisi tutarları toplanacak ve beyanname verilen dönem sayısına bölünerek ortalaması bulunur. Bulunan bu ortalama tutar, 12 ile çarpılmak suretiyle 1 yıla iblağ edilerek vergi artırımına esas olacak “yıllık hesaplanan katma değer vergisi” tutarına ulaşılacaktır. Bulunan bu vergi tutarı üzerinden yukarıda belirtilen oranlarda katma değer vergisi ödenmesinin kabul edilmesi halinde, mükellefler bu maddedeki vergi artırımı hükümlerinden faydalanabileceklerdir.

2- İlgili Takvim Yılı İçinde Hiç Beyanname Vermemiş veya En Fazla 2 Dönemde Beyanname Vermiş Olanlar

İlgili yıllarda hiç KDV Beyannamesi verilmemiş ya da takvim yılının 1 veya 2 vergilendirme döneminde beyanname verilmiş olması halinde, katma değer vergisi matrah artırımı hükümlerinden yararlanabilmek için, mükelleflerin ilgili yıl gelir veya kurumlar vergisi yönünden de matrah artırımında bulunmaları zorunludur. Ancak, bu durumda olan adi ortaklık, kollektif ve adi komandit ortaklıklarda ortakların tamamının gelir vergisi yönünden matrah artırımında bulunmaları gerekir.

Mükellefler, Kanun’un ilgili maddesi çerçevesinde artırdıkları gelir veya kurumlar vergisi matrah tutarı üzerinden %18 oranında hesaplanacak katma değer vergisini ödemeyi kabul etmeleri halinde, bu maddedeki matrah artırımı hükümlerinden yararlanabileceklerdir.

Mükellefler ödemeleri gereken %18 oranında katma değer vergisini, gelir veya kurumlar vergisi matrahının artırılan tutarı üzerinden hesaplayacaklardır.

3- Vergilendirme Dönemleri 3 Aylık Olan Katma Değer Vergisi Mükellefler

a- 1, 2 veya 3 Dönem İçin Beyanname Verilmiş Olması Durumu

Üç aylık beyan dönemine tabi mükelleflerin; 1, 2 veya 3 dönem için beyanname vermiş olmaları halinde, yıllık “hesaplanan vergi” toplamı, yukarıdaki tablolarda yer aldığı şekilde hesaplanacaktır. Buna göre mükellefler 1 dönem beyanname vermişlerse; bu beyannamedeki hesaplanan katma değer vergisi tutarının 4 katı alınarak yıllık hesaplanan katma değer vergisi toplamına ulaşılacaktır. 2 dönem için beyanname verilmişse verilen beyannamelerdeki hesaplanan katma değer vergisi toplamının 2 katı alınmak suretiyle, 3 dönem için beyanname verilmişse 3 dönem için verilen bu beyannamelerde yer alan hesaplanan katma değer vergisi toplamına, bu tutarın 1/3’ü ilave edilerek yıllık hesaplanan katma değer vergisi hesaplanacaktır. Hesaplanan bu tutar üzerinden 2.1. bölümünde belirtilen oranlarda katma değer vergisi ödenmesi gerekir.

b- 3 Aylık Vergilendirme Dönemlerinin Hiçbirinde Beyanname Vermemiş Olanlar

Üçer aylık katma değer vergisi beyanına tabi olup bu dönemlerin hiçbirinde beyanda bulunmamış olan mükelleflerin katma değer vergisi artırımından yararlanabilmeleri için, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarını bu Kanun kapsamında artırmaları şarttır. Bunların katma değer vergisi artırımı dolayısıyla ödemesi gereken vergi, artırılan gelir veya kurumlar vergisi matrahına %18 oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacaktır.

C- İLGİLİ YIL İŞLEMLERİNİN TAMAMININ KISMİ İSTİSNA KAPSAMINA GİREN TESLİM VE HİZMETLERDEN VEYA TECİL-TERKİN UYGULAMASI KAPSAMINDAKİ TESLİMLERDEN OLUŞMASI NEDENİYLE HESAPLANAN KATMA DEĞER VERGİSİ BULUNMAMASI

İlgili takvim yılı içinde işlemlerinin tamamı kısmi istisna kapsamına giren teslim ve hizmetlerden veya tecil-terkin uygulanan teslimlerden oluşan, bu nedenle beyannamelerinde hesaplanan katma değer vergisi bulunmayan mükellefler, ilgili yıl için gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında bulunmuş olmaları şartıyla katma değer vergisi artırımından faydalanabileceklerdir. Bu mükelleflerin, katma değer vergisi artırımı talepleri nedeniyle ödeyecekleri vergi, gelir veya kurumlar vergilerinde artırılan matrahlara %18 oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacaktır.

Ancak, bu mükelleflerin vergi artırımından yararlanmak istedikleri yıl içindeki bazı dönemlere ait beyannamelerinde “Hesaplanan Katma Değer Vergisi” yer almakta ise, vergi artırımı nedeniyle ödemeleri gereken verginin tespiti için karşılaştırma yapılması gerekir. Buna göre, artırım talebi nedeniyle ödenmesi gereken vergi; önce 2.1. ve 2.2. bölümüne, daha sonra bu bölüme göre hesaplanacaktır. Bu tutarlardan büyük olan, artırım nedeniyle ödenmesi gereken vergi olarak kabul edilecektir.

Bununla birlikte, Kanun’un getirdiği olanaklardan yararlanabilmek için bu kapsama giren mükelleflerin, yıllık gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında bulunmaları zorunludur.

D- YIL İÇİNDE İŞE BAŞLAYAN VEYA BIRAKAN KATMA DEĞER VERGİSİ MÜKELLEFLERİ

Katma değer vergisinin kural olarak yılın tamamına ilişkin artırım beyanında bulunulması suretiyle yapılması gerekir. Bununla birlikte, yıl içinde işe yeni başlayan veya yıl içinde işi bırakan mükelleflerin vergi/matrah artırımı nedeniyle ödeyecekleri vergi aşağıdaki açıklamalar çerçevesinde belirlenir.

1- Yıl İçinde Faaliyet Gösterilen Dönemlerin Tamamında Katma Değer Vergisi Beyannamelerini Vermiş Olanlar

Bu beyannamelerde yer alan “Hesaplanan Katma Değer Vergisi” tutarlarının toplamı, “Kıst Dönem Yıllık Hesaplanan Katma Değer Vergisi” toplamı olarak kabul edilecektir. Bu tutarlara, 2.2. bölümünde ilgili yıllar için belirlenen oranlar uygulanarak ödenmesi gereken katma değer vergisi bulunacaktır.

2- Üç veya Daha Fazla Dönemde Beyanname Vermiş Olanlar

Mükellefler faaliyette bulunduğu dönemlerin tamamında beyanname vermemekle birlikte, üç veya daha fazla dönem için beyanname vermişlerse, bu beyannamelerde yer alan “Hesaplanan Katma Değer Vergisi” toplamı, beyanname verilen dönem sayısına bölünerek aylık ortalaması alınacak ve yıl içinde faaliyette bulunulan dönem sayısı ile çarpılarak “Kıst Dönem Yıllık Hesaplanan Katma Değer Vergisi” toplamı bulunacaktır. Bu tutar üzerinden 2.2. bölümünde belirtilen oranda katma değer vergisi hesaplanıp ödenecektir.

3- Hiç Beyanname Vermemiş veya 1 ya da 2 Dönem İçin Beyanname Vermiş Olan Mükellef

Bir yıl içinde bulunan vergilendirme dönemlerinin hiçbirinde beyanname vermemiş veya en fazla 2 dönem beyanname vermiş olan mükellef hakkında 2.2.2. bölümündeki açıklamalara göre işlem yapılır.

E- VERGİ ARTIRIMINDA BULUNAN MÜKELLEFLERİN KAZANACAĞI İNCELEME MUAFİYETİ

Vergi artırımından yararlanmak isteyen mükellefler nezdinde, vergi artırımı talebinde bulundukları yıl veya yılların kapsadığı dönemler itibarıyla katma değer vergisi yönünden vergi incelemesi ve tarhiyatı yapılmayacaktır.

Bununla birlikte;

· Artırım talebinde bulunulan yılları izleyen dönemlerde yapılacak vergi incelemelerine ilişkin olarak artırım talebinde bulunulan dönemler için “Sonraki Dönemlere Devreden Katma Değer Vergisi” yönünden vergi incelemesi yapılabilecektir. Bu incelemelerde artırım talebinde bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemeyecektir. Ancak, elde edilen bulgular artırım talebinde bulunulmayan dönemlerdeki tarhiyatlar için kullanılabilecektir.

· Artırım talebinde bulunulan dönemler için iade hakkı doğuran işlemlerden ya da ihraç kaydıyla teslimlerden doğan iade ve terkin taleplerine ilişkin olarak vergi incelemesi yapılabilecektir. İnceleme sonunda artırım talebinde bulunulan dönemler için terkin ve iade işlemleri ile sınırlı olmak üzere tarhiyat yapılabilecektir.

· İnceleme muafiyeti, 1 no.lu KDV Beyanı için söz konusu olup, sorumlu sıfatıyla verilen 2 no.lu KDV Beyanı için inceleme muafiyeti elde etmek hiç bir şekilde mümkün değildir.

F- ÖDENEN KATMA DEĞER VERGİSİNİN AKIBETİ

Kanun’un 7. maddesine göre vergi artırımı sonucu ödenen katma değer vergisi, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınamaz. Katma değer vergisi beyannamelerine indirim olarak ithal edilemez ve herhangi bir şekilde nakden veya mahsuben iade edilemez. Bu durumda, bu Kanun kapsamında beyan edilerek ödenen katma değer vergisinin kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedilmesinden daha uygun bir yol görünmemektedir.

G- BEYAN EDİLEN VE ÖDENEN VERGİLERİN KAYNAĞI

Sözü geçen Kanun’un vergi artırımını düzenleyen hükümlerinden yararlanılarak yeni bir vergi beyan edilmesi halinde, beyan edilen yeni vergi farklarının neden kaynaklandığının ve/veya bu beyan üzerine tarh edilecek vergi tutarlarının hangi kaynaktan ödendiğinin bir önemi bulunmamaktadır. Beyan edilen yeni vergi tutarı gerçekten beyan dışı bırakılmış bir teslim bedeline ilişkin olabileceği gibi, beyan dışı bırakılmış bulunan herhangi bir unsur bulunmadığı halde de inceleme muafiyeti elde etmek için kanunun öngördüğü minimum limitlerde vergi artırımı beyanında bulunmak da mümkündür.

Öte yandan, bu beyanlar üzerine tarh edilecek vergilerin ödendiği kaynağın da bir önemi bulunmamaktadır. Bu vergiler işletme kaynaklarından ödenebileceği gibi, ortakların şahsi malvarlığından da ödenebilir. Her iki durumda da, ödenen vergiler;

· Cari dönem gelir/kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacak,

· Başka bir vergiden mahsup edilemeyecektir.

H- DÂHİLDE İŞLEME BELGESİ KAPMASINDA ÜRETİLEN İKİNCİL ÜRÜNÜN BELGESİZ/KAYITSIZ SATILMIŞ OLMASI

217 ve 218. sayılarda yayımlanan makalelerimizde Dahilde İşleme İzin Belgesi Kapsamında İthal Edilen Ürünlerle İlgili İkinci İşlem Görmüş Ürünler Hakkında 13.11.2010 tarih ve 2010/1025 no.lu Karar ile 2005/8391 sayılı Dahilde İşleme Kararı’na eklenen geçici 16. maddesi ile mükelleflere getirilen kolaylık “Dahilde İşleme Affı” başlığı altında ayrıntılı olarak irdelenmiştir. Getirilen söz konusu kolaylık ile, ihracat taahhüt hesabı kapatılmış dahilde işleme izin belgesi/dahilde işleme izni kapsamında yurt dışından temin edilen hammaddeden elde edildiği ihracat taahhüt hesabının kapatılmasını müteakip anlaşılan ikincil işlem görmüş ürünün, 13.05.2011 tarihine kadar Dış Ticaret Müsteşarlığı’na başvurulması, Müsteşarlıkça taahhüt kapatma işleminin münhasıran bu amaçla geri alınması, ilgili belgede buna yönelik revize işlemi yapılması suretiyle ihracat taahhüdüne ilave edilmesi ve bu ürüne ilişkin olarak ortaya çıkan gümrük vergisi, KDV gibi ithalat vergilerinin ilgili gümrük idaresine beyan edilerek ödenmesi halinde bu verginin aslı tahakkuk ettirilecek, ancak vergi aslı üzerinden ceza uygulamak gibi herhangi bir yaptırım uygulanmayacaktır.

İkincil işlem görmüş ürün, yukarıda belirtilen olanak kapsamında Dış Ticaret Müsteşarlığı’nca yapılmış olan taahhüt hesabı kapatma işleminden önce işletme stoklarından çıkmış ise;

· Belge ile yurtiçinde satılmış, üzerinden KDV hesaplanmış ve satış hasılatı yasal defterlere kaydedilmiş ise yasal yönden herhangi bir sorun görünmemektedir.

· İkincil ürün stoklara alınmakla birlikte belge düzenlenmeksizin yurtiçinde satılmış ve satış hasılatı yasal defterlere kaydedilmemiş ise, fiili envanter farkı ortaya çıkacağından ilgili belgelerin düzenlenerek kaydi stok, satış ve KDV hesaplarının fiili duruma uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Zira bu durumun bir inceleme ile ortaya çıkarılma ve cezai yaptırımla karşı karşıya gelme durumu kuvvetle muhtemeldir.

· İkincil ürün stoklara alınmaksızın ve herhangi bir belge düzenlenmeksizin yurtiçinde satılmış ve satış hasılatı yasal defterlere kaydedilmemiş ise, fiili durumun kayıtlara yansıtılması amacıyla ilgili belgelerin düzenlenerek stok maliyetlerinin yeniden düzeltilmesi ve stoktan çıkış yapılması, satış ve KDV hesaplarının fiili duruma uygun hale getirilmesi gerekir. Bu durumun bir vergi incelemesi sırasında tespit edilmesi ve kayba uğratılan verginin ceza ve gecikme faizi uygulanarak tarh edilmesi ihtimal dahilindedir. Burada kayba uğratılan verginin sadece katma değer vergisi değil, kurumlar/gelir vergisi ve geçici vergi de olabileceğinin gözden uzak tutmamak gerekir.

Yukarıda sıralanan son iki seçenekte inceleme riski ve cezai yaptırımla karşılaşma riski yüksektir. Risk sadece, katma değer vergisi yönünden değil, aynı zamanda geçici vergi ve gelir/kurumlar vergileri yönünden de söz konusudur. Bu riskleri minimuma indirmeye imkan sağlayan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun bu durumda bulunan mükelleflere önemli bir olanak tanımaktadır. Bu Kanun hükümlerinden gönüllü olarak 2.1-2.4. bölümlerinde açıklanan usule uygun bir şekilde yararlanan mükellefler, yukarıdaki son iki seçenekte yer alan risklerini, belli bir tutarda vergi ödeme karşılığında minimize edebilme imkanına sahiptirler.

III- SONUÇ

Vergi artırımından yararlanmak isteyen mükellefler nezdinde, vergi artırımı talebinde bulundukları yıl veya yılların kapsadığı dönemler itibarıyla katma değer vergisi yönünden vergi incelemesi ve tarhiyatı yapılmayacaktır. İnceleme muafiyeti elde edebilmek için, her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri beyannamelerde hesaplanan katma değer vergisinin yıllık toplamı üzerinden 2006 yılı için % 3, 2007 yılı için % 2,5, 2008 yılı için % 2 ve 2009 yılı için % 1,5 oranına göre belirlenecek katma değer vergisini, Kanun’un yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar beyan etmeleri gerekmektedir. Beyan edilecek tutar, 1 no.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilmiş hesaplanan vergi tutarları toplamının yıllara göre %1,5-%3’ü oranında olup, düzeltme beyanları ve daha yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hesaplanan KDV farkları da bu tutara dahil edilerek beyan edilmesi gereken yüzdesi belirlenecektir. Bu şekilde beyanda bulunan mükellef mükelleflerin, beyanda bulundukları dönemler ile ilgili olarak 1 no.lu KDV yönünden vergi incelemesine tabi tutulmayacak ve herhangi bir ilave tarhiyat yapılmayacaktır.

Bununla birlikte; artırım talebinde bulunulan yılları izleyen dönemlerde yapılacak vergi incelemelerine ilişkin olarak artırım talebinde bulunulan dönemler için “Sonraki Dönemlere Devreden Katma Değer Vergisi” yönünden vergi incelemesi yapılmasına bir engel bulunmamaktadır. Bu incelemelerde artırım talebinde bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemeyecektir. Ancak, elde edilen bulgular artırım talebinde bulunulmayan dönemlerdeki tarhiyatlar için kullanılabilir. Ayrıca, artırım talebinde bulunulan dönemler için iade hakkı doğuran işlemlerden ya da ihraç kaydıyla teslimlerden doğan iade ve terkin taleplerine ilişkin olarak vergi incelemesi yapılabilir. İnceleme sonunda artırım talebinde bulunulan dönemler için terkin ve iade işlemleri ile sınırlı olmak üzere tarhiyat yapılabilir. Öte yandan, inceleme muafiyeti, 1 no.lu KDV Beyanı için söz konusu olup, sorumlu sıfatıyla verilen 2 no.lu KDV Beyanı için inceleme muafiyeti elde etmek hiç bir şekilde mümkün değildir.

Dahilde İşleme Belgesi kapsamında üretilen ikincil ürünlerini stok hesaplarına kaydederek veya kaydetmeksizin, yurtiçinde belgesiz/kayıtsız satmış olan ve Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan dahilde işlemede ikinci ürün affından yararlanarak ilgili gümrük idaresine beyanda bulunup ithalat vergilerini ödeyen mükelleflerin de Mali Af Kanunu’nun getirdiği düzenlemelerden yararlanmaları mümkündür.

Zihni KARTAL*
Yaklaşım

* Baş Hesap Uzmanı

(1) http://www.sözlük.bilgiportal.com (Erişim: 04.01.2011)