Gelir Vergisi Kanunu'nun 23/10'ncu maddesi hükmü gereğince; hizmet erbabının toplu olarak işyerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla işverenler tarafından yapılan taşıma giderleri gelir vergisinden istisnadır.
Hizmet erbabının iş yerlerine topluca gidip gelmelerini sağlamak amacıyla kullanılan taşıtların, işverenin mülkiyetinde olup olmamasının önemi yoktur. Kiralama yoluyla temin edilen taşıtlar için katlanılan giderler de istisna kapsamındadır. İstisna, hizmet erbabının topluca işe gidip gelmelerini sağlamaya yönelik giderleri kapsamaktadır. Bu nedenle, personele makam otosu tahsisi yoluyla sağlanan faydalar bu istisna kapsamında düşünülemez. Sağlanan bu fayda ücretin bir unsuru olarak vergilendirilmelidir. Makam otosu olarak tahsis edilen bu araçlar için iki farklı durum söz konusu olabilir. Bunlar; 1. Taşıt münhasıran makam otosu olarak kullanılabilir. 2. Taşıt işletmede diğer ihtiyaçlar için de kullanılabilir. Taşıtın münhasıran makam otosu olarak kullanıldığı durumlarda, taşıt giderlerinin tamamının ücret olduğu açıktır. Taşıtın işletmede diğer ihtiyaçlar için de kullanılması halinde, ücret gelirinin tespitine ilişkin yasal bir düzenleme mevcut değildir. Bazı yazarlar bu durumda, taşıt giderlerinin yarısının hizmet erbabının ücreti olarak vergilendirileceği görüşündedirler.[1] Binek otomobillerinin makam otosu ve işletmenin diğer ihtiyaçlarında kullanılması halinde; ücret olarak vergilendirilecek tutarın tespiti mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde belirsiz bir durumdadır. Bu konuda net ve belirgin bir uygulamanın ancak yasal bir düzenleme ile tesis edilebileceği görüşündeyiz. Ayrıca hizmet erbabının işyerine gidip gelmelerini sağlamak amacıyla, işverence vasıta temin edilmemesi halinde, toplu taşıma kartı olan illerde toplu taşıma bedelinin, toplu taşıma uygulaması olmayan illerde personele ödenen yol parasının vergiden istisna edilmesi mümkün değildir. Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı tarafından verilen 16.05.1995 tarihli özelge aşağıdaki gibidir. “Bilindiği üzere, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin, ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almıştır. Öte yandan, aynı Kanun’un 23. maddesinin 10 numaralı bendinde, “hizmet erbabının toplu olarak işyerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla işverenler tarafından yapılan taşıma giderleri” Gelir Vergisinden istisna edilmiştir. Madde hükmü, işveren tarafından vasıta temini suretiyle hizmet erbabının işyerine topluca gidip gelmelerini sağlamak için yapılan taşıma ile hizmet erbabına sağlanan menfaatlere ilişkin istisnayı düzenlemektedir. Bu durumda, hizmet erbabının işyerine gidip gelmelerini sağlamak amacıyla, işverence vasıta temin edilmemesi halinde toplu taşım kartı uygulaması olan illerde toplu taşım bedelinin, toplu taşım uygulaması olmayan illerde personele ödenen yol parasının vergiden istisna edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 96. maddesinde, “Vergi tevkifatı, ücretler dışında kalan ödemelerde gayrisafi tutarlar üzerinden yapılır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde bu vergi, bilfiil ödenen miktar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanır.” denildiğinden, işveren tarafından hizmet erbabına sağlanan söz konusu menfaatlerin net olarak belirlenmesi halinde, bu miktarın brütü bulunacak ve brüt üzerinden hesaplanan verginin işverence yüklenilmesi suretiyle net ödeme yapılması mümkün olacaktır.” (Maliye Bakanlığı Özelgesi, 16.05.1995 Tarih, B 07.0.GEL.0.42/4213-61/26434 Sayı) Hüseyin Yalçın/E.Gelirler Kontrolörü/YMM/ Muhasebe Vergi [1]Yılmaz Özbalcı, Gelir Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Ankara 1995, sf: 199 |