Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Limanlarda verilen hizmetlerde KDV karmaşası PDF Yazdır e-Posta
16 Mart 2011

Image

Uluslararası taşımacıktaki tereddütleri dile getirip, uluslararası taşımacılık yapan şirketlerin Katma Değer Vergisi (KDV) yönünden nasıl pozisyon almaları gerektiğine yönelik yazımızı hazırlarken, limanların KDV uygulamalarında değişikliğe gittiğini belirtmiş, bu uygulamaların hizmet alıcısı firmalar ile hizmet sağlayıcısı taşımacılık şirketleri arasında itilaflar yaratacağını belirtmiştik.

Nitekim geçen zaman içerisinde gördük ki, faturaların KDV'li kesilmesi farklı yorumlara sebep olurken, herkes itirazını daha önce verilmiş muktezalara ve yargı kararlarına dayandırarak haklı gerekçeler ile karşı tarafı ikna etme çabası içine girmektedir. İkna edemeyen hizmet alıcısı taşıtana ödememe yoluna gitmekte, parasını alamayan taşıyıcı da dava açma hazırlıklarına girmektedir.

İstisna maddesinin geçmişi

Deniz ve hava taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında yapılan hizmetlerin istisna olduğunu düzenleyen KDV Kanunu'nun 13/b maddesi Mart 1985'te yürürlüğe girmiş olup, idare Temmuz ayında yayınladığı 15 sayılı genel tebliğ ile istisnanın, seyrüsefere ilişkin olmak üzere liman ve hava meydanlarında araçlar için ifa edilen her türlü hizmeti kapsadığını açıklamıştır.

1985 yılından 2003 yılına kadar istisnaya ilişkin ilave bir açıklama yapılmaz iken bu dönemde söz konusu istisnanın kapsamına ilişkin verilen muhtelif kararlarda, deniz ve hava ticaret filosunun geliştirilmesi, teşviki ve dış rekabete tahammül edebilir duruma getirilmesi amacıyla yapılan düzenlemenin yapılan tüm hizmetleri kapsadığı yönünde yargı kararları çıkmış, düzenlemenin yük ve yolcuya ilişkin hizmetleri kapsadığı da benimsenmiştir. Nitekim, 18.06.2003 tarihinde 87 sayılı tebliğ ile konu açıklığı kavuşturularak, yük ve yolcuya verilen tahmil, tahliye ve benzeri hizmetlerin de düzenleme kapsamına girdiği belirtilmiştir. 01.09.2003 tarihinde yayınlanan 88 sayılı tebliğ ile yük ve yolcuya verilen tahmil, tahliye ve benzeri hizmetler için istisna uygulanmayacağı gerekçesiyle yapılan her türlü tarhiyata ilişkin olarak ortaya çıkan ihtilaftan vazgeçilmesi, yaratılmış ihtilaflarla ilgili olarak Bakanlığın veya vergi daireleri aleyhine verilmiş yargı kararı bulunması halinde bu kararların bir üst mercide dava konusu yapılmaması uygun görüldüğü belirtilmiştir.

Fakat üç ay gibi kısa bir zaman içerisinde hizmetler tam istisna olmaktan çıkarılıp, kısmı istisna olması amacıyla 02.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 5035 sayılı Kanunla, gümrüklü sahalarda deniz ve hava taşıma araçları için kısmi istisna uygulanırken bu alanlar dışında tam istisna uygulanması, uygulamada problemlere yol açması, iade edilmesi gereken verginin hesaplanması bakımından ihtilaflara neden olması gerekçesiyle deniz ve hava taşıma araçları için verilen hizmetler, gümrüklü sahada olup olmadığına bakılmaksızın kısmi istisna kapsamına alınarak Katma Değer Vergisi Kanununun 17'nci maddesinin 4'üncü fıkrasının (ı) bendine taşınmıştır.

Diğer taraftan 17/4-(ı) maddesi yürürlükte iken kısmi istisna daha da kısıtlı bir hale getirilmek amacıyla 9 sayılı sirküler yayımlanarak hizmetler ve tanımları yapılmış, hizmetlerin bir kısmı kapsam dışına taşınmıştır.

Sektörün dinamiklerine hitap etmeyen bu düzenleme, uzun süre yaşam bulmamış, 31.07.2004 tarihinde, yedi ayın sonunda, tekrar eski yerine kanunun 13/b maddesine taşınarak, tam istisna kapsamına alınırken, eş zamanlı olarak 17/4-0 maddesinde de düzenleme yapılmış 9 numaralı sirkülerde tanımlanan ardiye ve terminal hizmetleri kısmi istisna olarak bu maddeye ithal edilmiştir.

Tam istisna olarak değerlendirilen hizmetler

Maliye Bakanlığı'nın sirküler ile yayınladığı ve istisna olarak değerlendirdiği, tahmil ve tahliye, yükün aktarılması (shifting), limbo, vinç hizmeti, kilitleme ve bağlama (lashing), kilit ve bağ çözme (unlashing), nezaret hizmeti, ambar kapağı açma/kapama hizmeti, gemi işgaliye, gemi fuzuli işgaliye hizmeti, gemi aktarma, gemilerin atıklarının alınması, tekrar sevk konteynerler (transit) hizmetleridir.

İstisna kapsamı dışında bırakılmış hizmetler

Diğer taraftan, konteyner içi bağlama/çözme (konteyner içi lashing/unlashing), konteyner dolum hizmeti, konteyner boşaltma hizmeti, konteyner içi aktarma hizmeti, konteyner tam tespit hizmeti, konteyner muayene/numune alma hizmeti, konteyner tamir hizmeti, konteynere elektrik verilmesi, konteyner temizleme (yikama-kurutma), konteyner nakliye hizmeti, tartı hizmeti ise 13/b kapsamındaki istisna dışında tutulmuştur.

Kısmi istisna kapsamına alınan hizmetler

Yapılan düzenlemeler ile hizmetlerin bir kısmı tam istisna olarak değerlendirilirken, bir kısmı KDV'ye tabi hale getirilmiştir. Ardiye ve terminal hizmetleri ise kısmi istisna haline getirilmiştir.

Bilindiği üzere, tam istisna kapsamındaki hizmetler için yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilirken, indirime konu edilemeyen KDV iade alınabilmektedir. Ancak, kısmi istisnaya konu ardiye, depolama, terminal hizmetleri gibi hizmetler için yüklenilen KDV gider olarak dikkate alınmakta ve indirim yada iadeye konu edilememektedir. Bu durum hizmet sağlayıcılarının, hizmet üretimi esnasında yüklendikleri KDV'ni maliyet haline getirmektedir. Doğal olarak taşımak istemedikleri bu maliyet fiyatlarına yansımakta, fiyatlarına yansıtamadıkları kısmı ise gelirleri üzerinde azaltıcı bir unsur haline gelmektedir.

Görülmektedir ki, idare taşıma araçlarına verilen hizmetleri 13/b kapsamında değerlendirirken, yüke yönelik verilen hizmetleri kapsam dışında tutmayı amaçlamıştır.

Yüke ve yolcuya verilen hizmetler

Yük ve yolcu, deniz ve hava taşıma araçlarının liman ve hava meydanlarında var olma sebebidir, yüke ve yolcuya liman ve hava meydanlarında verilen hizmetlerin tamamı da deniz ve hava taşıma araçlarının seyrüseferine ilişkin olup, yük ve yolcuya verilen hizmetlerin istisnanın dışında düşünülmemesi gerektiği ortadadır.

Yüke ve yolcuya verilen hizmetlerin de istisna kapsamında değerlendirilerek KDV'den istisna tutulmasının, Kanunun konuluş amacı olan taşımacılık hizmetlerinin diğer ülkeler ile rekabet edilebilir hale getirilmesine hizmet ederken, KDV uygulamalarında ortaya çıkabilecek tereddütleri de ortadan kaldıracağı düşüncesindeyiz.

Bu aşamada 08.03.2011 tarihinde Gelir İdaresi Başkanlığı'nın sitesine konan ve Gelir İdaresi Başkanlığı'nca hazırlanan 3065 sayılı KDV Kanunu'nun uygulamasına ilişkin mevcut sirkülerlerin birleştirilmesi ile uygulamada tereddüt edilen diğer hususlara yönelik açıklamaların yer aldığı 60 sıra numaralı sirkülerin geliştirilmesi, değiştirilmesi veya katkıda bulunulması için görüş ve önerilerin sektör uygulayıcıları tarafından iletilmesinin, deniz ve hava taşımacılığında istisna tutulan hizmetlerin netleştirilmesi açısından faydalı olacaktır.

Uğur AKDOĞAN / Ümit BAŞKIRT

http://www.dunya.com/ugur-akdogan_103_0_yazar.html