Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yurt Dışı Borçlanmasında Ezber Bozacak Değişiklik PDF Yazdır e-Posta
18 Mayıs 2011

Image

Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, aynı sürede sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde yurt dışı borçlanmasıyla sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilebilmektedir.

I- GİRİŞ

Bu değerlendirmenin usul ve esasları 3201 sayılı Kanun’la([1]) ortaya konulmuş ve 3201 sayılı Kanun da en son şeklini 5754 sayılı Kanun’la almış bulunmaktadır.

II- YURT DIŞI BORÇLANMASINDA ÖNEMLİ İKİ NOKTA

Yurt dışı borçlanmasında 5754 sayılı Kanun’un([2]) 79. maddesiyle getirilen en önemli değişikliklerden birisi de Türkiye'de hiç sigortalılığı olmayanların yurt dışı borçlanması taleplerinde borçlanma sürelerinin 4/a  (SSK) sigortalılığı süreleri olarak değil 4/b (Bağ-Kur) sigortalılığı olarak değerlendirilmesi olmuştur. Bu önemli değişiklik Türkiye'de hiç sigortalılık süresi bulunmayan gurbetçilerin yurt dışı borçlanmasıyla emekliliklerinde kadın ise 7200 günden erkek ise 9000 günden az borçlanmayla normal emekli olamayacak olmasıdır. Oysa 506 sayılı Kanun kapsamında SSK'lılıktan emeklilik koşulları bu kadar sayıda gün gerektirmemektedir. Üstelik 2000 yılında 4956 sayılı Yasa ile değiştirilen emekli aylığı bağlama sistemi SSK emekli aylıklarına da olumsuz yansımakla birlikte Bağ-Kur emekli aylıklarına olumsuz etkisi daha çok olmuştur. Zira 01.01.2000 tarihinden sonra bağlanan Bağ-Kur aylıkları en yüksek basamaklarından değil, prim ödedikleri tüm basamakların ağırlıklı ortalamasına göre bağlanması SSK aylıklarına göre taşıdıkları ekstra olumsuzluk olmaktadır.

Bu bakımlardan yurt dışı borçlanma sürelerinin değerlendirilerek emekli aylığı bağlanmasında 5754 sayılı Kanun’la ev hanımı gurbetçiler için önemli bir kazanım getirilerek bu sürelerin zorunlu olarak Bağ-Kur süresi olarak sayılması uygulamasından vazgeçilmekteyken Türkiye'de hiç sigortalılığı olmayanlar için bu borçlanma sürelerinin SSK sigortalılığı yerine Bağ-Kur süresi olarak kabulü olumsuz bir değişiklik olmuştur.

Bu olumsuzluktan kaçınmanın yolu yurt dışı borçlanması işlemi başvurusunda bulunmadan önce 4/a sigortalısı olarak bir süre çalışmakla aşılabilmektedir. Elbette Türkiye ile sosyal güvenlik anlaşması bulunan ülkelerde çalışanların Türkiye'deki bu çalışmalarının geçerli olması için Almanya'daki çalışma süreleri ile çakışmıyor olmasına dikkat etmeleri gerekmektedir. 

Türkiye'de çalışması bulunmadan yurt dışı borçlanması yaparak Türkiye'den emekli olmak isteyenlerin üçüncü sorunu ise emekli olmak için gerekli gün sayısının çokluğu idi. Zira örneğin 1981 yılında Türkiye'de birkaç gün çalıştıktan sonra yurt dışında çalışmaya başlayan bir erkek sigortalı Türkiye'den de emekli olmak istiyorsa 5 bin günü tamamlayacak kadar borçlanma yapması halinde 45 yaşını doldurarak hemen emekli olabilirken bu birkaç gün çalışması olmayan ve yine Mayıs 2011 ayında yurt dışı borçlanması yapmak isteyen diğer erkek sigortalı 5.750 gün borçlanma yaparak en erken Mayıs 2020'de emekli olabilmektedir. Bu gurbetçinin yurt dışında sosyal güvenlik anlaşması imzalanmış bir ülkede çalışmaya başlama tarihinin de öteki örnek gibi 1981 yılı olsa bile değil 5.000 günle, 5.750 günle dahi hemen emekli olamamaktadır.

Zira ilgili yasal düzenlemede; yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınmaktadır. Bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır. Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün  sayısı,  prim  ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarih olarak kabul edilmektedir([3]).

Aynı maddede “Yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir. Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanun’a göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz.” denilerek yurt dışında çalışmaya başlanan tarihin Türkiye'deki emeklilik hesaplamasında sigorta başlangıcı olarak değerlendirilmeyeceği de belirtilmektedir.

Yurt dışına gitmeden önce birkaç günlük çalışmanın varlığı veya yokluğunun meydana getirdiği yurt dışı borçlanmasıyla emeklilik farkı yargıya konu olmaktadır. Nitekim duruma göre hemen emekli olmak için gerekli 9.000 günle 5.000 günün parasal farkının karşılığı en az 34.000 TL olmaktadır. Her iki gün sayısıyla emeklilikte alınan aylığın hemen hemen aynı oluşu bu yönüyle şikâyet ve sızlanmalara ve dahası yargı yoluna tevessüle yol açmaktadır ki bu durumu normal karşılamak gerekmektedir.

İşte bu tür davalarda son zamanlarda önemli bir içtihat değişikliği görülmektedir. O kadar ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na yansıyan bir davada bu konudaki içtihat önemli bir hakkın yaygınlaştırılmasına uygun bir zemin meydana getirmektedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun;

“Belirtilen maddeye göre borçlanma konusu hizmetlerinden sonra Türkiye'de tescili bulunan sigortalılar yönünden sigortalılık başlangıcı, tescil tarihinden itibaren borçlanılan süre kadar geriye gidilerek bulunacak tarih olacak, hiç tescili olmayanlar için de borcun tamamen ödendiği tarihten borçlanma süresi kadar geriye gidilerek bulunacak tarih olacaktır.

Türkiye'de sigortalı olarak tescili bulunanlar 506 sayılı Kanun’un Geçici 81. maddesinin lehe olan hükmünden yararlanırken, tescili bulunmayanların ise daha sonra yurt dışı hizmet borçlanması yolu ile kazanılan sigortalılık süresinden yararlanamaması bir adaletsizliği ortaya çıkarmaktadır.

Diğer bir deyişle, 3201 sayılı Kanun’a göre sonradan borçlananların, 506 sayılı Kanun’un Geçici 81. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihte (23.05.2002) hiç hizmetinin bulunmadığı gerekçesiyle 81. maddenin uygulanmaması. 3201 sayılı Kanun ile sigortalılara tanınmış olan hakların ortadan kaldırılmasına yol açacağı her türlü duraksamadan uzaktır.

Açıklanan hukuksal nedenler karşısında Yerel Mahkemenin, davacı sigortalının Almanya'da ilk defa sosyal sigorta giriş tarihinin 506 sayılı Kanun’un 108. maddesine koşut olarak Türk sosyal sigortalarına giriş tarihi olarak kabulü isabetli olup davacı sigortalı hakkında yaşlılık aylığı tahsis koşullarının yurt dışı borçlanma bedelinin ödendiği tarihte yürürlükte 506 sayılı Kanun’un 4759 sayılı Kanun ile değişik 60. madde hükmünün uygulanmasını işaret eden Özel Daire bozmasına karşı, yerel mahkemenin daha önce sigortalı olarak Türkiye'de tescili olmayanların 506 sayılı Kanun’un Geçici 81. maddesinin yürürlük tarihinden sonra, yürürlük tarihinden öncesine ait devreye ilişkin olarak yapacakları borçlanmaların; Geçici 81. madde uygulamasında gözetilmesi gerektiğini benimseyerek yaptığı değerlendirme ve bu değerlendirme sonucu ilk kararında direnmesi usul ve yasaya uygundur.”

hükmünü içeren kararı([4]) da bu konuda son noktayı koymaktadır. 

Gerçekten de önemli olan fiili çalışmaya başlamaksa bunun nerede olduğunun evrensel açısından bir önemi bulunmadığı açık bulunmaktadır. Türkiye’den emeklilik hesabı açısından Türkiye’deki sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak çalışmaya başlama şartını yasal olsa da hukuki olarak kabul etmenin mümkün olmadığını değerlendirmekteyiz.

III- SONUÇ

Türkiye'de hiç sigortalılığı yok iken yurt dışına çalışmaya giden ve uzunca bir süre çalıştıktan yurda dönenlerin Türkiye'den emekliliklerinde yaş ve gün sayıları müsait olsa bile sigortalılık sürelerinin sağlanmasında ortaya çıkan sorunun yargı eliyle çözülmeye başlanacağı görülmektedir. Yani yargı yoluyla fiilen yurt dışında sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış ülkelerde çalışmaya başlama tarihlerinin Türkiye’den emeklilikte de sigorta başlangıcı olarak sayılması mümkün olacaktır. Bu hususun yerleşmesi SGK’nın kaynakları açısından olumsuzluk içermesine karşın gurbetçiler için önemli bir kazanım olacaktır. Sigortalılar borçlanma bedellerinin hangi sigortalılığa sayılacağını belirlenmesindeki ibreyi ise zaten borçlanma işleminden önce Türkiye'de çalışmaya başlayarak kendileri tespit ederek çözebilmektedirler.

 

Şevket TEZEL*

Yaklaşım 


(*)    Sosyal Güvenlik Uzmanı, Müşavir

([1])         22.05.1985 tarih ve 18761 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

([2])         08.05.2008 tarih ve 26870 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

([3])         3201 s. Kanun m. 5

([4])         Yrg. HGK.’nın, E: 2010/10-472, K: 2010/440 sayılı Kararı.