Ayni Sermaye, ortaklarca kuruluş ya da sermaye artırımı sırasında konulan, bir malvarlığı değeri taşıyan, devredilebilen ve aktif olarak bilançoya geçirilebilen eşya ve bütün haklardır. Özellikle, stoklar, makineler, aletler, binalar ve arazi ayni sermaye olarak nitelendirilir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1inci maddesinde,Türkiye'de yapılan ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesindeki teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi tutulacağı belirtilmiş olup, 2/1 maddesinde de, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesinin "teslim" hükmünde olduğu; 3/a maddesinde ise, vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesinin teslim sayılan hal kapsamında değerlendirilerek vergilendirileceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 20/1 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, 27/1 nci maddesinde; bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu, 27/3 ncü maddesinde de, emsal bedeli ve emsal ücretinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit edileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre ,Şirketin aktifinde kayıtlı bulunan bazı taşıt, makine ve tesisat ile ticari malların şirketin ortaklığı bulunan anonim şirketin sermaye artırımında ayni sermaye olarak konulması işleminin katma değer vergisine tabi tutulması, katma değer vergisi matrahı olarak kayıtlı değerin değil, KDV Kanununun 27 nci maddesi uyarınca belirlenen emsal bedelin esas alınması ve katma değer vergisinin bu değer üzerinden hesaplanması gerekmektedir.(*) Ancak,Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4.maddesinin (c) bendinde ,Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme işlemleri KDV’den istisna olduğu belirtilmiştir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun, 19.maddesinin 3.fıkrasında kısmi bölünme; ‘’Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye'deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.’’şeklinde tanımlanmıştır. Bu açıklamalara göre, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19.maddesinin 3.bendinde belirtilen şartlar dâhilinde işletmelerin bilançolarında yer alan taşınmazlar ile en az iki yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değer üzerinden ayni sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine koymaları işlemi, KDV Kanunu’nun 17/4-c maddesine göre KDV’den istisna bulunmaktadır. (*) Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 07/12/2010 Tarih ve B.07.1.GİB.4.54.15.01-KDV-13 sayılı Özelgesi/ Emre Özerçen/Muhasebe Vergi |