Vergi yargısının yükü yine artacak |
17 Haziran 2011 | |
Bu kez konuyu "Vergi Yargısı" açısından değerlendirmeye çalışacağım. 1. Af sonrası vergi yargısı Afla rahatlayan yargının çok kısa sürede tekrar aynı yükle karşı karşıya kalacağı beklentisindeyim. Bu nedenle konuyu yargı öncesinde çözmeye dönük mekanizmaları gözden geçirmekte, yeni mekanizmalar düşünmekte fayda görüyorum. 2. Yargı kararları erişilebilir kılınmalı Şu an ne yazık ki tüm ilk mahkeme ve Danıştay kararlarına erişemiyoruz. Oysa geçmişte verilen kararlardan daha verimli yararlanabilmek için tüm kararlara erişim imkanı bir şekilde yaratılmalıdır. Ne yazık ki şu an sınırlı sayıdaki Danıştay kararına erişebiliyoruz. 3. Vergi yargısının kompozisyonu Türkiye'de vergi yargısının diğer yargı yerleri ile karıştırıldığında "hızlı" olduğu kanaatindeyim. Vergi yargısının mesleğe atama usul ve esaslarının adli yargıdan farklılaştırılması belki başlangıçta pratik nedenlerle mevcut şekliyle oluşturuldu, ancak artık adli yargıdan farklı olmamalı kanaatindeyim. 4. Vergi idaresi yürütmeyi durdurma kararlarınızı uygulamıyor Size Mali İdare'yi biraz şikayet edeyim. Mali idare tarafınızdan verilen yürütmeyi durdurma kararlarını uygulamıyor. Uygulamıyor derken, biraz açıklık getireyim. Yürütmeyi durdurma kararı verilince, başka bir işlem yapılmadan, mevcut durumuyla, olduğu gibi durulacak sanıyor. Örneğin, eğer tahsilat yapmışsa, yürütmeyi durdurma kararı verildiğinde tahsil ettiği tutarı iade etmesi gerekirken iade etmiyor. 5. Müstakar hale gelmiş yargı kararlarına da uyulmuyor Mali İdare müstakar hale gelmiş yargı kararlarına rağmen aynı şekilde işlem yapıp, her işlem için yargıya gidilmesine zorlayabiliyor. Mali İdare ile Yargı arasında bu tür "inatlaşma" durumlarını asgariye indirecek bir mekanizma oluşturmakta fayda var. 6. Mali İdare aynı konuda farklı pozisyonlar alabiliyor Mali İdare uygulamayı farklı yönlendirdiği, yazılı açıklamalar yaptığı konularda, herhangi bir nedenle konu yargıya intikal ettiğinde, daha önce yaptığı her şeyi unutup, işlemi savunmaya başlıyor. 7. Mali İdare'nin öz denetim mekanizmaları çalışmıyor Herhangi bir şekilde, bir inceleme elemanı, tek başına yaptığı bir değerlendirme ile bir rapor yazdığında, o rapor savunulmaya, arkasında durulmaya başlanıyor. Şayet mükellefler uzlaşma sırasında idarenin önerdiği tutarı ödemeyi kabul etmezlerse tek yol olarak yargı kalıyor. Bazen yargı seçeneğini idareciler gösteriyor. "Yargıya gidin kazanırsınız." deniliyor. "Kazanacaksak, buna inanıyorsan neden düzeltmiyorsun?", belli değil. Aslında belli, sorumluluk almak istenmiyor. Dedikodu olacağından, soru sorulacağından çekiniliyor. Mali idarenin iç denetim mekanizmalarının sağlıklı çalışmamasının bir nedeni de denetim birimlerinden çekinilmesi gibi geliyor. Dolayısıyla her türlü işlem yargıya itekleniyor; yargı çözsün, son sözü yargı söylesin yaklaşımı devam ettiği müddetçe yargının yükü yine çok hızlı artacak görünüyor. 8. Bariz olanı anlatma güçlüğü Değerli yargı mensupları, bazen öylesi değerlendirme, tarhiyat ve işlemlerle karşılaşıyor ve idari aşamada çözemiyoruz ki konu yargıya intikal ettiğinde, bu çok bariz olan konuyu izahda güçlük çekiyoruz. Sütün beyazlığı gibi açık ve tartışmasız konularda dahi bazen bizi hayrete düşüren yorum ve tarhiyatlarla karşı karşıya kalıyoruz. http://www.dunya.com/zeki-g%C3%BCnd%C3%BCz_50_0_yazar.html |