Kurumların yurt dışı iştiraklarinden sağladıkları kazançlar |
|
|
|
09 Nisan 2011 |
Kurumlar Vergisi Yasası’nın 5/1-b maddesinde “Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan anonim ve limitet şirket niteliğindeki şirketlerin sermayesine iştirak eden kurumların,
bu iştiraklerinden elde ettikleri kazançlarının” belli koşullar dahilinde Türkiye’ye getirilmesi halinde kurumlar vergisinden istisna (bağışık) tutulacağı hususu hükme bağlanmıştır. Bu koşullar; * Yurt dışında iştirak edilen kurumun anonim veya limitet şirketi niteliğinde bir şirket olması, * İştirak edilen kurumun kanuni ve iş merkezinin Türkiye’de bulunmaması, * İştirak payını elinde tutan kurumun yurt dışı iştirakinin ödenmiş sermayesinin en az yüzde 10’una sahip olunması, * İştirak kazancının elde edildiği tarih itibariyle iştirak payının kesintisiz olarak en az bir yıl süre ile elde tutulması, (Rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle veya yurt dışı iştirakin iç kaynaklardan yapılan sermaye artırımları nedeniyle elde edilen iştirak payları için bir yıllık elde tutulma süresinin tespitinde, sahip olunan eski iştirak paylarının elde edilme tarihi esas alınmaktadır.) * Yurt dışı iştirak kazancının iştirak edilen kurumun faaliyette bulunduğu ülke yasaları uyarınca en az yüzde 15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması, * İştirak kazancının elde edildiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmesi (getirilmesi) gerekmektedir. Uygulamada yurt dışı iştirak kazançlarının Türkiye’ye getirilmesi durumunda söz konusu kazancın elde edildiği ülkedeki toplam vergi yükü bu kazancın Türkiye’de istisnaya tabi tutulup tutulmayacağını belirlemektedir. Bu bağlamda yapılacak vergi yükü hesaplaması Kurumlar Vergisi Yasası’nın 5/1-b maddesinde yer alan tanımlamaya göre olacaktır. Buna göre “vergi yükü, kanuni ve iş merkezinin bulunduğu ülkede ilgili tahakkuk eden ve kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil olmak üzere toplam gelir ve kurumlar vergisi benzeri verginin, bu dönemde elde edilen toplam dağıtılabilir kurum kazancı ile tahakkuk eden gelir ve kurumlar vergisi toplamını oranlanması suretiyle tespit edilir.” Örneğin A.A.Ş yurt dışında anonim şirket statüsünde olan bir kurumun ödenmiş sermayesinin yüzde 15 paylı ortağıdır. Yurt dışındaki kurumun bilanço kârının 450 birim, vergiye tabi kazancının tespitinde kanunen gider olarak kabul edilmeyen tutarın 50 birim olması nedeniyle kurumun vergiye tabi kazancının (450+50=) 500 birim olduğu, bu tutarın 250 biriminin vergiden istisna kazanç olarak kabul edildiği, ilgili ülkedeki kurumlar vergisi oranının ise yüzde 15 olarak uygulandığı varsayılacak olursa, bu kurumun ödeyeceği kurumlar vergisi [(500-250)x0.5=] 37.5 birim olacaktır. Söz konusu kurum kazancının 250 biriminin vergiden istisna edildiği, kurum kazancının dağıtımı halinde kâr payını elde edecek olan ortakların gerçek kişi veyahut da dar mükellef olmaları halinde yüzde 5 oranında gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacağı, söz konusu kurum mükelleflerinin gerçek kişilerle dar mükellefler kurumlardan oluştuğu varsayılacak olursa kurum kazancından (500-50–37.5=) 412.50 birimin dağıtılabilir kâr niteliğinde olmasından, bu miktar üzerinden de (412.5x0.05=) 20.62 birim stopaj yapılacaktır. Bu durumda söz konusu kurumun toplam vergi yükü (37.50+20.62=) 58.12 birim olacaktır. Bu vergi yükü dağıtılabilir kâr payı (58.12/412.50=) yüzde 14.09 birim olarak hesaplanacaktır. Bu oran yüzde 15’ten az olduğu için böyle bir kâr payı elde eden bir kuruluş yurt dışı ortaklığından elde etmiş olduğu kâr payını Türkiye’ye getirdiği taktirde Kurumlar Vergisi Yasası’nın 5/1-b maddesi uyarınca yurt dışı iştirak kazancı istisnasından yararlanamayacaktır. Bu uygulama Türkiye dışında faaliyet gösteren kurumlara, Türk kurumlarının ortak olmalarını zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla yurt dışına yabancı şirketlerle ortaklık kurmak amacıyla açılan kurumlarımızı bu uygulama zora sokmaktadır. Özellikle dünyanın büyük şirketleriyle iş ilişkisinde bulunan Türk şirketleri bu sınırlamadan dolayı büyük şirketlerle ortak iş yapma olanaklarından yoksun kalabilmektedir. Dr.Veysi SEVİĞ İTO Gazetesi |