Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Şirketlerin Kârlarını Ortaklara Dağıtmayıp Bilinçli ve Kasıtlı Olarak İhtiyatlara Almalarının Nedenleri PDF Yazdır e-Posta
05 Mayıs 2011

Image

Ülkemizde, bazı holding şirketlerde kişisel çıkarlar dikkate alınarak bilinçli ve kasıtlı olarak dönem kârlarının uzun süre dağıtılmayarak yedek akçelere alındığı ve dolaylı olarak kişisel varlıklara katıldığı, idareye hakim üst tepedeki ortaklar için alışkanlık haline gelmiştir.

Bundan evvel yayımlanan makalelerimize(1) ilaveten, bu defaki yazımızda kârın ihtiyatlara alınmasının nedenleri ve yollarını kısaca açıklamaya çalışacağız.

Üst tepedeki ortaklar ayrıca, idaresine hakim olduğu hisse değerleri yüksek şirketteki hisselerin nominal bedellerinin üstündeki değer farklarını kendi varlıklarına katmaktadırlar. Bu amacı gerçekleştirmek içinde bu şirketlerde sık aralıklarla sermaye artırımı yaparak sermayesine hakim olduğu küçük şirketleri ana şirkete iştirak ettirmekte ve yüksek değerli ana şirketlerinin sermayelerine katılmalarını sağlayarak nominal bedelle ortak olmalarına imkan vermektedirler.

Hakim ortaklar, yedek akçelere aldırdıkları kârları yine yönetimine hakim oldukları şirketlerin kurulmasında sermaye olarak kullanmakta veya önceden bu şekilde kurulmuş şirketlerin sermayelerini artırarak, ihtiyatlara alınan biriken nakitleri aşağıda örnek vererek açıklayacağımız gibi şirket dışına çıkararak kişisel mal varlığına katmış olmaktadır.

Ayrıca, üst tepedeki ortak, kişisel menfaatine yarayacak şekilde, sermayesi yüksek olan şirketlerini karşılıklı birbirlerine iştirak ettirerek, dışarı karşı varlığını artırmış gibi göstermekte ve kârlı şirketlerden zararlı şirketlere kendisinin veya bilançosunda kayıtlı kardeş şirketlerden birinin hissesini kârlı veya zararlı satarak veya başka yolla hayali alacak yaratıp sonra sermaye artırımı yapan şirkete olan apel borcunu bu alacakla kapatarak dolalı olarak kâr aktarımında bulunmaktadır.

Yukarıda açıklanan uygulamalar ile azınlıktaki ortakların sermayelerinin değerleri küçültülmekte, kâr payları ödenmeyerek iştirak veya sermaye artırım yolu ile üst tepedeki ortağın menfaatine olacak şekilde yok edilmektedir.

Bunlara ilave olarak kârın dağıtılmaması nedeni ile Maliye’ye ödenecek vergiler ödenmeyerek, üst tepedeki idareci ortağın varlığına aktarılmakta dolayısıyla Devlet büyük miktarda vergi kaybına uğratılmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalarımız dışında İştirak veya Karşılıklı İştirak yolu ile üst tepedeki ortağın, şirket kârından ve vergiden ne gibi menfaatler sağladığını detaylı olarak ayrıca başka bir yazımda açıklamayı düşünmekteyiz.

Üst tepedeki ortağın bilinçli ve kasıtlı kârı dağıtmama yolunu önlemek suretiyle hileye dayalı yollarla kârın ihtiyatlara alınması önlediği takdirde, azınlıktaki ortakların kayıpları ve ayrıca devletin önemli miktarda maruz kaldığı vergi kaybı önlenmiş olunacaktır.

Yapılmakta olan bu hileli varlık artırımları bazı büyük veya holding şirketlerde yapıldığının Maliye’nin bilmesi gerekir. Maliye’nin ilgili birimlerinin bu konu üzerine gitmeyişinden şaşkınlık duymaktayız.

Sermaye artırımı ile üst tepedeki ortak varlığına yapılan kâr aktarmayı canlı bir örnekle açıklamak isteriz.

Örnek: (X) Holding A.Ş’de 100.000.000 TL sermaye artırımı yapılmıştır.

Artırılan 100.000.000 TL sermayenin üst tepedeki ortağın idaresine hakim şirketlerinden YALI A.Ş’nin 17.300.000 TL ile ayrıca DENİZ A.Ş’nin 8.864.000 TL alacak ile katılması, emrivaki ile gündem maddelerine alınarak karara bağlanmıştır. Daha evvel holding yetkililerince yaptırılan değerlemede (X) Holding A.Ş’nin 1000 TL’lik hissesine 50.000 TL değer biçilmiştir.

(X) Holding A.Ş’nin bin liralık hissesinin değerinin elli bin TL olmasının sebebi, dağıtılmayıp ihtiyatlara aldığı kârlara, iç kaynaklarının değerlendirilmesinden ve isim hakkından ileri gelmektedir.

Bu suretle azınlıktaki ortakların dağıtılmayan kâr payları ile ihtiyat mahiyetindeki farklar üst tepedeki ortağın idari hakimiyeti altında olan şirketlere İŞTİRAK adı ile aktarılmakta dolayısıyla üst tepedeki ortağın varlığı artmaktadır.

Bu suretle YALI A.Ş. 17.300.000 TL alacakla holdingin (50.000 x 17.300)= 865.000.000 TL kıymetinde hissesine sahip olmuştur. Keza DENİZ A.Ş. 8.864.000 TL alacakla (50.000 x 8.864=) 443.200.000 TL kıymetinde hisseye sahip olmuştur. İşte değerli holding varlığından adı geçen, şirketlere emrivaki ile 26.164 hisse karşılığı toplam 1.308.200.000 TL varlık adı geçen şirketlere aktarılmıştır. Çok muhtemeldir ki idaresine hakim olan, üst tepedeki ortak, hisse alan iki şirketin sermayesinde doğrudan veya dolaylı olarak sahiptir.

Bu konuda, örnekteki iki şirketin rüçhan haklarını kullandıkları ileri sürülebilir. Böyle bir durumda bu şirketlerin Holding A.Ş’ye ilk başlangıçta nasıl ortak olduklarının araştırılması gerekir.

Diğer bir sorun ise;

Ana şirketlerde yapılan nakit sermaye artırımlarında iştirak eden ortak şirketlerin sermaye payı genellikle nakit yerine bu şirketlerin alacakları ile karşılanmaktadır. Bu işlem yasalara ve yönetmeliklere aykırı olup sermaye artırımlarının batıl sebebidir. Bu husus Ticaret Bakanlığı ve mahkemelerce teyit edilmiştir.

Buna rağmen uygulamada çokça rastlanılan bir olay olup, iştirak edecek şirketler ana şirketlerde önce alacaklandırılmakta, daha sonra ana şirkette yapılan sermaye artırımlarında bu alacaklar sermaye pay bedellerine mahsup edilmektedir.

15 şirkette ortaklığı bulunan bir Holding ‘in 15 yıl kâr dağıtmayıp kârlarını ihtiyatlara aldığında 15 yıl sonunda, 15 şirketin ihtiyatlara aldığı kâr tutarı (her yıl üst üste 10 milyon kâr edildiği varsayımı ile);
 

Her yıla vasati kâr

 

10.000.000

15 yıl ihtiyatlara alınan

(10.000 x 15 yıl)

150.000.000

15 adet ayrı şirketler toplamında

(150.000.000 x 15)

2.250.000.000


Bu miktar kârlar toplamından ortaklara dağıtılmayan, 1.875.000.00 TL ile bakiyesi, ortaklara dağıtılmadığı için Maliye’ye ödenmeyen kâr paylarının % 15’ten 375.000.000 TL gelir vergisidir.

Bu kadar büyük miktarın 15 yıl sonunda nasıl ortadan kaldırıldığı araştırıldığı takdirde, yukarıda bildirilen durum açıklığa kavuşacaktır.

Bu yollarla servet kazanan üst tepedeki ortak gazetelerin yazdığına göre zenginler arasında gösterildiği halde, yüksek vergi verenler listesinde ismine rastlanmamaktadır. Bu durumda üst tepedeki ortağın, azınlıktaki ortakların hakları ve devlete ödenmeyen vergilerle varlık sahibi olduğu akla gelmektedir.

 

Kemal ÜNLÜ*

Yaklaşım

 

*     YMM, E. Hesap Uzmanı

(1)    Kemal ÜNLÜ, “Şirketin Sermayesine veya İdaresine Hakim Ortağın, Şirketteki İhtiyat ve Bu Mahiyetteki Özvarlığı Kendi Öz Varlığına Mal Etme Yolu”, Yaklaşım, Sayı: 216, Aralık 2010, s. 158-160; Kemal ÜNLÜ, “Şirketin Sermayesine ve İdaresine Hakim Üst Tepedeki Ortağın Kasıtlı Olarak Kârı İhtiyatlara Alması ve Olayda Vergi Kaybı”, Yaklaşım, Sayı: 219, Mart 2011, s. 154-156