Veraset ve İntikal Vergisinde Zamanaşımının Başlangıcı Uygulaması |
17 Ağustos 2011 | |
Zamanaşımı, Yasa’da öngörülen ve belirli koşullar altında geçmekle, bir hakkın kazanılmasını, yitirilmesini ya da bir yükümlülükten kurtulmayı sağlayan süredir. I- GİRİŞ Vergi hukukunda zamanaşımı ise süre geçmesi nedeniyle vergi alacağının kendiliğinden kalkmasıdır. Zamanaşımı, yükümlünün bu konuda bir başvurusu olup olmadığına bakılmaksızın geçerli olur. Başka bir anlatımla, zamanaşımın süresi dolmadan tahakkuk ettirilmeyen vergi borcu yükümlünün üzerinden kendiliğinden kalkmaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere, zamanaşımı, alacağı ortadan kaldırmamakta ancak alacağı isteme ya da dava etme yolunu kapatmaktadır. Vergi hukukunda zamanaşımı kavramı özel hukuktaki hak düşürücü süre kavramına uymaktadır. Diğer bir anlatımla, zamanaşımın süresi dolmadan tahakkuk ettirilmeyen vergi borcu yükümlünün üzerinden kalkmaktadır. Zamanaşımı süresi dolduktan sonra, kamu alacağı/vergi borcu ancak kamu borçlusunun kendi isteği ile ödenebilir. Zamanaşımı ödeme dışında vergi borcunu sona erdiren en önemli nedenlerden biridir. Vergi hukukunda zamanaşımının kabul edilmesindeki başlıca neden, özel hukukta olduğu gibi, kamu yararıdır. Veraset ve intikal vergisinin özelliği gereği zamanaşımının başlangıcı yönünden özel olarak değerlendirmek gerekmektedir. Burada sözünü ettiğimiz zamanaşımı anlaşılacağı üzere tarh zamanaşımıdır. II- VERASET VE İNTİKAL VERGİSİNDE YÜKÜMLÜLÜĞÜN BAŞLANGICI Veraset ve İntikal Vergisi Yasası’nın 20. maddesinde vergi yükümlülüğüne ilişkin olarak “mükellefiyetin başlangıcı” adı altında özel bir düzenleme yapılmıştır. Anılan maddede sayılan durumlarda yükümlülüğün başlangıç tarihleri bu vergiye özgü olmak üzere ayrı ayrı belirlenmiştir. Zamanaşımı süresinin başlangıcı da bu tarihlerle bağlantılı olarak yeniden düzenlenmiştir. Bilindiği üzere, veraset ve intikal vergisinin özelliği gereği verginin konusuna giren işlemlerin vergi dairesinin bilgisine ulaşmaması, terekenin yazılması, defter tutma gibi oldukça zaman alan işlemler nedeniyle gerekli vergilendirme işlemleri beş yıllık genel tarh zamanaşımı süresi içinde tamamlanmasına olanak vermemektedir. Bu nedenle yükümlülüğün başlangıcı zamanaşımı açısından büyük öneme sahiptir. Bu nedenle, veraset ve intikal vergisinde yükümlülüğün başlangıcı ilke olarak vergiyi doğuran olaya bağlı olmakla birlikte, bu vergiye özgü olmak üzere anılan Yasa’nın 20. maddesinde yükümlülük ayrıca “mükellefiyetin başlangıcı” başlığı altında sayılmıştır. Maddede vergi yükümlülüğünün başladığı durumlar aşağıdaki gibi sayılmıştır: ● Beyanname verildiği takdirde, beyannamede gösterilen mallar için beyanname tarihinde yükümlülük başlayacaktır. Yükümlülüğün başlaması ile birlikte Veraset ve İntikal Vergisi Yasası’nda öngörülen vergiye ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Nitekim, Danıştay 7. Dairesi vermiş olduğu bir kararında, veraset ve intikal vergisi yükümlülüğünün beyanname verildiği takdirde, beyannamede gösterilen mallar için beyannamenin verildiği tarihte başlayacağı yönünde karar vermiştir. Dolayısıyla tarh zamanaşımı da bu tarihte başlayacaktır. ● Beyannamede gösterilmeyen mallar ile beyanname verilmeyen durumlarda karşılıksız geçen malların da vergi dairesince saptandığı tarihte yükümlülük başlayacaktır. Böylece, vergi kaçırmayı önlemek için hiç beyanname verilmemesi ya da bazı malların beyan dışı bırakılması durumlarında yükümlülüğün, edinilen malların vergi dairesince öğrenildiği tarihte doğacağını belirtilmekle vergi dairesinin bilgisi dışında kalan mallar bakımından zamanaşımının fiilen işlememesi sağlanmaktadır. Nitekim, Danıştay 7. Dairesi vermiş olduğu bir kararında veraset ve intikal vergisi beyannamesi verilmediği durumlarda zamanaşımı karşılıksız geçen malların vergi yönetimince saptandığı tarihten başlayacağı yönünde karar vermiştir. Dolayısıyla vergi yönetimin bilgisi dışında kalan mallar ile beyanname verilmeyen durumlar da tarh zamanaşımı başlamayacaktır. ● Terekenin yazılması (tahriri), defter tutma ya da resmi tasfiye durumlarında ise mahkemece bu işlemlerin tamamlandığı tarihte yükümlülük başlayacaktır. Nitekim, Danıştay 7. Dairesi vermiş olduğu bir kararında veraset ve intikal vergisinde terekenin yazılması, defter tutma ya da resmi tasfiye durumlarında yükümlülük mahkemece işlemlerin tamamlandığı tarihte başlayacağı yönünde karar vermiştir. Tereke mallarının korunması için tereke defterinin tutulmasına ilişkin düzenlemeler ise Türk Medeni Yasası’nda yer almaktadır. Görüldüğü üzere, veraset ve intikal vergisinde de yükümlülüğün doğuşu vergiyi doğuran olaya bağlı olmakla birlikle, yükümlülüğün başlangıç tarihleri bu vergiye özgü olmak üzere, Veraset ve İntikal Vergisi Yasası’nın 20. maddesinde sayılan durumlarda (vergiyi doğuran olaydan daha sonraki bir tarihte) başladığı kabul edilmiştir. Zamanaşımının başlaması için öncelikle vergi alacağının doğması gerekir. Dolayısıyla da tarh zamanaşımı da bu tarihte başlamış kabul edilecektir. Diğer yandan, Vergi Usul Yasası’nın 114. maddesiyle saptanan ve vergi alacağını doğuran olaya bağlanan tarh zamanaşımı süresinin saptanmasında yükümlülüğün başlangıç tarihi temel alınmakta, bu tarihlerden başlayarak tarh zamanaşımı süresi hesap edilmektedir. Anılan madde uyarınca vergi alacağının doğduğu takvim yılını izleyen yılın başından başlayarak 5 yıl içinde tarh ve yükümlüye tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrayacaktır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında da, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının zamanaşımını durduracağı belirtilmektedir. Duran zamanaşımı anılan komisyon kararının vergi dairesine tevdiini izleyen günden başlayarak işlemeye devam eder. Duran zamanaşımı ise işlememe nedeninin kalktığı yani takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdiini izleyen günden itibaren başlar ve arta kalan kısım kadar başlamış olan akış sürer. III- SONUÇ Vergi hukukunda tarh zamanaşımı, süresi içinde hesaplanmayan vergi alacağının süre geçmesi nedeniyle kalkmasıdır. Veraset ve intikal vergisinin özelliği gereği tarh zamanaşımı vergi yükümlülüğünün başlamasına bağlı olarak belirlenmektedir. Veraset ve İntikal Vergisi Yasası’nın 20. maddesinde “mükellefiyetin başlangıcı” adı altındaki özel düzenleme dikkate alınarak üç farkı tarh zamanaşımı süresi hesaplanabilecektir. Böylece, yasa koyucu zamanaşımının başlangıcının vergi alacağının doğumuna bağlı olması ilkesinden ayrılarak vergi kaçırmayı önlemeye ve vergi alacağının zamanaşımına uğraması olasılığını azaltmaya çalışmıştır. Diğer yandan, zamanaşımına ilişkin bu düzenleme veraset ve intikal vergisinde Devletin vergi alma yetkisinin uzun süre askıda kalmasına da neden olmaktadır.
Mehmet BAYDEMİR* Yaklaşım * Vergi Denetmeni
|