Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
6762 ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunları Çerçevesinde Anonim Şirketlerde Fesih PDF Yazdır e-Posta
02 Temmuz 2011

Image

Ticari hayatın temel nüvesi olan şirketler belli bir amaç ya da süre ile kurulmaktadır. Söz konusu sürenin sona ermesi ya da amacın hâsıl olması şirketin varlığını gereksiz kılacaktır.

I- GİRİŞ

Bu durumda hukuk sistemiz içerisinde yer alan fesih kurumu karşımıza çıkmaktadır. Şirketlerin sona ermesi yukarıda belirtmiş olduğumuz iki maddeden ibaret olmayıp, hem meri 6762 sayılı, hem de 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda fesih nedenleri ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Sunumumuzda anonim şirketlerin fesih nedenleri ve süreçleri her iki Türk Ticaret Kanunu (6762 ve 6102 sayılı) göz önünde bulundurularak ele alınmıştır.

II- ANONİM ŞİRKETLERDE FESİH

Feshin kelime anlamı kendiliğinden ortadan kalkmadır. Anonim şirketlerde fesih ise; herhangi bir karara ihtiyaç duyulmadan şirketin faaliyetlerinin bitmesi anlamına gelmektedir. Meri 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda fesih nedenleri sayılırken tahdidi bir usul benimsenmiş gibi gözükse de gerçekte ikili bir yol izlenmiş, Kanun’da belirtilen nedenlerin yanı sıra ana sözleşmede belirlenen sebeplerden herhangi birisinin gerçekleşmesi durumunda da feshin gerçekleşeceği hüküm altına alınmıştır. Aynı usul 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda da benimsenmiştir.

III- ANONİM ŞİRKETTE FESİH NEDENLERİ

A- SÜRENİN SONA ERMESİ

Anonim şirketlerin sürelerinin ana sözleşmeye yazılması zorunlu bir unsur değildir, ancak uygulamada genellikle süre belirlenmesi tercih edilmektedir. Söz konusu sürenin dolması meri 6762 sayılı Kanun’da bir fesih nedeni olarak sayılmıştır(1). Bu süre sona ermeden ortaklığın yetkili organı karar alarak (genel kurul) ortaklık süresinin uzatabilir. Söz konusu süre uzatılmadan, şirket ana sözleşmesindeki müddetin dolması ancak fiilen faaliyetlerine devam etmesi halinde, şirketin münfesih duruma girip girmeyeceği uygulamada karşılaşılan sorunlardan bir tanesidir. Yargıtay’ın iki farklı yönde de kararları mevcuttur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Kararı(2)’nda ana sözleşmede belirtilen sürenin dolmasına rağmen fiilen faaliyetlerine devam eden şirketin belirsiz süreli hale gelmeyeceğini belirtirken, yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı(3)’nda tam aksi yönde görüş belirtmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda bu husustaki tereddütleri ortadan kaldıracak bir düzenleme getirilmiş ve şirketin süresi sona ermesine rağmen, fiilen işlere devam etmek suretiyle belirsiz süreli hale gelebileceği hüküm altına alınmıştır(4).

B- ŞİRKET AMACININ GERÇEKLEŞMESİ VEYA İMKÂNSIZ HALE GELMESİ

Bu konudaki düzenleme hem meri 6762 sayılı, hem de 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda aynı şekilde düzenlenmiştir. Anonim şirketlerde iştigal konuları ana sözleşmede gösterilmektedir. Şirketin iştigal konusu birden fazla olduğu durumlarda, bir veya birkaçının gerçekleşmesi fesih nedeni olarak görülmemelidir. Şirket belirli bir maksadın gerçekleştirilmesi amacıyla kurulmuş ve amaç hâsıl olmuşsa ortaklığında sona ereceği aşikâr olduğu gibi, şirketin amacının elde edilmesinin imkânsız hale gelmesinin de diğer bir fesih nedeni olacağı açıktır.

C- ŞİRKET SERMAYESİNİN ÜÇTE İKİSİNİN KAYBI

Söz konusu husus sadece 6762 sayılı meri Türk Ticaret Kanunu’nda açıkça düzenlenmiş olup, esas sermayenin üçte ikisinin karşılıksız kalması halinde kanun koyucu şirketin önünde iki seçenek sunmuştur. Birinci seçenek; genel kurulun şirketin üçte bir sermaye ile devam etmesi yönünde karar alması iken ikinci seçenek sermayenin tamamlanmasına karar verilmesidir. Şirket genel kurulu söz konusu iki seçenekten birine karar vermediği takdirde şirket feshedilmiş sayılacaktır(5). Burada temel şart şirket genel kurulu tarafından söz konusu iki husus hakkında herhangi bir işlem yapılmamış ve karar alınmamış olmasıdır.

D- PAY SAHİPLERİNİN BEŞ KİŞİDEN AŞAĞIYA DÜŞMESİ, ŞİRKET ORGANLARINDAN BİRİNİN EKSİK OLMASI, ŞİRKET GENEL KURULUNUN TOPLANAMAMASI

Pay sahiplerinin beş kişiden aşağıya düşmesi 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda fesih nedenlerinden birisi olarak sayılmış olmasına rağmen, kanun koyucu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndaki tek kişi ile anonim şirket kurulmasına izin veren düzenlemelere(6) paralel olarak, bu hususu fesih nedeni olarak düzenlememiştir. Şirket organlarından birinin eksik olması veya şirket genel kurulunun toplanamaması her iki Türk Ticaret Kanunu’nda da ayrı maddelerde özel durumlar olarak düzenlenmiştir. Söz konusu her üç durumda da fesih kendiliğinden gerçekleşmemekte; pay sahiplerinin, şirket alacaklarının veya Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın talebi üzerine mahkeme tarafından bahse konu durumun düzeltilmesi için şirkete uygun bir süre verilmesi gerekmektedir. Söz konusu sürenin sonunda mevcut durumun düzeltilmemesi halinde mahkeme tarafından şirketin feshine karar verilmektedir.

E- ŞİRKET ALACAKLILARININ TALEBİ

Meri Türk Ticaret Kanunu şirketin esas sermayesinin üçte ikisini kaybetmesi halinde şirket alacaklılarına mahkemeye başvurarak şirketin feshini isteyebilme hakkını tanımıştır(7). Söz konusu durumda şayet davacının alacaklarına karşı uygun bir teminat gösterilmesi durumunda mahkeme tarafından şirketin feshine karar verilmez. Burada kanun koyucunun şirket alacaklılarının haklarını koruma adına ayrıca bir düzenleme yapma ihtiyacı hissetmiş olduğu aşikârdır.

F- ANA SÖZLEŞMEDE BELİRTİLEN NEDENLERİN GERÇEKLEŞMESİ

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve de 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu bu konuda şirket ortaklarının iradelerine öncelik tanıyan bir sistem benimsemişler, şirket ortaklarına ayrıca istedikleri fesih nedenlerini ana sözleşmeye koyma hakkı tanımışlardır. Ana sözleşmede belirtilen fesih nedenlerinden birinin gerçekleşmesi durumunda şirketin münfesih durumuna düşeceği açıktır.

G- ŞİRKETİN DİĞER BİR ŞİRKETLE BİRLEŞMESİ

Hukuki anlamda birleşme bir veya birden çok ticaret ortaklığının malvarlığının, tasfiye işlemleri yapılmadan, içlerinden birine veya yeni kurulan bir ortaklığa kendiliğinden ve külli halefiyet yolu ile geçmesidir. Birleşmenin doğal sonucu olarak devredilen veya birleştirilen şirket münfesih hale gelecektir. Devredilen veya birleştirilen şirketlerin genel kurulunda birleşmeye ilişkin sözleşmenin kabul edildiği an, şirketlerin infisahında gerçekleştiği andır.

H- ŞİRKETİN İFLASI

Hem 6762 sayılı, hem de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunlarında şirketin iflası fesih nedeni olarak sayılmıştır. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da iflas 437. maddede düzenlenmiştir. İflas halinde tasfiye İcra İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır. Şirketin iflasına karar verildiği an, aynı zamanda şirketin münfesih duruma düştüğü andır.

İ- GENEL KURUL KARARI

Anonim şirketin genel kurulu tarafından alınacak karar ile münfesih duruma sokulması hem 6762 sayılı, hem de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunlarında yer almış bir fesih nedenidir. Ancak her iki kanun aşçısından farklılık arz eden durum toplantı nisaplarına ilişkin olup, meri düzenleme şirket pay sahiplerinin üçte ikisinin toplantıya katılması gerektiğini belirtirken, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu bu konuda pay sahiplerinin %75’inin toplantıya katılmasının yeterli olacağı yönünde bir hüküm ihtiva etmektedir. Şirketin ortadan kalkması anlamına gelecek fesih hususunda üçte iki çoğunluk (yaklaşık %66) yerine %75 gibi daha nitelikli bir çoğunluk aranması, ortaya çıkaracağı sonuçlar düşünüldüğünde kanımızca yerinde bir düzenleme olmuştur.

J- HAKLI SEBEPLERLE FESİH

Söz konusu düzenleme 6102 sayılı Kanun’un 531. maddesinde yapılmış olup, içtihatlarla içeriği netleşmeye ihtiyaç duyar bir nitelik taşımaktadır. Şöyle ki düzenlemeye göre; haklı sebeplerin neler olduğu veya madde metninin sonundaki duruma uygun kabul edilebilir diğer bir çözüm ifadeleri açıklanması gereken hususlardır. Madde metnindeki bu eksiklikler, söz konusu husus hakkında mahkemelerin verecekleri kararlar neticesinde oluşacak içtihatlarla giderilecektir. Madde metnine göre yukarıda belirtilen haklı sebeplerin varlığı durumunda sermayenin en az onda birinin, halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahiplerine asliye ticaret mahkemesine başvurarak feshi talep edebilme hakkı tanınmıştır. Lakin mahkemeye de doğrudan fesih yerine payların tespit edilebilen değerleri üzerinden satın alınarak pay sahiplerinin ortaklıktan çıkarılmasına veya duruma uygun kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilme hakkı tanınmıştır.

IV- TESCİL VE İLAN

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu tescil ve ilan hususunu ayrıntılı olarak düzenlemiştir (md. 438). Buna göre feshin iflastan başka bir neden ile gerçekleşmesi durumun da şirket yönetim kurulu tarafından ticaret siciline tescil edilmesi ve en fazla birer hafta ara ile üç defa da ilan edilmesi gerekmektedir. İlana, şirket alacaklılarının evrakla birlikte bir yıl içerisinde şirkete müracaat etmeleri gerektiği yazılır. Söz konusu süre ise üçüncü ilan tarihiyle birlikte başlamaktadır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu bu konuda daha genel bir düzenleme getirmiş, feshin iflas veya mahkeme kararı dışında bir sebepten kaynaklanması halinde yönetim kurulu tarafından durumun tescil ve ilan edileceği hüküm altına alınmıştır (md. 532). Ancak alacaklıların korunmasına ilişkin düzenleme 541. maddede ayrıca yapılmış olup, yukarıda bahsedilen düzenlemeye paralel bir sistem benimsenmiş, burada da şirket alacaklılarına üçüncü ilan tarihinden itibaren bir yıllık bir süre zarfında şirkete başvurmaları gerektiği hususu hüküm altına alınmıştır.

V- ÖZET VE SONUÇ

Şirketin ortadan kalması anlamına gelecek fesih hususunun ayrıntılı olarak düzenlenmesi yerinde bir uygulama olacaktır. Hem 6762 sayılı Kanun, hem de 6102 sayılı Kanun fesih hususuna ayrıntılı olarak yer vermiş olup, çoğu düzenleme paralellik arz etmektedir. 6102 sayılı Kanun’da pay sahiplerinin beş kişiden az olması durumunun fesih nedeni olarak sayılmaması, tek kişiyle anonim şirket kurulmasına cevaz veren hükümlerle paralellik sağlamak açısındandır. 6102 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler daha açık ve net olmakla birlikte (özellikle süresi sona ermiş ancak faaliyetlerine fiilen devam eden anonim şirketlerin hukuki niteliği hususunda) eksik noktaları da (haklı nedenlerle fesih hususunda belirtmiş olduğumuz durumlar) vardır. Bu eksiklikler mahkeme kararları neticesinde oluşacak içtihatlarla giderilebilecek hususlardır.

Kerim TOKLU*
Yaklaşım

* Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişi

(1) 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 434/f. 1-1: Anonim şirketler, akdolundukları müddetin sona ermesiyle münfesih olur.
(2) Yrg. HGK’nın, 05.06.1985 tarih ve E.1983/11-218, K.561 sayılı Kararı.
(3) Yrg. HGK’nın, 25.02.1987 tarih ve E.1986/11-211, K.120 sayılı Kararı.
(4) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 529/f. 1-a: Anonim şirket, süresi sona ermesine rağmen işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hale gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle sona erer.
(5) 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 434/f. 1-3: Anonim şirketler, şirket sermayesinin 324. madde gereğince üçte ikisinin ziyaı halinde münfesih olur.
6) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 338/f.1: Anonim şirketlerin kurulabilmesi için pay sahibi olan bir veya daha fazla kurucunun varlığı şarttır. 330. madde hükmü saklıdır.
(7) 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 436: Şirketin alacaklıları esas sermayesinin üçte ikisini kaybeden şirketin feshini dava edebilirler. Ancak, davacının alacağına karşı muteber teminat gösterilmesi halinde fesi kararı verilmez.