Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre İşlem Denetçiliği |
17 Mart 2011 | |
Bilindiği üzere, uzun süredir Meclis gündeminde bulunan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı hükümet ve muhalefetin uzlaşmasıyla kısa bir süre içerisinde TBMM’de kabul edilmiştir. I- GİRİŞ Yürürlüğe girmesiyle birlikte, söz konusu Kanun ticaret hayatına önemli ve köklü değişiklikler getirecektir. Bu önemli değişikliklerden birisi de şirketlerin denetimi konusunda gerçekleşecektir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda özellikle şirket denetimi konusunda uzman olması zorunluluğu olmayanlar görev alarak, bu denetim faaliyetlerini gerçekleştirmeye çalışıyorlardı. Ancak, Yeni Türk Ticaret Kanunuyla birlikte şirketlerin denetimi, konusunda uzman olanlara bırakılmaktadır. Kanun’a göre, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın denetimi dışında, şirketlerin mali tabloları, yönetim kurulu faaliyet raporları şirketlerin ölçeklerine göre bağımsız denetim kuruluşları veya YMM ile SMMM’ ler tarafından, şirketlerin belirli özellikteki işlem ve faaliyetleri ise işlem denetçileri tarafından denetlenecektir. Kanun’da kendilerine verilen görevler dikkate alındığında işlem denetçiliğinin şirket denetiminde önemli bir işlev göreceği anlaşılmaktadır. Bu açıdan, yeni bir kavram olan işlem denetçiliği, bu denetçilerin görevleri ve sorumlulukları makalemizin konusunu oluşturmaktadır. II- İŞLEM DENETÇİSİ OLABİLECEKLER İşlem denetçisi olabilecek olanlar, yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 400. maddede düzenlenmiştir. Esas olarak bu madde işlem denetçilerinden farklı olarak şirketin mali tablolarını ve yönetim kurulunun yıllık raporlarını denetleyecek denetçiler için düzenlenmiş olmakla birlikte, maddenin 3. fıkrasında ve maddenin gerekçesinde bu hükümlerin işlem denetçileri için de uygulanacağı belirtilmiştir. Buna göre, işlem denetçisi, ancak ortakları, yeminli malî müşavir veya serbest muhasebeci malî müşavir unvanını taşıyan bir bağımsız denetleme kuruluşu olabilecektir. Orta ve küçük ölçekli anonim şirketler ise, bir veya birden fazla yeminli mali müşaviri veya serbest muhasebeci malî müşaviri işlem denetçi olarak seçebileceklerdir. Diğer taraftan, bunların kuruluş ve çalışma esasları ile denetleme elemanlarının nitelikleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan Bakanlar Kurulu’nca yürürlüğe konulacak bir yönetmelikle düzenlenecektir. Öte yandan, işlem denetçisi olamayacaklar da bu maddede düzenlenmiştir. Buna göre aşağıdaki hâllerden birinin varlığında, yeminli mâlî müşavir, serbest muhasebeci malî müşavir, bağımsız denetleme kuruluşu ve bunun ortaklarından biri ve bunların ortaklarının yanında çalışan veya bu cümlede anılan kişilerin mesleği birlikte yaptıkları kişi veya kişiler, ilgili şirkette denetçi olamayacaktır; a- Denetlenecek şirkette pay sahibiyse; b- Denetlenecek şirketin yöneticisi veya çalışanıysa veya denetçi olarak atanmasından önceki üç yıl içinde bu sıfatı taşımışsa; c- Denetlenecek şirketle bağlantısı bulunan bir tüzel kişinin, bir ticaret şirketinin veya bir ticarî işletmenin kanunî temsilcisi veya temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, yöneticisi veya sahibiyse ya da bunlarda yüzde yirmiden fazla paya sahipse yahut denetlenecek şirketin yönetim kurulu üyesinin veya bir yöneticisinin alt veya üst soyundan biri, eşi veya üçüncü derece dahil, üçüncü dereceye kadar kan veya kayın hısımıysa; d- Denetlenecek şirketle bağlantı hâlinde bulunan veya böyle bir şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip olan bir işletmede çalışıyorsa veya denetçisi olacağı şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip bir gerçek kişinin yanında herhangi bir şekilde hizmet veriyorsa; e- Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuşsa; f- Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının çıkarılmasında denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunduğu için (e) bendine göre denetçi olamayacak gerçek veya tüzel kişinin veya onun ortaklarından birinin kanunî temsilcisi, temsilcisi, çalışanı, yönetim kurulu üyesi, ortağı, sahibi ya da gerçek kişi olarak bizzat kendisi ise; g- (a) ilâ (f) bentlerinde yer alan şartları taşıdığı için denetçi olamayan bir denetçinin nezdinde çalışıyorsa, h- Son beş yıl içinde denetçiliğe ilişkin meslekî faaliyetinden kaynaklanan gelirinin tamamının yüzde otuzundan fazlasını denetlenecek şirkete veya ona yüzde yirmiden fazla pay ile iştirak etmiş bulunan şirketlere verilen denetleme ve danışmanlık faaliyetinden elde etmişse ve bunu cari yılda da elde etmesi bekleniyorsa Ancak, Türkiye Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler ve Yeminli Malî Müşavirler Odaları Birliği, katlanılması güç bir durum ortaya çıkacaksa (h) bendindeki yasağın kaldırılması için belli bir süreyle sınırlı olarak onay verebilecektir. Ayrıca, bağımsız denetleme kuruluşunun, bir şirketin denetlenmesi için görevlendirdiği denetçi yedi yıl arka arkaya o şirket için denetleme raporu vermişse, o denetçi en az iki yıl için değiştirilmek zorundadır. Yine denetçinin, denetleme yaptığı şirkete, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi dışında, danışmanlık veya hizmet vermesi ve bunu bir yavru şirketi aracılığıyla yapması yasaklanmıştır. III- İŞLEM DENETÇİSİNİN ATANMA VE SEÇİLMESİ Yeni TTK’ nın 400/4. maddesi uyarınca, kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmemişse, işlem denetçisi genel kurul tarafından atanacak ve görevden alınacaktır. Kanun’un 408/c, 616/c maddesinde de bu durum yeniden vurgulanmıştır. Bununla birlikte, anılan Kanun’un 505. maddesi çerçevesinde genel kurul herhangi bir menkul kıymetin çıkarılmasını ve hükümleriyle şartlarını saptamak ve bununla ilgili işlem denetçisi seçmek yetkisini, en çok onbeş ay için yönetim kuruluna bırakabilecektir. Dolayısıyla, böyle bir yetkiye istinaden yönetim kurulu da işlem denetçisi seçebilecektir. Yine, Kanun’un 458. maddesinde olduğu gibi belirli konularda yönetim kurulu doğrudan da işlem denetçisi atayabilecektir. Ayrıca, Kanun’un 310. maddesinde belirtildiği üzere Mahkeme tarafından da işlem denetçisi ataması yapılabilecektir. IV- İŞLEM DENETÇİSİNİN GÖREVLERİ A- ŞİRKET BİRLEŞMELERİNDEKİ GÖREVLERİ Yeni TTK’ nın 148. maddesine göre; birleşmeye katılan şirketlerin; birleşme sözleşmesini, birleşme raporunu ve birleşmeye esas oluşturan bilânçoyu, bir işlem denetçisine denetlettirmeleri şarttır. Birleşmeye katılan şirketler, birleşmeyi denetleyecek işlem denetçisine amaca yardımcı olacak, her türlü bilgi ve belgeyi vermek zorundadır. İşlem denetçisi, denetleme raporunda; devralan şirket tarafından yapılması öngörülen sermaye artırımının, devrolunan şirketin ortaklarının haklarını korumaya yeterli bulunup bulunmadığı, değişim oranının ve ayrılma akçesinin adil olup olmadığı, değişim oranının hangi yönteme göre hesapladığı; en az üç farklı genel kabul gören yöntem ile karşılaştırma yapılarak, uygulanan yöntemin adil olduğu, diğer genel kabul gören yöntemlere göre hangi değerlerin ortaya çıkabileceği, denkleştirme varsa, bunun uygun olup olmadığı, değişim oranının hesaplanması yönünden payların değerlendirilmesinde dikkate alınan özellikler hususunda inceleme yapıp görüş açıklamakla yükümlüdür. Söz konusu Kanun maddesine göre tüm ortakların onaylaması hâlinde, küçük ölçekli şirketler bu denetlemeden vazgeçebileceklerdir. Öte yandan, yeni TTK’ nın 138. maddesine göre; tasfiye halindeki bir şirketin birleşmeye katılması için bu şirketin malvarlığının dağıtılmasına başlanmaması ve bu şirketin devrolunan şirket olması gerekmektedir. Aynı Kanun’un 139. maddesine göre ise sermayesiyle kanunî yedek akçeleri toplamının yarısı zararlarla kaybolan veya borca batık durumda bulunan bir şirket, kaybolan sermayeyi veya gerekiyorsa borca batıklık durumunu karşılayabilecek tutarda serbestçe, tasarruf edilebilen özvarlığa sahip bulunan bir şirket ile birleşebilir. Bu iki maddede belirtilen şartların varlığı ise işlem denetçisi tarafından bunu doğrulayan bir rapor düzenlenmesi ve bunun ticaret sicili müdürlüğüne sunulmasıyla ispatlanacaktır. Dolayısıyla tasfiye halinde olan ya da sermayenin kaybı veya borca batıklık halinde bulunan bir şirketin birleşme sürecinde işlem denetçisine katılma şartlarının uygun olduğunu gösteren bir rapor düzenlettirilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, anılan Kanun’un 157. maddesine göre; birleşmeye katılan şirketlerin alacaklıları birleşmenin hukuken geçerlilik kazanmasından itibaren üç ay içinde istemde bulunurlarsa, devralan şirket bunların alacaklarını teminat altına almak zorundadır. Bu itibarla, birleşmeye katılan şirketler; alacaklılarına, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde, tirajı elli binin üstünde olan yurt düzeyinde dağıtımı yapılan üç gazetede yedişer gün aralıklarla üç defa yapacakları ilânla ve ayrıca internet sitelerine konulacak ilânla haklarını bildirmeleri gerekmektedir. Ancak, işlem denetçisi, birleşmeye katılan şirketlerin serbest malvarlıklarının, ödenmesine yetmeyeceği bilinen bir alacakları bulunmadığını veya böyle bir alacak istemi beklenmediğini doğruladığı takdirde bu ilân yükümlülüğü ortadan kalkmaktadır. Ayrıca, devralan şirket, alacağın birleşme dolayısıyla tehlikeye düşmediğini bir işlem denetçisi raporuyla ispat ederse, teminat verme yükümlülüğü de ortadan kalkmaktadır. Dolayısıyla, birleşme aşamasında alacaklılara ilan ve teminat verme yükümlülüğüne girmek istemeyen şirketler şartları kanun hükmünü karşılıyorsa işlem denetçisinden rapor alarak bu zorunluluğa tabi olmayacaklardır. B- ŞİRKET BÖLÜNMELERİNDEKİ GÖREVLERİ Yeni TTK’ nın 170. maddesinde, bölünme sözleşmesi ve bölünme planının denetlenmesi hususunda Kanun’un 148. maddesinin kıyas yoluyla uygulanacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla, şirket birleşme sözleşmesi ve planının denetlenmesinde olduğu gibi işlem denetçisi şirket bölünme sözleşmesi ve planını da 148. madde çerçevesinde denetleyecektir. Öte yandan anılan Kanun’un 175. maddesine göre bölünmeye katılan şirketler, istemde bulunan alacaklıların alacaklarını teminat altına almak zorundadırlar. Ancak, bir işlem denetçisinin raporuyla, bölünmeyle, alacaklıların alacaklarının tehlikeye düşmediği ispatlanırsa söz konusu teminat altına alma yükümlülüğü ortadan kalkacaktır. Dolayısıyla, alacaklıların alacaklarının tehlikede olmadığının ispatı açısından işlem denetçisi raporu düzenlettirilmesi büyük kolaylık sağlamaktadır. C- ŞİRKETLERİN TÜR DEĞİŞTİRMELERİNDEKİ GÖREVLERİ Şirket birleşmelerinde ve bölünmelerinde olduğu gibi yeni TTK’ nın 187. maddesine göre, şirket, tür değiştirme plânını, tür değiştirme raporunu, tür değiştirmede esas alınan bilânçoyu işlem denetçisine denetlettirmek zorundadır. Şirket, işlem denetçisine, yapılacak denetlemenin amacına hizmet edebilecek bütün bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür. İşlem denetçisi, bu denetiminde, tür değiştirmeye ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini, bilânçonun gerçeğe uygun olup olmadığını ve tür değiştirmeden sonra ortakların hukukî durumlarının korunup korunmadığını incelemek ve değerlendirmek zorundadır. Tür değiştirmelerde de, tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük ölçekli şirketler bu denetlemeden vazgeçebileceklerdir. D- KOMANDİT ŞİRKETLERİN MALİ TABLOLARININ DENETLENMESİ GÖREVİ Yeni TTK’ nın 310. maddesine göre; her komanditer, şirketin envanterleriyle bilânçosunun içeriğini, diğer finansal tablolarını, bunların doğruluğunu ve geçerliliğini incelemeye yetkili kılınmıştır. Anılan Kanun maddesinde; komanditerin, bu incelemeyi bizzat yapabileceği gibi bir uzmana da yaptırabileceği, ancak, bu uzmanın şahsı hakkında bir itirazın ileri sürülmesi halinde komanditerin istemi üzerine mahkeme tarafından bir işlem denetçisi atanmasına karar verileceği ve bu kararın kesin olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, söz konusu maddeye göre; haklı sebeplerin bulunması hâlinde, mahkeme, komanditerin istemi üzerine şirketin işlerinin ve varlığının bizzat veya bir işlem denetçisi tarafından incelenmesine her zaman izin verebilecektir. Dolayısıyla, komandit şirketlerde komanditerin istemi üzerine şirketin mali tablolarının denetimi ile ilgili olarak mahkeme tarafından işlem denetçisi ataması yapılabilecektir. E- ANONİM VE LİMİTED ŞİRKET KURULUŞ İŞLEMLERİNİN DENETLENMESİ GÖREVİ Yeni TTK’ nın “İşlem Denetçisi Raporu” başlıklı 351. maddesiyle, anonim şirketin kuruluşuna ilişkin olarak bir veya birkaç işlem denetçisi tarafından denetleme raporu verilmesi zorunlu tutulmuştur. İşlem denetçisi tarafından düzenlenecek kuruluş raporunda, payların tamamının taahhüt edildiği; kanunda veya esas sözleşmede öngörülmüş bulunan pay bedellerinin en az tutarlarının kanuna uygun olarak bankaya yatırıldığı; buna ilişkin banka mektubunun kuruluş belgeleri arasında yer aldığı; bu yükümlülüğün herhangi bir şekilde dolanıldığına ilişkin bir belirti bulunmadığı; aynî sermaye ve devralınan ayınlar için mahkemece atanan bilirkişilerce değerleme yapıldığı, mahkemece bir kararla onaylanan raporun dosyaya sunulduğu; kurucu menfaatlerinin; kanuna uygun olduğu; kurucular beyanı ile ilgili açık bir uygunsuzluğun, aşırı değerlemenin, işlemlerde görünür bir yolsuzluğun bulunmadığı ve diğer kuruluş belgelerinin mevcut olduğu, gerekli noter onaylarının ve izinlerin alındığı gerekçeleriyle ve hesap verme ilkesinin gereklerine uygun olarak açıklanacaktır. Ayrıca bu işlem denetçisi raporu Kanun’un 336. maddesinde kuruluş belgeleri arasında sayılmış olup, bu raporun, sicil dosyasına konulması ve birer nüshalarının şirket tarafından beş yıl süreyle saklanması zorunluluğu getirilmiştir. Öte yandan, Kanun’un 635. maddesinde, anonim şirketin denetçiye ve işlem denetçileriyle denetime ve özel denetime ilişkin hükümlerinin limited şirketler için de uygulanacağı belirtilmiştir. Bu itibarla kuruluş işlemleri de olmak üzere anonim şirketlerde işlem denetçilerince yapılacağı belirtilen denetimler limited şirketlerde de uygulanacaktır. F- SERMAYE ARTIRIMLARINDAKİ GÖREVLERİ Yeni TTK’ nın “Denetleme Raporu” başlıklı 458. maddesine göre; sermaye artırımlarında, yönetim kurulunca atanmış bir işlem denetçisi tarafından sermaye artırımı raporu düzenlenmesi gerekmektedir. Bu raporda işlem denetçisi tarafından, artırım işlemlerine ve yönetim kurulu beyanına ilişkin inceleme ve denetleme sonuçlarının açıkça gösterilmesi, Kanun’a ve Türkiye Muhasebe Standartlarına uygunluk veya aykırılık hususlarında görüş açıklanması gerekmektedir. Raporun içeriğiyle ilgili olarak Kanun’un şirket kuruluşunun denetlenmesine ilişkin 351. maddesi hükmü de kıyas yoluyla uygulanacaktır. Öte yandan, Kanun’un “İç Kaynaklardan Sermaye Artırımı” başlıklı 462. maddesine göre; esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanunî yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilânçoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye dönüştürülerek sermaye iç kaynaklardan artırılabilecektir. Sermayenin artırılan kısmını, iç kaynaklardan karşılayan tutarın şirket bünyesinde gerçekten varolduğu, onaylanmış yıllık bilânço ve işlem denetçisinin vereceği açık ve yazılı bir beyanla doğrulanmak zorundadır. Ayrıca, bilânço tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş olduğu takdirde, yeni bir bilânço çıkarılması ve bunun işlem denetçisi tarafından onaylanmış olması da şarttır. Kanun’un “Uygunluğun Doğrulanması” başlıklı 469. maddesine göre; hesap döneminin kapanmasından sonra veya yönetim kurulunun istemi üzerine daha önce, bir işlem denetçisinin, yeni payların ihracının kanuna, esas sözleşmeye ve gereğinde ihraç izahnamesine uygun olup olmadığını incelemesi gerekmektedir. Uygunluk hâlinde işlem denetçisi bunu yazılı olarak doğrulayacaktır. Diğer taraftan, “Esas Sözleşmeden Çıkarma” başlıklı 472. maddeye göre; değiştirme ve alım haklarının sona erdiğinin işlem denetçisi tarafından bir raporla doğrulanması gerekmektedir. G- ESAS SERMAYENİN AZALTILMASINDAKİ GÖREVLERİ Kanun’un 473. maddesine göre; bir anonim şirket sermayesini azaltarak, azaltılan kısmın yerine geçmek üzere bedelleri tamamen ödenecek yeni paylar çıkarmıyorsa, genel kurul, esas sözleşmenin gerektiği şekilde değiştirilmesini karara bağlamak zorundadır. İşlem denetçisinin raporuyla, sermayenin azaltılmasına rağmen şirket alacaklılarının haklarını tamamen karşılayacak miktarda aktifin şirkette varlığı belirlenmiş olmadıkça sermayenin azaltılmasına karar verilemeyecektir. Dolayısıyla, esas sermaye azaltılması sürecinde işlem denetçisine rapor düzenlettirilmesi zorunludur. Ayrıca, konuyla ilgili olarak alınacak genel kurul kararında işlem denetçisi raporunun sonucu açıklanarak sermayenin azaltılmasının ne tarzda yapılacağının da gösterilmesi gerekmektedir. Yeni TTK’ nın 592. maddesi uyarınca bu hükümler limited şirketler için de kıyas yoluyla uygulanacaktır. Ayrıca, Kanun’un 562/2. maddesi uyarınca bu hükümler sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler için de uygulanabilecektir. H- MENKUL KIYMET ÇIKARILMASINDAKİ GÖREVLERİ Kanun’un 505. maddesinde; aksi kanunda öngörülmemişse, genel kurul tarafından, herhangi bir menkul kıymetin çıkarılması ve hükümleriyle şartlarının saptanması ve bununla ilgili işlem denetçisi seçme yetkisinin, en çok onbeş ay için yönetim kuruluna bırakılabileceği belirtilmektedir. Dolayısıyla, menkul kıymet çıkarılması aşamasında da işlem denetçi görev yapacaktır. İ- LİMİTED ŞİRKETLERDE EK ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İADESİNDEKİ GÖREVLERİ Yeni TTK’ nın 605. maddesine göre; yerine getirilen ek ödeme yükümlülüğünün kısmen veya tamamen geri verilebilmesi için, ek ödemeye ilişkin tutarın, serbestçe kullanılabilecek yedek akçeler ile fonlardan karşılanabilir olması ve bu durumun işlem denetçisi tarafından doğrulanmış bulunması şarttır. Dolayısıyla, böyle bir durumda işlem denetçisi tarafından denetim yapılması gerekmektedir. J- LİMİTED ŞİRKETLERDE AYRILMA AKÇESİ İLE İLGİLİ GÖREVLERİ Kanun’un 642. maddesine göre; ayrılma akçesi; şirket kullanılabilir bir özkaynak üzerinde tasarruf ediyorsa, ayrılan kişinin esas sermaye payları devredilebiliyorsa, esas sermaye, ilgili hükümlere göre azaltılmışsa, ayrılma ile muaccel olmaktadır. Bu süreçte, işlem denetçisi tarafından kullanılabilir özkaynak tutarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu tutarın ayrılma akçesinin ödenmesine yetmemesi halinde, işlem denetçisi tarafından esas sermayeden ne tutarda indirim yapılması gerektiğinin de gösterilmesi gerekmektedir. K- DİĞER GÖREVLERİ Yukarıda belirtilen temel görevlere ve denetimlere ek olarak işlem denetçilerine çeşitli görev ve yetkiler verilmiştir. Bu kapsamda, yeni TTK’ nın 343. maddesi uyarınca, konulan aynî sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, değer biçmek üzere asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerin değerleme raporlarına işlem denetçi tarafından itiraz etme yetkisi tanınmıştır. Ayrıca, Kanun’un 407. maddesinde, kendilerini ilgilendiren konularda işlem denetçisinin genel kurulda hazır bulunacağı ve görüş bildirebileceği belirtilmiştir. V- İŞLEM DENETÇİSİNİN HUKUKİ SORUMLULUKLARI Kanun’un “Denetçilerin Sır Saklamadan Doğan Sorumluluğu” başlıklı 404. maddesine göre; işlem denetçileri, denetimi dürüst ve tarafsız bir şekilde yapmak ve sır saklamakla yükümlüdür. Faaliyetleri sırasında öğrendikleri, denetleme ile ilgili olan iş ve işletme sırlarını izinsiz olarak kullanamazlar. Kasten veya ihmal ile yükümlerini ihlâl edenler şirkete ve zarar verdikleri takdirde bağlı şirketlere karşı sorumludurlar. Zarar veren kişi birden fazla ise sorumluluk müteselsildir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmesinde ihmali bulunan kişiler hakkında, verdikleri zarar sebebiyle, her bir denetim için yüzbin Türk Lirası’na, pay senetleri borsada işlem gören anonim şirketlerde ise üçyüzbin Türk Lirası’na kadar tazminata hükmedilebilecektir. İhmalleriyle zarara sebebiyet veren kişilere ilişkin bu sınırlama denetime birden çok kişinin katılmış veya birden çok sorumluluk doğurucu eylemin gerçekleştirilmiş olması hâlinde uygulandığı gibi, katılanlardan bazılarının kasıtlı hareket etmiş olmaları durumunda da geçerli olacaktır. Denetçinin bir bağımsız denetleme kuruluşu olması hâlinde sır saklama yükümü bu kurumun yönetim kurulu ve üyeleri ile çalışanlarını da kapsayacaktır. Bu hükümlerden doğan tazmin yükümü sözleşmeyle kaldırılamayacak ve daraltılamayacaktır. İşlem denetçisinin bu maddeden doğan sorumluluğuna ilişkin istemler rapor tarihinden başlayarak beş yılda zamanaşımına uğrayacaktır. Ancak, fiil suç oluşturup da Türk Ceza Kanunu’na göre süresi daha uzun dava zamanaşımına tâbi bulunuyorsa, tazminat davasına da o zamanaşımı uygulanacaktır. Ceza mevzuatının, suç ihbarına ilişkin hükümleri ise saklı tutulmuştur. Öte yandan, Kanun’un “Denetçinin ve İşlem Denetçilerinin Sorumluluğu” başlıklı 554. maddesine göre; şirketin kuruluşunu, sermaye artırımını, azaltılmasını, birleşmeyi, bölünmeyi, tür değiştirmeyi, menkul kıymet ihracını veya herhangi bir diğer şirket işlem ve kararını denetleyen işlem denetçileri; kanunî görevlerinin yerine getirilmesinde kusurlu hareket ettikleri takdirde, hem şirkete hem de paysahipleri ile şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarar dolayısıyla sorumlu tutulmuştur. Burada kusuru iddia eden bunu ispatlamakla mükelleftir. Kanun’un 644. maddesinde ise işlem denetçilerinin sorumluluğuna ilişkin 554 ila 561. maddelerinin limited şirketler için de uygulanacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla yukarıda belirtilen maddede hukuki sorumluluk hali limited şirket işlemlerini denetleyen işlem denetçilerine de uygulanacaktır. VI- İŞLEM DENETÇİLERİNİN CEZAİ SORUMLULUKLARI Yeni TTK’ nın 562/5-b maddesinde Kanun’un 351. maddesine aykırı olarak rapor veren işlem denetçisinin, üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacağı belirtilmektedir. Aynı Kanun’un 563. maddesinde ise bu suçların resen takip edileceği düzenlenmesine yer verilmiştir. Dolayısıyla şirketlerin kuruluşuna ilişkin olarak Kanun’un 351. maddesinde belirtilen hususlara aykırı olarak işlem denetçisi tarafından rapor düzenlenmesi halinde cezai müeyyide ile karşılaşılacaktır. Diğer taraftan, yeni Türk Ticaret Kanunu’nun “Sermaye Hakkında Yanlış Beyanlar ve Ödeme Yetersizliğinin Bilinmesi” başlıklı 550. maddesine göre; sermaye tamamıyla taahhüt olunmamış veya karşılığı kanun veya esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemişken, taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösterenler ile kusurlu olmaları şartıyla şirket yetkililerinin, sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme yeterliliğinin bulunmadığını bilen ve buna onay verenlerin, Kanun’un “Belgelerin ve Beyanların Kanuna Aykırı Olması” başlıklı 549. maddesine göre; şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgeleri, izahnameleri, taahhütleri, beyanları ve garantileri yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olarak düzenleyenler veya beyanları yapanların ve kusurlarının varlığı hâlinde bunlara katılanların aynı Kanun’un 562. maddesinin 8 ve 9. maddeleri çerçevesinde hapis cezası ile cezalandırılacakları düzenlenmiştir. Buna ilaveten, Kanun’un 644/1-d maddesinde, bu hükümlerin limited şirketler için de uygulanacağı belirtilmiştir. Söz konusu maddelerde, suçun failinin işlem denetçisi olabileceği yönünde açık bir ifade bulunmamakla birlikte, Kanun’un gerekçesinde (özellikle 550. maddede) suçun faili olarak ifade edilen “şirket yetkilisi” ibaresinin kapsamına işlem denetçisinin de dahil olabileceği belirtilmiştir. Bu itibarla, işlem denetçilerinin yukarıda belirtilen maddeler çerçevesinde de cezai sorumlulukları bulunmaktadır. Ayrıca yukarıda da yer verilmiş olan Kanun’un 404. maddesinde düzenlenen şekilde sır saklama yükümlüğüne aykırı davranışlar da Türk Ceza Kanunu çerçevesinde değerlendirilebilecektir. VII- SONUÇ İşlem denetçiliği, yeni Türk Ticaret Kanunu ile şirketlerin denetim sisteminde gerçekleştirilen köklü değişikliklerin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Şirketlerin kuruluşundan, sermaye artırım ve azaltılmasına, birleşme ve bölünmelerden menkul kıymet ihracına kadar birçok işlemde güvenilirliği tesis etmek adına işlem denetçilerine önemli görevler ve bununla oranlı olarak hukuki ve cezai sorumluluklar verilmiştir. Bu aşamada, bağımsız denetim kuruluşları ve YMM ile SMMM’ ler içerisinden şirket genel kurulları, yönetim kurulları ve mahkeme tarafından seçilecek ya da atanacak olan işlem denetçilerinin bu önemli görevleri gerçekleştirmelerinde mali denetim bilgi ve tecrübelerinin yanında yeni Türk Ticaret Kanunu’nun işlem denetçiliği ile ilgili hükümlerine de hakim olmaları önem taşımaktadır. Bu açıdan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın, bağımsız denetleme kuruluşlarının kuruluş ve çalışma esasları ile denetleme elemanlarının niteliklerini, Kanun’un yukarıda belirtilen meslek mensuplarından beklenen görevi en iyi şekilde yerine getirebilmelerini temin edecek şekilde belirlemesi ve TÜRMOB’ un eğitim ve sınav faaliyetlerini meslek mensuplarını işlem denetçiliğine hazırlayacak şekilde düzenlemesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Kadir ÖZDEMİR* Yaklaşım * Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Başmüfettişi
|