Dahilde İşleme Rejimi (İkincil İşlem Görmüş Ürünlerin Vergilendirilmesi) |
06 Mayıs 2011 | ||||||||||||||||||||||||
İhracat sektörünün en önemli teşvik düzenlemesi olan Dahilde İşleme Rejimi(DİR) ile ilgili olarak genel esaslar ve ikincil işlem görmüş ürünler konusuna makalemizin önceki bölümlerinde kısaca değinmiştik. I- GİRİŞ 2010/1025 sayılı BKK(1) ile getirilen ikincil işlem görmüş ürün beyan etme imkanının yeterince rağbet görmediği ya da ciddiye alınmadığı görülmektedir. 6111 sayılı Kanun’un gölgesinde kaldığını düşündüğümüz düzenleme en az bu Kanun kadar önemli avantajlar getirmiştir. İhracatçı firmalara geçmiş yıllarda gümrük idaresine bildirmeden iç piyasada sattığı ürünleri, ceza ödemeden ve diğer yaptırımlara muhatap olmadan bugün elde etmiş gibi beyan etme imkanı getirmesine rağmen hak ettiği ilgiyi görememiştir. Son başvuru süresi 13.05.2011 olan bu hakkın kullanılmasına yeterli ilginin gösterilmemesinin idareden ya da mükelleften kaynaklanan çeşitli sebepleri olabilir. Ancak sürenin bitiminden sonra hiçbir müracaatta bulunmamış firmalarda yapılacak ikincil ürün tespitlerinin muhtemel sonuçlarına daha önceki yazılarımızda yer verilmişti. Sınırlı sayıda olmakla birlikte ikincil işlem görmüş ürün beyan etmek isteyen ancak çeşitli sorunlarla karşılaşan ve bunların çözümünü bekleyenlerinde olduğu bilinmektedir. İkincil ürünlerin gümrük vergisinin hesabında; eşyanın gümrük kıymeti, tarifesi, vergi oranı, miktarı gibi konuların beyanda sıkıntılara yol açtığı görülmektedir. II- İKİNCİL İŞLEM GÖRMÜŞ ÜRÜN MİKTARI İkincil işlem görmüş ürün; üretimin doğal sürecinde asıl ürün dışında ortaya çıkan ve ekonomik değeri olan tüm ürünlerdir. Bu açıdan bakıldığında DİR kapsamında üretim yapan tüm firmalar için az ya da çok ikincil ürün elde edilmesi söz konusu olmaktadır. Mevzuat gereği elde edilen bu ürünlerin, Dahilde İşleme İzin Belgesini(DİİB) kapatmadan önce gümrük idaresine beyan edilerek vergilerinin ödenmesi zorunludur. Her bir imalat sektöründe elde edilen ikincil ürünler farklı cins ve miktarda olduğundan genel geçer bir şablon üretmek için sektörlerin örgütleriyle müşterek çalışmalar yapılarak üretim türleri itibariyle asıl ve ikincil ürün tespit etme yöntemlerinin ortaya konulması gerekirdi. Yasal oranlar içinde olmak kaydıyla elde edilen ikincil ürün miktarı firmaya göre değişiklik gösterebilir. Zaten vergilendirmede olayların gerçek mahiyetinin esas alınması temel bir ilke olduğundan üretim verimliliğinin farklılığından kaynaklanan bu durum norma karşılanmalıdır. Konuyu örnekleyelim: Örnek: (A) firması 100 kg ithal eşyasından 90 kg asıl ürün 10 kg ikincil ürün elde etmiştir. Yasal oran azami %15 olarak belirlenmiştir. Fire oranı sıfır kabul edilmiştir. (A) firmasının ikincil ürün beyanı: 1- DİİB kapatılmasında azami oranı(%15) kullanmadıysa; 100 kg x % 10= 10 kg ikincil ürün Burada gerçekleşen oran (%10) kullanıldığından 10 kg ikincil ürün beyan edecektir. 2- DİİB kapatılmasında azami oranı(%15) kullandıysa; 100 kg x % 15= 15 kg ikincil ürün Belgede asıl ürün taahhüdü 85 kg olduğundan elde edilen ikincil ürün miktarı 15 kg olarak görünmektedir. Aslında firma 100 kg ithal eşyadan 90 kg asıl ürün elde etmiş, fakat belgesini 85 kg asıl ürün üzerinden kapatmıştır. Yapılacak beyanlarda firmanın üretim verimliliği dikkate alınması gerektiğinden yasal azami oran altında olmak kaydıyla gerçekleşen oranlara göre beyanda bulunmak zorunludur. Gerçekleşen ikincil ürün oranı DİİB de kullandığı orandan az olan firmaların durumunu 13.11.2010 tarihinden öncesi ve sonrası için iki ayrı şekilde değerlendirmek gerekir. 13.11.2010 tarihi itibariyle kapatılmış olan DİİB için belgede yazılı oranlar üzerinden hesaplama yapmak daha kolay ve sorunsuz aynı zamanda getirilen kolaylığın amacına uygun olacaktır. Ancak bu hesaplamada bir özel durum bulunmaktadır. Şöyleki; 100 kg ithal eşyası karşılığında azami oranı (%15) kullanarak 85 kg asıl ürün ihraç eden firmanın faaliyeti sonucunda; 100 kg - 85 kg=15 kg beyana konu eşya kalmıştır. Ancak gerçekleşmiş ikincil ürün miktarı 10 kg olduğundan (15 kg-10 kg=) 5 kg ithal eşyası hesap dışında kalmaktadır. Bu 5 kg eşyanın doğrudan ithal eşyasından ibaret olduğu görülmektedir. Firma beyanda bulunurken, 15 kg mı 10 kg mı ikincil ürün beyan edecektir? İkincil işlem görmüş ürünlerle ilgili olarak firmalara ikincil ürün ya da ithal eşyasının Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu(GTİP) üzerinden beyanda bulunma imkanı getirilmiştir. DİİB de taahhüt ettiği miktar kadar ihracat yaptığını varsaydığımız firmanın, toplamda 15 kg olarak beyan edeceği ikincil ürünün; 10 kg için ithal eşyası ya da ikincil ürün tarifesinden, 5 kg’lik kısım için ise mutlaka ithal eşyası tarifesinden hesaplama yapması gerektiğini düşünüyoruz. Döviz kullanım oranını tutturmak için serbest dolaşımda bulunan eşyadan elde ettiği ürünü de belge kapsamında ihraç eden firmaların durumu daha farklı olduğundan ihracatta KDV iadesi alıp almadığına göre ayrı değerlendirilmesi gerekir. 13.11.2010 tarihinden sonra alınmış DİİB ise asıl işlem görmüş ürün miktarını yasal oranı aşmamak kaydıyla işletmenin gerçekleşmiş verimlilik oranlarına göre belirlemelidir. III- İKİNCİL ÜRÜN MÜ İTHAL EŞYASI MI? Üretim maliyetlerini düşürerek ihracatı teşvik etmeyi amaçlamış bu rejimde ithal eşyası işlem görmüş ürünlerin bünyesinde yurt dışı edilmek zorundadır. Vergileri ödenmemiş ithal eşyasının, doğrudan ya da nitelik değiştirerek dolaylı olarak başka eşya şeklinde yurtiçinde bırakılması rejimin amacına aykırı olduğu gibi haksız rekabete de neden olmakta gümrük mevzuatının delinmesiyle sonuçlanmaktadır. DİR kapsamında vergisi ödenmeden yurda giren eşya ithal eşyası olduğundan başka bir ürüne dönüşerek girmesi durumunda da yine ithal eşyasının dikkate alınması doğal bir yaklaşımdır. Firmaların ikincil işlem görmüş ürünleri ithal etmek istemeleri halinde hesaplanacak olan gümrük vergilerinin hangi eşyadan (ithal eşyası - ikincil işlem görmüş ürün) alınacağı hususu ile ilgili olarak, gümrük mevzuatı incelendiğinde söz konusu hesaplamanın ithal eşyası üzerinden yapılması gerektiği görülecektir. A- İKİNCİL ÜRÜNÜN MENŞEİ Gümrük vergisinin uygulanmasında eşyanın hangi ülke menşeli olduğu birinci derecede önemlidir. Menşei kabaca; eşyanın elde edildiği, üretildiği, asıl eylem ya da işçiliğin yapıldığı ülke olarak tanımlamak mümkündür. Türkiye topraklarından çıkarılan madenler, yetiştirilen bitkisel ürünler Türk menşeli olduğu gibi, üretimi birden fazla ülkede gerçekleştirilmekle birlikte imalatın önemli bir aşaması ya da ekonomik olarak gerekli görülen en son esaslı işçilik ve eylemi Türkiye’de yapılan eşya da Türk menşeli olacaktır. 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 19. maddesinde; “Üretimi birden fazla ülkede gerçekleştirilen eşyanın bir ülke menşeli sayılabilmesi için, o ülkede yeni bir ürün imal edilmesi veya imalatın önemli bir aşamasının ve ekonomik yönden gerekli görülen en son esaslı işçilik ve eylemin o ülkede bu amaçla donatılmış işletmelerde yapılması gerekir.” denilmektedir. Yasa’nın bu hükmü karşısında, Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ithalatı yapılan yabancı menşeili eşyadan (ithal eşyasından) elde edilen asıl (asıl işlem görmüş ürün) ve ikincil (ikincil işlem görmüş ürünlerin) ürünlerin Türk menşei kazandığı açıktır. Türk menşei kazanmış ikincil ürünün bu tarife üzerinden vergilendirilmesi mümkün görünmemektedir. B- İKİNCİL ÜRÜNÜN VERGİ ORANI DİR kapsamında üretilen ikincil ürünlerin Türk menşei kazandığı göz önüne alındığında gümrük vergisi hesabında sıkıntı yaşanması muhtemeldir. Bilindiği üzere gümrük vergileri gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihte yürürlükte olan gümrük tarifesine göre hesaplanır. Gümrük vergisine ilişkin oranlar Bakanlar Kurulu’nca kabul edilen Gümrük Tarife Cetvelinde yer almaktadır.
DİR kapsamında elde edilmiş ve Türk menşei kazanmış olan ikincil ürünün yukarıdaki tabloda hangi sütuna gireceği konusunda bir tespit yapma imkanı yoktur. Çünkü gümrük vergisinin konusu yabancı menşeli eşyadır, Türk menşeli eşya tarife cetvelinde kendine yer bulamayacağından ikincil ürün esas alınarak vergilendirme yapmak mümkün olmayacaktır. Diğer ülkeler ya da hammadde menşeli ülke grubuna dahil ederek vergi hesaplamanın vergilendirmenin temel esaslarına ne derece uygun olduğu tartışmalı ve zorlama bir yorum olacaktır. IV- SONUÇ VE ÖNERİLER DİR kapsamında elde edilmiş ve 13.05.2011 tarihine kadar beyan edilerek varsa vergileri ödenmek suretiyle serbest dolaşıma girişlerinin sağlanması zorunlu olan ikincil işlem görmüş ürünlerin vergilendirilmesinde, ithal eşyasının esas alınması gerektiği yönündeki görüşümüz eşyanın menşei açısından yukarıda irdelenmiştir. Menşe dışında eşyanın gümrük kıymetinin tespiti, telafi edici vergi uygulaması ve mevzuatta yer alan diğer düzenlemelerin detaylı incelemesini bir başka yazıda ele almayı umut ederek, bu yazıda vergilendirmenin ithal eşyası üzerinden yapılması gerektiği şeklindeki görüşümüzü destekleyen çok sayıda düzenlemenin bulunduğunu ifade etmekle yetinelim. İkincil işlem görmüş ürün beyanının mevzuata uygun ve sonradan cezai işleme muhatap olunmayacak şekilde yapılmasını temine yönelik olarak; 1- Rejimi kullanan her sektör için detaylı fire, asıl ve ikincil işlem görmüş ürün oranlarının belirlenmesi, 2- Geçmişe dönük yapılacak beyanların doğruluğunu sağlamak amacıyla sektör temsilcileri bazında bilgilendirme ve seminer çalışmalarının yapılması, 3- Rejim kapsamında üretim yapmış birkaç firmada model incelemeler yapılarak vergi matrahının doğru tespitinin sağlanması, 4- Beyanda bulunma süresinin bir defaya mahsus olmak üzere 31.12.2011 tarihine uzatılması, 5- Verginin konusu, matrahı ve oranı hususunda net düzenlemeler yapılması ihracat sektörümüze ve ülkemizin uluslar arası rekabet gücüne olumlu katkıda bulunacaktır.
Murat KORKMAZ* Musa ÜNAL** Yaklaşım
* Gümrükler Kontrol Genel Müdürlüğü Başkontrolörü ** Gümrükler Kontrol Genel Müdürlüğü Başkontrolörü (●) Bu yazıda yer alan görüşler yazarlara ait olup, resmi nitelik taşımaz, hiçbir surette çalıştıkları kurumu bağlamaz, doğrudan ya da dolaylı olarak kurumun görüşü şeklinde değerlendirilemez. (G) Yazının I. Bölümü İçin Bkz. Yaklaşım, Aralık 2010, Sayı: 216, s. 189-191; Yazının II. Bölümü İçin Bkz. Yaklaşım, Ocak 2011, Sayı: 217, s. 196-201 (1) 2010/1025 sayılı BKK, 13.10.201 tarih ve 27758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
|