Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
KOD’a alınan mükelleflerin son durumu PDF Yazdır e-Posta
02 Mayıs 2011

Image

Sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge (SMİYB) düzenleyen ve/veya kullananlarla doğrudan veya dolaylı ilişkide bulunan mükelleflerin iade ve indirimlerini özel esaslara bağlayan Katma Değer Vergisi 84 Seri No’lu Genel Tebliğ esas alınarak mükellefler KOD tanımı yapılan bir sistem çerçevesinde vergi daireleri tarafından takibe alınmıştır.

Gerçekte Katma Değer Vergisi Yasası’nın 29’uncu maddesinin birinci fıkrasının (2)’nci bendinde; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, sözü edilen yasada aksine hüküm olmadıkça, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükmüne yer verilmiştir.

Vergi Usul Yasası’nın 3’üncü maddesinin (B) bendi uyarınca vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ve bunun yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan tanık ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplarla uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin iddia edene ait olduğu hususu kurala bağlanmıştır.

Uygulamada herhangi bir mükellefin doğrudan veyahut da dolaylı olarak sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanması halinde bu mükellefle ticari ilişkide bulunan mükellefler KOD’a alınmakta, dolayısıyla söz konusu ticari ilişki nedeniyle ödemiş bulundukları katma değer vergilerini çoğu kez ikinci defa cezalı olarak ödemek zorunda kalmaktadırlar.

‘KOD’a alınan mükelleften alış yapan veyahut da hizmet ilişkisinde bulunan bir başka mükellefin, fatura üzerinden karşı tarafa ödemiş bulunduğu katma değer vergisi; idarece ödenmemiş kabul edilerek, mal alan veyahut da hizmetten yararlanandan, daha açıkçası faturanın muhatabından cezalı olarak talep edilmektedir. Ancak bu durum yargı makamlarınca vergi yasalarına aykırı mütalaa edilmektedir.

Bugüne kadar idari makamlar nezdinde yapılan, uygulamaya ilişkin yakınmalar idarece yeteri kadar dikkate alınmamış, bu bağlamda da uygulama aynen devam etmiştir.

Son olarak Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 115 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliğ ile mükelleflerin 6111 sayılı yasa kapsamında matrah artırımı için başvuruda bulunmaları önerilmiştir.

Bu bağlamda Aralık/2009 ve öncesi vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak haklarında 84 Seri No’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğ kapsamında;

* Sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanma,
* Beyanname vermeme,
* Adresinde bulunamama,
* Defter ve belge ibraz etmeme,
olumsuz tespitleri bulunan ve bu nedenle özel esaslara tabi olan mükelleflerden 2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına ilişkin olarak 6111 sayılı yasanın; 7 ve 9’uncu maddeleri kapsamında katma değer vergisi matrah artırımından yararlanabilecekler.

Buna göre Katma Değer Vergisi 84 Seri No’lu Genel Tebliğ uyarınca haklarında olumsuz rapor (SMİYB Düzenleme veya Kullanma Raporu) bulunan mükelleflerin iade istemleri özel esaslara göre yerine getirilmektedir. Ancak bu mükelleflerin sözü edilen rapora göre tarhedilen vergi kesilen ceza ve hesaplanan gecikme faizini ödemeleri veya bunların toplamı kadar teminat göstermeleri halinde genel esaslara dönmeleri ya da dört kat teminat uygulamasından yüzde 200 veya yüzde 100 teminat uygulamasına geçmeleri mümkün olabilmektedir.

Haklarında olumsuz raporla ilgili olarak yasal düzenleme gereği hesaplanan tutarların tamamını ödemeleri halinde Katma Değer Vergisi 84 sayılı tebliğde öngörülen ödeme şartı yerine getirilmiş sayılacak.

Bu durumdaki mükelleflerin 6111 sayılı yasa hükümlerine göre hesaplanacak tutarları taksitler halinde ödemeleri mümkündür. Bunun için;

* Hesaplanan tutarların tamamı ile bir taksite ait tutarın yüzde 10’u kadar banka teminat mektubu (herhangi bir kısıtlayıcı şart taşımaması gerekmektedir), devlet tahvili veya hazine bonosu cinsinden teminat gösterilmesi,
* Taksitlerin aksatılması halinde diğer taksitlerin muaccel hale geleceği ve kalan borcun tamamının teminatların paraya dönüştürülmesi yoluyla tahsil edileceğini ve kalan borcun tamamının teminatların paraya dönüştürülmesi yoluyla tahsil edileceğini kabul etmeleri ve bu hususa ilişkin olarak noter aracılığı ile düzenlenecek bir taahhütnamenin vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.

Veysi Seviğ

http://www.ito.org.tr/wps/portal/gazete-detay?WCM_GLOBAL_CONTEXT=ito_portal_tr/ito-portal/gazete/gzt-2011/gzt-2011-4/gzt-2011-4-29/5abcb30046ac3813bffcff577e37d660