20. yüzyılda batı demokrasilerinde ortaya çıkmış olan sosyal devlet veya refah devleti kavramı devletin sosyal barışı ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla sosyal ve ekonomik hayata müdahalesini gerekli gören bir kavramı ifade eder.
I- GİRİŞ Sosyal devlet bu anlamda “jandarma devlet” anlayışından ayrılır. Sosyal devletin temel amaçlarından birinin herkese insan haysiyetine yaraşır asgari bir hayat düzeyi sağlamak olduğuna şüphe yoktur. Bunun yolları arasında herkese çalışma imkanının sağlanması çalışan herkese insanca yaşayabilmesini mümkün kılacak adaletli bir ücret ödenmesi ve çalışamayacak durumda olanların da çeşitli sosyal güvenlik tedbirleri ile korunması yer almaktadır. Bunlar Anayasa’nın ilgili madelerinde yerini almaktadır. Anayasa’nın 47. maddesinde düzenlenen devletleştirme tipik bir sosyal devlet aracıdır. Bu hükme göre kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletleştirilebilir. Kamulaştırma işleminin konusu özel mülkiyetteki taşınmaz mallar olduğu halde devletleştirme işleminin konusu özel teşebbüslerdir. Devletleştirme klasik sosyal devletin araçlarından biri olarak kabul edilmekle birlikte özellikle 80’lerden itibaren dünyanın büyük bölümüne egemen olan serbest piyasa ekonomisinin etkisiyle eski önemini kaybetmiştir. Onun yerine tam tersi olarak KİT’lerin özel teşebbüse devredilmesi yani özelleştirme Türkiye dahil pek çok ülkede önem kazanmıştır. Hernekadar birkaç istisnai durum dışında uygulaması olmasada, Anayasa’da yer alması ve devletleştirme işlemlerine ilişkin ayrı bir kanunun hali hazırda meri olması hasebiyle, devletleştirme işlemleri, prosedürü, tarafları hak ve yükümlülükleri makalemizde ele alınmıştır. II- DEVLETLEŞTİRME İŞLEMLERİ Anayasa’nın 47. maddesine göre; kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler, kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletleştirilebilir. Devletleştirme gerçek karşılığı üzerinden yapılır. Gerçek karşılığın hesaplanma tarzı ve usulleri kanunla düzenlenir. Anayasa’nın bu maddesi ile ilgili olarak 20.11.1984 tarihinde 3082 sayılı Kamu Yararının Zorunlu Kıldığı Hallerde, Kamu Hizmeti Niteliği Taşıyan Özel Teşebbüslerin Devletleştirilebilmesi Usul ve Esasları Hakkında Kanun çıkarılmıştır. Söz konusu Kanun’a geçmeden önce ülkemizde ormanların devletleştirilmesi ile ilgili özel duruma değinmekte fayda vardır. Ormanlar, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerdir. Hazine dışındaki gerçek ve tüzel kişilere ait ormanlar (gerçek ve tüzel kişilere, vakıflara, köy, belediye ve özel idare kamu tüzel kişilerine ilişkin bütün ormanlar) 17.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Orman Kanunu’na Bazı Hükümler Eklenmesi ve Bu Kanun’un 1. Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile devletleştirilmiştir. Ormanların bu özel durumunu belirtikten sonra, özel teşebbüslerin nasıl devletleştirileceğini konusuna geçelim. III- DEVLETLEŞTİRME PROSEDÜRÜ Kanun’da belirtilen sistematik içerisinde söz konusu Kanun’un prosedürü aşağıda şematize edilmiş olup, ayrıntısı da ilerleyen bölümlerde belirtilmiştir. A- DEVLETLEŞTİRME ŞARTLARI Özel teşebbüsler, ancak aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi halinde devletleştirilebilir. a- Devletleştirilecek özel teşebbüsün yaptığı hizmet veya üretimin ülke çapında kamu ihtiyacına hitap etmesi, b- Bu hizmet veya üretimin, kontrol, rekabet, ikame veya başka yollardan sağlama imkanının bulunmaması, c- Hizmet veya üretimin yavaşlatılması veya durdurulması halinde kamunun büyük zarar görmesi. B- DEVLETLEŞTİRME KARARI, KARARIN İLAN VE TEBLİĞİ Kamu hizmeti niteliği taşıyan ve özel teşebbüslerin kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde, devletleştirilmesi kanunla düzenlenir. C- DEVLETLEŞTİRME KARŞILIĞI Devletleştirme, kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsün, devletleştirme kararının Resmi Gazete’de ilan edildiği tarihteki gerçek karşılığı üzerinden hesaplanacak bedeli, nakden ve peşin olarak veya o yıl Bütçe Kanunu’nda (2011 yılı için 80.000 TL) gösterilecek miktardan az olmamak üzere en fazla beş yıl içinde eşit taksitlerle ödenmek suretiyle yapılır. Taksitle ödeme öngörülen hallerde taksitlere, peşin ödeme gününü takip eden günden itibaren Devlet borçları için kabul edilen en yüksek faiz haddi hesaplanır. Devletleştirilmesine karar verilen özel teşebbüsün en son bilançosunda kayıtlı net aktif değerinin yüzde 25’i devletleştirme kararının Resmi Gazete ile ilanından itibaren 10 gün içinde, bu Kanun’da belirtilen esaslara göre tespit olunacak gerçek devletleştirme karşılığından mahsup edilmek üzere ve herhalde peşin olarak hak sahibi adına milli bankalardan birine yatırılır. D- DEĞER TESPİT VE TAKDİR KOMİSYONU Devletleştirilmesine karar verilen özel teşebbüslerde yapılacak tespit ve değerlendirme işleri, özel teşebbüsün gördüğü kamu hizmetinin niteliğine göre ilgili bulunan bakanlık temsilcisinin başkanlığında yönetmelikte belirtilecek kamu ve özel kuruluş temsilcilerinden oluşacak komisyonca yürütülür. Seçilen komisyon üyelerine yetkili sulh hukuk mahkemesinde yemin ettirilir. E- DEĞER TESPİT VE TAKDİRİ Değer tespit ve takdir komisyonu, takdir ve değerlendirme işlerini aşağıdaki esasa göre yürütür. · Özel teşebbüse ait sınai, ticari ve sosyal tesisler, makine, araç ve gereçler, teçhizat, malzeme ve ham maddeler ile yarı mamul ve mamul maddeler stokları gibi her türlü taşınır ve taşınmaz malların miktarlarını vasıfları ve halihazır durumlarını gösteren bir tutanakla tespit olunur. Senetli ve senetsiz bütün alacaklar ve borçlar ile tescile tabi bilumum haklar da hazırlanan bu tutanağa kaydedilir. · Tutanakla tespit olunan bina, arsa, arazi ve kaynaklar ile bunlar üzerindeki irtifak haklarının değerleri 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 11. maddesi hükümlerine göre, bunların dışında kalan bütün diğer unsur ve değerlerin gerçek karşılıkları ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Servetleri Değerleme” bölümünde gösterilen esaslara göre tespit ve takdir olunur. · Tespit ve takdir olunan devletleştirmenin gerçek miktarı ile bu miktardan dördüncü maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre avans mahiyetinde ödenmiş bulunan miktar çıkarılmak suretiyle hak sahibi adına bankaya yatırılacak bakiye devletleştirme karşılığı miktarı ayrıca belirtilir. F- ÖZEL TEŞEBBÜSTE ÇALIŞANLARIN DURUMU Söz konusu komisyon öncelikle, devletleştirilen özel teşebbüste çalışan yönetici, işçi ve diğer personelin görevleri itibariyle ayrı bir tutanakla tespit ederek tutanağı Bakanlar Kurulu kararıyla teşebbüsün yönetimini devralan geçici yönetim kuruluna tevdi eder. Personelin devletleştirme tarihindeki hizmet süreleri ile ücret ve diğer özlük haklarının tespitinde Sosyal Güvenlik Kurumu, vergi dairesi ve ilgili diğer resmi dairelerdeki kayıtlar esas alınır. Personelin, devletleştirme kararının resmi gazete ile ilanından önceki çalışma sürelerine göre işlemiş kıdem tazminatları, ücret ve diğer sosyal haklarından önceki işveren idare ile birlikte müteselsilen, bu tarihten sonra çalışacakları süreye tekabül eden kıdem, tazminatlar, ücret ve diğer haklardan ise ilgili idare sorumludur. İdarenin önceki işverene rücu hakkı saklıdır. Devletleştirilmesine karar verilen özel teşebbüste çalışan işçiler hakkında iş mevzuatı hükümleri uygulanır. G- ÖDEME VE TEBLİGAT Komisyon tarafından hazırlanan raporla belirlenen devletleştirme gerçek karşılığından, avans olarak ödenmiş bulunan miktar çıkarıldıktan sonra kalan miktarın tamamı veya taksitle ödeme öngörülen hallerde ödenecek ilk taksidi, ilgili Bakanlıkça raporun kendisine verildiği tarihten itibaren 10 gün içinde hak sahibi adına milli bankalardan birine yatırılır ve bedelin bankaya yatırıldığına ilişkin belgeyle birlikte değer tespit raporunun bir örneği noter aracılığı ile devletleştirilen özel teşebbüsün sahibine veya temsile yetkili organına tebliğ edilir. Yapılan tebligatta, açılacak bedele itiraz davalarında husumetin yöneltileceği ilgili Bakanlık ayrıca belirtilir. H- DAVA HAKKI Devletleştirilmesine karar verilen özel teşebbüsün sahibi veya temsile yetkili organı, değer tespit ve takdir raporunun kendisine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde özel teşebbüsün kanuni merkezinin bulunduğu mahalli Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tespit ve takdir olunan bedele itiraz davası açabilir. Bu Kanun’a göre açılan davalar diğer davalara tercihen ve ivedilikle görülür. ı- Yasak İşler ve Eylemler Anılan Kanun’un 10. maddesine göre aşağıda yazılı işler ve eylemler yasaktır; · Devletleştirilen özel teşebbüsün sahibi ve ortakları, yönetim kurulu başkanı, üyeleri ve idarecileri ile buların usul ve füruğu, karı-koca veya üçüncü derece dahil kan sıhri hısımlarının değer tespit ve takdir komisyonunda veya bu komisyon tarafından yaptırılacak incelemelerde görev almaları. · Komisyon başkanı ve üyeleri ile bu komisyon tarafından görevlendirilecek uzman ve bilirkişilerin kendilerine resmen takdir edilen ücret dışında herhangi bir suretle çıkar sağlamaları. · Devletleştirme kararının ilanından sonra özel teşebbüse ait mal ve kıymetlerin kısmen veya tamamen başkasına devir ve temliki. i- Geçersiz Tasarruflar Devletleştirme kararının ilanından sonra özel teşebbüsün sahibi veya yetkili organlarının, teşebbüsü borç altına sokacak veya teşebbüs mamelekinin azalmasına neden olacak nitelikteki ivazlı ve ivazsız bütün tasarruf ve işlemleri geçersizdir. j- Görevli Kişilerin Suçları ve Cezaları Bahse konu Kanun’a göre görevlendirilenlerden suç işleyenler kamu görevlisi gibi cezalandırılır. Ancak, verilecek cezalar o suç için muayyen olan cezanın yarısından az olmamak üzere iki katına kadar artırılır. Fiilleri daha ağır cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde, Kanun’un 10. maddesine (Yasak İşler ve Eylemler) aykırı hareket edenler bir yıldan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. III- SONUÇ Anayasa’nın 47. maddesinde düzenlenen devletleştirme tipik bir sosyal devlet aracıdır. Bu hükme göre kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletleştirilebilir. Ancak, devletleştirme klasik sosyal devletin araçlarından biri olarak kabul edilmekle birlikte özellikle 80’lerden itibaren dünyanın büyük bölümüne egemen olan serbest piyasa ekonomisinin etkisiyle eski önemini kaybetmiş, tam tersine KİT’lerin özel teşebbüse devredilmesi yani özelleştirme Türkiye dahil pek çok ülkede önem kazanmıştır. Bugün itibariyle, birkaç istisnai durum dışında uygulaması bulunmayan söz konusu Kanun’un globalleşen ekonomi ve uluslar arası sermayenin bu hareketliliği karşısında daha uzun yıllar uygulama alanı bulamayacağı açıktır. Ancak, Anayasa’nın amir hükmü gereği devletleştirmeye ilişkin kanun Anayasa’da herhangi bir değişiklik yapılmadığı müddetçe yürürlüğünü muhafaza edecektir. Dilşad DERİN Yaklaşım * Maliye Müfettişi |