Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Limited Şirket ortaklık paylarının satışında Vergilendirme PDF Yazdır e-Posta
01 Ağustos 2011

Image

Genellikle düşük sermayeli şir­ketlerin, kuruluşunun göreceli olarak daha basit olması ve sadece iki ortakla kurulmasının yeterli olduğu varsayımından hareket­le uygulamada limited şirket, anonim ortaklığa tercih edilmektedir.

An­cak anonim şirket ortakları ile limited şirket ortaklarının ortaklık hakla­rını elden çıkarmaları sonucu elde ettikleri gelirin vergilendirilmesi açı­sından anonim şirket (AŞ) ortakları lehine çok önemli vergisel farklılıklar bulunmaktadır.

Bilindiği gibi AŞ’lerde ortaklık payı hisse senetleri ile temsil edilir. His­se senedi basılmamış olsa bile bu eksiklik “geçici ilmühaber” ile giderile­bilir. Oysa limited şirketlerde ortaklık payı hisse senedi ile temsil edilmez. Söz konusu farklılık nedeniyle, bir gerçek kişi limited şirketteki ortak­lık payını devrettiği zaman, elde ettiği kazanç her durumda gelir vergisi­ne tabi iken, bir AŞ’deki hisse senedini iki yıl elde tuttuktan sonra devre­den gerçek kişinin elde ettiği kazanç, GVK’nın mük. 80. maddesi uyarın­ca hiçbir şekilde gelir vergisine tabi değildir.

Tüzel kişi ortaklar açısından ise bir limited şirketteki ortaklık hakkı­nın ya da bir AŞ’deki payını temsil eden hisse senetlerinin iktisap tarihin­den iki yıl geçtikten sonra elden çıkarılması halinde kazancın yüzde 75’ i ortaklara dağıtılmadığı takdirde kurumlar vergisinden istis­na olur ve iştirak satış işlemi hisse senedi olsun olmasın KDV istisnasın­dan yararlanır (KDVK, madde: 17/4-r). Buna karşın ortaklık hakkı veya hisse senedinin iki yıl geçmeden elden çıkarılması halinde elde edilen iş­tirak satış kazancı, kurumlar vergisine tabidir. KDV yükümlülüğü açısın­dan ise iki yıllık süre geçmeden hisse senetlerinin teslimi her durumda KDV’den istisna iken limited şirket ortaklık paylarının devrinde KDV açı­sından herhangi bir istisna bulunmamaktadır. Dolayısıyla, iktisap ile el­den çıkarma arasındaki sürenin iki yılı geçmemesi halinde, kurumlar ver­gisi mükelleflerinin limited şirketlerdeki iştirak paylarını elden çıkarmala­rı durumunda ayrıca devir bedeli üzerinden yüzde 18 KDV hesaplamala­rı gerekmektedir.

Limited şirketlerdeki iştirak hissesinin elden çıkarılmasına ilişkin yu­karıda belirtilen vergisel dezavantaj, limited şirketin AŞ’ye dönüştürül­mesi (nevi değiştirme) suretiyle aşılabilir. Limited şirketin nevi değişti­rerek AŞ’ye dönüşmesi halinde nevi değiştirme tarihinden sonra AŞ his­se senetlerinin elden çıkarılması KDV’den istisna olacaktır. Nevi değiş­tirme konusuna ilişkin olarak değişik­likten sonra elde edilen hisse senetleri­nin iktisap tarihinin nevi değiştirme ta­rihi mi olacağı yoksa, limited şirketteki iştirak tarihi mi olacağı önemli bir ko­nudur. Bir numaralı KVK teb­liği uyarınca, KVK’nın 19 ve 20’nci mad­deleri kapsamında gerçekleştirilen devir ve bölünme (kısmi bölünme dahil) hal­lerinde, devrolan veya bölünen şirketin ortaklarına verilen hisselerin iktisap tari­hi olarak, bu yeni hisselerin verilmesine neden olan devrolan veya bölünen şir­ketin hisselerinin iktisap edildiği tarihin esas alınması gerekmektedir. Aynı ka­nunun 19’uncu maddesinde bu kanuna uygun nevi değiştirmeleri de devir hük­münde olduğundan, nevi değiştirme ha­linde, elde edilen hisse senetlerinin ikti­sap tarihi, limited şirketteki iştirakin ik­tisap tarihi olarak kabul edilir. Pratik­te bu, özellikle limited şirketlerin gerçek kişi ortakları açısından büyük bir vergi­sel avantaj yaratır. Bir limited şirkette iki yıldan fazla ortak olan bir gerçek kişi (sermaye artırımı yapıldıysa bunların da iki yıl önceden yapıldığı varsayımıyla), bu iştirak payını nevi değişikliği ya­pılmadan sattığında vergi ödemekle yü­kümlü olurken, nevi değişikliğine gidi­lip hisse senetlerini satması halinde her­hangi bir gelir vergisi yükü olmayacağından, limited şirket ortaklarının hissele­rini nevi değişikliğine gittikten sonra elden çıkarmaları tavsiye olunur.

Ancak söz konusu istisnalardan yarar­lanabilmek için elden çıkarılan anonim şirket sermaye payının basılı hisse sene­di ile temsil edilmesi önemlidir. He­nüz tam olarak yargı nezdinde açıklık kazanmamakla birlikte vergi idaresin­de, hisse senedini temsilen tanzim edil­miş olan muvakkat ilmühaberlerin his­se senetlerine tanınmış olan istisnalar­dan istifade etmemeleri gerektiği yö­nünde bazı görüşler mevcuttur. Bu ne­denle, muvakkat ilmühaberle temsil edi­len paylara ilişkin bir işlem yapılmadan önce konunun uzmanlarından tavsiye alınmalıdır.

Leon Aslan Coşkun

http://www.fortuneturkey.com/haberdetay.asp?news_id=1271