İşçi aleyhine düzenlenen cezai şartın geçersiz olması |
|
|
|
24 Mart 2011 |
İş sözleşmelerinde cezai şart klozu en çok kullanılan klozlardan birisidir. Bu klozun kullanılması bazen fikri ve sınai hakların korunması bazen de haksız rekabeti önlemek ya da işletmesel sırları gizlemek için kullanılmaktadır. Bu hususlardaki cezai şartlar uygulamada oldukça fazla yer bulmakta ve iş hukuku tarafından kabul de görmektedir. Ancak fesih konusunda düzenlenen cezai şartlar genel olarak Yargıtay'ca da kabul edilmemektedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 30.05.2002 tarihli kararı ile yine işveren ve işçi arasında sözleşme ile düzenlenen cezai şartı ele almış, işçi ve işveren arasında denklik, eşitlik ilkesi göz önüne alınmaksızın düzenlenen cezai şartın geçerliliğinin kabul edilemeyeceğine karar vermiştir. Somut olayda davacı işveren ihbar ve sözleşme tazminatının, davalı işçi ise fazla mesai ve yıllık izin ücretinin ödetilmesini dava ve talep etmiştir. yerel Mahkemece her iki talep de kısmen kabul edilmiş ve her iki tarafça da temyiz edilmiştir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi yaptığı değerlendirme ve inceleme sonucunda; söz konusu iş sözleşmesinde düzenlenmiş olan cezai şartın işçi aleyhine işveren leyhine bir düzenleme olduğundan bu cezai şartın geçerliliğinin kabul edilemeyeceğine karar vermiştir. Bilindiği üzere iş sözleşmelerinde düzenlenen cezai şartlar İş Kanunu tarafından açıkça düzenlenmemiş, yasa koyucu tarafından böyle bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Cezai şartlarla ilgili hususlar Borçlar Kanunu'nun 161inci hükmü çerçevesinde düzenlenmekte ve değerlendirilmektedir. İncelemesi yapılan davada taraflar arasında düzenlenmiş olan hizmet sözleşmesinin 8. maddesinde "...Personel, sözleşmenin bitim tarihinden önce işveren tarafından kabul edilir bir mazereti olmaksızın işi bıraktığı takdirde, işverenin yasal hakları dışında işi bıraktığı aydaki 4 brüt maaş tutarında tazminat ödemeyi peşinen kabul eder. Haklı bir neden olmadan personelin işine son verildiği taktirde, işveren tarafından da personelin yasal hakları dışında iş akdinin fesh edildiği aydaki 4 brüt maaşı tutarında tazminat ödenecektir...." ifadesi yer almaktadır. Yüksek Yargıtay'a göre; "akdin işçi tarafından feshi, işveren tarafından kabul edilir bir mazerete tabi tutulurken, sözleşmenin bitim tarihinden önce haklı bir neden olmadan personelin işine işveren tarafından son verilmiş olması gibi bir düzenlemede, cezai şartın oluşumunda işçi ve işveren arasında denklik, eşitlik ilkesi dikkate alınmamış, işçi aleyhine, işveren lehine kurallar öngörülmüş olduğundan, cezai şartın geçerli olduğu kabul edilemez." Söz konusu kararda bir üye tarafından karşı oy verilmesine rağmen bu karşı oy cezai şartla değil, dava konusuyla alakası olmaksızın fesih işleminin geçerliliğinin tartışılmasıyla alakalıdır. Karşı oy veren Hakimin görüşüne göre cezai şartın açılması talebiyle açılan davada, feshin haklılığının tartışılması ve değerlendirilmesi sırasında göz önüne alınacak bir neden geçersizliğin sebebi olamaz. Kısacası, Yüksek Yargıtay bu kararında da yerleşik görüşünde değişiklik yapmamış, işçi ve işveren arasındaki iş sözleşmesinde düzenlenen cezai şartı işçi aleyhine düzenleme içermesi sebebiyle geçersiz saymıştır. Ali YÜKSEL http://www.dunya.com/ali-yuksel_117_0_yazar.html |