Gelir Vergisi Yasası’nın 38’inci maddesi gereği olarak bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır.
Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce; * İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir. * İşletmeden çekilen değerler bu farka eklenir. Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Yasası’nın değerlemeye ait hükümleri ile Gelir Vergisi Yasası’nın 40’ıncı ve 41’inci maddelerinde yer alan “İndirilecek giderler” ile “Gider kabul edilmeyen ödemeler“ dikkate alınır. Aynı yasanın 39’uncu maddesinde ise “İşletme hesabı esasında ticari kazancın tespiti” ile ilgili hüküm yer almaktadır. Buna göre “İşletme hesabı esasına göre ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki müspet farktır.” Yasal tanımlamadan da anlaşılacağı üzere “Elde edilen hasılat deyimi, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları; giderler ise, tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade etmektedir.” Emtia alım ve satımı ile uğraşanlarda ticari kazancın bulunması için hesap dönemi sonundaki emtia mevcudunun değeri hasılata, dönem başındaki emtia mevcudunun değeri ise giderlere ilave olunur. İşletme hesabı esasında ticari kazancın tespiti sırasında ayrıca bilanço esasında ticari kazancın tespitinde olduğu gibi indirilecek giderler ile gider kabul edilmeyen ödemelerin dikkate alınması gerekmektedir. Gelir Vergisi Yasası’nın 41’inci maddesinin 5’inci bendinde yer alan düzenleme ile “teşebbüs sahibinin, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunulması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasında işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş” sayılmaktadır. Bu hükmün gerçek usulde vergilendirilen tüm gelir vergisi mükellefleri tarafından dönem kazancının belirlenmesi ve buna bağlı olarak yıllık beyannamenin düzenlenmesi sırasında dikkate alınması gerekmektedir. Gelir Vergi Yasası’nın 41/5 maddesi uyarınca; * Teşebbüs sahibi tarafından bir mal veya hizmet alım ya da satımının yapılmış olması, * Teşebbüs sahibinin bu mal veya hizmet alım ya da satımını ilişkili kişilerle yapmış olması, * Bu mal veya hizmet alım ya da satımında “emsallere uygunluk ilkesi”ne aykırı olarak fiyat veya bedel tespit etmiş olması, * Emsallere uygun bedel veya fiyat ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasında işletme aleyhine farklar oluşması gerekmektedir. Böyle bir halde işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılacaktır. Yasa maddesinde konuya ilişkin olarak ayrıca ilişkili kişi tanımı yapılmıştır. Bu tanımlamaya göre “Teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy ve kayın hısımları ile doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan diğer şirketler ilişkili kişi” sayılmaktadır. Yasa maddesinde yer alan emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alımı ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade etmektedir. Emsallere uygun fiyat veya bedel, aralarında ilişkili kişi tanımına uygun herhangi bir ilişki olmayan kişilerin tamamen işlemin gerçekleştiği andaki koşullar altında oluşturduğu piyasa ya da pazar fiyatı olarak da adlandırılan tutardır. Bu fiyat veya bedel, işlem anında hiçbir etki olmaksızın objektif olarak belirlenen en uygun tutar olup, ilişkili kişilerle yapılan işlemlerde uygulanan fiyat veya bedelin bu tutar olması gerekmektedir. Gelir vergisi mükelleflerinde ilişkili kişilerle yapılan işlemlerde uygulanan fiyat her şeyden önce emsal bedelle karşılaştırılacak, sonuçta işletme aleyhine tespit edilen değerler işletmeden çekilmiş sayılarak emsal bedel ile uygulanan bedel arasındaki fark beyan edilecek kazanca eklenecektir. Uygulamada özellikle ticari faaliyetlerde yakın dost ve akrabalara farklı fiyat uygulaması bilinen bir gerçektir. Gelir Vergisi Yasası’nın 41/5 maddesi bu gibi durumların önlenmesine yöneliktir. Bu bağlamda da ticari kazanç sahiplerinin yıllık beyannamelerini düzenlerken Gelir Vergisi Yasası’nın 41/5 maddesine uygun davranmaları, aksi takdirde yapılacak vergi incelemelerinde bu yönde oluşacak matrah farklarının maliyetini üstlenmeleri kaçınılmaz olacaktır. Veysi Seviğ http://www.ito.org.tr/wps/portal/gazete-detay?WCM_GLOBAL_CON... |