Dr. Yusuf İLERİ - KDV ile altın arama (26.12.07) |
26 Aralık 2007 | |
Ülkemiz gündemine Bergama ile taşınan siyanürle altın aramaya ilişkin tartışmalar şimdilerde Kaz Dağları'yla somutlaşmış durumda. İddialara göre, madenciler 100 bin dekarın üzerinde, bir alanda sondaj çalışmaları yürütüyorlar. Eğer işletme ruhsatı verilirse, 100 bin dekarlık alan altüst olacak. 1,5 milyon insanın içme, kullanma suyunun kaynağı bu alanda, tarımın kaliteli yapıldığı bir yöre, her türlü meyvenin sebzenin en iyi yetiştiği bir yer. Bunların sulama suyunun kaynağı da Kaz Dağları. Bu durumda topraklarımız kirlenecek, sularımız zehirlenecek, dolayısıyla yörede yaşayan tüm canlılar zehirlenecek. Yani ağır ve telafisi mümkün olmayan zararlar söz konusu. Ben konunun bu yanlarını işin uzmanlarına bırakıyorum. Ancak bu ülkenin kuruluş ruhuna ve kuruluş sözleşmesine inanmış bir kişi olarak bu tabloyo kendi uzmanlık alanımda vergisel bir gözle bakmaya çalışacağım. Altın arama faaliyetleri ile ilgili bir vergi istisnası var. Vergicilik dilinde verginin konusuna girmekle beraber teknik, ekonomik, sosyal veya siyasal nedenlerle bir kısım kazançların vergi dışına çıkarılmasına istisna adı verilir. İstisna teknik bir ihtiyaçtan kaynaklanmıyor. Demek ki yasa koyucu başta Kaz Dağları olmak üzere altın arama, işletme ve zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerinde ekonomik, sosyal ya da siyasal yarar görmekte. "Kaz Dağları'nın üstü altından daha değerli" olduğu yönündeki görüşlere değer vermemekte. İstisnaya ilişkin hüküm Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 13'üncü maddesinin (c) bendinde yer almış. Maddeye göre; altın, gümüş ve platin ile ilgili arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerini yürütenlere yapılan teslim ve hizmetler KDV'nden istisna edilmiştir. İstisna hükmü 31.07.2004 tarih ve 25539 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak 1.1.2004 tarihinde geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Maddeye göre; istisna kapsamına girecek teslim ve hizmetleri tanımlamaya, istisnaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Maliye Bakanlığı yasada aldığı bu yetki ile yayınladığı 93 ve 95 seri no'lu KDV Genel Tebliğleri'yle istisna hükmüne ilişkin usul ve esaslar hakkında açıklamalar yapmıştır. Buna göre, istisnanın uygulanabilmesi için satın alınan mal ve hizmetlerin altın gümüş veya platin ile ilgili arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerinin yürütülmesinde kullanılması gerekmektedir. Bu faaliyetlerin icrası ile ilgili ekipman, makine, teçhizat, sarf malzemesi, yedek parça, iş makinesi, enerji, etüd, proje, müşavirlik, inşaat işleri, taşıma, her türlü kiralamalar (binek otomobiller hariç) satın alınması veya kiralanması istisna kapsamına giren iktisadi kıymetlerin tadil, bakım ve onarım hizmetleri gibi mal ve hizmet alımları istisna kapsamında değerlendirilmiştir. Bu bağlamda rafinajı yapılacak ürünün satın alınması sırasında ödenen vergiler de istisna kapsamındadır. Buna karşın mobilya, mefruşat ve benzeri demirbaşlar ile binek otomobili, insan taşımaya mahsus otobüs, minübüs ve benzeri araç alımları istisna kapsamında değerlendirilmeyecektir. İstisna kapsamında değerlendirilmeyecek olan bu alımların yedek parça, yakıt, tadil, bakım ve onarım masrafları ile idari hizmet birimlerinin tadil, bakım onarım, ısıtma, aydınlatma giderleri, her türlü büro malzemesi kırtasiye, yiyecek, giyecek, giyecek gibi alımlar ve temizlik hizmetlerinde istisna uygulanmayacaktır. 3213 sayılı Maden Kanunu hükümlerine göre, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'nca sadece altın, gümüş veya platin aramaya yönelik ruhsat verilmemekte, "maden arama" adı altında ruhsat verilmektedir. Altın, gümüş veya platin işletme faaliyeti sırasında, maden cevherinin kompleks halde olması nedeniyle; altın, gümüş ve platin yanında başka metallerin de üretilmesi, işletme faaliyetline ilişkin alımların tamamının istisnadan yararlanmasına engel teşkil etmeyecektir. İstisna, verginin önce uygulanıp daha sonra iade edilmesi şeklinde yürütülecektir. Firma, bir dönem içinde yaptığı harcamalardan istisna kapsamına girenleri Bakanlar Kurulu'nca belirlenen alt limiti de dikkate almak suretiyle belirleyerek vereceği KDV beyannamesine iade olarak dahil edecektir. Beyannamede ortaya çıkacak KDV alacağı, miktarına ve nakden ya da mahsuben talep edilip edilmediğine bakılmaksızın münhasıran yeminli mali müşavir raporu veya vergi inceleme raporu ile iade edilecektir. İade tutarı kadar banka teminat mektubu ibraz eden mükelleflerin iade talepleri söz konusu raporların vergi dairesine intikali beklenmeden yerine getirilecektir. Teminat mektubu, inceleme raporu veya yeminli mali müşavir raporu sonucuna göre çözülecektir. KDV sisteminde genel espri, mal ve hizmet alımlarında KDV ödenir. Satışlarda ise, KDV tahsil edilir. Arada müspet bir fark çıkarsa bu fark, firma tarafından vergi dairesine ödenir. Altın, gümüş ve platin madencileri ise istisna sayesinde alımları sırasında ödedikleri KDV'leri satışlarla ilişkilendirmeden geri alabileceklerdir. Çünkü bu faliyetler; ekonomik, sosyal ya da siyasal yararla vergiden istisna edilmiş. İddialar ve yöre halkının tepkisi gözönüne alındığında toplumsal bir yarardan söz edemeyiz. Kala kala ekonomik ve siyasal yarar kalıyor. Ortaya bir ekonomik yararın çıkacağı kesin. Ama bu kazancı şirketler mi yoksa Hazine mi elde edecek? Bu işte ekonomik yararla siyasal yarar yanyana duruyor. Dikkat edilir ise firmalar, yüklendikleri KDV'leri iade almakla, faaliyetlerini kamusal bir gelir olan vergilerle finans etmek imkanını elde etmiş olacaklardır. Acaba çayın taşıyla, çayın kuşu mu vuruluyor?
http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=338808&dept_id=80 |