Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Belirli süreli iş sözleşmelerinde kıdem ve ihbar tazminatı ödenir mi? PDF Yazdır e-Posta
23 Haziran 2011

Image

4857 sayılı İş Kanunu’nun 8.Maddesinde iş sözleşmesi ve şekli şu şekilde tanımlanmıştır.’’

Belirli süreli iş sözleşmeleri
İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle tâbi değildir. Süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması zorunludur. Bu belgeler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.’’

İş sözleşmesi türleri bakımından, aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir.

  • Sürekli, süreksiz işlerdeki iş sözleşmeleri
  • Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmeleri
  • Tam süreli, kısmi süreli iş sözleşmeleri
  • Çağrı üzerine yapılan iş sözleşmeleri
  • Deneme süreli iş sözleşmeleri
  • Takım sözleşmeleri


İş sözleşmesi türlerinin içinde uygulamada en çok sorunla karşılaşılan sözleşme türü belirli süreli iş sözleşmeleridir. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.

Bir iş sözleşmesinin belirli süreli olabilmesi için;

  • Sözleşmenin konusu olan işin belirli süreli olması,
  • Veya sözleşmenin konusunun belli bir işin tamamlanmasından ibaret olması,
  • Ya da belirli bir olgunun ortaya çıkması gerekmektedir.


Belirli süreli bir iş sözleşmesi süresinden önce haklı bir neden olmaksızın feshedilecek olması durumunda kıdem ve ihbar tazminatı ödenir mi?
İş Kanununda, belirli süreli iş sözleşmelerinin sürelerinin bitiminden önce haklı bir neden olmaksızın taraflarca sona erdirilmesine ilişkin bir düzenleme yer almamıştır.Borçlar Kanunu’nun 325.maddesi çerçevesinde, fesih tarihi ile sözleşmenin sona erme tarihi arasında ki ücret ve ekleri işçi tarafından istenebilir. Süresi bir yılı aşan sözleşmelerde, işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın veya işçi tarafından haklı bir nedene dayanılarak, sözleşmenin feshedilmesi durumunda ise işçiye kıdem tazminatı ödenebilir. Ancak işçi ihbar tazminatı isteyemez.

İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı
Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
 
I- Sağlık sebepleri:
 a. İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi.
 
b. İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumunda.
 
(a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17 nci maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74 üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.
 
II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
a. İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.
 
b. İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması.
 
c. İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.
 
d. İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması veya 84 üncü maddeye aykırı hareket etmesi.
 
e. İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.
 
f. İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.
 
g. İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.
 
h. İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.
 
i. İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.
 
III- Zorlayıcı sebepler: 
İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması.
 
IV- İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17 nci maddedeki bildirim süresini aşması.
 
İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı;

I. Sağlık sebepleri:
a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa.
 
b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan  buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa.
 
II. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
 
a) İşveren iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri hakkında   yanlış vasıflar veya şartlar göstermek yahut
gerçeğe uygun olmayan bilgiler vermek veya sözler söylemek suretiyle işçiyi yanıltırsa.
 
b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa.
 
c) İşveren işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunur veya gözdağı verirse, yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirir, kışkırtır, sürükler, yahut işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlerse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunursa.

d) İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmazsa.
 
e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,
 
f) Ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden ödenmesi kararlaştırılıp da işveren tarafından işçiye yapabileceği sayı ve tutardan az iş verildiği hallerde, aradaki ücret farkı zaman esasına göre ödenerek işçinin eksik aldığı ücret karşılanmazsa, yahut çalışma şartları  uygulanmazsa.

II. Zorlayıcı sebepler:
 
İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa.

Belirli süreli iş sözleşmelerinde süre bitimi veya işin bitiminde sözleşmenin sona ermesi durumunda kıdem ve ihbar tazminatı ödenir mi?
4857 sayılı İş Kanunu’nun  17. maddesinde açıkça belirtildiği üzere bildirim önelleri ve bildirim önellerine uyulmaması halinde ödenecek ihbar tazminatı süresi belirli olmayan iş sözleşmeleri için söz konusu olduğundan, belirli süreli iş sözleşmelerinin sona ermesinde yasal bildirim öneli tanınmaz ve ihbar tazminatı da ödenmez. Belirli süreli iş sözleşmesi sürenin veya işin bitiminde kendiliğinden sona ereceğinden yasal kıdem tazminatı hakkı da doğmayacaktır.
 
Sözleşme türlerine göre belirli süreli iş sözleşmesini istisna, belirsiz süreli iş sözleşmesini ise asıl olarak yorumlanabilir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında bir işin belirli süreli iş sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi bazı sınırlamalara tabi tutulmuştur. Bir işin belirli süreli iş olarak nitelendirilebilmesi için, tarafların sözleşmeyi yazılı yapması ve belirli süreye bağlaması tek başına yeterli olmamakla birlikte sözleşmelerde objektif haklı bir neden aranmaktadır. Aksi halde işçilerin,hak kaybına uğramaları söz konusu olabilecektir.

 

Emre Özerçen

SMMM

 

Muhasebe ve Vergi