Vergi yükümlüsünün adil yargılanma hakkı |
![]() |
![]() |
![]() |
07 Haziran 2011 | |
Vergi mevzuatına aykırı hareket edenlerin uğrayacağı yaptırımların hapis ve para cezası olduğu göz önünde bulundurulursa, ulusal hukukun bu suçu cezai nitelikte kabul ettiği ve caydırıcı bir şekilde düzenleme yaptığı görülüyor. Yasal alanda bireylerin hukuki güvenliğinin sağlanmasının gerekliliği, idarenin işlem ve eylemlerinden olan vergi uygulamalarına ilişkin cezalarda da bireylerin adil yargılanma hakkını koruyor.
Adil yargılanma hakkının konusunu oluşturacak uyuşmazlıklar medeni hak ve uyuşmazlıklara ilişkin olmalıdır. İHAM (İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi) ise bu kavramı, kamu hukukuna dahil yükümlülükler ve haklar olarak nitelendirmemektedir. Ancak Mahkeme, bu tanımı yaparken, ulusal hukukun yaptığına itibar etmemekte, somut olaya göre değerlendirme yapmaktadır. İHAM, Editions Periscope davasında, davanın vergi uyuşmazlığı olmasına rağmen dava konusunun maddi haklara ilişkin olması nedeniyle 6. Maddenin uygulanabileceğini belirtmiş ancak, Schouten and Meldrum davasında, dava konusunun sadece maddi hak olmasının 6. Maddenin uygulanması açısından yetmeyeceği, Devlete ve makamlarına karşı maddi yükümlülükler olabileceği bu yöndeki uyuşmazlıkların 6. Madde kapsamında yer almadığını ifade etmiştir.
Adil yargılanma hakkının diğer bir uygulama alanı ceza yargılamaları olup, hakkında bir suç isnadı bulunan kişi davasının adil bir şekilde gerçekleşmesini talep edebilecektir. Ancak, medeni haklar gibi suç isnadı da İHAS’ da tanımlanmamış, İHAM tarafından yorumlanmıştır. Buna göre, ulusal hukuk bir suçu cezai nitelikte kabul ettiği takdirde, 6. Madde uygulaması geçerli olabilecektir. Diğer bir yandan bu kriterin sağlanamaması halinde Mahkeme, uyuşmazlık konusunun caydırıcı nitelikte olup olmadığına bakmaktadır. Vergi mevzuatına aykırı hareket edenlerin uğrayacağı yaptırımların hapis cezası ve para cezası olduğu göz önünde bulundurulursa, ulusal hukukun suçu cezai nitelikte kabul etiği ve caydırıcı mahiyetle düzenleme yaptığı aşikar olup, vergi cezalarına ilişkin yargılamalarda bireylerin adil yargılanma hakkına sahip olduğu muhakkaktır.
İHAS 6. Maddede düzenlenen makul süre, kanun yollarını içine alacak şekilde yargılamanın tamamını içerir. Sözleşmede veya Mahkeme kararlarında makul sürenin ne kadar olacağı belirtilmemiş olup, Mahkeme davanın karmaşıklığı, başvurucu ve idari makamların tutumuna göre makul sürenin ihlal edip edilmediğini değerlendirmektedir.
Silahların eşitliği ilkesi, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler açısından taraflar arasında bir eşitliğin bulunması ve bu dengenin yargılamanın her aşamasında korunması anlamına gelmektedir. Bu ilke çerçevesinde değerlendirilmesi gereken ise, vergi yükümlüsünün delil sunma yönünden eşit hakka sahip olması, eşitliğin bilirkişi yönünden ve bilgi ve belgelere ulaşma gibi konularda da sağlanması gerekliliğidir.
Adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. Madde adil, aleni ve makul sürede yargılamadan bahsettiğine göre, mahkeme önüne gidebilmeyi de güvence altına almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi suçsuzluk karinesinin ancak bir suçlamanın mevcudiyeti halinde ve suçlama anından itibaren yargılamanın tüm sürecinde geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Susma hakkı, kendi aleyhine delil vermeme hakkının bir sonucudur.
Baran Baycan Avukat
Nexia
|