Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Yedek Akçeler ve Yedek Akçe Ayrılması |
17 Ağustos 2011 | |
Bilindiği üzere, Eski TTK, 29 Haziran 1956 tarihinde kabul edilip, 9 Temmuz 1956 tarih ve 9553 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, 1 Ocak 1957 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. I- GİRİŞ 54 yıldan beri ticari hayatımızı düzenleyen söz konusu Kanun; ülkemizdeki kapitalistleşme süreci, dünya ekonomisinin globalleşmesi, sermaye piyasalarının gelişmesi, ticari ve finansal ilişkilerin elektronik ortamda cereyan etmesi ve buna benzer birçok nedenlerle, ticari hayatı kavrayamaz ve ilişkilere cevap veremez duruma gelmiştir. Bu nedenle, değişen ekonomik ve ticari hayatın koşullarına cevap vermek, aynı zamanda bu değişikliklerin gerektirdiği diğer özel hukuk dallarındaki değişikliklerle de eş güdümü sağlamak amacıyla, TTK yeni baştan düzenlenmiştir. 6102 sayılı yeni TTK, 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete yayımlanmış olup, yürürlük tarihi 01.07.2012’dir. Yeni TTK’da kâr dağıtımı ve yedek akçeler ile ilgili hükümlerin düzenlenmesinde, eski TTK’daki hükümler esas alınmakla birlikte, aşağıda belirteceğimiz üzere, ekonomik ve ticari hayatın gelişmesine paralel olarak ortaya çıkan yeni kurumlara ve yeni ilişkilere de yer verildiğini görmekteyiz. Yasal yedek akçelerin ayrılmasında, emisyon priminden başka, bilançonun pasifinde oluşturulan yeniden değerleme fonları ve şirketin iktisap ettiği kendi hisse senetlerini karşılayan tutarda ayrılan karşılıklar da yasal yedek akçeler kapsamında değerlendirilmiştir. Yedek akçe teoride, elde edilen şirket kârının dağıtılmayarak işletme bünyesinde bırakılan kısmı olarak tanımlanır. Yedek akçeler ayrılmalarını öngören kaynaklara göre üçlü bir tasnife tabi tutmak mümkündür. Bunlar; - TTK hükümleri nedeniyle ayrılan yedek akçeler, - Ana sözleşmeye dayanarak ayrılan yedek akçeler, - Genel kurul kararıyla ayrılan yedek akçeler. Bu tasnif, yeni TTK’da da esas alınmıştır. Yedek akçelerin tanımından anlaşılacağı üzere, esas olarak yedek akçelerin kaynağı kârdır ve kârdan ayrılır. Bu nedenle, yedek akçelerin ayrılacağı kârın, gerek, eski TTK’da, gerek, yeni TTK’daki tanımlarına ve bu konuda gerekli açıklamalara yer verilmesini gerekli görüyoruz. Yazımızın konusu, “yeni TTK’da yasal yedek akçeler ve ayrılması” olmakla birlikte, konunun daha iyi anlaşılması ve okuyucunun eski ile yeni arasındaki farkı görmesi ve değerlendirmesi amacıyla, eski TTK hükümleri ile ilgili açıklamalara da yer verilmiştir. II- ESKİ TTK’YA GÖRE DAĞITILABİLİR KÂR VE YEDEK AKÇELER A- ORTAKLARA DAĞITILABİLİR KÂR Eski TTK’nın 470. maddesinde ortaklara dağıtılabilir kârın tanımı yapılmıştır. Buna göre, kâr payı, ancak safi kârdan ve bu gaye için ayrılan yedek akçelerden dağıtılabilir şeklinde tanımlanmıştır. Öte yandan, eski TTK’nın “Anonim şirketin hesapları ile ilgili” kısmın, envanter ve bilançoya ilişkin 457. maddesinde, safi kazancın bilançoya göre hesap ve tespit olunacağını belirtmiştir. Dikkat edilirse, her iki yasa maddesinde farklı kâr tanımlarına yer verilmiştir. TTK’nın gerek yedek akçelerin ayrılmasına esas olacak kârda, gerekse ortaklara dağıtılacak kâr payında “safi kâr” ifadesi kullanılmıştır. Bu tespitlerden anlaşılacağı üzere, ortaklara dağıtılacak kâr, bilançoda görülen “safi kazançtan” farklı bir kârdır. Bu kâr da, şirket genel kurulunca onaylanan bilançoya göre saptanan kârdan, şirketin tüzel kişiliğine ilişkin ödenmesi gereken kurumlar vergisi indirildikten sonra kalan kârdır. GVK’nın 94/6-b-i maddesi uyarınca, kurum bünyesinde yapılan % 15 stopajın, şirketin tüzel kişiliğine ilişkin ödenen vergilere şümulü yoktur. Zira kesilen bu vergi şirket ortakları ile ilgili olup, kurum bu vergiyi sorumlu sıfatıyla vergi dairesine ödemektedir. B- YEDEK AKÇELER Yedek akçe teoride, elde edilen şirket kârının dağıtılmayarak işletme bünyesinde bırakılan kısmı olarak tanımlanır. Yedek akçeler ayrılmalarını öngören kaynaklara göre üçlü bir tasnife tabi tutmak mümkündür. Bunlar; - TTK hükümleri nedeniyle ayrılan yedek akçeler, - Ana sözleşmeye dayanarak ayrılan yedek akçeler, - Genel kurul kararıyla ayrılan yedek akçeler. TTK Hükümlerine Göre Ayrılan Yedek Akçeler; eski TTK’nın 466. maddesinde, “Kanuni Yedek Akçe” başlığı altında düzenlenmiştir. Buna göre, maddenin 1. fıkrasında umumi yedek akçe olarak tanımlanan, ancak uygulamada 1. tertip yasal yedek akçe olarak adlandırılan yasal yedek akçe; her yıl safi kârın yirmide birinin, ödenmiş esas sermayenin beşte birini buluncaya kadar ayrılan yedek akçedir. Burada safi kârdan kastedilen, yukarıda belirttiğimiz üzere, şirketin tüzel kişiliği ile ilgili vergiler düşüldükten sonra kalan kısımdır. Türk muhasebe standartlarına göre düzenlenen bilançoda yer alan dönem net kârı, 1. tertip yasal yedek akçenin ayrılacağı kârdır. Ek yedek akçe ya da 2. tertip yasal yedek akçe; eski TTK’nın 466. maddesinin 2. fıkrasının 3 sayılı bendinde tanımlanmıştır. Buna göre; 1. fıkrada yazılı yedek akçeden başka, pay sahipleri için % 5 kâr payı ayrıldıktan sonra, pay sahipleri ile kâra iştirak eden diğer kimselere dağıtılması kararlaştırılmış olan kısmın onda birinin yedek akçeye ilave edilmesi zorunludur. 2. tertip yedek akçenin hesabında, pay sahipleri için % 5 kâr payı ayrılması, uygulamada ortaklar için 1. tertip temettü olarak adlandırılmakta olup, ödenmiş sermayenin % 5’i olarak hesap edilmektedir. Ortaklar için, 1. tertip temettü ayrıldıktan sonra, pay sahiplerine ve kâra katılan diğer kimselere dağıtılmasına karar verilen kârın 1/10’u, 2. tertip yasal yedek akçe olarak ayrılacaktır. 1/10’unun hesabında farklı görüşler olup, birinci görüş, dağıtılmasına karar verilen kârın tamamı 10 olarak kabul edilip, 1’i yedek akçe, kalan 9 birim ortaklara dağıtılacak kârdır. Diğer bir görüş ise, ortaklara dağıtılacak kâr 11’e bölünecek ve 1/11’i yedek akçeye ayrılarak, 10 birimi ortaklara dağıtılacaktır. Uygulamada, birinci görüş daha çok uygulanmakta olup, bizim görüşümüz de bu görüş doğrultusundadır. Ancak, aşağıda belirteceğimiz üzere, artık bu tartışmanın önemi kalmamıştır. Zira, yeni TTK’da 2. tertip yedek akçenin hesabında, “1/10’u” ifadesi kaldırılmış, yerine “% 10’u” ifadesi kullanılmıştır. Özel Kanuni Yedek Akçeler; Eski TTK’nın 466. maddesinin ikinci fıkrasının 1 ve 2 sayılı bentleri, bazı özel hallerde şirketçe elde edilen hasılat fazlalarının da yedek akçe olarak ayrılmasını öngörmektedir. Bu hükme göre; - Hisse senetlerinin, çıkarılmasında, çıkarma masrafları indirildikten sonra, itibari kıymetten fazla olarak elde edilen hasılatın itfalara ve yardım ve hayır işlerine sarf edilmeyen kısmı ile - İptal edilen hisse senetlerinin bedellerine mahsuben yapılan ödemelerin, bunların yerine çıkarılan senetlerden elde edilen hasılat noksanı kapatıldıktan sonra artan kısmının kanuni yedek akçeye eklenmesi lazım gelmektedir. Örnek-1: (Emisyon priminin yedek akçeye ayrılacak kısmı) Sermayesini artırmaya karar veren bir anonim şirket, yeni çıkaracağı 1 TL itibari değerdeki 100.000 tane hisse senedinin tanesini 2 TL satışa çıkarmaya karar vermiştir. Genel kurul kararına ve ana sözleşmedeki hükümlere uygun olarak yapılan sermaye artış işlemlerinden sonra şirket, yeni hisse senetlerinin tamamını satarak, 100.000 TL emisyon prim kazancı elde etmiştir. Şirketin bu sermaye artırımı için, yaptığı giderler toplamı 6.000 TL’dir. Şirket genel kurulu emisyon primlerinden 10.000 TL kısmı için, şirkette çalışan memur ve işçi çocukları için kreş açılmasına karar vermiştir. Ayrıca, Kızılay’a 3.000 TL tutarında bağış yapılmıştır. Bütün bunlar çıktıktan sonra, kalan kısmın 7.000 TL kısmının geçmiş yıl zararlarının kapatılmasına ve kalanın yedek akçeye ayrılmasına karar verilmiştir.
Hisse Senedi Çıkarılma Giderleri........................................................ 6.000 TL Kalan........................................................................................... 94.000 TL Hayır İşlerine Harcanan Kısım......................................................... 13.000 TL Kalan........................................................................................... 81.000 TL İtfalar İçin Ayrılan Kısım................................................................... 7.000 TL Kalan........................................................................................... 73.000 TL Yedek Akçeye Ayrılacak Kısmı.................................................... 73.000 TL
Örnek-2: (İptal Edilen Hisse Senetlerinin Yerine Çıkarılan Hisse Senetlerinin Satışından Sağlanan Kazançlar) Sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortağın iptal edilen hisse senetlerinin yerine yenisi çıkarılarak satışa arz edilir. Satışa çıkarılan bu hisse senetleri, mütemmerit ortağın sermaye borcunun bakiyesini karşılayacak kadar bir meblağ mukabilinde satılacağı gibi, bu tutarın altında veya üstünde bir bedelle de satılabilir. İptal edilen hisse senetlerinin yerine çıkarılan hisse senetlerinin borç bakiyesini karşılaması durumunda yapılacak bir işlem yoktur. Ancak, yeni hisse senetlerinin bakiye borçtan daha düşük veya daha yüksek bedelle satılması halinde yapılacak işlem farklıdır. İşte, yeni çıkarılan hisse senetleri bakiye borçtan daha yüksek bedelle satılırsa, bakiye sermaye borcu ile satış bedeli arasındaki fark yedek akçeye ayrılır. Şirketin ortağı, 20.000 TL sermaye taahhüdü borcunun 10.000 TL’sini yerine getirdiği halde, şirketin bakiye sermaye taahhüt borcunun yerine getirilmesi hususundaki ihtarlarına rağmen, söz konusu taahhüdünü yerine getirmemiştir. Şirket ortağın elindeki hisse senetlerini iptal ederek, yerine çıkardığı hisse senetlerini 25.000 TL başka bir şahsa satmıştır. Bu durumda, yedek akçeye ayrılacak tutarı hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.
Yeni Çıkarılan Hisse Senetlerinden Tahsilat........................................ 25.000 TL Fazla Tahsilat................................................................................ 5.000 TL İptal Edilen Hisse Senetlerinden Yapılan Tahsilat............................... 10.000 TL Yedek Akçeye İlavesi Gereken................................................. 15.000 TL
Olağan Üstü Yedek Akçeler: TTK veya ana sözleşmede her hangi bir hüküm bulunmamasına rağmen, sadece genel kurul kararıyla yasal yedek akçe ve temettüler ayrıldıktan sonra, kalan kârın işletmede bırakılan, dağıtılmayan kısmıdır. Gizli Yedek Akçeler: Gizli yedek akçe, bilançoda açıkça yer almayan, ancak gerçekte mevcut olan ve muhasebe kayıtlarına intikal etmediği için bilançoda gizli olan yedeklerdir. Bilançoda gösterilmemiş olduklarından yalnızca idare meclisi ve murakıplar tarafından bilinir. TTK’nın 458. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, işlerin devamlı gelişmesini ya da olanak ölçüsünde istikrarlı kâr payları dağıtılmasını sağlamak amacıyla, uygun ve faydalı olduğu takdirde, aktiflerin bilanço günündeki kıymetlerinden daha aşağı bir değerle bilançoya konması şeklinde veya başka suretlerle gizli yedek akçe ayrılması mümkündür. Gizli yedek akçe teşkili sadece değerleme yolu ile olmamaktadır. Aktifte kayıtlı bir iktisadi bir kıymetin bilançodan çıkarılması ya da pasifte fiktif bir borç kalemi yazılması da gizli yedek akçe oluşmasına neden olan işlemlerdir. Bundan başka, bir kısım karşılıkların konusu kalamamasına veya ayrılmasını gerektiren riskin ortadan kalkmış olmasına rağmen, iptal edilmeyerek, bilançoda olduğu gibi bırakılması her zaman mümkündür. Bu gibi durumlarda, konusu kalmayan karşılıklar, karşılık olma niteliğini yitirmiş olduklarından, bilançoda karşılık olarak gösterildikleri için “gizli yedek akçe” niteliğini kazanmış olurlar. Avrupa Ortaklar Hukuku’na göre, Avrupa Birliği’ne dahil ülkelerde kural olarak gizli yedek akçe ayrılması yasaktır. Nitekim, yeni TTK’da, bu konuda herhangi bir düzenleme mevcut değildir. III- YENİ TTK’YA GÖRE DAĞITILABİLİR KÂR VE YEDEK AKÇELER A- ORTAKLARA DAĞITILABİLİR KÂR Yeni TTK’nın 507. maddesine göre, her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre, pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış “Net Dönem Kârına” payı oranında katılma hakkına haizdir. Eski TTK’da 455. maddesine karşılık olan bu düzenlemede yer alan ibare, “Safi Kazanç” ibaresi olmakla birlikte, kâr payı tanımını yapan 470. maddede yer alan ibare ise “Safi Kâr”dır. Safi kâr ise, yukarıda belirttiğimiz üzere, şirketin tüzel kişiliği ile ilgili vergiler çıktıktan sonra kalan kısımdır. Yeni TTK’da ortaklara dağıtılacak kâr payı ile ilgili kavram karmaşıklığına son verilerek, artık “Net Dönem Kârı” ortaklara dağıtılabilecek kâr olarak esas alınmıştır. Kaldı ki, TMS’ye göre, düzenlenen mali tablolarda vergi karşılığı ayrıldıktan sonra gösterilmek zorunda olunan “Net Dönem Kârı” ile söz konusu yeni düzenleme bir uyum teşkil etmektedir. Öte yandan, Yeni TTK’nın 508. maddesinde, “Yıllık Kâr” bilançoya göre belirlenir, ifadesi kullanılmıştır. Bu düzenleme ile 507. madde de yer alan net dönem kârı ifadesi birlikte değerlendirildiğinde, artık ortaklara dağılabilecek kârın, hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde “Net Dönem Kârı” olduğu, yeni TTK’da açık ve seçik ortaya konmuştur. B- YEDEK AKÇELER VE FONLAR Yeni TTK’ da, “Yedek Akçeler” başlığı altında düzenlenen yedek akçeler iki ana başlık altında toplanmıştır. Birincisi; Kanuni Yedek Akçeler, ikincisi; Şirketin Kendi İsteği ile Ayırdığı Yedek Akçelerdir. BU düzenleme, Eski TTK’ daki ayrımdan farklı değildir. 1- Yasal Yedek Akçeler a- Kanuni Yedek Akçe Kanuni yedek akçe başlığı altında düzenlenen 1. tertip yedek akçe; eski TTK’da “Umumi Yedek Akçe”, yeni TTK’da da “Genel Kanuni Yedek Akçe” olarak yer almıştır. Yeni TTK’nın 519/1. fıkrasında; gerek 1. tertip yasal yedek akçenin ayrılma oranı, gerekse sınırı eski 1. tertip yasal yedek akçenin aynıdır. Yalnız burada dikkati çeken husus, 1. tertip yasal yedek akçenin ayrılacağı kâr için, “Yıllık Kâr” ifadesinin kullanılmış olmasıdır. Eski TTK’da, 1. tertip yasal yedek akçenin ayrılacağı kâr olan “Safi Kâr” ifadesinin bugünkü düzenlemeye tekabül eden “Net Dönem Kârı” ifadesinin kullanılması yerine, “Yıllık Kâr” ifadesi kullanılmıştır. Yıllık Kâr ise, Yeni TTK’nın 502/2. fıkrasında, yıllık bilançoya göre belirleneceği ifade edilmiştir. Bu ifadeden hareketle, 1. tertip yasal yedek akçenin ayrılacağı kârın, dönem net kârından farklı bir kâr olduğu, diğer bir deyişle, vergi öncesi kâr olduğu sonucuna ulaşılabilir. Burada kanun koyucunun, 1. tertip yasal yedek akçenin ayrılacağı kârı, ortaklara dağıtılacak net dönem kârından değil de, yıllık kârı esas alması bize göre maksatlıdır. Görüşümüz göre, kanun koyucu, 1. tertip yasal yedek akçenin matrahını daha yüksek tutarak, daha fazla yedek akçe ayrılmasına olanak sağlamak suretiyle mali bünyelerini güçlendirmek istemiştir. Maddenin gerekçesini incelediğimizde, bu konuda somut bir açıklamaya rast gelinmemektedir. Maddenin gerekçesinde aynen şu ifadelere yer verilmektedir; “Madde, 6762 sayılı Kanun’un 466. maddesinden alınmıştır. Ancak, anılan 466. maddenin ifadesi uygulamada yorum güçlükleri doğurduğundan gerek kelimelerin seçiminde, gerek söz diziminde önemli değişiklikler yapılmış, ancak içeriğe temel olan düşünce ve hükümler değiştirilmemiştir.” Görülüyor ki, maddenin gerekçesinde, eski maddedeki kâr tanımından, yeni maddede farklı bir kâr tanımı kullanılmasının açıklaması yoktur. Aksine, eski maddenin düzenlemesine esas olan düşüncenin aynen korunduğu ifade edilmiştir. Yasa’nın uygulamasına geçildikten sonra bu konuda tartışmaların olması muhtemeldir. b- Diğer Yasal Yedek Akçeler Yeni TTK’nın 519/2. fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerindeki düzenleme, eski TTK’nın 466. maddesinin 1, 2 ve 3. bentlerindeki düzenlemeye benzer olup, yine aynı yedek akçeler öngörülmüştür. Diğer bir deyişle, 1. tertip yasal yedek akçenin sınırına ulaşılsa bile, ayrılmak zorunda ve genel kanuni yedek akçeye ilave edilmek zorunda olunan; 1- Emisyon primi ile ilgili yedek akçe, 2- İptal edilen hisse senetlerinin yerine çıkarılan hisse senetlerinin satışından sağlanan kazançlara ilişkin yedek akçe, 3- İkinci tertip yasal yedek akçedir. İptal edilen hisse senetleri ile ilgili yedek akçenin ayrılmasında, yeni TTK’daki düzenleme eski düzenlemeden farklıdır. Bu farklılık; eski hükümde, iptal konusu olan hisse senetleri ile ilgili ödenmemiş kısmını, çıkarılan yeni hisse senedinin hasılatından düştükten sonra, kalan kısmı yedek akçeye ayrılması hüküm altına alınırken, yeni düzenlemede; iptal edilen hisse senetlerinin ödenmiş kısmından, yalnızca, yeni hisse senedinin ihraç giderleri düşüldükten sonra kalan kısmının yedek akçelere ayrılması öngörülmüştür. Burada, bu yasal yedek akçenin matrahı azaltılmış olmaktadır. İkinci tertip yasal yedek akçenin ayrılmasında, yine pay sahiplerine % 5 oranında 1. tertip temettü ayrıldıktan sonra, kârdan pay alacak kişilere (ortaklar ve personel, işçiler vs.) dağıtılacak toplam tutarın, % 10’u ifadesi kullanılmıştır. Eski TTK’daki “1/10’u” ifadesi yerine, “% 10” ifadesi kullanılarak, yukarıda bahsi geçen tartışmaya son verilmiştir. Bu değişikliğin nedeni, yukarıda belirttiğimiz kanun maddesi gerekçesinde de belirtilmiştir. Öte yandan, Yasa’nın 519/3. fıkrasında da, aynı Eski TTK’nın 466/3. fıkrasında olduğu gibi, yalnızca umumi yasal yedek akçelere münhasır olmak üzere, bu yasal yedek akçelerin, çıkarılmış sermayenin % 50’sini buluncaya kadar yalnızca zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda, işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için kullanılabileceği öngörülmüştür. Bu düzenleme, aynı eski TTK’daki düzenlemeden farklı değildir. Fark; yalnızca, kanuni yedek akçeleri kullanılabileceği sınır için, eski TTK’da “esas sermaye” ifadesi kullanmış iken, yeni düzenlemede “çıkarılmış sermaye” ifadesi kullanılmıştır. Çıkarılmış sermaye; Yeni TTK’nın 332/2. fıkrasına göre, çıkarılmış payların itibari değerlerinin toplamını ifade eder. c- Şirketin İktisap Ettiği Kendi Pay Senetleri İçin Ayrılan Yedek Akçe ve Yeniden Değerleme Fonları Kanuni yedek akçe kapsamında ayrılmak zorunda olunan bu yedek akçeler ve fonlar; yeni TTK’nın 520. maddesinde, iki fıkra halinde düzenlenmiştir. Maddenin 1. fıkrasında; Şirket, iktisap ettiği kendi hisse senetleri için, bu hisse senetlerinin iktisap değerlerini karşılayan tutarda yasal yedek akçe ayrılması öngörülmüştür. Maddede bu yasal yedek akçelerin, söz konusu iktisap edilen hisse senetleri devredildikleri veya yok edildikleri takdirde, iktisap değerlerini karşılayan tutarda çözülebileceği hüküm altına alınmıştır. Maddenin 2. fıkrasında ise; Yedek akçeler ifadesi yerine, “fonlar” ifadesine yer verilmiştir. Bu fonlar; Yasa’daki düzenlemeye göre, “Yeniden Değerleme Fonu” ile ilgili mevzuat uyarınca “Pasifte Yer Alan Diğer Fonlar”dır. Bilindiği üzere, Yeniden Değerleme Fonu yürürlükten kaldırılmadan önce VUK’un mükerrer 298. maddesinde düzenlenmiş, ancak, 5024 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle 01.01.2004 tarihinden itibaren başlığı ile birlikte değiştirilerek, yerine “Enflasyon Düzeltmesi” getirilmiştir. Bilindiği üzere, yeniden değerleme fonu, Maliye Bakanlığı tarafından ilan edilen yeniden değerleme oranı ile bilançonun aktifine dahil iktisadi kıymetler ve bu iktisadi kıymetler için geçmiş yıllarda ayrılmış birikmiş amortismanlar çarpılarak yeniden değerlenirler. Yeniden değerleme neticesinde doğacak değer artışı bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında gösterilir. İşte bu fon, Yasa’nın öngördüğü fon olmakla birlikte, ancak yeniden değerlemenin yürürlükten kaldırılması nedeniyle vergi hukuku yönünden böyle bir fonun oluşturulması mümkün değildir. Ancak, yeni TTK’nın 78 ve 79. maddeleri ve UFRS’ye göre yapılacak değerlemelerde oluşacak fonların da kanun hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Ayrıca, Yeni TTK’nın 506. maddesine göre, şirket tarafından çıkarılacak borçlanma senetlerinin toplam tutarının belirlenmesinde yeniden değerleme fonu da, sermaye ve yasal yedek akçelerle birlikte dikkate alınacaktır. Eski TTK’nın 422. maddesinde, tahvil çıkarma sınırı, yalnızca ödenmiş sermaye ile sınırlı iken, Yeni TTK’da sınır, sermaye, yedek akçeler ve bilançoda yer alan yeniden değerleme fonlarının toplamı kadar olmuştur. Öte yandan, yine aynı maddede, yeniden değerleme fonu ile ilgili mevzuat uyarınca pasifte yer alan diğer fonların da yedek akçe olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Yeni TTK, 520/2. fıkraya örnek olarak, enflasyon düzeltmesinde, başlangıç bilançosunun (31.12.2003 tarihli bilanço) düzeltilmesi sonucunda oluşan “geçmiş yıl kârları” ve “sermaye olumlu farkları”, “yasal, ihtiyari ve olağan üstü yedek akçelerin düzeltilmesi sonucunda oluşan farklar” bu kapsamda değerlendirilebilir. Öte yandan, yeni TTK’da yasal yedek akçe olarak değerlendirilen bu fonların, sermayeye dönüştürülmesi ve değerleme konusu olan aktiflerin amorti edildikleri diğer bir deyişle itfaları tamamlanması durumunda veya devri halinde çözülebileceği öngörülmüştür. 2- Şirketin İsteği İle Ayırdığı Yedek Akçe Eski TTK’da 467. maddede düzenlenen ihtiyari yedek akçeler, yeni TTK’da, “Şirketin isteği ile ayırdığı yedek akçe” başlığı altında, 521. maddesinde düzenlenmiştir. Gerek ayırma sınırı, gerekse bu yedek akçelerin şirketin ana sözleşmesinde yer alması gibi esaslar bakımından eski düzenlemenin aynısıdır. Ancak, eski Yasa’da, şimdi dönem net kârına karşılık olan safi kâr ifadesi kullanılmışken, yeni Yasa’da “Yıllık Kâr” ifadesi kullanılmıştır. Söz konusu maddede; ana sözleşmeye, yıllık kârın % 5’inden fazla bir tutarın yedek akçe olarak ayrılacağı hüküm altına alınmıştır. Yine, yeni düzenlemede, eskisinde olduğu gibi, ana sözleşmeye yasal yedek akçenin ödenmiş sermayenin % 20’sini aşabileceği şeklinde hüküm konulabileceğini belirtmiştir. Yeni TTK’daki düzenlemedeki oranlar, eski düzenlemeden farklı olarak, yine ayni tutarlara isabet etmekle birlikte, % 5 ve % 20 ifadesi kullanılmıştır. Eski düzenlemede bu oranlar, 1/20 ve 1/5 olarak ifade edilmiştir. Bu tür yedek akçelerde de kanun koyucunun ısrarla, “Yıllık Kâr” ifadesini kullanması, yukarıda belirttiğimiz görüşümüzü doğrular niteliktedir. Bu maddenin gerekçesini incelediğimizde; yalnızca, başlığın “ihtiyari yedek akçe” ifadesi yerine, “şirketin isteği ile ayrılan yedek akçe” ifadesi kullanıldığı belirtilmektedir. - Çalışanlara ve işçiler lehine yardım akçesi, eski TTK’nın 468. maddesindeki düzenlemeye paralel bir düzenleme olup, yeni TTK’nın 522. maddesinde düzenlenmiştir. Yine bu yedek akçenin ayrılması ile ilgili olarak ana sözleşmeye hüküm konması gerekmektedir. Eski düzenlemeden farkı, tesis ifadesi yerine “Vakıf” ifadesi kullanılmıştır. Ayrıca, maddenin 3. fıkrasında, şirket çalışanlarına yardım sandığı kurulması amacıyla tesis ettiği yedek akçeden başka, ayrıca çalışanlardan aidat alınmışsa, iş ilişkisinin sonunda kurulan vakıf senedinden ayrılanların yararlanmaması durumunda, çalışanlar ve işçilere hiç değilse ödedikleri tutarları, ödenme tarihlerinden itibaren, yasal faiziyle birlikte ödenmesi hüküm altına alınmıştır. Eski düzenlemede, faiz oranı % 5 olarak öngörülmüştür. Maddenin gerekçesinde, yeni TTK’nın 522. maddesinin aynen, eski TTK’nın 468. maddesinden alındığı belirtilmiştir. 3- Olağanüstü Yedek Akçeler (Kâr Payı ile Yedek Akçeler Arasındaki İlgi) Yeni TTK’nın 523. maddesinde düzenlenen olağanüstü yedek akçeler, eski TTK’nın 469. maddesinde de ayni ifadelerle yer almıştır. Maddenin düzenleniş şeklinde bir değişiklik söz konusu değildir. Yeni düzenlemede de, eski düzenlemede olduğu gibi, kanuni ve esas sözleşmede öngörülen yedek akçeler ayrılmadıkça, ortaklara dağıtılacak kâr payının belirlenemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Aynı şekilde, 523. maddede, Ortaklar Genel Kurulu’nun, Yasa’da belirtilen amaçların gerçekleşmesi için (yeni aktif tedariki, şirketin sürekli inkişafı ve istikrarlı kâr dağıtımının haklı bulması), kanunda ve esas sözleşmede ön görülenlerden başka, yedek ayrılmasına karar verebileceği belirtilmiştir. Yeni düzenlemede dikkati çeken husus, olağanüstü yedek akçelerin hangi kârdan ayrılacağının belirtilmemesidir. Oysa, eski düzenlemede bu yedek akçelerin safi kârdan ayrılabileceği belirtilmiştir. Bizim görüşümüze göre, kanun koyucu bu konuda açık belirleme yapmadığına göre, olağanüstü yedek akçelerin ayrılacağı kârın tamamının (yasal yedek akçeler ve ihtiyari yedek akçeler ayrıldıktan sonra), genel kurulca olağanüstü yedek akçelere ayrılmasına karar verilmişse, doğal olarak bu kâr, dönem net kârı olacaktır. Kaldı ki, olağanüstü yedek akçelerin ayrılması, genel kurul iradesine bağlı olduğu için, ayrılacağı kârın tanımını da genel kurul yapacaktır. Maddenin gerekçesinde, eski TTK’nın 469. maddesinden alındığı belirtilmiştir. IV- SONUÇ 6102 sayılı yeni TTK, 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete yayımlanmış olup, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. Yukarıdaki açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere, yeni TTK’da yedek akçelerin ayrılmasına ilişkin düzenlemelerde, önemli ve radikal değişiklikler yapılmamıştır. Esas ayni kalmak şartıyla, metinler daha “Öztürkçe”leştirilmiştir. Nitekim, yukarıda belirttiğimiz madde gerekçelerinde bu husus açıkça belirtilmiştir. Ancak, geçmişte yorum farklılıklarına neden olan ifadeler, yeni düzenlemede açıklığa kavuşturulmuştur. Ayrıca, yeni TTK düzenlemesinde, eski düzenlemeden farklı olarak, yasal yedek akçelerin kapsamı, yeniden değerleme fonu ve şirketin kendi hisse senetlerini iktisap etmesi karşılığında ayırdığı karşılıklar ile genişletilmiştir. Yine yukarıda belirttiğimiz üzere, yasal yedek akçelerin ve ihtiyari yedek akçelerin ayrılmasında esas alınacak kârın tanımında farklılık oluşmuştur. Yeni TTK’da yer verilen “yıllık kâr” tanımı, söz konusu yedek akçelerin ayrılmasında tartışma yaratacağını düşünmekteyiz(1).
Ferhat FAHRAN* Yaklaşım
* YMM (1) Nazmi KARYAĞDI, Kâr Dağıtımı ve Vergilendirilmesi; Rüştü ERİMEZ, Şirketlerde Kâr Dağıtımı ve Yedek Akçeler; Ferhat FAHRAN, “Enflasyona Göre Düzeltilmiş Bilançoda Yer Alan Geçmiş Yıl Kârlarının Dağıtılması”, Yaklaşım, Ağustos 2007, Sayı: 176
|