4857 Sayılı Kanun’a Göre Hangi İşyerleri Özürlü İşçi Çalıştırmak Zorundadır? |
25 Mart 2011 | |
Kişilerin doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle özürlü olması, süreğen (kronik) hastalığı olan kişilerin ise çalışma kapasitelerinin ve yaşamsal fonksiyonlarının engellenmesi sonucu, bu durumdaki kişilerin yaşamsal aktivitelerini kısmi ya da tam olarak engellemekte ve de en önemlisi sosyal yaşamlarını sürdürmelerini zorlaştırmaktadır(1). I- GİRİŞ Bu şekildeki zorluğun yaşam standartlarını en aza indirecek şekilde etki oluşturmasını sağlamak için özürlülerle ilgili bazı ayrıcalıklı önlemler alınması gerekir. Bu sebeple ayrımcılık ve sosyal politikalar çerçevesinde Türkiye’de özürlülere yönelik çalışma mevzuatında bilhassa istihdama katılmaları için ciddi teşvikler bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi de özel sektöre ait elli veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde özürlü işçilerin çalıştırılması gerektiğidir. Bu şekilde işverenlere zorunlu özürlü istihdamı şart koşulmuştur. Ancak zaman zaman işyerinin zorunluluk kapsamında olmasını sağlayan elli veya daha fazla işçi çalıştırma koşulu tam değerlendirilememektedir. Söz konusu elli veya daha fazla işçi çalıştırma koşulunun nasıl hesaplanacağı makalemizin konusunu oluşturmaktadır. II- 4857 SAYILI KANUN’A GÖRE ÖZÜRLÜ İŞÇİ ÇALIŞTIRMAK ZORUNDA OLAN İŞYERLERİNİN TESPİTİ 4857 sayılı Kanun’un 30. maddesinde; işverenlerin, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç özürlü, … işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlü oldukları belirtilmektedir. Buna göre; İşyerinin mecburi çalıştıracağı özürlü işçi sayısı= Toplam işçi sayısı x %3 şeklinde hesaplanır. Küsuratlı sonuçlar tama iblağ edilir. Örnek; İşyerinde 87 işçi çalışıyorsa; yukarıdaki hesaplamaya göre; = Toplam işçi sayısı x %3 = 87 X %3 = 2,61 =3 olacaktır. Ancak işyerinde elli veya daha fazla işçi çalıştırıldığının tespiti nasıl yapıldığı hususunda bazı özel durumlar bulunmakta, özürlü sigortalıların istihdamına ilişkin işveren hissesi sigorta primi teşviki konusuna geçmeden önce işyerinde elli veya daha fazla işçi çalıştırıldığının tespiti nasıl yapıldığı hususunu da kısaca izah edelim. III- ÖZÜRLÜ İŞÇİ ÇALIŞTIRACAK İŞYERLERİNDE TOPLAM İŞÇİ SAYISININ HESAPLANMASI İşyerinde elli veya daha fazla işçi çalıştırılması şu şekilde hesaplanır(2); 1- İşyerinde 50 sigortalının çalıştırılıp çalıştırılmadığının tespitinde; normal sigortalılar haricinde sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar hesaplamaya dahil edilirken, aday çırak, çırak ve zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler toplam sigortalı sayısına dahil edilmeyecektir. Örnek: Tüm sigorta kollarına tabi 45 işçi, sosyal güvenlik destek primine tabi 7 işçi ve 2 çırak çalışan işyerinde toplam çalışan 45 + 7 =52 işçi olduğu için 4857 sayılı Kanun’un 30. maddesi kapsamında işyeri kontenjan dâhilinde işçi çalıştırılması zorunludur. 2- Aynı il sınırları içinde aynı gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara ait birden fazla işyerinin bulunması halinde, çalıştırmakla yükümlü olunan özürlü işçi sayısı bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre hesaplanır. İşyerlerinin faaliyet konularının farklı olması göz önünde tutulmaz. Örnek: Aynı işverene ait Ankara ilinde faaliyet gösteren konfeksiyon işyerinde 65, market işyerinde 22 sigortalının çalıştırıldığı varsayıldığında; işverenin özürlü sigortalı çalıştırma yükümlülüğünün tespitinde aynı il sınırları içindeki her iki işyerinde çalıştırılan işçilerin toplamı dikkate alındığından, örnekteki işveren yönünden bu sayı 87 olacaktır. Sosyal güvenlik mevzuatı gereği hesaplanan ve kontenjan dahilindeki çalıştırılması gereken özürlü sigortalılar fiilen hangi işyerinde istihdam ediliyor ise o işyerinden Kurum’a bildirimi yapılacaktır. 3- Ancak, aynı gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara ait olmasına rağmen ayrı ayrı tüzel kişiliği bulunan kuruluşlarda çalışan işçi sayıları birlikte dikkate alınmaz. Örnek: Aynı gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulmuş ve aynı il sınırları içinde faaliyet gösteren Güneş İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketinde 35, Nazar Müşavirlik Taahhüt ve Ticaret Anonim Şirketinde 40 işçi çalışıyorsa, her bir şirket ayrı ayrı yükümlülük sahibi olacağından, her iki şirketin de zorunlu istihdam etme yükümlülüğü bulunmamaktadır. 4- Bu kapsamda çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınacak. İşyerinde kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar da varsa bunlar çalışma süreleri dikkate alınmak suretiyle aylık fiili çalışma saati olan 195 saat üzerinden tam süreli çalışmaya dönüştürülerek, işyerinde tam süreli olarak çalışan işçi sayısına ilave edilir. Bu hesaplama sonucunda bulunacak işçi sayısında yarıma kadar olan kesirler dikkate alınmaz. Yarım ve daha fazla olan kesirler tama dönüştürülür. Örnek: Bir işyerinde 60 kişi tam süreli, 4 kişi de kısmi süreli olarak çalışmaktadır. Kısmi süreli çalışan 4 kişi günde 5’er saatten ayda 26 gün çalışıyor. Buna göre 4x5= 20x26= 520:195= 2.6 = 3 (yarım ve üzeri tama iblağ edildiğinden), 3 kişinin daha toplam çalışan sayısına ilave edilmesi gerekir. Bu işyerinde 60+3=63 kişi üzerinden o yıl için belirlenen oranda çalıştırılması gereken özürlü kontenjanı hesaplanır. IV- SONUÇ Yukarıda da belirtildiği üzere; ayrımcılık ve sosyal politikalar çerçevesinde Türkiye’de özürlülere yönelik çalışma mevzuatında bilhassa istihdama katılmaları için özel sektöre ait elli veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde özürlü işçilerin çalıştırılması zorunluluğu yanında yine bir ayrımcılık olarak da özürlü istihdam eden işyerleri de aynı zamanda özürlü çalıştırdıkları işçiler için sigorta primi yönünden teşvik edici düzenlemeler de yapmıştır. Buna göre kısaca; işyerinde elli veya daha fazla işçi çalıştırıldığının tespitinin nasıl yapılacağı ile ilgili olarak yukarıda izah edilen hususlardan sonra özürlü sigortalıların istihdamına ilişkin işveren hissesi sigorta primi teşvik uygulamasının genel olarak mahiyeti şu şekildedir. Özel sektöre ait işyerlerinde çalıştırılan özürlü sigortalıların; ● Özel sektör işverenlerince bu madde kapsamında çalıştırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi özürlü sigortalılar ile 01.07.2005 tarih ve 5378 sayılı Kanun’un 14. maddesinde belirtilen korumalı işyerlerinde(3) çalıştırılan özürlü sigortalıların, aynı Kanun’un 72 ve 73. maddelerinde(4) sayılan ve 78. maddesiyle belirlenen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin tamamı, ● Kontenjan fazlası özürlü çalıştıran, yükümlü olmadıkları halde özürlü çalıştıran işverenlerin bu şekilde çalıştırdıkları her bir özürlü için prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin yüzde ellisi Hazine’ce karşılanır. Ramazan YILDIZ Yaklaşım
* Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişi, Bursa SGK İl Müdürü (1) Ali SEYYAR, Sosyal Siyaset Açısından Özürlülüğe Karşı Mücadele, Türdav Yayınları, İstanbul 2001, s. 41 (2) Müjdat ŞAKAR, İş Kanunu Yorumu, Yaklaşım Yayıncılık, Ankara 2010. (3) Korumalı işyeri: Normal işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan özürlüler için mesleki rehabilitasyon ve istihdam oluşturmak amacıyla, Devlet tarafından ilgili mevzuatta teknik donanımın sağlandığı ve mali yönden desteklendiği, çalışma ortamının özel olarak düzenlendiği işyeridir (Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelik/3). (4) Söz konusu Kanun değişikliği 506 sayılı Kanun’un mer’i olduğu dönemde yayımlandığı için madde de sigortalılık 506 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmiştir. Söz konusu madde 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre; “Kanun’un 80 ve 81. maddelerinde sayılan ve 82. maddesiyle belirlenen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin tamamı” şeklinde okunmalıdır.
|