Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Çalışma Mevzuatı Kapsamında Çalıştırılan İşçi Sayısına Göre İşverenin Yükümlülükleri PDF Yazdır e-Posta
14 Mart 2011
Image
Her ülkede olduğu gibi ülkemizde de iktisadî hayatımızın temel biçimleyicisi, çalışma hayatıdır. Çalışma hayatında düzenleyen mevzuat çerçevesinde işverenin yükümlülüklerinin bazıları da işyerinde çalıştırılan toplam işçi sayısına göre belirlenmiştir.

I- GİRİŞ

 İşyeri kavramı ve kapsamının farklı şekilde algılanması nedeniyle, İşyeri toplam işçi sayısının tespitinde ve İş Kanunu işveren yükümlülüklerinin belirlenmesi noktasında, tereddütleri gidermek bakımından makalemizde açıklamalara yer verildikten sonra, çalışma mevzuatından doğan ve işçi sayısına bağlı yükümlülükler sıralanacaktır.

A- İKİ VE ÜZERİ İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞYERLERİ

İki ve daha fazla işçi çalıştıranlar İnternet şifresi almak ve Aylık Pirim ve Hizmet Belgelerini internet üzerinden elektronik posta yolu ile göndermek zorundadırlar.

B- ON VE ÜZERİ İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞYERLERİ

İşyerinde 10 ve daha fazla işçi çalıştıranlar, çalıştırdıkları işçilerin ücretlerini banka aracılığı ile ödemekle yükümlüdürler.

5754 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 85. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun; 32. maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir. Buna göre;

“Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak kural olarak, Türk parası ile işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödenir. Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak, yabancı para olarak kararlaştırılmış ise ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödeme yapılabilir. Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı’ndan sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler.

Ücretlerin banka aracılığıyla ödenmesine dair yönetmeliğin aşağıdaki maddesinde ise; İşyerleri ve işletmelerinde İş Kanunu hükümlerinin uygulandığı işverenler ile üçüncü kişiler, Türkiye genelinde çalıştırdıkları işçi sayısının en az 10 olması hâlinde, çalıştırdıkları işçiye o ay içinde yapacakları her türlü ödemenin kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net tutarını, bankalar aracılığıyla ödemekle yükümlüdürler”[1].

Örneğin, İstanbul’daki merkezinde 7 kişi, Ankara’daki Şubesinde 3 kişi çalıştıran bir işletme yılbaşından itibaren çalışanlarına yapacağı tüm ödemeleri banka yoluyla gerçekleştirecektir.

C- YİRMİ VE ÜZERİ İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞYERLERİ

Yirmi ve daha fazla personel çalıştıran işletmeler, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun 18. maddesine (Değişik : 29.06.2001 - 4702/13 md.) göre; çalıştırdıkları personel sayısının yüzde beşinden az, yüzde onundan fazla olmamak üzere mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumu öğrencilerine beceri eğitim yaptırır. Öğrenci sayısının tespitinde kesirler tama iblağ olunur.

D- OTUZ VE ÜZERİ İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞYERLERİ

Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işveren en az 6 aylık kıdemi olan ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiyi çıkarmak istediğinde fesih için geçerli mazeret göstermek zorundadır. Yani İşveren, Kıdem, İhbar ve tüm haklarını ödese dahi, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebi yoksa iş akdini fesih edemez. Çıkarılan işçi 1 ay içersinde işe geri dönüş davası açabilir. Davayı işçi kazanırsa işveren işçinin çalışmadığı 4 aya kadar olan ücretini ödemek zorunda kalır. Tekrar işe başlatmadığı takdirde de 4 ay ile 8 aylık ücret tutarında ek bir tazminat öder (4857/18, 19, 20, 21 md.).

E- ELLİ VE ÜZERİ İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞYERLERİ

1- İşverenler, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesine göre, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç özürlü, kamu işyerlerinde ise yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler. Aynı il sınırları içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin bu kapsamda çalıştırmakla yükümlü olduğu işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır. Bu kapsamda çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür. Oranın hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz, yarım ve daha fazla olanlar tama dönüştürülür.

İşverenler çalıştırmakla yükümlü oldukları bu tür işçileri Türkiye İş Kurumu aracılığı ile sağlayacaklardır. Yer altı ve su altı işlerinde özürlü işçi çalıştırılamayacak ve işyerlerindeki işçi sayısının tespitinde yer altı ve su altı işlerinde çalışanlar hesaba katılmayacaktır. Bir işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan işçiler eski işyerlerinde tekrar işe alınmalarını istedikleri takdirde, işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak zorundadır. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren bu işçi ile iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye altı aylık ücret tutarında tazminat ödemek zorunda kalacaktır.

2- İş Kanunu’nun 80. maddesine göre sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde her işveren bir iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurmakla yükümlüdür.

İşverenler iş sağlığı ve güvenliği kurullarınca iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun olarak verilen kararları uygulamakla yükümlüdürler.

3- İşverenler, İş Kanunun 81.maddesine göre (Değişik: 15.05.2008 - 5763/4 md.) devamlı olarak en az elli işçi çalıştırdıkları işyerlerinde alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin belirlenmesi ve uygulanmasının izlenmesi, iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi, işçilerin ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla, işyerindeki işçi sayısı, işyerinin niteliği ve işin tehlike sınıf ve derecesine göre;

a)İşyeri sağlık ve güvenlik birimi oluşturmakla,

b) Bir veya birden fazla işyeri hekimi ile gereğinde diğer sağlık personelini görevlendirmekle,


c) Sanayiden sayılan işlerde iş güvenliği uzmanı olan bir veya birden fazla mühendis veya teknik elemanı görevlendirmekle yükümlüdürler.

F- YÜZ VE ÜZERİ İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞYERLERİ

1- İşçi sayısı yüzden fazla olan işyerlerinde Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’nin 15. maddesine göre, işveren veya işveren vekilini temsilen bir, işçileri temsilen iki kişi olmak üzere toplam üç kişiden oluşan izin kurulu kurulması zorunludur. Yıllık izin zamanlarını bu kurul belirlemektedir.

2- 100-150 kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, bir yaşından küçük çocukların bırakılması ve bakılması ve emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunludur.

G- YÜZELLİ VE ÜZERİ İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞYERLERİ

1- İşyerlerinde, 4857 sayılı Yasa’nın 115. maddesine göre; yüz elli ve daha fazla işçi çalıştırılması halinde, işçilerin ve ailelerinin gerekli ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla işçiler tarafından kurulacak tüketim kooperatiflerine işverenlerce yer tahsisi yapılabilir.

2- Ayrıca Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmeliğin ilgili hükümlerinde ise; Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150 den çok kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması ve bakılması, emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurdun kurulması zorunludur. Yurt açma yükümlülüğünde olan işverenler yurt içinde anaokulu da açmak zorundadırlar. Yurt, işyerine 250 metreden daha uzaksa işveren taşıt sağlamakla yükümlüdür.

H- İKİYÜZELLİ VE ÜZERİ İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞYERLERİ

İki yüzelli ve daha fazla işçi çalıştıranlar, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın yeni KOBİ tanımına göre Orta Ölçekli İşyeri sınıfından çıkıp, Büyük Ölçekli İşyeri sınıfına girmekte, bu sebeple de başta KOSGEB olmak üzere KOBİ’lere verilen birçok destekten yararlanamamaktadırlar[2].

I- BEŞYÜZ VE ÜZERİ İŞÇİ ÇALIŞTIRAN İŞYERLERİ

Çok tehlikeli sınıfta yer alan ve 500 (beşyüz) ve daha fazla işçi çalıştıran işverenler “İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ”in 4. maddesine göre, işyerlerinde İSGB kurmakla yükümlüdür. Bu işyerlerinde işyeri hekimi ve sanayiden sayılan işlerde ise iş güvenliği uzmanı tam gün çalıştırılır. Tehlike sınıfına göre yukarıda belirtilen sayıların altında işçi çalıştıran işverenler ise iş sağlığı ve güvenliği hizmetinin tamamını dışardan aldığı takdirde işyerlerinde bir ilkyardım ve acil müdahale odası ve bir ilkyardımcı bulunduracak, ayrıca Yönetmelikte öngörülen bina ve donanım şartı aranmayacaktır[3].

İ- TOPLU İŞÇİ ÇIKARMA İLE İLGİLİ İŞVERENİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Ekonomik, teknolojik, yapısal ve benzeri işletme, işyeri veya işin gerekleri sonucu toplu işçi çıkarmak istediğinde, işveren, İş Kanunu’nun 29. maddesine göre bunu en az otuz gün önceden bir yazıyla işyeri sendika temsilcilerine, Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne ve Türkiye İş Kurumu’na bildirmek zorundadır.

İşyerinde çalışan işçi sayısı, 20 ile 100 işçi arasında ise, en az 10 işçinin, 101 ile 300 işçi arasında ise, en az yüzde on oranında işçinin, 301 ve daha fazla ise, en az 30 işçinin işine, yeni İş Kanunu’nun Süreli Fesih ile ilgili 17. maddesi uyarınca, belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi şartıyla ve bir aylık süre içinde aynı tarihte veya farklı tarihlerde son verilmesi toplu işçi çıkarma sayılmaktadır.

Yapılacak bildirimde işçi çıkarmanın sebepleri, bundan etkilenecek işçi sayısı ve grupları ile işe son verme işlemlerinin hangi zaman diliminde gerçekleşeceğine ilişkin bilgilerin bulunması zorunludur. Fesih bildirimleri, işverenin toplu işçi çıkarma isteğini Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne bildirmesinden otuz gün sonra hüküm doğuracaktır.

İşveren eski uygulamada olduğu gibi toplu işçi çıkarmanın kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde aynı nitelikteki iş için yeniden işçi almak istediği takdirde nitelikleri uygun olanları tercihen işe çağıracaktır.

Mevsim ve kampanya işlerinde çalışan işçilerin işten çıkarılmaları hakkında, işten çıkarma bu işlerin niteliğine bağlı olarak yapılıyorsa, toplu işçi çıkarmaya ilişkin hükümler uygulanmayacaktır. İşveren toplu işçi çıkarılmasına ilişkin hükümleri 18, 19, 20 ve 21. madde hükümlerinin uygulanmasını engellemek amacıyla kullanamayacaktır. Aksi halde işçi bu maddelere göre dava açabilecektir.

İşverenler, çalışma mevzuatından doğan İşçi sayısına bağlı iş bu yükümlülüklere uymak zorundadır. Bu ödevleri yerine getirmeyen işverenlere idari para cezaları uygulanır.

Sinan EKŞİ*
Yaklaşım

(*) İş Müfettişi Yrd.

[1] 18.01.2008 tarih ve 27058 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
[2] http://www.selcukozturk.net
[3] 13.04.2004 tarih ve 25432 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.