Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
SGK Tarafından Yapılan İhtiyati Hacizlerde Vali Onayına Gerek Var mıdır? PDF Yazdır e-Posta
23 Nisan 2011

Image

5510 sayılı Kanun’un 88. maddesinin onaltıncı fıkrasına göre Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51., 102 ve 106. maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır.

I- GİRİŞ

Sosyal Güvenlik Kurumu, 6183 sayılı Kanun’un uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.

6183 sayılı Kanun’da yer alan söz konusu maddeler gecikme zammı, tahsilat zamanaşımı ve terkin uygulamalarına ilişkindir. Dolayısıyla bu konular dışındaki 6183 sayılı Kanun’da yer alan tüm hükümler sosyal güvenlik alacaklarına da uygulanmaktadır. Kanunda yer alan hükme göre Kurum alacaklarına da herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir. Ancak yetki ile ilgili olarak 6183 sayılı Kanun’da Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkilerin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kullanılacağı belirtilmiştir.

5510 sayılı Kanun’da belirtilen hükme göre 6183 sayılı Kanun’da düzenlenmiş olan ihtiyati haciz uygulamalarının da sosyal güvenlik alacaklarına tatbik edilmesi mümkün bulunmaktadır. Bu çalışmamızda 6183 sayılı Kanun’da yer alan ihtiyati haciz uygulamalarındaki yetki sorunu ve sosyal güvenlik alacaklarına nasıl tatbik edileceği hususu üzerinde durulacak ve gerekli açıklamalarda bulunulacaktır.

II- İHTİYATİ HACİZ NEDENLERİ

İhtiyati haciz müessesesi amme alacağının korunması bakımından en etkili yöntemlerinden biridir. Bağımsız Vergi Daireleri Yönergesi’nde, ihtiyati haciz şu şekilde tanımlanmaktadır: “İlerde tahakkuk edecek olan veya henüz vadesi gelmemiş bulunan ya da vadesi geçtiği halde ödeme emri tebliğ edilmemiş bulunan amme alacağının tahsil güvenliğini sağlamak üzere yapılan hacze, ihtiyati haciz denir.”

İhtiyati haciz hususu 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinde düzenlenmektedir. Bu maddeye göre ihtiyati haciz aşağıdaki hallerden herhangi birinin mevcudiyeti halinde hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre, derhal tatbik olunur.

a) Teminat istenmesini mucip haller mevcut ise (1)

b) Borçlunun belli ikametgâhı yoksa,

c) Borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri varsa,

d) Borçludan teminat göstermesi istendiği halde belli müddette teminat veya kefil göstermemiş yahut şahsi kefalet teklifi veya gösterdiği kefil kabul edilmemişse,

e) Mal bildirimine çağrılan borçlu belli müddet içinde mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmuşsa,

f) Hüküm sâdır olmuş bulunsun bulunmasın para cezasını müstelzim fiil dolayısıyla amme davası açılmış ise,

g) İptali istenen muamele ve tasarrufun mevzuunu teşkil eden mallar, bu mallar elden çıkarılmışsa elden çıkaranın diğer malları hakkında uygulanmak üzere, 6183 sayılı Kanun’un 27,29, 30'uncu maddelerinin tatbikini icabettiren haller varsa.

6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinde ihtiyati haciz uygulanacak haller sayılırken, 6183 sayılı Kanun’un 9. maddesi gereğince teminat istenmesi mucip haller belirtilmiştir. Ancak teminat istenmesini gerektiren hallerden vergi ziyaı cezasını gerektiren hallerin bulunması sosyal güvenlik uygulamalarıyla birebir örtüşmemektedir. Ayrıca yönetmelik ile kaçakçılık nedeniyle teminat istenme yetkisi yok edilmiştir. Bu durumlar itibariyle Türkiye’de ikametgahı bulunmayan amme borçlusunun durumunun, amme alacağının tahsilinin tehlikede olduğunu göstermesi hali hariç ihtiyati haciz uygulanması mümkün değildir. 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinde belirtilen diğer ihtiyati haciz halleri için ise uygulamada herhangi bir sorun bulunmamaktadır. İhtiyati haciz için belirtmiş olduğumuz bu hususlar 6183 sayılı Kanun’un 17. maddesinde yer alan ihtiyati tahakkuk halleri için de geçerlidir.

III- İHTİYATİ HACİZDE YETKİ (VALİ ONAYI GEREKLİ Mİ?)

İhtiyati haciz 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinde yer alan hallerden herhangi birinin mevcudiyeti takdirinde alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre, derhal tatbik olunur.

“Sosyal Güvenlik Kurumu, 6183 sayılı Kanun’un uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır” hükmü gereğince ihtiyati hacze yönelik yetkide de Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre Kullanılacak Yetkilere İlişkin Yönetmelikle (2) gerekli düzenlemeler yapılmıştır.

Söz konusu yönetmeliğe göre İhtiyati haciz, Kurum alacakları ile ilgili olarak 6183 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinde belirtilen sebeplerin bulunması hâlinde, hiçbir süreye bağlı kalmaksızın ünite müdürünün kararıyla derhâl uygulanır. Dolayısıyla vergi borcu nedeniyle gelir idaresi tarafından uygulanacak olan ihtiyati hacizlerde gereken vali kararına sosyal güvenlik uygulamalarında gerek bulunmamaktadır. Söz konusu yetki doğrudan ünite müdürüne verilmiştir. Ünite müdürü, Kurumun tahsilatla görevli sosyal güvenlik il müdürlüğü ile sosyal güvenlik merkezlerinin müdürlerini ifade etmektedir.

IV- İHTİYATİ HACZE İTİRAZ VE NETİCELERİ          

Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre Kullanılacak Yetkilere İlişkin Yönetmeliğe göre, haklarında ihtiyati haciz uygulanan borçlular, haczin yapıldığı tarihten, gıyapta yapılan hacizlerde ise haczin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yetkili iş mahkemesinde dava açabilir. Borçlu tarafından, ihtiyati hacze karşı 7 gün içinde ihtiyati haczin iptali için dava açılmış olsa bile, hüküm kesinleşinceye kadar ihtiyati haciz devam eder.

6183 sayılı Kanun’un 10. maddesinde sayılan teminatlardan menkuller haricinde herhangi birisini kamu alacağını karşılayacak değerde olması şartıyla teminat göstermesi halinde ihtiyati haciz, haciz koyan tahsil dairesi tarafından kaldırılmaktadır. Aksi durumda tahsil dairesi ihtiyati haczi kaldıramaz; iş mahkemesi de ihtiyati haczin kaldırılmasına karar veremez. Kefalet gösterilmesi kanunda ihtiyati haczin kaldırılması için sayılan şartla arasında yer almadığı için ihtiyati haczin kaldırılmasına yol açamaz. İhtiyati haczin kaldırıldığı borçlu ya da üçüncü kişilere bildirilmesi gerekmektedir. 

İhtiyati hacze karşı 7 günlük dava açma süresinin geçmesinden sonra alacaklı tahsil dairesince ödeme emrinin tebliği ile ihtiyati haciz kesin hacze çevrilir.

V- SONUÇ

Sosyal Güvenlik Kurumunun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51., 102. ve 106. maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanmaktadır. Bu sebeple sosyal güvenlik alacaklarına 6183 sayılı Kanun’un 13 ve 17. maddelerinde yer alan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk müesseseleri de uygulanmaktadır. Kamu alacaklarının korunmasına yönelik etkin düzenlemeler olan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk ile vergi uygulamalarındaki uygulamalar paralellik göstermekle beraber uygulama ve itiraz mercileri açısından farklılıklar bulunmaktadır. Nitekim Sosyal Güvenlik Kurumu, 6183 sayılı Kanun’un uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.

Sosyal güvenlik uygulamalarında ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkukta yetki ilgili ünite müdürüne bırakılmıştır. Gelir idaresinin alacaklarına ilişkin uygulanacak ihtiyati hacizde yetkinin alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunda yani illerde vali ilçelerde kaymakamda olması uygulamada göze çarpan en önemli farklılıktır. 6183 sayılı Kanun’da yer alan hükümle (ihtiyati hacze yetkili makam en büyük mülki amir, başka bir deyişle illerde vali, ilçelerde kaymakamdır) karşılaştırıldığında, SGK’daki ihtiyati hacze ilişkin yetkinin daha etkin olduğu görülmektedir. Öyle ki SGK’da ihtiyati haciz yetkisi doğrudan prim tahsilatı ile ilgili birime verilmiş ve sürecin hızlandırılması sağlanmıştır. İtiraz durumunda ise sosyal güvenlikte yetki ilgili iş mahkemesinde iken gelir idaresinde ilgili vergi mahkemesindedir.

Mehmet BULUT*

Yaklaşım


(*)        Dr. Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişi

[1]       213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359 uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat istenir. Türkiye'de ikametgahı bulunmayan amme borçlusunun durumu, amme alacağının tahsilinin tehlikede olduğunu gösteriyorsa, tahsil dairesi kendisinden teminat isteyebilir.

[2]        27.09.2008 tarih ve 27010 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.