Vergi mevzuatına aykırı hareket edenlerin uğrayacağı yaptırımların hapis ve para cezası olduğu göz önünde bulundurulursa, ulusal hukukun bu suçu cezai nitelikte kabul ettiği ve caydırıcı bir şekilde düzenleme yaptığı görülüyor.
Yasal alanda bireylerin hukuki güvenliğinin sağlanmasının gerekliliği, idarenin işlem ve eylemlerinden olan vergi uygulamalarına ilişkin cezalarda da bireylerin adil yargılanma hakkını koruyor. İdarenin işlem ve eylemleri karşısında bireylerin hukuki güvenliğinin sağlanması gerekliliği bu işlem ve eylemlerden olan vergi uygulamaları için de geçerlidir. Anayasamız söz konusu güvenliğin sağlanması için idari işlem ve eylemlerin yargı denetimine tabi olması gerekliliğini düzenlemişse de, güvenliğin tam olarak sağlanması için yargı denetiminin de etkin kılınması gerekir. Yargı denetiminin etkin kılınması da uluslararası sözleşmelerde; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde (İHAS) adil yargılanma hakkına ilişkin düzenlemelerde hüküm buluyor. Adil Yargılanma Hakkı İHAS 6. Maddede adil yargılanma hakkı şu şekilde düzenlenmiştir: “1. Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm açık oturumda verilir; ancak, demokratik bir toplumda genel ahlak, kamu düzeni ve ulusal güvenlik yararına, küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde, veya davanın açık oturumda görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar dava süresince tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülebilir. 2.Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır. 3.Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir: a)Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek; b)Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak; c)Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek; d)İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağırılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek; e)Duruşmada kullanılan dili anlama dışı veya konuşma dışı takdirde bir tercümanın yardımından para ödemeksizin yararlanmak. Sözleşmenin 6. Maddesindeki adil yargılanma hakkı, yargı yerinin tarafsız olması, yargılamanın adil ve aleni olması, silahların eşitliği, susma hakkı, masumiyet karinesi ve yargılamanın makul sürede yapılması gibi unsurları içermektedir. Ancak, madde kapsamından da anlaşılacağı üzere, bu hak, suç isnadı ve medeni hak ve uyuşmazlıklarla ilgili olarak düzenlenmiştir. Bu durumda söz konusu ilkenin vergi cezalarına ilişkin yargılamalar ve vergi aslına ilişkin yargılamalarda uygulanabilir olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Adil Yargılanma Hakkının Vergi Uyuşmazlıklarında Uygulanması - Hakkın Vergi Aslına İlişkin Uyuşmazlıklarda Uygulanması
Adil yargılanma hakkının konusunu oluşturacak uyuşmazlıklar medeni hak ve uyuşmazlıklara ilişkin olmalıdır. İHAM (İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi) ise bu kavramı, kamu hukukuna dahil yükümlülükler ve haklar olarak nitelendirmemektedir. Ancak Mahkeme, bu tanımı yaparken, ulusal hukukun yaptığına itibar etmemekte, somut olaya göre değerlendirme yapmaktadır. İHAM, Editions Periscope davasında, davanın vergi uyuşmazlığı olmasına rağmen dava konusunun maddi haklara ilişkin olması nedeniyle 6. Maddenin uygulanabileceğini belirtmiş ancak, Schouten and Meldrum davasında, dava konusunun sadece maddi hak olmasının 6. Maddenin uygulanması açısından yetmeyeceği, Devlete ve makamlarına karşı maddi yükümlülükler olabileceği bu yöndeki uyuşmazlıkların 6. Madde kapsamında yer almadığını ifade etmiştir. Söz konusu kararlara bakıldığında, ilk yorumun genişletici olduğu ancak genellikle ikinci yorumun benimsendiği gözlemlenmiştir. Zira, vergilendirme yetkisi, devletin ülkesi üzerindeki egemenlik gücünü kullanarak vergi alma konusunda sahip olduğu hukuki ve fiili güçtür. Vergilendirme ilişkisi her ne kadar parasal veya maddi bir ilişki ise de, kamusal bir ilişkidir. - Vergi Ceza Yargılamalarında Hakkın Uygulanması
Adil yargılanma hakkının diğer bir uygulama alanı ceza yargılamaları olup, hakkında bir suç isnadı bulunan kişi davasının adil bir şekilde gerçekleşmesini talep edebilecektir. Ancak, medeni haklar gibi suç isnadı da İHAS’ da tanımlanmamış, İHAM tarafından yorumlanmıştır. Buna göre, ulusal hukuk bir suçu cezai nitelikte kabul ettiği takdirde, 6. Madde uygulaması geçerli olabilecektir. Diğer bir yandan bu kriterin sağlanamaması halinde Mahkeme, uyuşmazlık konusunun caydırıcı nitelikte olup olmadığına bakmaktadır. Vergi mevzuatına aykırı hareket edenlerin uğrayacağı yaptırımların hapis cezası ve para cezası olduğu göz önünde bulundurulursa, ulusal hukukun suçu cezai nitelikte kabul etiği ve caydırıcı mahiyetle düzenleme yaptığı aşikar olup, vergi cezalarına ilişkin yargılamalarda bireylerin adil yargılanma hakkına sahip olduğu muhakkaktır. Vergi Yükümlüsü Bakımından Adil Yargılanma Hakkının İçeriğinde Yer Alan Güvenceler İHAS 6. Maddede düzenlenen makul süre, kanun yollarını içine alacak şekilde yargılamanın tamamını içerir. Sözleşmede veya Mahkeme kararlarında makul sürenin ne kadar olacağı belirtilmemiş olup, Mahkeme davanın karmaşıklığı, başvurucu ve idari makamların tutumuna göre makul sürenin ihlal edip edilmediğini değerlendirmektedir. Silahların eşitliği ilkesi, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler açısından taraflar arasında bir eşitliğin bulunması ve bu dengenin yargılamanın her aşamasında korunması anlamına gelmektedir. Bu ilke çerçevesinde değerlendirilmesi gereken ise, vergi yükümlüsünün delil sunma yönünden eşit hakka sahip olması, eşitliğin bilirkişi yönünden ve bilgi ve belgelere ulaşma gibi konularda da sağlanması gerekliliğidir. Adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. Madde adil, aleni ve makul sürede yargılamadan bahsettiğine göre, mahkeme önüne gidebilmeyi de güvence altına almaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi suçsuzluk karinesinin ancak bir suçlamanın mevcudiyeti halinde ve suçlama anından itibaren yargılamanın tüm sürecinde geçerli olduğunu kabul etmektedir. Susma hakkı, kendi aleyhine delil vermeme hakkının bir sonucudur. Baran Baycan Avukat Nexia |