Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinde; safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, söz konusu maddenin 3’üncü bendinde, işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak indirilebileceği;41’inci maddesinin 6’ıncı bendinde ise, her türlü para cezaları, vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların gider olarak indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Bu hükümlere göre ödenen tazminatların gider yazılabilmesi için; Zarar, ziyan ve tazminatın İşle ilgili olması Zarar, ziyan ve tazminatın işletme sahibinin şahsi kusurundan doğmaması Zarar,ziyan ve tazminatın mukavelename,İlam veya kanun emrine dayanması gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken noktalar; Zarar, ziyan veya tazminatın, mukavelenameye dayanmasından kasıt ,iş ile ilgili olarak taraflarca karşılıklı yapılan sözleşmedir.Sözleşmeye dayanarak ödenen zarar,ziyan ve tazminatların gider olarak kaydedilebilmesi için,öncelikle taraflar arasında işin başında sözleşmenin tanzim edilmiş olması gerekmektedir.Varlığı ve gerçekliği ispat edilebilir olmasına rağmen,taraflar arasında sözlü olarak yapılmış bir anlaşma hükmüne dayanan zarar,ziyan ve tazminatların gider olarak kaydedilebilmesi mümkün değildir. Gelir Vergisi Kanun’unun 40’ıncı maddesi,3’üncü bendinde, zarar, ziyan ve tazminatların ödenmesi ile gider olarak indirilebileceği belirtilmiştir. Ancak Ticari ve Zirai kazançta tahakkuk esası geçerlidir. Dolayısıyla tahakkuk etmek koşulu ile fiilen ödenmese de zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak dikkate alınabilmesi gerekmektedir. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1.maddesinde KDV’ye konu teşkil eden işlemler belirtilmiştir. Zarar, ziyan ve tazminatlar nedeniyle yapılan ödemeler Katma Değer Vergisi’nin konusuna dahil edilmemiştir. Bu sebeple zarar, ziyan ve tazminatlar için KDV hesaplanmayacaktır. Borçlar Kanunu’nun hükümlerine göre, istihdam edenler, maiyetinde istihdam ettiği kimselerin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesuldür. İşveren zararın ifası sırasında gerekli tüm tedbiri almış ise, işçinin kusuru nedeniyle zarar gören muhataba ödeyeceği zarar, ziyan ve tazminatı gider olarak yazabilir. İşveren yaptığı bu ödeme neticesinde kusurlu olan işçisine rücu edebilir ve rücu etmesi halinde de bu tutarı da hasılat olarak kaydetmelidir. İşverenin kendi kusuru bulunması durumunda ise işveren kendi kusuruna düşen pay dahilinde yaptığı ödemeyi kayıtlarına gider olarak intikal ettiremez. İşletmenin aktifine kayıtlı ticari malların hasar görmesi neticesinde, meydana gelen zararın sigorta şirketi tarafından ödenmesi ticari bir işlem sonucu satılan bir bedelin karşılığı olmadığından tazminat olarak nitelendirilebilir. Bu tür bir ödeme Katma Değer Vergisi konusuna da girmemektedir. Sigorta şirketinden alınan bedelin gelir olarak kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmektedir.Diğer yandan alınan sigorta tazminatının hasar gören malın bedelinden düşük olması halinde aradaki fark kanunen kabul edilmeyen gider olarak hesaplara alınır. Tazminat ödemesi ile ilgili bir örnek; Mahkeme davalı ABC Ltd. Şti’ nin, davacı DEMİR Ltd. Şti’ ne 50.000-TL tazminat ödemesine hükmetmiştir. Davalı ABC Ltd. Şti’ nin yüzde 70 kusurlu, davacı DEMİR Ltd. Şti’ nin ise yüzde 30 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. ABC LTD.ŞTİ’NİN KAYDI 50.000x0,70 =35.000-TL .Kanunen Kabul Edilmeyen Gider (KKEG) olarak kayıtlara intikal ettirilecektir. 50.000x0,30 =15.000-TL Gider olarak kayıtlara intikal ettirilecektir. Sonuç itibariyle, işletmelerin ödedikleri zarar, ziyan ve tazminatlar belirli şartlar dahilinde gider olarak yazılabilmektedir. Mükelleflerin bu hususta dikkatli olmaları gerekmektedir. Emre Özerçen Muhasebe ve Vergi |