Hükümete 6 ay süreyle Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi verilmesini öngören tasarının gündeme gelmesinin ardından, konu hakkında tartışmalar başlamış durumda. İktidar kanadı KHK yetkisinin gerekçesi olarak; TBMM'nin uzun süre kapalı olmasını, bu süreçte bakanlıkların birleştirileceğini, yeni bakanlıklar kurulacağını ve bazı diğer düzenlemeler yapılacağını gösteriyor. TBMM'ye sunulan tasarı, kamu hizmetlerinde bakanlıklar arasındaki dağılımın yeniden belirlenmesine bağlı olarak 20 kanun ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik öngörüyor. Tasarıyla hükümet; TSK başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ile emekliye sevk edilme usul ve esaslarını belirlemede yeni değişiklik ve düzenleme yapabilecek. Muhalefet kanadından konu hakkında en somut eleştiri CHP'den geldi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; 'KHK istemek, parlamentoyu tasfiye anlayışının sonucudur, muhalefete tahammül edememenin sonucudur. Bu anlayışı kabul etmiyoruz, bu parlamentoyu by-pass etmek demektir' sözleriyle görüşlerini açıklıyor. TARTIŞMALAR KHK konusu gündeme gelir gelmez, konunun lehine ve aleyhine demeç ve görüşler açıklanmaya başlandı. Bu tür konularda yeterli bilgisi olmayanların da tartışmalarda 'saf tutması', demokrasi kültürümüz açısından oldukça düşündürücü. Gelinen bu nokta, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma alışkanlığının doğal sonucu. Yazık ki, seçmen çoğunluğunu oluşturan sade vatandaş, neyin tartışıldığını bile farkında değil. Böyle olunca, 'neyin' söylendiğini değil; 'kimin' söylediğini dikkate alarak bilgi edinmeye çalışıyor. Bu noktada kamuoyunu aydınlatmak amacıyla konuyu kısaca açıklamakta yarar görüyoruz. 'Kuvvetler Ayrılığı İlkesi'nin doğal bir sonucu olarak yasama yetkisi TBMM'ye aittir ve bu yetki 'devredilemez'. Kanun Hükmünde Kararnameler bu temel kuralın istisnasını oluşturuyor. Kanun Hükmünde Kararnameler hukuk sistemimize 1961 Anayasası'nda 1970'li yıllarda yapılan değişikliklerle girmiştir. Kanun Hükmünde Kararnameler, TBMM'nin uzun süre çalışmamasına tepki olarak, 1982 Anayasası'nda daha da geniş bir şekilde düzenlenmiştir. KHK TÜRLERİ Kanun Hükmünde Kararnameler, kendi arasında 'olağan dönem' kanun hükmünde kararnameleri ve 'olağanüstü dönem' kanun hükmünde kararnameleri olarak iki türdür. Olağan dönemde, her konuda KHK çıkartılamıyor. Anayasanın 91. maddesine göre, temel haklar, kişi hakları ve siyasi haklarla ilgili olarak KHK çıkarılamaz. Ancak savaş ve olağanüstü hallerde bu konular da dahil olmak üzere her konuda KHK ile düzenleme yapılabilir. Olağan dönemde çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnameler bir yetki kanununa dayanır. Bu yetki kanunuyla KHK'lerin amacı, kapsamı, ilkeleri ve kullanılma süresi ve bu kanuna dayanarak birden fazla KHK çıkarılıp çıkarılamayacağı belirtilir. KHK'ler Meclis'in onayına gerek olmadan Resmi Gazete'de yayınlandığı gün yürürlüğe girer. Olağan dönemde çıkartılan KHK'lerin anayasaya uygunluğunun denetimi aynen kanunlar gibidir. Ancak olağanüstü dönemde çıkartılan KHK'ler için iptal yolu kapalıdır. Anayasanın 148. maddesinin üçüncü cümlesine göre olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan KHK'lerin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz. KHK'lerin fazla kullanılması yani istisnai bir yol olmaktan çıkması demokrasilerin güvencesi olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin yasama aleyhine ve yürütme lehine olarak bozulması anlamına gelir. KHK'ler kanunlarla eşit güce sahiptir; bununla kanunların kaldırılması ve değiştirilmesi mümkündür. Metin Taş/Sezgin Özcan http://www.aksam.com.tr/kanun-hukmunde-kararname-nedir-1677y... |